Türkiye'nin en büyük astroloji platformuna hoş geldiniz.
Kişisel Gezegenler ve Narsisizm - Yazdırılabilir Sürüm

+- Türkiye'nin en büyük astroloji platformuna hoş geldiniz. (http://www.astrosohbet.com/forum)
+-- Forum: ASTROLOJİ (/forumdisplay.php?fid=13)
+--- Forum: GEZEGENLER (/forumdisplay.php?fid=28)
+--- Konu: Kişisel Gezegenler ve Narsisizm (/showthread.php?tid=3051)

1 2 3


Cvp: RE: Kişisel Gezegenler ve Narsisizm - SeLiN - 08-20-2009 12:21 PM

uranus Yazılan:İki narsistin bir ilişkiye girebileceğini düşünemiyorum...gülücük) herhalde kıyametler kopar... her yerde...her zaman...
aldığını beğenmez, vericilik zaten yok.... tam kaos...gülücük))

Ben aslan burclarının bu potansiyele sahip olduklarına inanıyorum...Gunes yöneten, acaip bir egoları var..takdire şayan, ehhh kolay degil, kral onlar dogustan... Ama bu potansiyelin açığa çıkabilmesi icin bazı sartlar var...
kendini aşırı sevmektir narsisizm.
Sevme duygusunu Venüs veriyor... "kendi" dediğimiz ise, ego, yani güneş... güneş venüs zıt caçısı ya da karesi olamayacağına göre hiç bir haritada, o zaman geriye gunes - venüs beraberliği kalıyor...
O halde aslan burcunda gunes-venus beraberliği bu potansiyeli veriyor, fakat açığa çıkması, gercekleşmesi icin de bazı sartlar gerekiyor.... En önemlisi kişinin cocukluğu ve ailesinin özelliğidir... anne babası tarafından fazla sorumluluk yuklenilmemiş, aşırı şımartılmış ve pohpohlanmış cocuklarda böyle potansiyeller açığa çıkabiliyor...Tabii aslan burcunda ve gunes venus kavusumunda ise... Sonra haritada günes - venus kavusumunun diğerleriyle aldığı açılara bakmak lazım... Yukselen evindeki saturnün boyle bir kavusuma yaptığı sert bir açı bu potansiyelin açığa çıkmasına yeterli olur. Aynı sekilde saturn 5. evdeyse ve yine bu kavusuma karesi ya da zıt açısı varsa, yine bu potansiyel kuvvetlice açığa cıkacaktır... satrun 10 evde ve aksın ustundeyse de bu yine açığa çıkar....
Saturn gercekleştirme potansiyeli veriyor kişiye... mesela saturn bogada 10 evde ve aslandaki gunes venus kavusumuna 90 ı var ve ustelik bunlar da yukselen evinde....... offf anam offff.... anasını aglatır valla

zaten kişinin haritasına bakmaya bile gerek yok, bir iki sohbetten sonra anlarsınız kişinin narsist oldugunu...
sevgiyle kalın...

ikizlerde güneş-venüs kavuşum ascyle ay aslanı ve mcde satürnüm var kovada narsistmiyim yani bunumu anlayayım ben buradangülücük) o zaman iyileşmek falan istemiyorum kardeşim mutluyum gayet:DBeni yıprattığı bir durum yokmu var sürekli ilgi istiyorum çocukkende böyleymişim tamam ay aslanı küçük kraliçelik falan direk ben :D Lakin bu t-karenin durumu değiştirmesi gerekmezmihımm kare pluto karşıt satürn aile içinde bu gerilimi hissediyorum doğrusu ama ay aslanı tanımıda bana cuk diye oturuyor:D


