Türkiye'nin en büyük astroloji platformuna hoş geldiniz.

Tam Görünüm: Pluton
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Siteyi normal görüntülemek için, Buraya Tıklayın
Sayfalar: 1 2 3 4 5

vivienleigh

Hazırlayan: Dieter Koch

Çeviren Banu Kuru

Plüton, bundan sonra bir gezegen değil?

Astroloji açısından bu durumun sonuçları nelerdir?


1930 tarihinde Plüton’un keşfinden hemen sonra, gerçekten bir gezegen olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği konusunda endişeler ifade edilmeye başlanmıştı. Bir taraftan, çok küçük, hatta Ayımızdan daha küçüktür. Diğer taraftan, bir gezegenden ziyade bir asteroiti anımsatan alışagelmeyen bir yol çizerek Güneş’in yörüngesinde dönmektedir. Fakat, Plüton, orada tek bilinen göksel varlık olduğu için, o zaman için bir gezegen olarak kabul edilmişti.

Geçmiş on senelik dönemde Güneş sisteminizin dıştaki bölgelerinde Neptün’ünün ötesinde, birkaç tane göksel obje keşfedilmiştir. Bunların birçoğu, Plüton gibi benzer fiziksel özelliklere sahip gözükmektedir ve Plüton’un yörüngedeki dönüşüne benzer yolu andıran bir şekilde Güneş’in etrafında dönmektedirler. Keşiflerinden beri, onların hepsi asteroit olarak sınıflandırılmıştır. Son yıllarda, birçok astronom arasında, Plüton’unda bir gezegen olarak değil fakat bir asteroit olduğu inancı kuvvetlenmiştir.


İlk defa bu soru 3 sene önce Plüton’dan büyük olan 2003 UB313 diye isimlendirilen transneptüniyen bir objenin keşfedilmesiyle gerçek bir problem halinde gelmiştir. Bu obje keşfedicisi tarafından Xena geçici ismi (Amerikalı kozmik figür veyahut Yunalılar için yabancı kadın) ile yeniden adlandırılmıştır. 2003 yılında Plüton hala bir gezegen olarak nitelendirildiği için bazı astronomlarda, UB313’ün de onuncu gezegen olduğu sonucunu çıkardılar. Bununla birlikte, diğerleri, Plüton’un gezegenden asteroit konumuna indirilmesi zamanının geldiğini savundular. Yakınlarda, Prag’da yapılan IAU Konvansiyonunda, bu görüşün belli ölçüde galip geldiği görülmektedir. 24 Ağustos 2006 tarihinde Uluslararası Astronomi Birliği’nin Genel Kurulu ilk defa gezegen ve diğer gök objelerinin sınıflanılmasının tanımını yaptılar.

Yeni tanıma göre:

• 8 adet gerçek gezegen vardır: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün.
• Bunların yanında, birkaç tane cüce gezegen vardır. Bunların arasında, Plüton, 2003 UB313 ve Mars ve Jüpiter arasında yörüngede dönen 1801 yılında keşfedilen ve önceleri en geniş asteroit olarak nitelendirilen Ceres vardır. Gelecek aylarda, hangi diğer objelerin cüce gezegen olarak nitelendirileceğine karar verilecektir.
• Güneş’in yörüngesinde dönen diğer göksel varlıklar, örneğin asteroit ve kuyruklu yıldızlar, şimdi küçük güneş sistemi cisimleri olarak çağırılacaktır.

Birçok astrolog ve astrolojiyi kullananlar, Plüton’un derecesinin düşürülmesinin astroloji açısından sonuçlarının ne olacağı sorusu ile şimdi ilgilidirler. Plüton’u haritamızdan çıkartacak mıyız? Daha farklı olarak mı yorum yapmalıyız? Astrodienst’in horoskopları hala geçerli midir?

Daha açık ifade etmek gerekirse, endişelenmek için herhangi bir neden yoktur. Plüton’un 1930’da keşfinden beri, astrologların Plüton’u astrolojik etkileri ile anlayışları, yeni astronomik tanımlaması ile değişmedi. Plüton’un horoskoptaki anlamı aynı kalmaktadır. Astrodienst horoskop raporları eskiden oldukları kadar şimdide geçerlidir. Astrolojide gezegen terimi, astronomik anlamdaki bir gezegenden daha farklı bir anlama gelmektedir. Örneğin, astroloji Güneş ve Ay’da gezegen olarak saymaktadır, hatta Hint astrolojisi Rahu ve Ketü, ay düğümlerini dahi gezegen olarak saymaktadır.

Astroloji’de bir gezegen bir sembol olarak kullanılmaktadır. Bir fiziksel obje olarak özellikleri çok alakalı değildir. Astronomi, gezegenin konumun gökyüzünde nerede olduğu ve haritada nasıl hesaplanacağı noktasında devreye girer.

IAU tarafından, Plüton’un bundan böyle bir gezegen olarak nitelendirilmeyeceğinin yeni keşfi Plüton ile bildiklerimizi değiştirmemektedir. Plüton’un doğası veyahut hakkında bildiklerimiz alakalı herhangi bir şey değişmemiştir. Değişmesi muhtemel olan şey, Plüton’u diğer gök cisimleri açısından nasıl gördüğümüzdür.

Birkaç astrologun, güneş sistemimizdeki Plüton’un bu yeni sınıflandırmasından sonuçlar çıkarması muhtemeldir. Bazıları Plüton’u haritalarında kullanmaya son vereceklerdir. Uranüs ve Neptün’ü gözle görülmemesi ve çağlardan beri bilinen nedenlerle klasik gezegenler arasında olmadıkları için dikkate almayan astrologlar vardır.

Fakat sadece birkaç astrolog Plüton’u bırakacaktır. En azından birçoğumuz açısından yarattığı astrolojik etkileri çok önemlidir. Muhtemelen bazı astrologlarda UB313, Ceres ve benzeri cüce gezegenleri harita yorumlamalarına dahil etmeye başlayacaklardır. Henüz bu cisimlerin astrolojik anlamları ile ilgili fazla bir şey bilmemekteyiz, UB313 hakkında hiçbir şey bilmekteyiz.

Astrologlar ve astrolojiyi kullananların endişelenmesi için herhangi bir neden yoktur. Fakat, heyecanlanmak ve yeni astrolojik araştırmalara odaklanmak için neden vardır.

yükselenbaşak

Pluto dönüşüm gezegenidir. Bilinçaltını, zoraki değişimleri, büyük işleri, evrimi, hayat verici kuvvetleri, yapma ve uygulamaları simgeler. Küllerinden doğan Phoenix'in, yeniden doğuşun simgesidir. Sürekli başlangıç ve bitişler döngüsünü yönetir. Yüksek bir değişim gücüne sahiptir.
Ayrıca yüksek idealleri, bilinmeyen alemi, patlamaları, depremleri, kitlesel olayları da yönetir.
Pluto yıldız haritanızda hangi alanda güçlüyse o alanda her türlü zorluğun üstesinden gelmenize yardımcı olur. Her anlamda bir yoğunluk ve güç verir. Aynı zamanda saplantılı davranışları ve krizleri de yönetmektedir. Yaşam ve ölüm gibi temel konular da bu gezegenin temsil alanına girmektedir. Sırlar, gizli işler, stratejik planlama vs yönetmektedir. Gizli , saklı kalmış, üstü kapaklı her şeyi ortaya çıkarmak Pluto'nun görevidir.
Pluto, akrep burcunun Mars'la birlikte yöneticisidir. Akrep'te güçlüdür. Aslan'da yükselir. Boğa'da ise zayıftır. Sağlık açısından kesin bir kanıt yoktur, fakat cinsel organları yönettiği kabul edilmektedir. Pluto'nun olumlu yönleri analizcilik, yeni başlangıçlar, keskin zeka, büyük işleri başarabilme yeteneğidir. Olumsuz yönleri ise bilinçsizlik, sinsilik, suça yatkınlık ve yıkıcılıktır.
Pluto Zodyak etrafında turunu 246 yılda tamamlar ve bir burçta 11 yıldan 32 yıla kadar kalır.

