Türkiye'nin en büyük astroloji platformuna hoş geldiniz.

Tam Görünüm: <<Tasavvuf>> çalışmaları yönünden Astroloji
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Siteyi normal görüntülemek için, Buraya Tıklayın
<<Tasavvuf>> çalışmaları yönünden Astroloji
Bilelim ki her insanın 12 burcu vardır!.
Her ne kadar, iç, yükselen ve ay'ımızın içinde olduğu burçlarımız daha ağırlıklı ise de esasında insan beyni 12 burcun özelliklerini de ortaya çıkarabilecek güç ve kapasiteyle faaliyettedir.
Dinde, en büyük ibadet olarak tavsiye edilen, ZİKİR çalışmaları, yukarıdaki bir tanrıyı hoşnut etmek amacıyla değil; beyindeki sayısız özellikleri dengeli bir şekilde açığa çıkarabilmek için yapılır.
En şerefli ve mükemmel özelliklerle yaratılıp, sonra aşağıların aşağısına (en basit yaşam koşulları içine) düşmüş olan bizlerin, ilk aşama olarak benliği atabilmemiz; bizi örten şartlanmalardan, alışkanlıklardan, tutkulardan ve duygulardan kendimizi kurtarabilmemiz; ve varlığın hakikatını idrak edip yaşayabilmemiz; veya dini ifade ile Allaha'a yakin elde etmemiz önemlidir.
Bunu başarabilmek için de en önemli husus olarak, önce beynimizdeki, TOPRAK grubu burçların ağırlığını azaltmak gerekir!.


Bu da özellikle YAY-KOVA-BALIK ve TERAZİ burçlarının özelliklerini ortaya çıkartmakla olur. Böylece Neptün, Venüs, Uranüs, Jüpiter ve Şiron etkileri kolaylıkla değerlendirilebilir.

Terazi burcunu güçlendirmekle, kişi maddi bağımlılıktan kurtulmaya, maddeye değer vermemeğe başlar. Bu yönde arzular azalır. Böylece kafa daha salim kalır. Sevgi yönü artmağa başlar...

Kova burcunun güçlenmesi, yaratıcılık, yeni şeyler bulup keşfetme, daha iyi anlamak ve değerlendirebilmeği getirir. Kişi duygusallıktan sıyrılarak akılcı ve objektif düşünebilmeye başlar.

Balık burcu, iç dünyanın aydınlanmasını, birtakım şeyleri sezebilmeği, alıcı güçlerin hassaslaşması, pekçok şeyin içe doğması gibi özellikleri arttırır. Sezgi gücü artar.

Yay burcu ise, öğrenme, genişleme, evrensel hakikata ulaşabilme yolunda azimle ve kararlı bir şekilde gitmeği kulaylaştırır. Kişi etrafın tesirinde kalmadan, olumsuz dış etkenleri takmaz bir şekilde mutlak gerçeğe daha rahat yönelmeye başlar...

Dolayısıyla insan, bir, iki veya üç burçla kayıtlı değildir!..

Her insanın kendisini oluşturan ve etkileyen 12 burcu vardır; ancak bunların bazısı çok daha kuvvetlidir...

Zikir çalışmaları ile kişi, kendi haritasındaki özelliklerini geliştirerek kapasitesini arttırabilir. Böylece daha gelişmiş bir şahıs olabilir. Belli bir düzen içinde, bilinçli olarak, belli bir süre yapılan bu çalışmalar kişide olumlu değişiklikler meydana getirir. Menfi tesirler azalmaya başlar. Haritada normalde mevcut olmayan yeni açılımlar meydana gelir, boş ev ve burçlara bir veya birkaç gezegen düşmüş gibi olur. Bu sayede; daha evvel yapamadığı pekçok şeyi kişi yapabilmeğe başlar...

Bu açıklamaların ne ölçüde olacağı, gene 120. gün itibariyle oluşan rızık durumu ile ilgilidir.

Örneğin...

Bu sistemi bilen birinin kontrolü altında Allah'ın "FETTAH" ismi çekildiği zaman, sanki 9.cu veya 3. eve Uranüs düşmüş gibi özellikler belirir. Kişi yaratıcı, akıllı ve madde ötesine dönük düşünebilmeğe başlar...

Veya "KUDDÜS" ismi çekildiğinde, Terazi burcuna Jüpiter düşmüş gibi etkiler oluşur. Her türlü maddi tutkular azalmağa başlar...

"MÜRİD" isminin günde 3600 kere zikredilmesi, Kova burcunda Jüpiter rötarı, Şiron rötarı varmış gibi iradeyi güçlendirir ve başarı verir!.. Hidayet kapısını açar!.