Cvp: Kişisel Gezegenler ve Narsisizm - harpy - 08-20-2009 07:53 PM

ben bir venüs oğlak olarak kendimi beğenmeyen bir insan olduğumu söyleyebilirim çevremdekiler "vallahi bak çok güzel olmuşsun" diye yemin etse bile büyük ihtimalle inanamamgülücük aslında çirkin olduğumu da düşünmüyorum ama bunu söylersem bana kendini beğenmiş diyecekleri düşüncesinden sanırım çok baskı uyguluyorum


RE: Kişisel Gezegenler ve Narsisizm - gizem kara - 08-20-2009 08:47 PM

güneş+venüs®(ikizler) kavuşumu ve asc ve ay aslan olan biri artı güneş+venüs retro jüpiterden(oğlak) zıt plütondan kare(başak) açı aldığında narsistlik verirmi? Eğer verirse
venüs'ün retro olması bunu göstermesine engel olurmu?


Egoizm ve Narsisizm Üzerine - Luli - 08-21-2009 12:37 AM

Benlik, ben-merkezcilik, bencillik, egoizm ve narsisizm üzerine konuşmadan evvel, hemen herkesin aşina olduğu id, ego ve süperego kavramlarına basitçe bir göz atmakta fayda var; çünkü Sigmund Freud‘ un psikolojiye kazandırdığı bu kavramlar, içsel oluşumlarla dış gerçeklikler arasında çelişkiye düşüldüğünde oluşan sorunların açıklamasını oldukça işlevsel bir şekilde basitleştirmekte ve hatta tüm problemlerin açıklanmasında adeta bir fonksiyon görevini görmektedir.

“Nevrozların oluşumundan ego ve idin arasındaki uyuşmazlık; narsisistik nevrozların oluşmasından ego ve süperegonun uyuşmazlığı; psikozların oluşumundan ise ego ve dışsal dünyanın uyuşmazlığı sorumlu tutulabilir.”

Freud, “Neurosis and Psychosis” (1923)

Çok basit ve kabaca ifade etmek gerekirse id, değiştirilmemiş ve düzenlenmemiş içgüdüsel istekleri ifade eder. Organize olmuş ve realize olmuş gerçekçi kısım ise ego tarafından yönetilir. Eleştiri, ahlaki ve toplumsal uyum fonksiyonu ise süperego tarafından yönlendirilir. Üç temel fonksiyonun çatışması, düzenin birbirine girmesine ve bu da nevrozların oluşumuna sebebiyet verir. Ego, elbette ki hayvansal güdüler ve saf istekle, dış gerçeklik ve topluma uyum bağlantısını sağlayan bir köprü gibidir. Dolayısıyla aslında bir “denge” unsuru olup, Latince’de geçen anlamı ile “ben”, “benlik” ve “kendilik”i ifade eder. Psikolojideki yeri; açığa çıkan, zevk temelli, ısrarcı “temel enerji”nin çıkış noktası olan idin vicdani düzenlemesi olmasıdır. “Egoyu yenmek” gibi ifadeler kullanırken hata yapılıyor. İfade edilmek istenen şey, ne toplumsal ya da dış gerçekliğe aşırı önem atfedip kendi temel ilkil içgüsel isteklerini bastırmak; ne de içgüdüsel isteklerini hiç bir belirleyici dış realiteyi umursamadan serbest bırakmak. Kastedilen, bu dengenin farkında olmak olsa olsa egonun farkına varmak olabilir. Burada yanlış olarak ifade edilen konunun özü, kişinin gereğinden fazla olan (sağlıksızlaşmış) bencilliğini ya da rahatsız edici benmerkezciliğini yok ederek dış dünyaya ve gerçekliğe uyum sağlayabilir olması gerekliliğidir.

