Türkiye'nin en büyük astroloji platformuna hoş geldiniz.

Tam Görünüm: Ruhun İlahi Devinimi
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Siteyi normal görüntülemek için, Buraya Tıklayın
Sayfalar: 1 2

Venüs

Büyük mistik Goethe der ki: “İnsanoğlu, dünyayı zincirleyen bütün güçlerden, iradesini kazandığında kurtulur.”

Oğuzhan Ceyhan
Uzman Astrolog

Büyük mistik Goethe der ki: “İnsanoğlu, dünyayı zincirleyen bütün güçlerden, iradesini kazandığında kurtulur.”
Gezmekte olduğunuz bu bölüm, tüm dünyada bilimsel platformda büyük ilgi görmesine rağmen, ülkemizde yanlış yönlendirmeler ile farklı şekilde anlaşılan Astroloji’nin nasıl bir dost olduğunu göstermek ve onu hak ettiği yere yerleştirmeye yönelik girişimlere katılmak için hazırlanmıştır.
Amacımız, yanlış kişilerin söylediği gibi, özgür iradenize karşıt ve üzerinizde hak iddia eden bir Astroloji’nin olmadığını, onun, Goethe’nin söylediği gibi sizi bazı zincirlerden kurtaracak bir dost olduğunu ve ısrarla ifade ettiğimiz gibi bir yaşam kılavuzu olma niteliği taşıdığını anlatabilmektir.

________________________________________

________________________________________
Amacımız, Astroloji’nin, genel olarak bilimsel kabul ettiğiniz hayat bilgileri ile uyuştuğu noktaları gözler önüne sermek ve yorumu size bırakmaktır.
Yaşam kılavuzu olduğunu söyleyen, insan için üretilmiş her yaklaşımı sonuçları ile değerlendirmek, yaklaşımları geliştiren veya analiz eden kişileri horgörmemek gereklidir. Birini diğerine üstün görmek, onun nimetlerini bekleyenleri hiçe saymak olur.
İnsanoğlunun sorunlarının büyüklüğünü ve yayılmacılığını gördükçe, hiç olmazsa bir göz atmanın, reddetmeden önceki olumlu bir tutum olduğunu düşündüğümüzü belirtmemizde fayda var.
Gelecek ihtimallerden oluşur ve özgür iradeniz de zamanın niteliğini belirler. Karakteriniz, kaderinizi değiştirir. Kararlarınızın değişikliğe uğradığı zamanlardan sonra hayatınızın nasıl da yön değiştirdiğini hatırlayın.
Horoskop, bunu doğru okuyan bir kişi ile çalışıldığında, hayat programınızın amaçlarını gerçekleştirmenizi sağlayan yolları tarif etmek üzere çekilmiş bir resim haline gelir.
Bu doğum anınızın resmi, taşıdığı değişmezlik ile geleceğin ana yollarını çizmiştir. Bu ana yollara ulaşmak için hangi tali yolları kat edeceğiniz ise seçimlerinize kalmıştır. Her yolculuğun bazı dönemlerinde olduğu gibi girilmez levhalarıyla ya da tehlikeli yollarla karşılaşabilirsiniz. Buna benzer nitelikte olan, yolun karakteristik yapısını belirtmek için tarif ettiğimiz mutlaklar, Astroloji’ye, gelecek hakkında kesin konuşuyor damgasını vurur.
Yol, her zaman açık ve pürüzsüz olamaz. Zorluklar, bu yolu seçen kişi için özel olarak belirlenmiştir. Tüm bunlara rağmen, yolun ne kadarını kat edeceğiniz ve bunu ne şekilde yapacağınız size bırakılmıştır.
Zorlukları nasıl aşacağınız da haritanızda saklıdır. Bu yüzden iyi analiz edilen bir horoskop, kişinin bu zor yolunda her zaman destek olacaktır.
İnsanın iç benliğindeki değişim ve bunun sonucu olan gelişimin enerjiye bağlı bir aktivasyon olduğunu, bunların görünen herhangi bir şey ile ilgisi olmadığını düşünmek, hormonlara, sinir ağlarına ya da beynin yapısına gözleri kapatmaktan farksız olarak, gezegenlerin enerji ilişkilerine de gözleri kapatmak demektir.
Ay’ın Dünya üzerindeki etkilerini kabul etmemizin ardında görsel ispatlar vardır. Bu yüzden, görünmez ipler ile kurulmuş bir ilişki üzerinden taşınan bu etkilere kolayca inanırız. Ayrıca, bizim için kabul edilebilir bir ilişki aralığında olduğunu düşündüğümüzden dolayı, Dünya ile Ay’ın uzaklığı da bu sonuçları verebilir bir değerde görünür.
Neptün ya da Plüton’un bize olan uzaklığı nedeniyle, Dünya ile etkileşimleri de aynı derecede uzak bir ihtimal görünür. Ancak, hatırlamalıyız ki, bizim için kat edilemez gibi görünen bu mesafe, evren için gözardı edilebilecek kadar küçüktür. İlişkilerin bizlerin ulaşamadığı mesafelere göre belirlenemeyeceğinin bir gerçeklik olarak kabul edilmesi, evrenin bu olağanüstü büyüklüğünü ayakta tutan asıl gerçeğe büyük bir inançsızlıktır.
Yaşamımızı devam ettiren sadece beynimizden geçen impulslar ve buna bağlı pek çok hormon seviyesi değil, onların işlerliğini sağlayan daha büyük bir enerji kaynağının gücü ve mesafeleri aşan etkileridir.
Astroloji, insanoğlunun kendi ulaşabileceği gezegenlerin mesafeleriyle belirlenen kuralları aşar; bin yıllarla ölçülebilecek bir tarih boyunca insanoğlu, hayatın bağlarında büyük etkiler olduğunu görmektedir. Astroloji, bunları anlatmak için, teleskopların gördüğü gerçekleri kullanır.