Aslında, haritada bunlar yoktur ama kişinin değerlendirisi bu yöndedir. Bu, zikirlerin beyinde oluşturduğu ekstra kapasitenin karşılığıdır...

Şunu belirteyim ki...

Zikredilen ALLAH isimleri, yani "esmaül hüsna"dan olan bu isimler, burçların ve yıldızların batını ve hakikatı olan meleklerin dahi hakikatıdır!.


Bu yüzdendir ki, biz Allah'ın bu isimlerini zikrettiğimiz zaman, sanki bu burçlardan ve yıldızlardan ekstra etki alıyormuş gibi oluşan gelişmeler yaşarız!.


Yani ilk programlanışımızda alamadığımız tesirleri elde ederiz bir bilenin verdiği ZİKİR'leri yapmakla!.


Esasen bu konu da açıklanacak daha pek çok incelik olmasına rağmen, kitabımız daha ziyade bir "astroloji" kitabı olması sebebiyle, daha fazla detaya girmiyorum.

Bu konularda daha detaylı bilgiyi Üstad Ahmed Hulusi'nin "İNSAN ve SIRLARI", "DUA ve ZİKİR" ile <<SİSTEMİN SESLENİŞİ>> adlı eserlerinde bulabilirsiniz.

İşte, "Astroloji" ile "Din" ve "Tasavvuf" ilişki noktaları, anlayabildiğim ve anlatabildiğim kadarıyla "Kader" ve "Zikir" konularıdır...

Nuran Tuncel
A'dan Z'ye Astroloji kitabı cilt 1 den...
(12-16-2012 12:59 AM)Kerim1S Yazılan: [ -> ]Örneğin...

Bu sistemi bilen birinin kontrolü altında Allah'ın "FETTAH" ismi çekildiği zaman, sanki 9.cu veya 3. eve Uranüs düşmüş gibi özellikler belirir. Kişi yaratıcı, akıllı ve madde ötesine dönük düşünebilmeğe başlar...

Veya "KUDDÜS" ismi çekildiğinde, Terazi burcuna Jüpiter düşmüş gibi etkiler oluşur. Her türlü maddi tutkular azalmağa başlar...

"MÜRİD" isminin günde 3600 kere zikredilmesi, Kova burcunda Jüpiter rötarı, Şiron rötarı varmış gibi iradeyi güçlendirir ve başarı verir!.. Hidayet kapısını açar!.

Aslında, haritada bunlar yoktur ama kişinin değerlendirisi bu yöndedir. Bu, zikirlerin beyinde oluşturduğu ekstra kapasitenin karşılığıdır...

Şunu belirteyim ki...


Yani ilk programlanışımızda alamadığımız tesirleri elde ederiz bir bilenin verdiği ZİKİR'leri yapmakla!.

''İlk programlanışımızda alamadığımız tesirleri zikir vasıtasıyla elde etmek''

Bu cümleyi sevdim ve eğer gerçekten böyle ise çok değerli bir bilgi bu.
Çok güzel bir paylaşım olmuş, teşekkürler. Varsa devamını da bekleriz.

Zikir çalışmasıyla kasdedilen acaba nedir?
Sadece bir kelimeyi tekrar etmek mi? (faydası azımsanamaz, özellikle düzenli tekrarda)

Yoksa zikir çekmek de işin 'batıni' yanı da asıl amaç farklı mı?

Yani zikirle asıl amaçlanan ne?

Bunu düşünmek bambaşka kapılar açacaktır.
Güzel paylaşım teşekkürler..Uranüsüm 3.evde ..fakat Fettah esmasini tam manasıyla yansitabilmek için Uranusun kontrol iedilebilmesi gerek ki bu çok kolay değil..birde olumsuz açıları varsa.
Bütün esmalarin astrolojide hangi etkiyi vereceğine dair bilgi olursa çok güzel olur gülücük
(12-16-2012 04:53 AM)Neptunian Yazılan: [ -> ]
(12-16-2012 12:59 AM)Kerim1S Yazılan: [ -> ]
Örneğin...

Bu sistemi bilen birinin kontrolü altında Allah'ın "FETTAH" ismi çekildiği zaman, sanki 9.cu veya 3. eve Uranüs düşmüş gibi özellikler belirir. Kişi yaratıcı, akıllı ve madde ötesine dönük düşünebilmeğe başlar...

Veya "KUDDÜS" ismi çekildiğinde, Terazi burcuna Jüpiter düşmüş gibi etkiler oluşur. Her türlü maddi tutkular azalmağa başlar...