yükselenbaşak

Etkileme, kontrol altına alma, güç arayışı verir. Normal seviyede baskıcı tipler yaratır. Pluton güçlü ise yüksek seviyedeki tesiri, maddi alanda politik iktidar arayışına, manevi alanda maji- büyü- sanatına yöneltebilir. Araştırma, gizemleri çözme ile uğraşan, dedektif, psikolog, bilim adamı, okültist, spritüel şifacı, cerrah, asker gibi mesleklerde başarı sağlar. Değişken bir yörüngesi vardır. Bütün bir zodyak'ın çevresini ancak 248 yılda dolaşır ve bu süre içinde Akrep'te 12 ya da 13 yıl kalırken, Boğa'da 30 yıl geçirir. Plüton kişisel ve kolektif iktidarı temsil eder. Doğum, ölüm, dirim, reenkarnasyon, dönüşüm, Plüton cinsel gücü, gizemli olanın, yasaklanmış olanın gücünü, dinsel ve siyasal gücü temsil eder. Eski yaşamlarımızdan getirdiğimiz güçleri, yani ruhun karmasını başka bir deyişle bilinçdışı güçleri de temsil eder. Pluto Mars'ın bir oktav büyüğüdür. Bilinçaltından ortaya çıkmamış şeyleri, içgüdüleri temsil eder. Dönüşüm, yeniden hayat verme, doğma dürtüsüdür. Yıkar, yeniden yapar. Çürüme, kirletme, bulaştırma, yıkma, arzu, saplantı, parçalara ayırma, eleme, güç savaşları, kontrol, manipülasyon, seks ve ölümün sembolüdür. Aynı zamanda temizleme, arıtma ve iyileştirmenin... Pluto Akrep'in yönetici planetidir. Aslan'da güçlü, Boğa ve Kova'da rahatsızdır. Doğal evi 8. ev. Yüksek güç- yüksek yönetim- kudret- gizlilik- bilinmeyen işler- insafsızlık- yenilenme- kolektif bilinç- kronik hastalıklar- cinsellik- sonuç- cesaret- enerji.

PRENSİP: Yüksek güç- yüksek enerji- görünmeyen güç- noktalama (sonuçlandırma)

PSİKOLOJİK: ( + ) Güç isteği- sözlerinde doğru olan- toplumu etkileme isteği- propaganda yapma arzusu- kendini toplumun yerine koyabilme- yaşam sonrası ile ilgilenme- güçlü cinsel fanteziler. ( - ) Merhametsiz davranabilen- şiddete yönelik- sözünü sakınmaz- fanatiklik- garip hedefler gütmek- tutukluk- kişileri etkileme arzusu-öfke.

BİYOLOJİK: Kolektif bilinçaltı- yenilenme- kronik hastalıklar- belirsiz ve sonradan çıkan rahatsızlıklar- bilinçsizlik-yaşamın son bulması- cinsellik.

SOSYOLOJİK: Topluma etki yapabilen kimseler- politikacılar- propagandacılar- oyuncular- konuşmacılar- devlet gücü- güç sahibi kimseler- özellik sahibi kimseler.

ETKİLER: ( + ) Sözünde duran bir kişilik sergilemek- toplum ile bütünleşme arzusu- yaşam sonrası ile ilgilenmek- iyi bir propagandacı olmak- iyi bir konuşmacı olmak- toplum isteklerini karşılama arzusu- toplumu anlayabilmek- politik kariyer- gücü iyi kullanma yeteneği- bilinçli konuşmak. ( - ) Gücü yanlış kullanma- fanatik hedefler-kişilikte tutukluk- şiddete yönelik davranışlar- öfke beslemek- olduğundan daha değişik görünmek- acımasızlık- toplum çıkarlarını kişisel kullanma isteği- cinsel sapmalar.
Pluton

Plüton için anahtar sözcük, "Dönüşüm"'dür. Plüton, yeraltı dünyasının Tanrısıydı, Gezegen Plüton, yine de ölümle benzetilir, çoğunlukla yaşamdan bir dönüşüm olarak ifade edilir.Yaşam ve ölüm, bir durumdan diğerine bir dönüşüm düşünülebilir

Saklanan ve gizli şeylere benzetilen Plüton, psikanaliz ve benzer derin terapilere benzetilir. Enerjinin ani patlaması doğal olarak, saldırganlık, tutku…

Biz Plüton'un, ilgilendiği gizli meseleleri anlamaya, onu hatırlamaya ihtiyaç duyarız, örneğin, bilimin büyük kısmı, doğanın sırlarını açığa çıkarmakla uğraşır. Plüton'un, yaşam ve ölümle benzetildiği gibi, bu sırların bir kısmı, yaşamı yaratmanın nasıl olduğunu anlamaya çalışır.

Doğuma ait bir haritada Plüton, bir kişinin, yaşam veya ölüm ve hayatta kalma meselelerine nasıl inecek olduğunu gösterir.

Plüton, astrologlar tarafından ne iyi olmak için düşünülür, ne de kötü. Örneğin, anahtar sözcüğün "Yok etme", nerede kullanıldığı, muhtemelen sadece gerçeğin yarısıdır.
Plüton'u anlatılan anahtar sözcükler; çıkarma, saflaştırma, maruz kalma, şiddet.

Plüton, manevi gelişme ve dünyevi geçimin arasında temel çatışmanın üzerinde yönetir.

Çeviri
Yönettiği: Akrep

Zarar gördüğü: Boğa

Güçlü olduğu: Aslan

Düşük olduğu: Kova


18 Şubat 1930 da Percival Lowel tarafından keşfedilmiştir. Tüm Zodyak çevresini 248 yılda dolaşır. Her burçta ortalama 21 yıl kalır. Olağandışı yörüngesi nedeniyle, bir burçta kalma süresi 11ila 30 yıl arasında değişir.



Arketipi: Büyücü, şaman.

Gölgesi: Kara büyücü


Prensibi: En derin dönüşüm gücü. Pluto simyacıların siyah altınını, derinliklerin kara zenginliğini, arkaik zamanların temel kaynağını, tüm manevi değerlerin ötesindeki arketipsel güçleri temsil eder. Pluto verimli, yaratıcı, iyileştirici olan arkaik dişi unsuru temsil ettiği gibi, karanlık, acımasız, zorba, sadist ve ölümcül güçleri de bünyesinde barındırır. Güneşe özgü bilinç plutoyu cehennemin dipsiz kuyusu gibi görerek korkar. Pluto ile yaşanan deneyimler daima güç ve acizlik, bağımlılık, tabi olma ve duygusal karmaşa ile ilişkilenir. Bunlar bazen saplantılı duygular da içerebilir. Güneş sistemindeki en küçük ve en uzak planet olan plutonun homeopati prensibine uygun bir etkisi vardır: dozu ne kadar küçük ve az anlaşılır olursa, etkisi okadar fazladır.


Güçlü yönleri: Güçlü insan. Zekayı, hipnotik yetenekleri ve güçlü iyileştirme becerilerini içeren yetkin ruhsal güçler. Muazzam yaratıcı potansiyel, yoğun dirençlilik ve adeta insanüstü irade. Kendi kişilinde ve başkalarında ileriye dönük değişimler yaratma gücü. En derin uçurumlardan bile korkmama yeteneği. Eskimiş değerlerin ve yapıların üstesinden gelme ve onları dönüştürme kapasitesi.


Problemli Alanı: Takıntılı insan. Gücün kötüye kullanımı. Sadizm ve diktatörlüğe eğilim. Bilinçli aklı egemenliği altına alan bilinçsiz güçler ( onotom kompleksler ) Saplantılı ve takıntılı bir karakter, zararlı, engellenemez, dürtüsel davranan , fanatik, kendine ve başkalrına karşı yıkıcı davranan. Patolojik kontrol bağımlılığı.Olayları, insanları ve şeyleri oluruna bırakamama, koşullara belirli bir mesafeden bakamama.