Venüs

Ruhun İlahi Devinimi 2


Astroloji’de kullanılan Zodyak sembolizmi, ruhun evrimsel gelişiminin resimlenmiş harika bir hikayesidir. Bu güzel hikayeye gazete köşe yazılarından çıkıp bir bakalım.
Yengeç burcu, Ezoterik Astroloji’de, ruhun bedeni dünyada ilk kez deneyimlediği burç olarak kabul edilir. Zodyak 'ın 4. burcu olan Yengeç, geleneksel düşünceye göre Ay tarafından yönetilir. Yengeç, anne ile çocuğun ilişkisi, beslenme, aile ilişkileri, duyguların hareketlenmeleri ile de alakalıdır.
Ruh, yeni tanıdığı bedendeki duyguları deneyimlerken, benmerkezci eğilimlere sahip olmayan birey, sezgi yeteneklerini kullanarak içinde daha tam anlamı ile gelişmemiş olan güdüleri sezer. Arzunun doğasını ve doruk deneyimleri bir bütünlük içinde gösteren sezgisel birey, bir sonraki adımda Aslan burcu ile egoyu deneyimler.

________________________________________

________________________________________
Aslan burcu, Zodyak'ın beşinci burcu olup, kendi doğasından ayrılan ruhun bedenlenme süreci içindeki bireysel egosunu tanıdığı yerdir. Yengecin ruhsal girdaplarından kurtulmuştur ve ayın gümüşi ışığı altında, herkesin somut olarak eşit olduğu dünyada, ruhunun, kendisine ait olan, ego olarak gördüğü bir yeri vardır. Benliğin doğumu sayesinde bilinç bireyselleşmiş, bağımsızlığa, yaratıcılığa ve bedensel zevklere alışmıştır. Güneşin ışığı altında ise ruh, dünyaya ait farklılıkları algılar; renkler, tatlar, kokular ve bedensel hazları deneyimler. Aslan burcu, dünya tiyatrosu ve zihnin yaşamı bir bütün olarak algılaması ile ilgilidir. Beden ruhtan ayrı bir bireymiş gibi görünür. Aslında beden, zihnin hapis olduğu yerdir. Yengeç burcunda ruh, bedenin birliğini görür iken, Aslan burcu sembolizminde, bedenin zihni gerçek olarak kabul ettiği ve kendini meydana getiren ruhsal bütünlük içindeki yapıya ait olan şeyleri unutma sürecine girdiği görülür. Ben egosu gururu, gurur ise onaylanma arzusunu doğurur. Tam anlamı ile maddeleşmiş ruh, zaman içinde kendisine ait olan tüm enerji formlarıyla ilişkiyi keser. Artık dünya karması başlamıştır. Yengeç burcu, beden ile ruhun birbirine tensel formda ilk yaklaştığı burçtur. Aslan burcu ise ruh ve bedenin birbirlerine olan farkındalıklarını kaybettiği yerdir. Yaşam oyununda oyun yazarı olan bilinç, artık ruhunun aynası olma özelliğini yitirmiştir.