"MÜRİD" isminin günde 3600 kere zikredilmesi, Kova burcunda Jüpiter rötarı, Şiron rötarı varmış gibi iradeyi güçlendirir ve başarı verir!.. Hidayet kapısını açar!.

Aslında, haritada bunlar yoktur ama kişinin değerlendirisi bu yöndedir. Bu, zikirlerin beyinde oluşturduğu ekstra kapasitenin karşılığıdır...

Şunu belirteyim ki...


Yani ilk programlanışımızda alamadığımız tesirleri elde ederiz bir bilenin verdiği ZİKİR'leri yapmakla!.



''İlk programlanışımızda alamadığımız tesirleri zikir vasıtasıyla elde etmek''

Bu cümleyi sevdim ve eğer gerçekten böyle ise çok değerli bir bilgi bu.


Evet mükemmel bir durum bu.. Dua ve Zikirden alıntı yapıyorum..


"İNSAN ve SIRLARI" isimli kitabımızda tafsilâtlı olarak bunları yazmamıza rağmen, önemi dolayısıyla burada da ZİKRİN zorunluluğu üzerinde durmak istiyorum.Kesin olarak bilinmelidir ki; DİN tamamıyla, bilimsel gerçekler üzerine oturtulmuş, günün şartları içindeki sembolik anlatımdır.İslâm Dini'nde, -sadece Kur'ân-ı Kerîm ve Hadîs-î Şerîf- mevcut olan bütün hükümler, insanın gerek bugünü ve gerekse ölüm ötesi yaşamı için zorunlu olarak ihtiyaç duyacağı şeyleri temin gayesiyle gelmiştir. Ayrıca, insanın bu önerilere uyması, onun gelecekte kendisine zarar verici birçok şeyden korunmasına da vesile olacaktır. İnsanın yaşamı ise, bilindiği üzere BEYİN ile düzenlenir. İnsan'da ortaya çıkan her şey, BEYİN aracılığıyladır.Ölüm ötesi yaşam bedeni olan RUH dahi beyin tarafından "yüklenir!"Allâh'ın isimlerinin işaret ettiği mânâlar, insan beyninde açığa çıkar. İnsan şuuru, Allâh'ı, ancak beyin kapasitesi kada tanıyıp "yakîn" elde eder.İşte böyle olunca, ZİKİR olayının önemini kavrayabilmek için, önce beynin çalışma sistemini kavramak, sonra da zikir hâlinde beyinde nasıl bir işlem oluştuğunu idrak etmek zorunda kalırız.Milyarlarca hücreden oluşan beyin, esas itibarıyla biyoelektrik enerji üretip, bunu ışınsal enerjiye çeviren ve kendisinde oluşan mânâları, bir yandan RUH dediğimiz yapıya yükleyen ve diğer yandan da dışarıya yayan bir organik cihazdır.Genelde, doğuştan alınan ilk tesirlerle yüzde beş, yüzde on kapasiteyle çalışan beyin, aldığı çeşitli etkilerin de aracılığıyla, sıradan bir yaşam türü geçirir, bildiğimiz herkes gibi...Oysa beyindeki bu kapasitenin arttırılması mümkündür! (1)(1) Zikrin önemi, bizim bu konuda yaptığımız açıklamalardan on sene sonra bilim dünyasında ilk defa olarak tespit edilmiştir. Aşağıda okuyacağınız metinler bu söylediklerimizin ispatıdır.NOKTA 6 Mart 1994 tarih 11. Sayısında; "Batı, zikri geç keşfetti!" başlığı altında;John Horgan'ın Bilim dergisinin (Scientific American) Ocak 1994 sayısında yayımlanan "Dağınık İşlevler" makalesinde savunduğu görüşlerin, ilk kez 1986 yılında Ahmed Hulûsi tarafından yazıldığını biliyor muydunuz?Bilimsel konularda aşağılık kompleksimizi yenmek zaman alacak. İçimizden birinin yıllar önce savunduğu görüşleri dikkate almaktansa, o görüşlerin benzerlerinin dışarıda da kabul edilmeye başlanmasını bekleriz. Bazen de, aşağıda anlatacağımız, Ahmed Hulûsi örneğinde olduğu gibi şaşırtıcı tesadüfle karşılaşabiliriz. Bilim Dergisi'nde yayımlanan "Dağınık İşlevler" adlı yazıda John Horgan, "Beyinde entegrasyonu sağlayan beyin üstü bir yapı var mı?" sorusuna yanıt arıyor ve 1993 yılında yapılan deneylerden yola çıkarak çeşitli tezler öne sürüyor. Ahmed Hulûsi ise, 1986 yılında yayımladığı"Din ve Bilim Işığında İnsan ve Sırları", "Dua ve Zikir" adlı kitaplarında bu soruların yanıtını çok daha önceden veriyor.Sözü edilen makalede, John Horgan şu deneye yer veriyor: Deneyde gönüllülere isimler içeren bir liste veriliyor ve kendilerinden bu isimleri yüksek sesle okumaları ve her isimle ilişkili bir yüklem söylemeleri isteniyor. Örneğin, "köpek" sözcüğü okununca "havlamak" gibi bir yüklem söylenmesi gerekiyor. Bu deneyde, beynin pek çok farklı bölgesindeki nöron aktivitesinde artış gözleniyor. Fakat aynı isimleri içeren listenin sürekli olarak tekrarlanması, nöron aktivitesinin değişik bölgelere kaymasına yol açıyor. Gönüllülere yeni bir isim listesi verildiğinde ise nöron aktivitesinin arttığı ve ilk bölgelere döndüğü görülüyor.