Amacı: Derin gerçeği bulma yolunda radikal bir dönüşüm yaşamak. Yaşamdaki hiç bir şeyin olduğu gibi kalmayacağını, her başlangıcın, her doğuşun bir yok oluşu ve yeniden doğuşu getireceğini bilmek.


Pluto Prensibinin Temsilcileri: Analizciler, doktorlar, araştırmacılar, diktatörler, bilim insanları, spekülatörler, azılı suçlular, karizmatik liderler, demagoglar, kitle hareketi liderleri, hipnotizmacılar ve okültistler.


Fiziksel Bağlantıları: Cinsel organlar, yenilenme yeteneği


Mitolojik Bağlantıları: Hades(yunan=görünmez )/ pluto veya dispater (roma=zengin adam) yer altı dünyasının tanrısı.Kronos ve Rhea nın oğlu, Zeus ve Poseidon un erkek kardeşi, ve (kaçırılan) Persephonenin kocası. Gölgeler dünyasının, derinden gelen bilgeliğin ve ölüm ve yeniden doğuşun sembolü.


Kaynak: Astrolojinin anahtar sözcükleri kitabı ( bu yazıyı 12 defa yazdım artık alışaknlık yaptı, her mesajımın altına yazasım geliyorgülücük)gülücük)gülücük) )
PLUTO

Pluto veya Pluton Yunan mitolojisinde zenginlik tanrısı olarak bilinen eski bir pagan Güneş tanrısına verilen isimdir. Pluto gezegeni 1930 yılına Lowell Gözlemevi tarafından keşfedilmiştir. Pluto bulunduktan sonra Akrep burcunun yöneticisi olan geleneksel olumsuz Mars'la yer değiştirmiştir. Pluto genellikle, yok edici ve yenileyici bir süreci içeren, patlayıcı ve taciz edici bir etki olarak görülmektedir. Bu etki, farkına varılmadığında, yeraltı faaliyetleri ve suçla, ve toplumda tabu edilen şeylerle ilintilidir. Farkına varıldığında ise kurtarılması, iyileştirilmesi ve dönüştürülmesi gereken şeylerle ilintilidir.

DİS Galyalıların Cehennem Tanrısı. Bazen Romalılar Pluto'yu ve yeraltını bu isimle çağırırlardı.

HADES (AİDES) Yeraltının veya yerin dibinin (ölüler diyarının tanrısı.

Günlük yaşamda ona Pluto denirdi, çünkü insanlar Hades'in korkutucu adını anmak istemezlerdi. Hades Kronos ve Rhea'nın oğlu, Zeus ve Poseidon'un kardeşiydi. Ve karısı Persephone ile ölülerinin ruhunun hakimiydi.

MANTUS Pluto ve Hades'le özdeş tutulan Etrüsk tanrısı.

PLUTO'NUN SEMBOLÜ

Bu sembol basitçe Pluto'nun ilk iki harfinden oluşuyor gibi görünmektedir. Ayrıca Pluto'nun olası yerini hesaplayan astronomun, Percival Lowell'in, adının baş harflerinden çıktığı da söylenmektedir.

Amerika'da son zamanlara kadar kullanılan sembol ise şudur:

Marc Edmund Jones'a göre bu sembol "maddeden tin yaratan ruh"tur. Tinin dairesi ruhun yarım dairesi tarafından sarılmıştır ve maddenin haçı üzerinde oturmaktadır.

PLUTO'NUN TEMEL FONKSİYONU

Pluto'nun temel fonksiyonu dönüşümdür. Bu dönüşüm organizmada uyumsuz veya istenmeyen veya gerilim yaratan unsurların atılması ve tamamen yeni unsurların oluşturulması ile yapılır. Pluto'nun en büyük arzusu GÜÇ, en büyük korkusu ise ACİZLİKTİR. Acizlik hissettirebilecek (bu bir tehdit veya gerçek bir sevgi duygusu olabilir) her durumda insanın içinde bir şeyler faaliyete geçmekte ve bunlar yıkıcılığa dönüşmektedir. Bu psikoloji söz konusu olduğunda ve yenmeye (yıkmaya) odaklanıldığında, saplantılı-takıntılı düşüncelere takılıp bir güç savaşı başlatılmaktadır. Böyle bir durumda Pluto'nun temel fonksiyonuna, yani dönüşüme, ulaşabilmek için en iyi çözüm her iki tarafın da kazanabileceği bir durum arayışına gitmek veya teslim olmaktır.


PLUTO ve BAĞLANTILARI

MESLEKLER: Cenazeci, madenci, petrolcü, arıtmacı, detektif, casus, araştırmacı, psikiyatrist.

BİTKİLER: Bariz biçimde bilinen bir bağlantısı yok.

RENKLER:(Tüm astrologların fikir birliğine vardığı bir renk yok.) Koyu kırmızı, siyah, ultraviyole (mor ötesi), çok koyu vişne rengi.

METALLER, MİNERALLER: Plutonyum?

DEĞERLİ TAŞLAR: Henüz saptanmamış.

HAYVANLAR: Henüz saptanmamış

TATLAR: Henüz saptanmamış

BİÇİMLER: Henüz saptanmamış

HAFTANIN GÜNÜ: Yok



Hazırlayan: Barış İlhan


Kaynak:

Jeff Mayo, The Planets and Human Behavior
PLUTON

The Mountain Astrologer dergisi Ağustos sayısında yer alan Dana Gerhardt’ın izniyle.

Çeviren : Naz Bayatlı


Bu duruma örnek, benim kendi Pluton transitlerimden kesitlerdir: Kanyon’daki evimin salonunda yerde, yarı çıplak biçimde ağlıyorum, ellerim kocamın ayak bileklerine kilitlenmiş, beni de beraberinde sürükleyerek, ön kapıdan çıkmaya çalışıyor, en nihayetind bende onunla birlikte sürüklenerek dışarı kaldırıma kadar çıkıyorum. Evliliğimizi terkediyordu. İntihar etmekle tehdit etmiş olmalıyım ki, az sonra kocam itfaiyeyi çağırmış. Kapımızın önünde üç tane parlak kırmızı itfaiye aracı belirdi. Komşular çevremize toplanırken ve itfaiyeciler durumu gözlemlemeye gelmişken, kocamın gitmesi gereken bir yer olduğunu söylediğini duydum. O sıralar astrolojiden anlamıyordum. Daha sonra keşfettim ki, natal Güneşim Akrep’teydi ve kocamın yükseleni ile birleşmişti ve tam o noktaya Pluton transit yapıyordu. Kocamın hayata bakış açısı transformasyona uğruyordu (Pluton yükselene transit yapıyor) . Benim Satürn’üm ise ona sıkı sıkı sarılmaya çalıştı ve olayların akışını ertelemeyi denedi. Ancak, bunun yerine hayatımın tüm yapısı değişmek zorunda kaldı. (Pluton Satürn transiti) Pluton kocamın yükseleni üzerinden gitti geldi, ve kısa bir süre sonra eski olacak kocamın MC si ile kare yapmaya doğru yöneldi. Bu sure içerisinde , hem boşandı, hem alkolü bıraktı, kız arkadaşı ile başka bir eyalete taşındı, baba oldu, ve yeni bir işe başladı. Hepsi kişiliği ve mesleki yönelimi değiştirebilecek kadar güçlü transformasyonlardı. Ben de değişiyordum. Zordu. Bir çok gün yere yatıp tavandaki en güçlü kirişe bakıp durdum. Kendimi asarak herşeyi sona erdirebilirdim. Kızkardeşim, kocasının terkettiği bir kadından bahsetti. Yandaki odada yatan bebeğine rağmen, kadın bir sandalyeye çıkıp, tavan kirişine bir kablo atıp, kabloyu boynuna geçirip , ayağının altından sandalyeyi itmişti. Ben bunu yapmadım, fakat kelimenin her anlamıyla aslında bunu yapmış kadar oldum. Öldüm ve yeniden dirildim. Bu hayatımın en acılı ama buna rağmen en ödüllü zamanıydı.