Egonun süperego ile çatışması son derece doğal olmakla birlikte işlerin çığrından çıktığı nokta, ilkil narsisizmin ikincil narsisizme dönüşürken bir kişilik bozukluğu halini almasıdır. Freud’a göre ikincil narsisizmde yanlış yönlenme; libidonun dış dünya nesnelerinden çekilerek benliğin özüne hapsolması durumunda oluşan patolojik bir durumdur.Narsisizm, her bireyin içinde olan ve yaşamı sürdürmesi için gerekli olan enerjiyi veren bir kuvvettir; ancak bazı şartlarda dış dünya ile yaşanılan uyumsuzluklar ya da hayattaki hayal kırıklıkları ile birlikte, object-libido (nesne sevgisi) yerini ego-libido (benlik sevgisi- kişinin kendisine yönlendiriği sevgi) alır. Çocuklarda dış dünya bilinci olmadığından, kendilerini hayatın merkezi gibi görürler ve gerçeklikleri kendilerinden olan şeylermiş gibi yorumlarlar. Daha sonra objelere yönelen sevgi ile bu durum aşılır. Nesneler ya da insanlara yönlendirilen libido, hayal kırıklığı yaratırsa nadir durumlarda libido (objeye yönlendirilen ikincil narsisizm) kişinin benliğine hapsolur. Bu “bozulmuş narsisizm” narsisistik kişilik bozukluğuna yol açar. Bu bozukluğun başlıca semptomları arasında;

Başkalarının duygu ve ihtiyaçlarını anlama konusunda ilgisizlik,
(Empati eksikliği)

Kişilerle olan ilişkilerini kendi çıkarı için kullanma, amacına ulaşmak veya rahatlamak için başkalarının zayıf taraflarını kullanma,

Aşırı beğenilme /övülme isteği ve başkalarını kolaylıkla kıskanabilme,

Sınırsız ve üstün başarı, aşk, zeka ve güzellik kavramlarını idealize ederek, ütopyalar dünyası fantezisi yaratma,

Özel ve eşsiz biri olduğuna ve yalnız üstün kişilerle iletişim kurması gerektiğine inanma,

Kendisine atfettiği aşırı önem ve başkalarının varlığına ve isteklerine karşı ilgisizlik,

Küstah, kendini beğenmiş davranış ve tutumlar,

Özeleştiri yapmama, dış eleştirilere aşırı tepki ve kapıları kapama,

Oluşma sebepleri arasında, ebeveyinlerin çocuğu değerlemede aşırı ya da çok düşük değerlemeye tabi tutması, ebeveynlerin çocuğun üzerine fazlaca düşmesi, çocuklukta yaşatılan ağır duygusal taciz, yetenekleri, görüntüsü ya da hareketleri konusunda ebeveynlerinden aldığı aşırı övgü ya da aşırı yergi sayılabilir. Yukarıdaki semptomlar zaman içinde yalnız kalma, çevredeki insanların kaybı ve depresyon eşiğinin düşmesi gibi durumlara yol açar.


Tedavi konusunda bir çok yöntem olmakla birlikte daha çok grup psikoterapisi ve psikoterapi önerilmekte. Narsisistik kişilik bozukluğu olanlar terapiye genellikle başka sebeplerle başvururlar. (Depresyon v.b.) Yaşadığı üzüntü ya da kayıplar bu kişilere göre tamamen çevrenin/başkalarının hatasıdır. Bu kişiler “gerçeklikle” aniden karşılaştırılmamalıdır; çoğu zaman bu durum tedaviyi bırakmalarına yol açabilir. Terapistlerinden onay almalıdırlar ve onlarla “yüksekte olma” güdülerini tatmin etmeliler. Hipnoz yöntemi de bu tür bozuklukların giderilmesinde kullanılan yöntemlerden biridir. Tedavi ile ilgili olarak internette oldukça detaylı olarak yöntemleri bulmak mümkün.

Histriyonik Kişilik Bozukluğu ise yine kişilik bozukluklarının ikinci tipinde sayılan ego-superego çatışmalı bir başka bozukluktur. Daha “sahne isteği” ve “ilgi çekme” odaklı bir bozukluktur. Bir önceki yazıda bahsettiğim, abartılı ve dikkat çekme niyetli konuşma tarzı, giysiler kullanma gibi semptomlar sergilerler.

