Türkiye'nin en büyük astroloji platformuna hoş geldiniz.

Tam Görünüm: Gezegenler ve Metalleri - Merkür ve Civa
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Siteyi normal görüntülemek için, Buraya Tıklayın

Derin

Cıva bazen sıvı bir metal suretinde, bazen sert kırılgan metal suretinde, bazen Yücelmiş diye adlandırılan aşındırıcı şeffaf tuz şeklinde, bazen Merkurius dulcis denilen tatsız şeffaf beyaz tuz şeklinde, bazen Cinnabar denilen kırmızı mat kırmızı uçuşkan Toprak şeklinde, bazen kırmızı veya beyaz çökelti şeklinde, bazen sıvı Tuz şeklinde görünür, damıtma da bir Buhar’a dönüşür, ve boşlukta kızdırıldığında Ateş gibi parlar. Ve bütün bu değişimlerden sonra ilk Cıva formuna geri döner.
Sir Isaac Newton (‘Optics’ 1717, Query 30)

‘Cıva gibi’ nasıl da uygun bir terim. Astrologların Cıva’nın patronu olan Merkür gezegenini zihinsel kıvraklıkla ilişkilendirmesi şaşırtıcı değildir: bu likit metalin parlak kürecikleri düşünme kadar hızlı bir şekilde hemen şekil alıverir. Cıva metali kişilerin normalde üç faklı halinde görebildiği bir maddedir. Florans lamba olarak, termometrenin içindeki sıvı olarak ve ten losyonunda kalamin olarak. Tıpkı Hermes’in üç dünya arasında mekik dokuması gibi.
Alice Harikalar Ülkesi’nin ölümsüz çay partisinde hatırlatıldığı gibi zihni sürekli bir yerlere sıçrayan ‘deli şapkacı’ gibi bir sona erebilir cıva gibi zihin. Viktorya döneminde şapkaların parlaması için üzerine sürülen cıvaları soluyan şapkacılara bu lakap sık verilirdi.

Hermes’in tanrıların ulağı olması gibi, Merkür tipleri de insanlarla kolay bağlantı kurar. Aynı şekilde Cıva da birleştiricidir: farklı metaller cıva içinde eritilerek bir araya getirilebilir. Cıva bir metal çözücüsüdür. Birleşme terimi ayrıca ticarette de kullanılır. Şirketler birleşirler. Hermes geleneksel olarak ticaretin tanrısıydı, o halde bu süreç de Merkürsel bir süreçtir.
Cıva’nın en önemli kimyasal karakteri onun bağ kurabilme yeteneğidir. Kendini hiç beklenmedik şekillerde bağlar. Cıva söz konusu olduğunda karmaşık bileşikler oluşturma eğilimi çok şaşırtıcıdır. Metallerin normalde dokunmadığı nitrojen ve karbon bileşikleriyle bağlanır, ayrıca bildiğimiz metal tuzlarını oluşturur, karmaşık ‘organometalik’ cıva bileşikleri oluşturur ki bunlar insan yapımı birçok organik veya ecza bileşiklerinin sentezine katılır. Bir dokunuşla patlayan patlayıcılar oluşturur (örn. Merkür iodit). Diğer metalleri bir araya getirir, metaller arasında elçi görevi görür.