Bunu takip eden bir çok ay içerisinde, Ölüler ülkesine yolculuk yaptım, kendimi çektim çıkardım, rahatlamaktan öte çok korkarak, teslim oldum. O kadar gururum incinmiştiki, eskiden sahip olduğum ve beni bu noktaya getiren tüm naïf ve bencilce nosyonlarımdan kurtuldum. Bu serbest kalıştan sonra, yeniden doğdum. Ondan sonra geçen yıllardan bu yana, bu transite öyle çok şey borçluydum ki, her ne zaman Pluton’dan bahsetsem, dediklerime dikkat ederim. Çatlak transformasyonel psikolog Stan Grof gibi gözükmekten korkarım; çocuk doğurmanın zevkli hatta orgazma benzer bir deneyim olduğunu iddia etmişti ( NASIL YANİ?!) . Fakat bu doğru: Bu gün keyfini sürdüğüm hayat Pluton Satürn’üme transit yapmaya başladığı zaman değişmeye başlamıştı. Yeraltına gidip gelmek sayesinde bir çok fayda sağladım. Bu nedenle bir parçam Pluton transiti yaşayacak insanlara, “ Ne şükran duyulacak bir deneyim olacak bu “ demek istiyor.

Elbette bir yanımda, korkuyla titriyor. Geçmiş 18 yıl boyunca birkaç Pluton transitinden geçtim. Pluton Merkür’ümle , Venüs’ümle, Güneş ‘imle birleşti, Ay’ıma ve yükselenime kare yaptı ve MC ime karşıt durdu. Bu dönemler stres, dönüşüm, ve yeniden doğmayı getirdi. Fakat hiçbiri yine de o ilk Pluton Satürn transiti kadar etkili olmadı. Bazı transitlerde Pluton hayatımdan parmak ucundaymışçasına geçti.Yine de Pluton’nun gücünü asla küçümsemem. Güneşim’le Pluton’nun birleşeceği yıl favori psişiğimi aradım. Huzursuz bir gülümsemeyle, “bu yıl, sevdiğim birisi ya da ben ölecekmiyim” diye sordum. “Hayır” dedi” fakat oldukça değişeceksin!”
Ben psişik değilim. Bir müşterim aradığında, Pluton’nun nasıl bir olay getireceğini bilemem, ayrıca kolay mı zor mu olacağını da tahmin edemem, fakat sizi bekleyenin ne olacağını bilebilirim. Bütün Pluton transitleri,aynı temel senaryo ile gelir- Sümer mitolojisindeki Inanna’nın karanlık kızkardeşi Ereshkigal’I ziyareti ile, Yunan mitolojisindeki Pluton’nun tatlı Persephone’yi yeraltı dünyasına kaçırıp tecavüz etmesi hikayesinde olduğu gibi bir kombinasyon. Müşterilerime genellikle bu kombinasyonu anlatırım. İşte siz hayatınızın çiçek dolu yollarında masumca dolaşırken, birden Pluton ayak bileklerinize sarılır ve sizi yer altı dünyasına çeker. Orada sizi çırılçıplak soyar ve bir et çengeline tepe aşağı asar. Müşterilerim de, bir Pluton transitinden sonra veya tam bu transiti yaşarlarken aynı şeyleri hissettiklerini söylerler.
Pluton hikayeleri genellikle mutsuz bir sürprizle başlar. Hikayenin Yeraltı kısmı bir kaç gün, bir kaç hafta veya bir kaç ay sürebilir, bu yapmış olduğunuz seçimlere bağlıdır. Tek başınıza acı çekersiniz ve bir gün yeraltı dünyasında bir kapı açılır ve Pluton içeri girer ve size şöyle der:” Nasılsın” “Berbat” diye cevap verirsiniz. “ Et kancasından kurtulmak istermisin?” “Evet!” “Harika” der Pluton “ Tek istediğim senin için en çok değerli olan ve onsuz yaşayamayacağını düşündüğün şeyden vazgeçmen” “Bunu benden isteme “ diye ağlarsınız. “ Senin seçimin” der Pluton. Çıkar ve siz yine acı içinde kıvranmaya devam edersiniz.

Pluton bizden birşeyi bırakmamızı ister. Ama neden bukadar acı çekmemizi ister bizden? Bir tanrı bize değişimi acı olmaksızın veremezmi? Ben 10 yaşındayken, aynı soruyu, Hristiyan tanrısına sormuştum “ Okadar güçlüysen ve istediğin herşeyi yapabiliyorsan, neden tek oğlunu öldürmeyi seçtin, neden insanlar onunla ellerine ve ayaklarına çiviler batırarak alay ederken hiçbirşey yapmadın? Daha iyi bir yol bulamazmıydın? Acı çeken kahraman motifi, yerli halkların kültürlerinde de yer alır, şamanlar ruhani adayları gerçek ya da sanal olarak parçalara ayırdıkları ruhsal yolculuklara çıkarırlar, onlar ürkütücü ölümün kıyısına kadar gelirler, hatta bazen bu çizgiyi bile aşabilirler, ancak ondan sonra şaman güçleri kazanırlar. Budizm de bile büyük öğretmenler, ilk başlarda kendi öğretmenleri tarafından dövülmüş, aşağılanmışlar , feci deneyimlerden geçip, kayıplar verdikten sonra ancak aydınlanmaya kavuşmuşlardır. Neden Pluton, birçok mitolojik ve spiritüel gelenek gibi aynı acı dolu ölümü, değişimi ve yeniden doğuşu anlatır?
Pluton, Satürn’ümü terkederken yıllarca önce bana bu şu şekilde açıklandı. Al-Anon toplantısının yapıldığı ilkokul sınıfında beni iyileştirdi. Eskilerden biri şöyle dedi:” Şöyle düşünün , diyelimki bir bebek emziğine çok bağlı, eğer o allahın cezası emziği emmeye devam ederse, tavşan dişli olacak. Siz onun güzel ve kendine güvenli olmasını istiyorsunuz, çünkü o plastik
emziğe bağlı olmadan kendini sakinleştirmesini öğrenmesini istiyorsunuz ve elinden alıyorsunuz. Bebek acıyla haykırıyor. Bunu onu sevdiğiniz için yaptığınızı anlamıyor. Eğer anlayabilseydi, ona zaten açıklardınız, ama anlamıyoır ve siz de anlatamıyorsunuz. Bunun yerine sanki cinayet işleniyor gibi bağırmaya devam ediyor, taa ki kendi artık onu istemediği an gelene kadar. Emziksiz özgür bir hayata başlayana kadar. Ve bundan sonra harika bir gülümsemeye sahip olacak.”