Venüs

Ruhun İlahi Devinimi 3
________________________________________
Zodyak'ın altıncı burcu Başak’ta ise ruh, bu bireysel bağımsızlığı devam ettirmek için beden sağlığının önemini fark eder. Beden sağlığı iyi olduğu takdirde birey kendini daha rahat, üstün ve tinsel hissedecektir. Başak burcu, yazın bitimi, sonbaharın başlangıcını müjdelediği gibi, ektiğimiz iyi veya kötü tohumların vakti geldiğinde yeni meyveler vereceğini bize hatırlatması adına önemlidir. Ruh, Başak burcunda maddenin farklı çeşitlemelerini deneyimler. Kişi, Aslan burcunda sahip olduğu bedene, Başak burcu ile beraber iyi bakması ve önemsemesi gerektiğini öğrenir. Bu burç, bireysel özgürlüğün, hizmet etmenin, çalışmanın ve karmada ekilen meyvelerin sonuçlarının ilk alındığı bölge olması nedeniyle çok önemlidir. Burada ne yazık ki, can ile beden arasındaki ilişki tamamen kesilir. Kişi kendi ruhsal evrimini tam anlamı ile unuttuğu gibi, dünya gerçekliklerini belli aşırılıklar içinde kabul eder ve kendi bedeninin devamlılığı için, hizmet eden ve kendisine hizmet edilmesinden hoşlanan tüm mizaçları kavrar. Tanrı, ilahi doğasını kaybederek yaşamsal kozmik enerjiye döner. İnanç ve inançsızlık başlar. Kişi kendi dışında ver olan, Tanrısallık dahil tüm gerçekleri eleştirir. Onaylanma, kabul edilme ve bireysel kimliğin gelişimi burada ait olduğu kozmik sisteme aykırı bir şekilde hareket eder. Aslında, evrensel yasaların doğa ile algılanması ve Dante’nin İlahi Komedya’sının başlangıcı Başak’ın bittiği yerdedir. Kibir, arzu, benmerkezcilik, burcun son derecelerinde çok baskın görünür. Hiçbir zaman makrokozmik bir anlayışın kendisini kapsadığını kabul etmek istemez. Kısacası, insanın ölümsüz bir Tanrı olduğunu unuttuğu yer olan Başak burcundaki can, ruhun geri dönüş yasasında anlatıldığının aksine, hapishanesindeki hücresini dekore etmeye başlar. Bedensel hastalıklar, dünyasal işlerden kaynaklanan yorgunluklar, kas gücü ve ter, emekçilik ve maddecilik, maddesel ilk deneyimde tüm gerçeklikleri ile açığa çıkar ve insan doğar.
Zodyak'ın yedinci burcu Terazi, ben egosuna sahip bedenin devamlılığı için çalışmak ve ihtiyaçların karşılanması için mücadele etmek amaçlı Başak burcundan sonra, bedenin toplum içindeki yalnızlığını ve bu yalnızlığın uzun zamanlar önce kaybettiği eksik parçaya olan bağlılığından kaynaklandığının nihayet bilincine varır ve kaybettiği değerleri yeniden aramaya başlar. Başak ile çok vakit kaybetmiştir. Ruhani arayış bedene indiğinde arzular ve bağlılık ile beraber ayrılığın tezahürünün de farkına varır. Ruh eksik olan parçayı tamamlamalı, bedensel ihtiyaçlar tatmin edilmelidir. İşte o tezahürün şafağında bulunan şey bir eş, sevgili, belki de daha ötesidir