Sağlıklı narsisizm, her insanın hayatını devam ettirmesi için gerekli olan bir parçadır. Aynı zamanda egonun yenilmesi gibi bir durum söz konusu değildir ve böyle bir şey aranmamalıdır; çünkü egonun kendisi bir dengeye delalet eder. Uzaklaştırılması gereken şey ise sağlıksız ya da aşırı bencillik ve ben merkezciliktir. Gerekli olan; bunların mümkün olduğu kadar azaltılarak, toplumsal ilişkilerde bir uyum yaklalanmasıdır. Kişiler ciddi psikopatolojik sorunlara sahip olmadan evvel, dengelerini oturtabilmek için ruhsal araçları tanımalı ve kendisiyle olan iletişimini sağlamalı. Eksikli olduğunu düşündüğü konularda kendisini geliştirmeli ve hatalı bulunduğu noktalarda kendisine fazla yüklenmeden, hatasını kabul yoluyla çözümü inşaa edebilmeli. Kendisini eleştirmeli ve sorgulamalı ama aynı zamanda kendisini ezmemeli ve kendisine fazla yüklenmemeli. Sağlıklı birinin temelde izleyeceği yol bu şekildedir. Gelişime açık olduğu sürece çok insan kendisinin öğretmeni ve tedavi edicisi olabilir; iş ki kendi boyunu aşan noktaları tespit edebilsin ve bu noktalarda uzmanların müdahalesine gerek olmadığı yargısından uzak olsun.

Bazen kişinin kendisine yapacağı en büyük yardım, başka insanların yardımına ihtiyaç duyduğunu anlamasıdır.


kaynak; ezgi.murekkep.org


Cvp: Kişisel Gezegenler ve Narsisizm - Luli - 08-21-2009 01:36 AM

Narsisizm'in temelindeki en kilit noktalardan biri ''anne''.

Alıntı:Sağlıklı gelişim süreci içinde, anne birbirini tamamlayan çift yönlü işlev görür. Öncelikle, olgunlaşmakta olan çocuğun, spontan gereksinimlerinin meşruluğunu; gerçeklik ilkesi çerçevesinde ifade ve doyum hakkını kayıtsız ve şartsız kabul eder.

İkinci olarak, gereksinimlerini tatmine ulaştıracak bilgi ve becerileri kazanması yönünde çocuğu eğitir, yönlendirir, özerkleşme çabalarını destekler ve teşvik eder.

Birinci işlev, optimal nesne ilişkisinin oluşumuna katkı sunarken ikincisi yetkin bir egonun gelişimine katkıda bulunur. Dürtü, optimal nesne ilişkisi içinde öteki tarafından olumlanır ve tatmin bulurken, dürtünün tatmin tarzı, ego gelişimi sürecindeki özdeşleşmeler aracılığıyla gerçekleşen içselleştirmeler sayesinde kültüre uygun toplumsal bir nitelik kazanır.

Annenin birbirini tamamlayan bu çift yönlü işlevi sayesinde spontan arzular, gereksinimler, ifadeler, tepkiler ve özerkleşme çabaları ruhsal dünyada özbenlik halinde yapılaşır; çocuk olduğu haliyle sevildiğini; empatik, dost, tatmin edici, cömert ve emniyetli bir dünyada özgürce yaşadığını duyumsar.

Gerçeklik ilkesi çerçevesinde, özbenliğe dost, yetkin bir ego sayesinde yaşamla etkin bir şekilde başaçıkabilecek gücü kendi içinde hisseder.

Bu süreç içinde kritik nokta, annenin çocuğun ortaya çıkmakta olan özbenliğini algılaması; gelişimini teşvik etmesi, desteklemesi ve yapılaşması için gerekli ortamı sağlamasıdır; bu destek olmadığında çocuk annenin, özbenliği oluşturan birincil, spontan gereksinimlerini ve bireyselleşme gayretlerini onaylamadığını yaşantılar (Masterson, 1990).