Pluton iyi birer anne baba gibi davranır veya akıllı bir spiritual öğretmen gibi. O bizim acılarımızın yaratıcısı değildir; bizim kendi akıl karışıklığımız bunu yapar. Transit değil , bizim karşı koyuşumuz bunu yaratmaktadır. Bu bizi geride tutan, gücümüzü elimizden alan bir bağımlılıktır .Pluton’nun sorgulamasının en önemli kısmı “ en sevdiğimiz ve bağlı olduğumuz “ kısmıdır. Böylelikle neyi bırakmak zorunda olduğunuzu bilirsiniz. İlk başlarda, elle tutulur birşeyi kaybetmekten korkarız- bu bir evlilik, çocuk, hayattaki yerimiz olabilir. Bunlar kaybolmak zorunda değildir, ancak genellikle bu sıkı sıkıya bağlı olduğumuz emzik gibi bir nosyon olabilir. Bu fonksiyonel olmayan kanı gelişmek istiyorsak yıkılmalıdır. Albert Einstein’dan bir alıntı yaparsak “ Problemlerimizi yaratan bakış açısıyla onları çözümleyemeyiz”
Çektiğiniz acıdan yorulup ve artık dayanamaz hale gelirsiniz, Pluton tekrar ortaya çıkar. Siz “ Al, vazgeçiyorum” dersiniz. Derhal yardımcıları gelir, sizi kancadan indirir. Sizi kokulu yağlara bular, yeni elbiseler giydirirler. Kraliyetten biri gibi davranırlar. Pluton “yaşayanlar ülkesine geri dönebilirsin” der .” fakat gitmeden önce seni takdirimin şu küçük hediyesini almayı unutma” bu ufak bir hazine sandığı içinde çok nadir ve çok seçkin bir mücevher var”
Pluton zenginlik tanrısıdır. Ve onun transitleri bizi zenginleştirir. Oldukça sert tarzda işlem yapsada, amacı bizi bulduğu andan daha iyi bir hale getirmektir. Yıkmak değil, güçlendirmektir amacı. Pluton MC noktama karşıt durduktan sonra, harika bir terfi aldım. Fakat öncesinde, şirkette küçük düştüm ve neredeyse işten atılacaktım. Patronumun Güneşi İkizlerde ve benim MC ile birleşiyor. O da bir Pluton transiti yaşıyordu. Ailesiyle ilgili problemler yaşadığı dedikoduları ayyuka çıkmıştı. İşte kızgındı ve ben hedefi haline geldim. Bununla birlikte, ona karşı çıkmadım veya kurban rolünü oynamadım. Her saldırısından birşeyler öğrenmeye çalıştım. Vazgeçtiğim neydi? Hep 10 alan harika kız ben, herkes tarafından sevilmeliyim nosyonu ile yüzleştim. Zordu, ancak Pluton’nun teslimiyet istediğini bildiğim için acım azaldı. Bir kaç ay sonra, yeni bir yönetici işe alındı. Patronumun direktifleriyle benim performansımı inceden inceye gözden geçirdi. Belki de beni işten atacaktı. Sonunda, maaşımın artmasına karar verdi.

PLUTON KLANLARI
Pluton transitleri aynı zamanda nesilleri belirler. Her burçta yaklaşık 10-20 yıl arası kalır, Pluton o yıllarda doğan insanların hangi konularla kültürel bütünlük yaratacaklarını , hangi konulara takıntılı olacaklarını belirler. Bulunduğu burca ait grup, dünyanın ne açılardan transformasyona uğrayacağını açıklar. Pluton 1913-1939 yılları arasında Yengeç burcundaydı. Bu yıllar içerisinde doğan nesil ( ki depresyon ve savaş yıllarına tanık oldular) oldukça korumacı, güvenlik bilincine sahip ve milliyetçiydiler. Bunlar ev ve aile konuları içine alan derin Yengeç eğilimleridir. Bu eğilimlere uygun olarak bu grup Amerikan hayalini tekrar oluşturdular ki biz hala günümüzde bu versiyonu beğensekte, beğenmesekte ortalama 2.4 çocuklu, banka kredisi ile alınmış çitlerin gerisinde , mutlu evlerde yaşıyoruz.
“Bana bakın” diyen Pluton Aslan grubu hakkında çok şey yazıldı ( 1937-1958) diğer adıyla bebek nüfusunu patlatanlar ya da BEN jenerasyonu. Her zodyak burcu , ondan önce gelen burcun aşırılıklarına karşı bir reaksiyondur, bu özellikle farklı Pluton nesilleri için oldukça geçerlidir. Eğer Yengeç klasik anne baba arketipiyse, Aslan İlahi Çocuktur. Yaratıcı, gösterişçi,oyuncu ve narsistik. Bebek doğuran grup, Amerikan Hayalini, kendilerini bulmak veya en azından rock yıldızı olmak için kullandılar. Şimdi 60 lı ve 70 li yaşlardalar, hala rock gruplarının peşindeler veya oralarda çalıyorlar. Bu grup zamanının çoğunu terapilerde geçirdi, çocukluklarının üzerine eğildiler ve çocuklarını şımartmak için bol bol para harcadılar. Genç görünmek gibi bir obsesyonları vardı.
Şirketimde yarattığı rahatsızlığı hatırlıyorum, ve Pluton Başak grubu (1957-1972) ortaya çıktı. Gen X lakaplı ya da Bol paçalılar dediğimiz grup, bu fanila giyen, yeşiller grubu daha yakları yere basan, anne babalarından daha eleştirel ve kaşı havada, çok eğitimli ve çoğunlukla değerlerinin altında işler yapan insanlardı. Bizi kandırmaya çalışarak önümüzde havuç sallayan Pluton Aslan patronlara karşı vurdumduymazlardı. Onların maaşını arttırıp ödüllendirirdik, onlarsa bir kaç hafta sonra daha iyi bir fırsatı değerlendirmek için , başka bir alanda tamamen sıfırdan başlamak üzere işten istifa ederlerdi. Bu genellikle değişken burçlarda böyledir. Toprak grubundan bir burç olan Başak için durum böyledir, bu grup ekolojik yapıyı düşünür, yeniden dönüşüm ve organic gıda için gerekli yeni kültürel standartları oluşturur. Başağın sağlığına düşkünlük eğilimini gözönünde bulundurursak, bu grup alternative tıbba kayıp bunu yaygınlaştırmıştır. Umarız, hala yeryüzünü kurtaracak kadar vakitleri vardır.(Hatta bozulmuş sağlık sistemimizi onaracak kadar zamanları da vardır.)
Pluton Terazi insanlarını ( 1971-1984) yürüyüş ayakkabıları ve fanilayla göremezsiniz. Tatoo, vücut deldirme, vücut bakımı şekillendirilmiş saçlar, bu grup insan vücudunun bir sanat eseri olduğunu bilir. Terazi burcunun yöneticisi Venüs gibi, bu neslin hanımları seksi utanmadan veya özür dilemeden yaşarlar. Metro seksüel beyler de hanımlar gibi, sekse yeni bir anlam kazandırdılar, çöpçatan siteleri ve şirketleri kurdular,şehir hayatındaki meşgul insanları birbirleriyle tanıştırdılar. Güzellikleri seven, idealist Terazi, bir ilişkiler burcudur. Kolay karar veremezler. Bu nesil herşeyi ister- heyecanlı randevular, romantic bir evlilik, tapılası bebekler- ancak bu 20 li, 30 lu yaşlardaki insanlar, ideallerindeki erkeği bir türlü bulamazlar. Bekarın gülleri seramonisi veya buna benzer TV reality show ları bu grup için düzenlenmiştir. Kuaförler, iç mimarlar, en iyi şefler, modeler, modacılar onlar içindir. Siyah aşkının yerini pembe almıştır.
Pluton Akrepler ( 1983-1995) için siyah hiç bir zaman demode olmaz. Orta okul yıllarında onlar saçlarını siyaha boyadılar, Got pantolonlar ve Tişörtler giydiler, üzerlerine zincirler doladılar. Pluton’nun kendi burcu olan Akrep, karanlık, derin ve görünmeyeni görmeye yatkındır. Harry Potter serisi sizce kitapları almak için sıraya geceden girenler olmasaydı bukadar meşhur olurmuydu. Akrep nesli, gangster müziklerindeki veya video oyunlarındaki açık şiddetten veya seksten çekinmez. Libra grubundakiler gibi gece klüplerine ellerinde süs köpekler ile gitmezler, veya ellerinde parlak renkli hasırlarıyla yoga veya pilates yapmaya gitmeyeceklerdir. Bu grubun il mensupları üniversiteye girdiler, bazıları Irak’ta savaşıyorlar, belki geriye yeni bir takım kültür meselesiyle dönecekler. Columbine, Jonesboro’da ve Virginia teknik okullarında gerçekleşen ölümcül saldırılar bu grubun Slytherin’leri arasından çıktı. Harry Potter ‘ın Akrep kahramanları bakalım ne yapacaklar. Şu sıralarda Pluton Yay nesli doğuyor, ve ilkokula başlıyor (1995-2008). Bakın izleyin onlar nasıl SECRET kitabındaki prensipleri benimseyip uygulayacaklar ve işleri kolaylaştıracaklar.