Mürid ve kuddüs isimlerinin zikriyle sigarayı bırakmak isteyip bırakamayanların bu zikirler sayesinde sigarayı daha rahat bıraktığınıda yazar üstad kitaplarında..


(12-16-2012 05:03 PM)plutomania Yazılan: [ -> ]
Çok güzel bir paylaşım olmuş, teşekkürler. Varsa devamını da bekleriz.

Zikir çalışmasıyla kasdedilen acaba nedir?
Sadece bir kelimeyi tekrar etmek mi? (faydası azımsanamaz, özellikle düzenli tekrarda)

Yoksa zikir çekmek de işin 'batıni' yanı da asıl amaç farklı mı?

Yani zikirle asıl amaçlanan ne?

Bunu düşünmek bambaşka kapılar açacaktır.



Zikir insanın hakikatını hatırlatıcı olarak geçer.. Daha önce bildiğimiz ve unuttuğumuz bir şey oluyor bu durumda..


Mevlananın sözü gelir aklıma bazen ; Neden niçin sorularıyla çıldırmanın eşiğinde yaşadım kapı açıldığında gördüm ki İÇERİDEN çalmaktaymışım..


Üstadında Bulduğunuzda, buldum sensin diyeceksiniz ! der..


Bu sözler beni bambaşka diyarlara götürür her seferinde gülücük


A'dan Z'ye astroloji kitabından yazmaya devam edicem ara ara..


(12-16-2012 05:11 PM)ekinoks Yazılan: [ -> ]
Güzel paylaşım teşekkürler..Uranüsüm 3.evde ..fakat Fettah esmasini tam manasıyla yansitabilmek için Uranusun kontrol iedilebilmesi gerek ki bu çok kolay değil..birde olumsuz açıları varsa.
Bütün esmalarin astrolojide hangi etkiyi vereceğine dair bilgi olursa çok güzel olur gülücük



Şimdi pek vaktim yok daha sonra paylaşmaya çalışıcam ama dilerseniz Ahmed Hulusinin Dua Ve Zikir kitabına bakabilirsiniz orada kapsamlı açıklamaları var.


http://www.ahmedhulusi.org/kitap/duavezikir.htm
Tasavvufla ilgili fikirlerim son 1 yıl içinde tamamen değişti
şu anda biliyorum ki TASAVVUF ŞİRKTİR..!

Bu forumda Ahmed Hulusi'ye dair nice paylaşımım olmuştu
şu anda onu ve onu sevenleri ciddiye almıyorum
Mevlana'yı, Bestami'yi, İbn-i Arabi'yi, Geylani'yi, Said- Nursi'yi
vb. kutup-gavs gibi skimsonik kişilikleri putlaştırmak / ilahlaştırmak şirktir

Örneğin Mevlana (Mevlamız demek !) Mesnevi için BU ALLAHIN SÖZLERİDİR diyor
Bestami BEN ALLAHIM diyor
İbn-i Arabi EY MUHAMMED SEN O PUTLARI YIKTIN AMA O PUTLARDA ALLAHTAN BAŞKASI YOKTU diyor !?

Sonra tasavvuf diyor ki dünya bir sınav yeri değil, seçme hakkımız yok diyor

peki Kur-an'da Allah ne diyor;

biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri! (Bakara, 155.ayet)

İnsanlar, imtihandan geçirilmeden,
sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?

(Ankebut, 2.ayet)

Din ile meşgul olmak isteyenler başkalarının sözlerini bırakıp Kur-an okusun derim
SADECE KUR-AN... ANLADIĞI DİLDE KUR-AN.. (Arapça değil)
Referans Adresler