Anne desteğinin olmaması çocuğu ölümcül âcizliğiyle yüzyüze getirir. Bu çocuk açısından ciddi bir travmadır ve patolojik narsisizme zemin hazırlar.

Yakından incelendiğinde, narsisistik patolojiye sahip kişilerin annelerinin de güvenli bir benlik hissi geliştirmekte başarısız olmuş kişiler olduğu görülür (Masterson, 1990).

Annenin kendisi, kişiliğindeki çatışmalarını bastırabilmek amacıyla çocuğunu savunmaya yönelik bir nesne olarak kullanır. Çocuğunu kendi savunmacı gereksinimleri doğrultusunda davranmaya zorlar, belirli bir kalıba dökmeye çalışır ve döneme özgü gereksinimlerini ve bireyselleşme gayretlerini olumsuzlar.

Annenin bu tutumu sonucu çocuk, ölüm tehdidini içeren ontolojik âcizliğiyle travmatik biçimde yüzyüze gelir. Çocuk bu durumdan kaçınmak için, annesiyle yaşamsal ilişkisini tehdit ettiğini farkettiği özbenliğini yok saymayı, ondan korkmayı öğrenir. Zamanla, annesinden onay almaya devam etmek, onun yaşamsal desteğini sürdürmek amacıyla özbenlik kökenli tepkilerini, duygularını, gereksinimlerini, arzularını ve eylemlerini ketler; annenin beklentileri doğrultusunda davranmayı öğrenir (Masterson, 1990).

Böylelikle, kendi özbenliğini özgürce yaşama imkânından feragat etmiş olur. Öznelik ve öznelliği ketlenir. Aslında, tüm çabası özbenliğinden vazgeçme pahasına duyarsız, ilgisiz ve agresif anneyi ilgili hale getirmek, böylece ölümcül âcizliğinden kurtulmaktır.

Sonuç olarak özbenlik yapılaşmaz; onun yerine, enerjisini özbenliğin bastırılmasından alan sahte bir benlik gelişir. Böylelikle, çocuğun reel benliği arzularına muhalif tarzda yapılaşır; özbenliğin bastırılması üzerine inşâ edilen bu benlik sahte bir benliktir, çocuğun spontan ve hakiki gereksinimleri tarafından değil, annenin ve yaşamın ileri evrelerinde, benlik açısından önem taşıyacak tüm kişilerin ondan -ve çoğu kez özbenlikle çatışan- beklentileri tarafından yönlendirilir.

Burada esas ve patojen olan toplumsal taleplerin içgüdüsel taleplerle çatışması ve benliğin biyolojik varoluşunu sürdürmek adına kendi hakiki gereksinimlerini (temel olarak spontanlığını, arzusunun meşruiyetini) bastırması ve annenin talepleri doğrultusunda davranmasını sağlayacak tarzda kendini yapılandırmasıdır.

Annenin duygusal besini sağlamadaki elverişsizliği, çocuğun bireyselleşmesini ve özbenliğiyle özdeşleşmesini sınırlar veya tümden engeller. Benlik sağlıklı gelişim çizgisinden sapar, güdük ve çatışmalı bir hale takılı kalır.

Temel nesnesiyle optimal ilişkiyi kuramayan ve yetkin bir ego geliştirmede başarısızlığa uğrayan benlik, kendini içten içe güçsüz, âciz, yalnız ve nesne desteğinden yoksun algılar. Bu algılama, kişilerarası ilişkilerinde çelişkiler içeren bir davranış örüntüsüne yol açar. Âcizlik ve kendine yetememe hissi, benliği nesneye yapışmaya iterken, yakınlaştığında bu sefer de nesnenin kötü nesneye dönüşüp sadistikleşerek benliği ele geçireceği ve yutacağı korkusunu uyarır ve benlik nesneyle arasına ilişkisel bir mesafe koyma ihtiyacı duyar.