DEĞİŞİMİN KRİZALİTİ
Pluton’nun kültürel transformasyonları ve çektikleri takıntılar Pluton’nun temel paradoksunu da açıklar. Transitiyle, biliyoruz ki o güçlü bir değiştiricidir, fakat natal pozisyonuyla, çok büyük bir sabit takıntı ve odak noktasını yansıtır. Aynı zamanda Pluton nerelerde güçlü olduğumuzu gösterir. Bazen de nerelerde sıkışıp kalacağımızı anlatır. Bulunduğu ev ve açıları, hayatımız boyunca karşımıza dönüp gelen olayları çıkaran bir hamster tekerleği gibidir, o konular içerisinde dönüp dururuz.
Son zamanlarda, bir müşterimden bir e-posta aldım, dünyadaki yerini bulmakta zorlanıyor, işte ve evde güçlükler çekiyor. ( Anne ve babası ile yaşamakta) “ şu aralar herkes ailemden bile kötü” diye yazmış Dean “ işte aşağılamaktan hoşlanan, farkındalığı olmayan, kaba, zehir dolu, kızgın, umutsuz ve kötü niyetli insanlarla çevriliyim. Bunca kötü şeyin sürekli tekrarlanması komik, acaba neden bunlardan hiç uzaklaşamıyorum?” Bunun Pluton’nun suçu olduğunu söyleyebiliriz. Pluton Dean’in 4.evinde aileyi ve evi temsil ediyor, akrep güneşinin yöneticisi, o da 6. evinde, iş alanının yönetiyor ve yükselenine kare yapıyor ve kişiliğini etkiliyor. Pluton’nun dokunduğu evlerde potansiyel bir değişim ihtimali vardır ve hep en çok arzu ettiğimiz bizden uzaklaşır. Bir Pluton 4. ev durumunda hep bakım ve destek hayali güderiz ama hiç bulamayız. Pluton ile kendi felaketlerimizin senaryosunu kurar ve hep en çok korktuklarımızı ve nefret ettiklerimizi yaşarız.
6. evde iş yerimizde güçlü olmaya çalışırız ama nedense hep iş arkadaşlarımızla ve patronla aramız bozuk olur. Pluton’nun yükselene kare yapması sonucunda, ilişkilerde sadaket ve takdir edilmeyi ararız, ama maalesef kendimizi güç savaşlarında veya daha kötüsü görmemezlikten geliniriz.
Hades yeraltı anlamına gelen eski Grekçe bir sözcüktür, original olarak görünmeyen demektir.. Görünmezlik Pluton açısından önemli bir karakteristiktir, görünmeyen güçler bizi Pluton’nun mağarasında çevreler. Yerin üstünde gücümüzü kaybederiz , çünkü içsel şeytanlarımız saklandıkları karanlık köşelerde güçlüdürler. Onları yok etmek için, onları açığa çıkarmalıyız, bu onların bilincine varmamız anlamına geliyor. Bu gizleneni ortaya çıkarma Pluton Akrepten geçerken ortaya çıkan bir takıntıdır. 80’li yıllarda, sırları açığa çıkarma konusunda kültürel bir takıntı yaşadık, gizlenmiş ve üstü örtülmüş psikolojik ve fiziksel tacizler konusunda bilinçlenme başlattık. Çocuk tacizleri, ensest ilişkiler, aile içi şiddet, bağımlılıklar vs. Bu tür konularla ilgili derinlemesine inceleme yapmak psikolojinin bir koluyken, astrologlar falcı türbanlarını çıkarıp psikolojik danışmanlara dönüştüler.
Bunun yansıra, Pluton’nunYay burcuna geçmesiyle, bu tür ifşa etme olaylarından bıktık, müşterimlerimle ben çocukluklarını irdelemekten vazgeçtik. Bununla ilgilenmek gereksiz değil, bu akrepin hepimizde ortaya çıkardığı psikolojik suçlama eğilimini, daha ziyade yeni bakış açıları edinmek için kullanmalıyız. Pluton’nun dokunduğu yerlerde potansiyel bir kurban edilme konusu vardır, ancak müşterilerimize bu konuyu kendilerini taciz edilmiş hissetmeden nasıl anlatabiliriz.
90’lı yılların ortalarında Pluton felsefi Yay burcuna girdiğinde, hepimiz anlamlarla ilgilenmeye başladık. Hepimiz ilahi gizemlerle uğraşmayı istedik. İlham veren kitaplar okumak istedik, spiritual, maceracı ve umut dolu olduk. Geçmişimizin kafeslerine tıkılı kalmadık, şimdi geleceğimizi değiştirmek için ne yapabiliriz diye düşünmeye başladık. Astrologlarda Pluton’ya yeni paradigmalar açısından bakıyorlar , O bizim inançlarımızın yeni matrisini temsil ediyor. Inançların değişecebileceğini düşünmek sayesinde yeni bir güce sahip olduk. İlk Pluton deneyimlerimiz gerçeğin bir yüzüydü ama yeni deneyimler elde edebiliriz.

Pluton yakında oğlak burcuna geçecek, paradigma yine değişecek, Pluton’nun bazen katlanılmaz olan çılgınlığını görebiliriz, Pluton bize güç verir, ya da gücün nasıl kazanılacağını öğreneceğiz.
Yazar ve öğretmen Carolyn Myss’ e göre, bu hayatımızın amacı olabilir, gücü kullanmanın yollarını öğrenmek. Pluton zodyak üzerinde ilerledikçe bunun 12 yolu olduğunu görürüz. Fakat bu yola ne engel koyuyor? Myss’in medical bilgisi bir avantaj, ancak uzun bir sure bazı insanların neden iyileşemedikleri üzerinde kafa yormuş. Bir astrolog olarak ben de aynı konuda ikileme düşmüşümdür. Neden acaba bazı insanlar aile sorunlarının üstesinden hiç gelemezler ve istedikleri yönde gidip gelişimlerini yapamazlar? Myss bu konuya şöyle bir açıklama getiriyor. Bazı insanlar oldukça naïf, sipiritüel veya farkında olmakla her kötü şeyin sonu gelecek zannediyorlar. “Bu çocukça bir düşünce” diyor. “ İsa’dan Buda’ya kadar büyük öğretmenlere baktığınızda, onlar kendilerine hiç bir zaman harika ve güvenli bir yer hazırlamadılar. Bu ne anlama geliyor? Belki de Pluton ile gelen zorluklardan korkup kaçmamalıyız, hatta onların değerini bilmeliyiz.
Pluton Oğlağa girerken,Yay naifliğimiz ( örneğin: secret kitabı ne istersek yaratabiliriz diyor) Oğlak pragmatizmi ile rafine olacak. Pluton transitleri herzaman gerçeği görmek için yeni yollar ortaya çıkarır. Geleneksel yaklaşımlar, birçok alanda yeniden popüler olacak, astrolojide buna dahil. Oğlak yönetimindeki kurumlarda, hükümetlerde, liderliklerde, iş dünyasında vs. Kokusu şimdiden çıkmaya başladı.
Yine de çok ilerisini düşünmeyelim, transformasyon kaçınılmaz, ödüllerini alacağız, kendimizi Pluton’nun ellerine bırakıp, beklenmedik bir yaşam kalitesine ve harika bir enerji ritmine kavuşabiliriz. Pluton’nun değişim sembolleri olan Anka kuşu ve yılana bir de tırtılı ekleyebiliriz. “Ben bir tırtılım, şimdi yediğim yaprakların tadı acı, içten içe büyük bir değişimin geldiğini hissediyorum. Sana sunduğum şey insanoğlu, kendi yok oluş ve değişime olan isteğim. Sonucu ne olacak bilmeden bunu yapıyorum, bu nedenle sizinle paylaştığım cesaretimdir aynı zamanda”
Bu Pluton değişimini anlatan cümleler üzerinde düşünün.