Hintçe simya kelimesi olan ‘Rassayana’ nın anlamı ‘Cıva’nın yolu/Merkür yolu’ demektir. Batı’daki ilk simya metni milattan sonra birinci asra aittir, bu asır ayrıca cinnabar filizinden cıva elde etmenin başarıldığı çağdır. Romalı doğacı Pliny şu reçeteyi verir: Kırmızı cinnabar filizini ısıtmak onun parlayan metal küreler halinde terlemesine neden olur, sonra cıvayı yine dikkatle ısıtmakla tekrar (bu artık sülfat değil, oksittir) kırmızı filiz elde edilir. Simyacıların müşterilerini etkilemek için kullandığı klasik reçetedir bu ve kimyasal reaksiyonun ilk habercisidir. Cıva’nın değişken tabiatı onlara maddenin gizemlerini gösteriyor gibiydi. Mısır’da Üç Kere Yüce Hermes simyanın patronuydu ve bu sanatta cıva çok önemli bir rol oynuyordu. Altın yapmak isteyen simyacılar genellikle cıva ile başlardı (tesadüfe bakın ki periyodik cetvelde cıva altının hemen yanında durur).
En hızlı gezegen olan Merkür’ün yörüngesi asırlarca bir muamma olmuştur. Merkür’ün yörünge düzlemi her türlü açıklamayı geri püskürten bir şekilde ilerliyor veya kayıyordu. Newton’un teorisi bunu açıklayamıyordu. Merkür bu maddeci dünya görüşüne direnmişti ve ancak yirminci asırda Görelilik Kuramı sayesinde açıklanabildi. Aynı şekilde cıva metali de katı hale direnir. Bu inanılmaz bir sırdır, çok yoğun bir metal olmasına rağmen sıvı halini korur. Simyacıların cıvaya özel bir içsel hareketlilik ve canlılık atfetmesi şaşırtıcı değildir.
Kadim Hint metinlerinden Mahabrata’da Vimana denilen harika bir uçaktan bahsedilir. Metin bize uçağın gücünün cıvadan geldiğini söyler. Açık ki bu kadim efsanevi uçağı yakıt olabilecek kıvraklığa bir tek cıva sahiptir. Cıvanın en yaygın kullanıldığı yer olan termometrelerde onu hep hareket halinde görürüz. Hermes geleneksel olarak ilaç tanrısıydı ve cıva öteden beri ilaçta kullanılmaktadır. Asırlarca frengi tedavisinde kullanıldı, bugün bile ten kremlerinde hala kullanılır ve onun süblimleştirilmiş hali dezenkfektan olarak kullanılmaktadır. Cıva bileşikleri dişçilikte kullanılır, cıva kullanan aletler termometre veya tansiyon aletleri doktorların en büyük yardımcısıdır. Bu yüzden Cıva-doğasının farklı yönleri Hermesçi özdeyiş yukarıdaki aşağıdaki gibidir sözüne uygun bir biçimde hem gezegende hem de metalinde görülür.
Merkür her zaman hareket halindedir, bugünlerde dolaşımdan çıkmaktadır; pillerde, diş dolgularında, altın alışım süreçlerinden vs. çıkartılmaktadır. Uzmanlar bunları ne yapacağını bilememektedir. Binlerce ton cıva dikkatle alındıkları madenlere tekrar gömülebilir. Cıva geniş çaplı kullanımdan kalktıkça bu metalin daha ince kullanımları ortaya çıkacaktır.

© Nick Kollerstorm

© 2010, BATİNİLER.

Félicé

Geçen gün bende civa ve merkürü düşünüyordum.. Vücut fazla civaya maruz kalırsa, aşı ya da kimyasal bi zehirlenme ile beyin hasarına yol açıyor.. Astrolojik haritalarda merkürün sert yerleşimi, zihne aşırı yüklenme sebebi ile zihinsel karmaşa ve aşırı yorgun bi kafaya sebep olabiliyor.. Sanki balatayı sıyırmış bi beyin, hızlı tren gibi ve elektrik yüklü, arada kısa devre yapabiliyor:D
(12-16-2010 12:30 AM)Félicé Yazılan: [ -> ]Geçen gün bende civa ve merkürü düşünüyordum.. Vücut fazla civaya maruz kalırsa, aşı ya da kimyasal bi zehirlenme ile beyin hasarına yol açıyor.. Astrolojik haritalarda merkürün sert yerleşimi, zihne aşırı yüklenme sebebi ile zihinsel karmaşa ve aşırı yorgun bi kafaya sebep olabiliyor.. Sanki balatayı sıyırmış bi beyin, hızlı tren gibi ve elektrik yüklü, arada kısa devre yapabiliyor:D

sürprizzzçok doğru
Referans Adresler