Bir başka deyişle, nesne açlığı benliği nesneye doğru iterken, nesne korkusu nesneden uzaklaştırır. Nesnenin onu yutmayacağı kadar uzağında, nesne tarafından terk edilmiş hissetmeyecek kadar da yakınında olmaya çalışır (Masterson, 1990).

Narsisistik kişi, neredeyse tüm yaşamı boyunca terk edilme ve yutulma çatışması olarak niteleyebileceğimiz bu ikilem arasında gider gelir.

kaynak; Uzman Psikolog Hakan Kızıltan.
Bu bilimsel boyutu olan makaleden de hareketle, Ay'ın yerleştiği burç -ki üzerine konuşulan Aslan burcundaki yerleşimi- (sebep olarak; Ay'ın dispozitör'ünün direkt kişiliği temsil eden Güneş olması gösterilebilir.) aldığı kare ya da zıt açılar ve belki de ''biquintile'' (sevgili Yıldırım'ın, bu açının olumlu anlamda kişiye özel bir yetenek, olumsuz anlamda ise bir nevi ''lanet'' sunabileceğini söylediğini hatırlıyorum.) ve malefik sayılan evlerdeki yerleşimi (ör; 8. ev ya da 12. ev) değerlendirilmeye alınabilir diye düşünüyorum.

Ki Ay'ın fonksiyonlarından biri olan ''bilinç'' ve ''hafıza'' kavramları da olayın ''psikolojik'' boyutuyla paralel işlemekte. Ay - Şiron (anahtar kavram: yara) arası ilişki de inceleme dahilinde olabilir sanırım.



RE: Kişisel Gezegenler ve Narsisizm - ateskızı - 08-21-2009 02:03 AM

bende de güneş-venüs kavuşumu var ama narsist olduğumu düşünmüyorum.güneş:benlik venüs:sevgi. kendimi severim tabi,o ayrıgülücük


Cvp: Kişisel Gezegenler ve Narsisizm - ariess - 08-21-2009 02:53 AM

narsisizm ınsanların kendını cok sevmesınden zıyade , dıger ınsanlarla ılıskılerını zorlastıran bır hastalık. kendını sevme olarak gormeyın gözkýrpma
ve bence aslanlar boyle degıl , sadece kendını begenmısler.. hayatı aslanlar tarafından ıstıla edılmıs bırı olarak soyluyorum bunu gülücük)

bırde gunes kavusum venusum var kocta , ama 12.evım aslan , kendımı severım butun huylarımı severım , her yaptıgımı dogru gorurum , dıs gorunusumu de severım ama butun kusurlarımı net gorurum ( başak asc ). asla kendımı begendıgımı bellı etmem bunu gereksız bır öne cıkma cabası buluyorum , lazım oldugunda kartları açıyorum . ( 12.evdekı gizzli kral , ay akrebi ve asc basak ...

sımdı ben bellı etmedıgım ıcın narsıst degılmıyım ? yada kusurlarımıda gorebıldgım ıcınn ?


Cvp: Kişisel Gezegenler ve Narsisizm - redroseee - 08-21-2009 03:56 PM

evet haklısın he ran ,guvenı ve konusmasından tıpıne vakıt kalmıyo bakmayagülücük)bı yerde bı yazıda okumustum kendıne cok hayran olan bakan ınsanlar kendını pek gelıstıremıyolarmıs kendıne cok vakıt ayırdıkları ıcıngülücük),tıpde cırkın olanların kultur ve bılgı sevıyesı daha yuksekmıs,kendıne ayırdıgı vaktı bılgıye ayırırmıs, tabı bu bı yazıydı dogrulugu yanlıslıgı sıze kalmıss:D