Dana Gerhardt.
Pluto Cevap Hakkını Kullanacaktır


Pluto 18.2.1930 yılında Clyde Tombaugh tarafından keşfedildi ve Güneş sistemine 9.gezegen olarak katıldı. 24.8.2006 tarihinde Prag’da toplanan Uluslar arası Astronomlar Birliği (IAU) Pluto’nun gezegen unvanını geri aldı. Gerekçe olarak da Pluto’nun “Yeni Gezegen” tanımına uymayışı gösterildi. Yeni Gezegen tanımına göre bir gök cisminin gezegen olabilmesi için üç temel kıstasa sahip olması gerekiyor, bunlar sırasıyla;



a)Güneşin yörüngesinde dolanması,



b)Kendi çekim kuvvetinin etkisiyle yuvarlaklaşabilecek kadar büyük bir kitleye sahip olması,



c)Yörüngesinin etrafını diğer cisimlerden temizlemiş olması


Pluto bu kıstasların son maddesine uymadığından ve matematiksel parametrelere aykırı düştüğünden 134340 sıra numarası verilerek “sıradan bir göktaşı” ilan edildi. 2500 bilim adamının katıldığı oylamada sadece Cambridge Üniversitesi Astronomu Robin Catchpole, Pluto’nun gezegen olarak kalmasından yana görüş bildirdi. Bu karar daha sonra astronomlar arasında da tartışma başlattı. Nasa araştırmacısı Alan Stren alınan karara iki nedenle itiraz ettiğini belirtti;

"Birincisi, cüce gezegenlerle gezegenler arasında ayrım yapmak imkânsız ve suni bir çabadır. Keyfi bir nedenle insanların insan olmadığını ilan etmek gibi bir şey bu. Örneğin grup halinde yaşayan insanlara artık insan demeyeceğiz' demekten farkı yok."

"İkincisi, gezegen tanımının kendisinde tutarsızlıklar var. Dünya, Mars, Jüpiter ve Neptün de yörüngelerini tamamıyla temizlemiş sayılmazlar. Dünyanın yörüngesinde 10 bin göktaşı var. Jüpiter ise 100 bin Truvalı göktaşıyla birlikte dönüyor. Ve eğer Neptün yörüngesini temizlemiş olsaydı, Plüton burada olmazdı.

Önce Pluto’nun kaderini belirleyen karar gününün gökyüzü grafiğine bir bakalım


[Resim: plutotp6.gif]



- Venüs-Satürn-Merkür (Aslan burcunda) -Güneş-Ay (Başak burcunda) stellium oluşturmakta.

- Jüpiter- Satürn, Venüs-Neptün T-kare kalıbı oluşturmakta.

- Pluto-Mars-Kuzey ay düğümü gene bir T-kare ilişkisi içinde.

- Mars-Satürn kötücül kuşatması altında doğan yeniay fazı.

- Başak burcundaki Güneş kavuşum Ay (Güneş paralel Ay)- Aslan burcundaki Venüs kavuşum Satürn (Venüs paralel Satürn) gezegen tutulması göze çarpmakta.

- “Satürn karşıt Neptün” açısı başlı başına belirleyici bir faktör ayrıca kontra paralel ilişkisi içinde, Merkür karşıt Neptün de aynı zamanda bu kontra paralel ağın içinde. Hatta Satürn- Pluto kontra paralel açısını da unutmamak lazım.

- Satürn ötesi planetlerin hepsi ( Uranüs-Neptün-Pluto) hatta Chiron da geri harekette.

- Mars ile Satürn arasındaki kötücül kuşatmanın içinde Güneş- Ay- Güney ay düğümü ve Merkür yer alıyor.

- Jüpiter Pluto ile Güneş Merkür’le, Uranüs Neptün ile karşılıklı ağırlamada.



Bu pozisyonların hepsi özel bir önem taşıyor, hepsinin farklı açılımları var. Fakat başlı başına Ay düğümleri bile bu talihsiz kararı özetlemeye yetiyor. Kesin kuralcı mantık ve mutlak doğru takıntısı (Güney ay düğümü Başak), kural-sınır- bilinç ötesine (Kuzey ay düğümü Balık) karşı geçici bir üstünlük kazanmıştır. İstikamet (Kuzey ay düğümü Balık ) olması gerekirken, kötücül kuşatma, gezegen tutulmaları ve Satürn ötesi tüm planetlerin geri harekette bulunmasının da etkisiyle ibre şaşmış ve terk noktası olan (Güney ay düğümü Başak) da takılı kalmıştır. Oysa her şeyin akışkan olduğu bir evrende nesneleri kesin matematiksel formüllerle sınırlandıramayız ancak derecelendirebiliriz. Bunun içinde bir derece sistematiği olan “ASTROLOJİ” ye ihtiyaç duyarız.

Mitolojide yeraltı (ölüm) tanrısı Hades’i temsil eden Pluto’nun kalemi ölümlü insanoğlu tarafından kırılmıştır. Ölüm tanrısına bundan daha ağır bir hakaret olabilir mi? Pluto bunun hesabını sormaz mı? İtibarını elinden alan insanoğluna bu dünyayı dar etmez mi? Karar tarihinde eli kolu bağlı olan (geri giden) Pluto, ileri harekete geçer geçmez (5.9.2006) cevap hakkını kullanmanın yollarını arayacaktır ve onun tarzı hiç de yumuşak olmayacaktır. Pluto sistem içinde en köklü dönüşümü (transformation) ve başkalaşımı (metamorphosis) simgeleyen kolektif bilinçdışıyla bağlantılı cüce bir gezegendir. Ne var ki gölgesi gövdesinden kat be kat büyüktür. Bilinç dışının sembolik dilini çok iyi bildiğinden direkt ve yoğun bir şekilde insanların bilinçaltına hitap eder. Pluto olmadan bilinçdışının şifrelerini kırmakta yetersiz kalırız. Eğer bilincimizi bu bilinçdışı kanala kaparsak, yani Pluto’yu doğum haritamız ve hayatımızdan çıkarmaya kalkarsak, onun siyah-lal karışımı ışınları kanımızdan hücrelerimize kadar derinlemesine nüfuz eder. Kendimizi karşı koyamayacağımız bir güç tarafından ele geçirilmiş gibi hissederiz. İçimizde tanımlamakta ve anlamlandırmakta zorlandığımız boşluk büyüdükçe “Nedir bu” diye feryat ederiz. Pluto belki kâğıt üzerinde iptal edilebilir ama gerçek yaşamdan asla.