Venüs

Ruhun İlahi Devinimi 3
Zodyak'ın sekizinci burcu Akrep, ruhani, ruhani olduğu kadar da bedensel şehveti temsil etmesi ile hepsinden ayrıdır. Bedeni deneyimleyen varlık, bedenin tatmin edilmemiş şehvet dolu arzularını, Terazi burcunda tezahür eden sevgi açlığı ile gidermeye çalışır. İşte burada, aslında kaybetmiş olduğu parçanın dışarıda değil, kendi kalbinin derinliklerinde olduğunu fark eden benlik, kendisi gibi yaratılmış çeşitli bedenler ile
birleşir. Arzu bağlılıktır. Karma bağlılıktır. Sevgi ise yalnızca araçtır. İşte burada, beden cinselliğinin en üst düzeyde paylaşımını ve bedenin kendisini kopyalamasını deneyimlerken, benlik bilgisi büyük bir sarsıntıya uğrar. Ruhunun aynası bedeni değildir. Beden fanidir; ölüp giden, geçici olandır. Gizemli burçların başında gelen Akrep, tıpkı kendi sembolü gibi hem kendisini bedensel arzuları ile birleştirmiş, hem de bedenin yok olmasını sağlayarak yeni bir Samsara döngüsü yaratmıştır.
Ölümü ve cinselliği deneyimleyen ruh, Zodyak'ın dokuzuncu burcu Yay’da, insan aklının en felsefi ve anlaşılmaz olan bireyselliğini kendi tinselliği içinde açıklamaya çalışır. Felsefi olarak çok kişiseldir, ruhsal olarak da çok toplumsal... Yeni bilgiler ile donanmış beden, entellektüel gelişimi ile farklı inançlara, farklı doğalara yönelir ve bir şeyi fark eder: Ne yazık ki, toplumdaki bireyler kozmik döngüler ve kozmik varoluşla ilgili değildirler. Bundan dolayı kozmik döngüler ile yakın hareket etmektense, onlara aykırı davranmaya ve Tanrısal bilgiyi bile maddeyle satın almaya çalışır. Ruh, bunun farkına vardığı anda, kozmik etki veya kader ona yardım eder ve ruhun aydınlanma süreci işte tam burada başlar. Artık akıntıya karşı kürek çekmemeli, kendini yaşam suyu içinde serbest bırakmalı ve gitmesi gereken yöne doğru yol almalıdır. Mikrokozmos ile makrokozmosun arasında bulunan tüm şeyleri ve erekleri inceleyen, artık kendi değişime uğramış benliğinden başkası değildir.