RE: Kişisel Gezegenler ve Narsisizm - vuslat - 08-22-2009 01:05 PM

benim güneş venüs kavuşumum var ayrıca venüs başak (retro )10.evde güneşde aslan 10 ev ama narsist değilim şimdi diyceksinizki kimse narsisitliği kabul etmiyor inanın olsa kabul ederim venüs başak olmasından herhalde mütevazi bir tarafım var kendimden bahsettiğim zaman acaba karşımdaki yanlışmı anlıyor kendini övüyormu zannediyor diye çok rahatsız oluyorum bu düşünce kimi yerlerde beni çok pasifleştiriyor kendimi kimi zaman beğenirim kimi zaman beğenmem bir çok kusurlarımı görürüm bazen takıntı halinede getiririm ama fazla sürdürmem çünkü allah bizleri en muhteşem şekilde yaratmış inancım sayesinde bir çok şeyi aşmaya çalışıyorum


RE: Kişisel Gezegenler ve Narsisizm - ayşe kara - 02-26-2011 11:10 PM

(08-20-2009 11:50 AM)uranus Yazılan:  İki narsistin bir ilişkiye girebileceğini düşünemiyorum...gülücük) herhalde kıyametler kopar... her yerde...her zaman...
aldığını beğenmez, vericilik zaten yok.... tam kaos...gülücük))

Ben aslan burclarının bu potansiyele sahip olduklarına inanıyorum...Gunes yöneten, acaip bir egoları var..takdire şayan, ehhh kolay degil, kral onlar dogustan... Ama bu potansiyelin açığa çıkabilmesi icin bazı sartlar var...
kendini aşırı sevmektir narsisizm.
Sevme duygusunu Venüs veriyor... "kendi" dediğimiz ise, ego, yani güneş... güneş venüs zıt caçısı ya da karesi olamayacağına göre hiç bir haritada, o zaman geriye gunes - venüs beraberliği kalıyor...
O halde aslan burcunda gunes-venus beraberliği bu potansiyeli veriyor, fakat açığa çıkması, gercekleşmesi icin de bazı sartlar gerekiyor.... En önemlisi kişinin cocukluğu ve ailesinin özelliğidir... anne babası tarafından fazla sorumluluk yuklenilmemiş, aşırı şımartılmış ve pohpohlanmış cocuklarda böyle potansiyeller açığa çıkabiliyor...Tabii aslan burcunda ve gunes venus kavusumunda ise... Sonra haritada günes - venus kavusumunun diğerleriyle aldığı açılara bakmak lazım... Yukselen evindeki saturnün boyle bir kavusuma yaptığı sert bir açı bu potansiyelin açığa çıkmasına yeterli olur. Aynı sekilde saturn 5. evdeyse ve yine bu kavusuma karesi ya da zıt açısı varsa, yine bu potansiyel kuvvetlice açığa cıkacaktır... satrun 10 evde ve aksın ustundeyse de bu yine açığa çıkar....
Saturn gercekleştirme potansiyeli veriyor kişiye... mesela saturn bogada 10 evde ve aslandaki gunes venus kavusumuna 90 ı var ve ustelik bunlar da yukselen evinde....... offf anam offff.... anasını aglatır valla

zaten kişinin haritasına bakmaya bile gerek yok, bir iki sohbetten sonra anlarsınız kişinin narsist oldugunu...
sevgiyle kalın...
Aynı sekilde saturn 5. evdeyse ve yine bu kavusuma karesi ya da zıt açısı varsa, yine bu potansiyel.

aslan burcunda hiç gezegenimin olmasına rağmen hatta daha önce sordum acaba 1. evdeki jupiterle 8. evdeki güneşin 120 lik açısı etkilimidir diye bazı aslan öellikleri taşıdığımı söyleyebilirim.ama öyle ilk andan itibaren aslanlık taslayan değilde işte var bazı huylarım.5. evde satürnün bu etkisi kesinmi peki.yükselende oğlağın son derecesi olabilir.en bariz özellik bana asla saygısızlık yapılamaz.özelliklede değer verdiklerim benden büyük bile olsalar saygı duymalarını sağlarım.