Pluto enerjisinin kuvvetle hissedileceği başlıca yansıma alanları;

- Beynin ilkel katmanı (sürüngen sistem-R kompleks) hakimiyetinde artış,

- Genlerle ilgili mutasyonlar ve kromozomlarla ilgili sapmalar

- Hücrelerin yıkım ve yeniden yapım mekanizmasında (apoptosis) ciddi bozulmalar,

- Hücrelerin yaşam süresini tayin eden kromozom ucunda (telomere) şaşmalar ve telomeraz enziminde çılgınca artış- kanser vaklarında patlama

- Hücre kaderinde (çoğalma-farklılaşma-yaşlanma-ölüm programı) kargaşa ve dejeneratif hastalıklar,

- Sağlıksız bölünen hücrelerin nesilden nesile kusurlu aktarımı,

- Ölüme karşı kazanılan en büyük zafer olan “üreme” işlevine darbe,

- Cinsel organlarla ilgili problemler ve zührevi hastalıklar- erkeklerde prostat, kadınlarda rahim ağzı kanseri ve endometriyumun yaygınlaşması,

- Hayvan ısırık ve böcek sokmalarından kaynaklanan ciddi kan zehirlenmeleri ve bulaşıcı hastalıklarda nüksediş,

- Omurgasızlarda çoğalma (insani ve hayvani boyutta)

- Majör Depresyon ve Paranoya,

- Takıntı ve Saplantılar,

- Sadizm, Güç ve İktidar kavgaları- acizlik ve çaresizlik duyguları,

- Makyavelizm “Her yol mubah” anlayışı,

- Var olmanın inkârı olan Hiçlik (Nihilism) “Her şey boş her şey yalan” sanrısı,

- Psikolojik krizler ve zehirlenmeler, uyuşturucular, intihar vakaları

- Seksüel sapmalar, seks skandalları ve cinayetleri

- Negatif enerjinin depolandığı kuyruk sokumu ağrıları

- Manipülasyon, provokasyon ve sabotajlar

- Gizli nota (ölümsüzlük) peşinde hummalı arayışlar

- Röntgen tedavisi (radiotherapy) ve ışınım sonucu ortaya çıkan zehirlenme (radiotoxemia)- ışın yanıklarında artış ve radyoaktivite de yeni buluşlar.

- Plutonıum kimyasal elementi ile ilgili dikkat çekici gelişmeler.

- Psiko analiz ve cerrahi yöntemlerde köklü değişimler-gelişimler,

- Madenler ile ilgili konular (Ülkemizin Pluto enerjisi son derece güçlü olduğundan özellikle yeraltı kaynaklarımıza sahip çıkma- işletme-kullanma- yabancılara hibe etmeme hususlarına ve grizu patlamalarına karşı çok duyarlı olmamız gerekir)

- Tüm dünyada büyük ve ağır yıkımlar-toplu ölümler; terör, katliam, patlamalar, doğal afetlerde hızlı artış (özellikle Pluto Oğlak burcuna geçtiğinde ivme kazanabilir)

- Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının acı idraki…

Belki de Pluto cevap hakkını en yapıcı şekilde psiko analizde kullanacaktır. Evrensel sembolleri yaşamsal bir kaynak olarak değerlendiren ve ruhsal tedavilerde ilk kez uygulayan öncü psikiyatr Carl Gustav Jung’un “Kolektif Bilinçdışı” yöntemi, insanoğlunun dönüşüm ihtiyacını karşılayan en etkili tedavi yöntemi olarak yaygınlaşacaktır.

Nazan Öngiden



Faydalandığı Kaynaklar:

Astroloji ve Sağlık yazıları (Akrep Burcu ve Pluto bölümü) Nazan Öngiden

İnternet Haber 1 Kaynağı
çok değerli yazılar bence arkadaşlar , şekerpareye tşk ediyorum -ok

bir kaç düşüncemi söylemek istiyorum müsadenizle ; plütonun şu an teorik olarak gezegen kabul edilmediğini biliyoruz. etmeyen kim ? astronomi dünyası..

ben diyorum ki ; plüto gezegen yada her neyse farketmez , etkilerini hayatımızda ve dünyamızda hissediyormuyuz bu önemlidir..
doğum haritalarında ve transitlerde plütonun etksini bâriz bir şekilde hissediyorsak ki ben böyle olduğunu düşünüyorum , öyleyse astroloji dünyası açısından plütonun değerinde bir azalma olmayacaktır..

plütonun kendisi zaten ölüm ve yeniden yapılanmayı temsil eder. ve şu an ki pozitif bilimciler aracılığıyla ölmüştür. bizler görürmüyüz bilmiyorum ama yeniden yapılanacağı ve astronomi dünyasında da kabul göreceği günler gelecektir.

plütonun yıkıcılığı ve intikamıyla ilgili ifadeler gördüm yazılarda. öncelikle korkulacak bir durum olmadığını söyliyeyim içinizi rahatlatayım ;)
çünkü plüto zaten hayatımızın bir parçası. hepimizin haritasında evlerimizden birini yönetiyor (akrep evini) + transit plüto mutlaka gezegenlerimizle bağlantılar kurarak yani açı yaparak etkisini hissettiriyor.

öyleyse sanki uzaylı biliinmeyen bir varlıktan korkmamız gerekiyor gibi düşünmek yanlış olacaktır.
tabii ki plütonun oğlak burcunda bazı olumsuzlukları olacaktır ama şunu unutmayalım ki ; yaklaşık 15-20 sene önce plüto en güçlü olduğu akrep burcundan geçti ve dünya dönmeye devam ediyor.. içiniz rahat olsun ;)
Güneş Sistemi’nde dünyamıza en uzak gezegen olan Pluto, Güneş etrafındaki ve 12 zodyak burcundaki turunu 246 yılda tamamlarken, ruh ile evrimsel gelişim arasındaki ilişkiyi kurar. Bu gelişim süreci Pluto’nun yörünge hızı ile eşdeğer yavaşlıktadır ve nesil farklılıkları yaratır.

Dışsal gezegenlerden Satürn, bilinçli olarak farkına varacağımız bir biçimde sınırları koyar. Uranüs bireysel bilinçsizliği, Neptün kolektif bilinçsizliği ve Pluto ruhun kendisini yönetir.

Ruh, her hayatta her kişilikte farklı bilinç ve bilinçsizliğin bir arada olduğu manevi bir varlıktır ve yaşamın getirdiği tecrübe ile gelişime, değişime uğrar. Her kişiliğin geçmişten gelen ve gelecekte yaşayacağı karmik bir bağlantısı vardır. Ruhun iki arzusundan birisi ruhu yaratandan kopmak, diğeri ise ruhun kaynağına geri dönmektir. Bu iki zıt istek, kişisel ve toplumsal evrime neden olur. Bu arzular, bizi ihtiyaçlarımıza düşünmeye ve seçim yapmaya yöneltir. Böylece eyleme geçer, tecrübe ediniriz. Bir eylem diğerini doğururken, karmamızı yaşar, yaptıklarımızın sonucunu alırız.

Ruhun evrimi, tüm arzulardan arınma sürecinde gerçekleşir. Arzulardan vazgeçme gerçekleştiğinde kaynağa dönme arzusu daha çok güçlenir ve bilincimize tamamen hakim olur. Kendi evrimimizden, karmamızdan, tecrübelerimizden kendimiz sorumlu oluruz.

“Neden buradayım?” ve “Hangi dersleri alıyorum?” soruları evrim sürecimizin herhangi bir noktasında hepimizin sorduğu sorulardır. Soruların cevabı ise doğum haritamızda gizlidir.

Çoğu insan karmadan haberdar olmayabilir, fakat ne yapmaları gerektiğini bilmek isterler.

Pluto’nun Doğum Haritasındaki Konumu:

Natal haritadaki yorumu, jenerasyon gezegeni olmasından dolayı daha çok bulunduğu evin yorumu şeklinde yapılır. Bulunduğu burç, ruhun kolektif bilincini, içinde bulunduğu jenerasyonu gösterir.

Pluto’nun bulunduğu ev, kişinin geçmişten gelen karmasını, inançlarını, düşüncelerini, algılama biçimini, değerlerini, gerçekleri nasıl kabullendiğini gösterirken, Pluto’nun karşıt ev ve burç pozisyonu, evrimsel dönüşümünü, niyetini, yaşamın nedenini gösterir.

Kişi bu niyetinin bilincinde olmasa da, kişiliği, ruhu önemli olmaksızın, asıl sebep olan faktör veya gücü oluşturan, her hayatın içinde gizlidir. Ders, evrimsel dönüşümün gerekliliğinde herhangi bir şekilde oluşur. Eğer hayata gelme nedenimizin bilincinde olursak, gücümüzü bunu oluşturmaya yardım edecek şekilde kullanır, kaçmaya çalışmayız. Böylece aslında geçmiş, bugün ve geleceğin birbirine bağlı olduğunu görürüz.
Sayfalar: 1 2 3 4 5
Referans Adresler