Venüs

Ruhun İlahi Devinimi 5
Oğlak burcu, Zodyak'ın onuncu burcu olup, karmanın başladığı Yengeç burcunun karşısında yer alır. Tüm dünyasal mecburiyetler ve verilmiş karmik sözlerin takipçisi Satürn tarafından yönetilir. Ne gariptir ki, makrokozmos, karmik gerçekleri görmemiz için Ay ile Satürn’ün hareketleri içindeki yörünge sürelerini aynı kılmıştır. Yengeç burcunun yöneticisi Ay’ın bir döngüsünün 28,5 gün olması ile Oğlak burcunun yöneticisi Satürn’ün bir döngüsünün 28.5 yıl olması acaba nasıl bir tesadüftür? Beden, Ay’ın yönetmiş olduğu bilinçaltı, otomatik arzular ve çocuksu isteklerden kurtulmak zorunda olduğunu, ilk Satürn döngüsü ve Oğlak burcunun soğuk ve baskıcı, geçmek bilmeyen sınavları içinde öğrenmek mecburiyetinde kalır. Onun amacı artık bilinçli ve farkında olmak, kendi bedenini fiziksel düzeyin ötesine götürmektir. Bütünden kopmuş olan parçanın bütüne dönerken kaybetmiş olduğu tüm değer ve yetenekleri yeniden bir araya getirme arzusu duyar. Hem fiziksel, hem de ruhani düzeyde kişi, tatmin edilmemiş arzular ile yaşamaya mahkum edilir. Ruhu kabul etmeyen tüm bedensel inatlar, karmayı kendi içinde çözülemez bir Samsara girdabına çeviren ve tüm dönüşümler içinde yaşanılan duygusal travmalar, Oğlak burcunun ve karmanın yöneticisi Satürn’ün görevidir.
Onu kişisel düzeyde yorumlarsak, kutsal düzeni hiçbir zaman anlayamayız. Sürecin başlangıç noktası Yengeç’in karşısında bulunarak ruhsal sürecin bittiği, canın bedeni her koşulda sahiplenmek zorunda bırakıldığı burç halindeki Oğlak, benlik bilgimizin gelişmesi, kendimizi doğru bir şekilde kavramamız için gerekli olan tüm doğal yetenekleri de bize verir. Artık iyi veya kötü kader Satürn’ün elindedir. Satürn ise karmanın gelişimi için tüm haklı karşılıkları verecek olan bir başöğretmen gibi çalışmaya devam eder. İnsan ne ekerse onu biçecektir. Karma, tek ama o derecede basit olan, en önemli ve evrensel doğa yasasıdır. İşte Oğlak burcu , herkesin ektiğini biçtiği, haklının haklılığının kesinleştiği, haksız olanın ise bilinçsiz aklının duygusal travmalar ile çözüldüğü yerdir. İlahi adalet, Yay burcuna kadar serbest bırakılan ruhun bundan sonra Tanrısal yasalar ile sınanacağını, ahlak dışı yollar ile edinilmiş olanın ahlak dışı yollar ile kaybedileceğini, alın teri ile kazanılmış olanın ise kat ve kat fazlası ile geri kazanılacağını farklı şekillerde ortaya koyarak anlamamımızı sağlar. Tıpkı Yengeç burcunda olduğu gibi...

Venüs

Ruhun İlahi Devinimi 6
Yalnız ve çıplak doğan ruh, ruhsal aleme de yalnız ve çıplak dönecektir. Zodyak'ın 11. burcu Kova ile beraber birey, yaşamda ve eylemde harekete geçmede, bireysel ve toplumsal tüm değerlere kendi adına bakan Aslan burcunun karşısına geçmiştir. Artık “Ben ay Balık burcunda iken doğmuşum, duygusal bir sanatçıyım,” veya “Venüs, Uranüs ile üçgen açı yapmış; duygusal ilişkilerimde özgürlüğe ve çeşitliliğe ihtiyaç duyarım,” şeklindeki tüm önermeler, Kova burcunun kendisi içinde, zıtlıkları ve tezahürün şafağındaki kaosu temsil eden Uranüs’ün etkisi ile yok olmalı ve benlik tümleşik egonun içinde binlerce parçaya bölünmelidir. Artık kökleri derinlere uzanan deneyimler bitmiştir.
Fazlasıyla odaklanarak kendini anlama çalışmaları da... Kendini anlamak için yarattığı tüm kavramlar, Kova burcunun özgürlüğü ve o toplumsalmış gibi görünen bireyselliği ile birlikte ben egosunu çözer, ayrıştırır ve yok eder. “Ben”i öğrenmiş olan ruh artık geriye dönmek için “Biz” demeyi öğrenmelidir ve bunun için ruhunun derinliklerine inmeden, kendi dışında varolan diğer bedenler ile ilişki kurmalı, o ilişkilerden edindiği deneyimlerden, kendi tatmin edilemez olan içgüdülerine ve ihtiyaçlarına gem vurmak için yeni ortamlar sağlamakta faydalanmalıdır. Benlik kavramları, Kova burcu enerjisinin hissedildiği anlarda bile her şeye rağmen şişirilmiş egolar ile ilintilidir. İşte burada, artık karmanın yöneticisi Uranüs’tür. Satürn’ün temel dünyasal baskısı burada hafiflemeye başlamış ve karmanın sembolik yöneticisi Uranüs görevi devralmıştır.
Tabii ki Uranüs’ün görevi devir alması ile beraber, Satürn’ün görevi de henüz bitmemiştir. Uranüs aşırılıkları sınar iken, Satürn de sahip olunan değerlerin korunması gerektiği konusunda uyarılarda bulunur. Acıların kaynağı mı arzulardır, yoksa arzuların kaynağı mı acılardır? Farklı olmak ve toplumda devrimleri yaratmak acaba toplum için gerekli ve hayırlı mıdır? Uranüs’ün varlığının tespit edildiği 1781 yılından sonra eskinin bırakılması ve yeninin eskiye karşı durması sebebi ile milyonlarca insan ölmemiş midir? Fransız devrimini hatırlayın. Birinci dünya savaşını da. Hatta ikincisini de... Ölü sayısı en az 200 milyon. Acaba Uranüs’ün getirdiği devrim mi? Yoksa köhneleşmiş ve eskileşmiş diye nitelendirdiğimiz atalarımıza ait olanı reddedişimiz mi? Rusya’daki Kızıl Devrim veya Mao, 1996 yılında Uranüs’ün Kova burcuna girmesi ile yaşamımıza giren internet gerçeği, Mart 2003’ten beri Uranüs‘ün Balık burcunda olması nedeniyle kendini peygamber zanneden kişilerin sayılarının artması... Hepsi devrimci Uranüs özelliklerine sahiptir.

Venüs

Ruhun İlahi Devinimi 7
Artık Akrep burcunun sabit nitelikli, bedene ait olan içgüdüsel kendini kopyalama savaşı bitmiştir. Kova burcunun egoyu yenileyerek, aslında uşağın gerçek efendi olduğu bilgeliği ile donatılan ruh, Zodyak'ın 12. burcu Balık ile kendi içsel dönüşünü tamamlamış ve evrensel sezgi yeteneklerine yeniden ulaşmıştır. Artık dünyadaki bedensel etkilerin ve bedenin güvenilirliği konusunda asılsız bir iktidar duygusuna sahip olan ruh, çok yakın geçmişte Kova burcunda kaosu deneyimleyerek uzağındaki bilinmeyene olan beden tamponunu kaldırmıştır. Engin kainatta yapayalnız olduğunun farkına varan birey, dehşet verici ve beklenmeyenler ile karşılaştığı bedensel karmalarını gözden geçirerek derin meditasyona dalar. Bilgileri, onun koruma altında olduğu duygusuna kapılmasına sebebiyet verir. Meditasyonunun başında panik atak, depresyon, çift kişilik, şizofreni, bir hayal gibi olan bu süreci aşmasında ruhun en büyük tuzaklarıdır. “Biz” olan “ben”, korkularını, kararsızlıklarını ve güçsüzlüklerini bizzat meditasyon yaparak ve bir zamanlar kaybetmiş olduğu ışığı Tanrısal özgüven ile beraber ortaya çıkararak derin bir düşünce süreci geçirir. Kontrol ve güç arayışı bitmiştir. Artık Neptün’ün bilinçli sezgilerini ve yol gösterici içsel güçlerinin yolunu aydınlatması ile önsezilerini kullanarak derin uykusundan uyanır.
Zodyak'ın birinci burcu Koç ile ruh, dünya illüzyonundan kurtulmuş, gerçekliğe sahip olmayan tümleşik zihinsel bireyselliğe sahip olmuştur. Artık reddedilme korkusu, amaçları gerçekleştirememiş olma, gitmek istediği yere ulaşamama, Koç burcunun ve Mars’ın aktivasyonu ile beraber biter. Yeniden başlamış olan bir hayat vardır. Bu, aslında karmada tüm bedenlerinin farkına varmış olan kişinin, farkındalık hapishanesi içinde, zincirlerinden kurtularak, tüm yanlışlarını bir mantık çerçevesinde görebilmesidir. Ancak, derinlerde bağlı olduğu yapbozun hala bir parçası eksiktir. Aslında hem erkek, hem de dişi gibi hissetmektedir. Birliği bilmektedir. Erkeksiliğin içindeki dişiyi ve dişiliğin içindeki erkeksiliği kavramıştır. Zihinde kalan tecrübeler, başkalarına karşı davranış modelleri yaratmamaktadır. Hayat tıpkı tiyatrodaki dram gibi, ona son rolünü oynaması için davetkar bir tarzda yeni kapılar açmaktadır. İşte bu yeni bir başlangıçtır. Eksik olan ise sağduyudur.
Zodyak'ın ikinci burcu Boğa ile ruh, bedenin ihtiyacı olan formu ve evrendeki tüm Tanrısal olanı, keskin ve estetik güzelliği, phi sayısını (altın oran) algılar. Artık güzelliğin ve Tanrısal estetiğin oran olduğunun farkına varan birey, kendi içindeki Tanrı ile birleşmeden önce eksik olanı bulmalıdır. Tedbirsizlik, eksiklik, hastalık, çirkinlik... Bunlar insanoğlunun ilahi düzeni bozması ile ortaya çıkmış olan eksik formlardan başka bir şey değildir. Ruhun kötülüğünün ve yanlışın, ilahi düzenden değil, insanlığın kurmuş olduğu toplumsal düzenden kaynaklandığının farkına varır.

________________________________________

________________________________________
Her durumda Tanrısallık, farklı semboller ile kendini bilinçli olarak dışarıya yansıtır. Yapbozun diğer parçası bulunmuştur. Bu Tanrısal formdan başka bir şey değildir. Bunun içinde sağduyu, sabır ve gerçekçilik mevcut değil midir? Çözüme kavuşturulmamış olan tüm sorunların özünde, ilahi formun insani bakış ile kirletilmesinden başka bir şey durmamaktadır. Tüm hayatlarımız boyunca irademizi, amaçlarımızı bir biçimde gerçekleştiremememizin sebebi Tanrısal formun veya ilahi bütünlüğün mükemmel olmayışı değil, Boğa’nın karşıtı Akrep’teki Plütonik enerjiler ile ifade edilen, bedenin hayvansı doğasıdır. İşte burada devreye tüm ikiliklerin tek bir bütünden çıktığı fikri gelir. Zodyak'ın üçüncü burcu İkizler ile ruh, kendi içindeki diğer yan ile iletişim kuran varlık, halk deyişi ile eş ruhunu, okült deyimi ile gizemli karanlık ikizini bulur. İkizler burcu ile ruhsal İkizler tek bir bedende birleşmiş, Tanrının ilahi üçlemesi ile bedenin eksik olan parçası bütünleşmiştir. İkizler burcunun karşıtı Yay’da “ben”e ait olan tüm felsefeler, “ben ve benim gizemli ikizime ait” bilgi ile birleşir. Yüceltilmiş egoları temsil eden Jüpiter, Tanrısal haberci Merkür’ün kıvraklığı ve psikosentezi sayesinde alt iki kişilikten tek bir bütün kişiliği yaratır. Aslında kişi, İkizler burcunun kıvrak ve hünerli enerjisi ile beraber, kendisinin, üst bir varoluşun alt bilinçlerinden biri olduğunun farkına varır. Artık yönetmeni olmayan bu tiyatroda, otomatik rolleri üstlenen sanatçılar yoktur. Birbirlerini doğaçlama olarak, çeşitli hesaplar ile yönlendirmeye çalışan senaristlerin olmadığı gibi...
Tüm bilinç, kendisi ile doğrudan temas kurar. Paradoksal bakış açıları biter ve en derin benliği ile teması kuran ruh, artık evrensel bir entellektüel olarak, bir başka boyuttaki tekamülüne başlar.
Dünyasal karma bitmiştir.
Ruhun formdaki estetik arayışı tükenmiştir.
İlksel Monad ilahi Tanrı'ya dönmüş ve kainat bu deneyimden yeni bir tezahürün şafağına kadar alması gereken tüm dersleri almıştır.

Presence

bakayım şu videoya...
valla ben çok beğendim..tabi bazı yerlerini kabul etmiyorum ama ggayet açıklayıcı..intihar konusu, genler, vs. çok hoşuma gitti..'Neptünü Yaşamak ' konusu aklıma geldi...ki neptünden ötesi var...nasibimiz olsa keşke aðla...
Sayfalar: 1 2
Referans Adresler