Değerlendir:
  • 28 Oy - 2.93 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Progres Harita Hakkında Geniş Bilgi
Yazar Mesaj
Angel Çevrimdışı
Angel
*****
Saturna Vip
lt=
Mesajlar: 1,250
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 19

Mesaj: #4
Progres Harita Hakkında Geniş Bilgi
KONUYA DEVAM 3

3. Maddeselleştirme

Transitlerin ve progresyonların üçüncü düzeyi madde boyutudur. Hepsi olmasa bile, çoğu astrolojik yaklaşım bu seviyeye odaklanmıştır. Bu seviyede çalışan bir astrolog, belirli bir transit veya progres açısı meydana geldiği zaman, öncelikle madde dünyasında neler olabileceğiyle ilgilidir. Bu yaklaşım basit görünse de, aslında çok karmaşıktır. Bir gezegen hareketinin somut olarak bir şey üretmesi veya nasıl üreteceği, içsel ve dışsal bir çok konuya bağlıdır. Önemli bir unsur, kişinin, eğer çok yüklenmişlerse ve ego bilincinden çok kopmuşlarsa, maddeselleşmeye eğilimli olan, kompleksleridir. Eğer karma denen bir şey varsa o zaman o da bir unsur olur. Genetik ve psikolojik aile mirası da önemlidir. Aynı zamanda çevrenin önemini de unutmamalıyız, özellikle geçerli sosyal davranışlar ve dünya görüşü, çünkü az ya da çok, insan her zaman parçası olduğu kolektif bilinçten de etkilenir.

Her yaşamda bir ömür döneminde, ruhun veya özbenliğin gerçekleştirmek istedigi bir kader de var olabilir. Yunan felsefesine göre, kişiyi etkileyen iki çeşit kader vardır, “erinyes” ve “daimon”. “Erinyes” kabaca ata mirasına denk gelebilir ve “Daimon” da ruhun kişisel amacı veya kaderidir. Aynı zamanda kolektif kader de olabilir –insan toplulukları veya milletler, insan evrimi için özel bir amaca ve belirli bir ata mirasına sahip olabilirler. Birey olarak bazen kendimizi, kendimizden büyük hareketlerin içinde bulabiliriz, çünkü bizzat kendisi gezegenlerin döngüleriyle bağlantılı büyük insanlığın parçasıyız. O halde, bu büyük insanlığın kaderini de paylaşırız ve ırksal, dinsel ve sosyal arka planımızın getirdiği psikolojik yükle de uğraşmamız gerekebilir.

Tüm bunlar, hepinizin kendi kişisel inanç ve kararlarınızla cevap verdiğiniz felsefi sorulardır. Transit ve progresyonların maddesel yorumlarının parametreleri oldukları için onlardan bahsediyorum. Tüm bahsettiğim alanlar içinde, sadece kendi bilinçaltımızla ilgili olan yerlerde etkin olabiliriz. Onu tanıma, onunla çalışma, içindekileri anlama ve değiştirme yeteneğimiz, eninde sonunda parçası olduğumuz kolektife de yansıyacaktır. Hatta karmamıza bile etki edebilir. Herhangi bir olayı öngörmenin temelinde hep bir kişi veya insan topluluğu vardır. Eninde sonunda, olası olayların nedenini ve şeklini tahmin etmek için, kendi bahçelerimize geri dönmeye ve orada yetişenleri seyretmeye mecbur kalırız.



Bir olay Ne Zaman Gerçekleşir?

Transitlerin ve progresyonların maddeleştirilmesi ve olayların öngörülmesinde bir başka önemli konu daha vardır. Ne “olacağını” düşünmeye başladığımız andan itibaren, bir olayı meydana getiren gizemli ve kalabalık parametrelerle dolu bir alana gireriz. Bu konunun ne kadar karışık olabileceğini anlatan bir örnek vereceğim.

Yakın zamanda bana ilk kez yıllar önce gelen bir müşterim ile ikinci bir görüşme yaptım. Arada geçen yıllar boyunda onun hakkında hiçbirşey duymamıştım. Transit Pluto’sunun 4.evde 5° Yay’da olan Kayron’una yaklaştığını gözlemledim. Görüşme esnasında babası birkaç yıl önce öldüğünü öğrendim. Müşterim, babasının ölümünün onun için hiçbirşey ifade etmediğini söyledi. Bu, bariz şekilde onun için bir “olay” değildi. Onunla yakın bir ilişkisi yoktu. Onun için pek bir şey hissetmediğine inanıyordu, o yüzden ölümüne hiçbir şey olmamış gibi tepki veriyordu, çünkü en başından beri onun için hiç var olmamıştı. Bu şekilde kendini ifade etti. Birinci görüşmemizde babası ile ilişkisini konuşmuştuk ve o zamandan beri algılaması değişmemişti. Kayron’un haritadaki yerinin kişiye bir şey hissettirmediğine inanmaya eğilimli değilim. Ancak müşterim buna inanmıştı ve bu noktada babası hakkındaki görüşmemiz de noktalanmıştı.

Bayanın bana ikinci kez gelişinin nedeni ise kayınbiraderinin hastalığı yüzünden çok üzgün oluşuydu. Kayınbiraderinde sürekli kötü huylu tümörler oluşuyordu ve ameliyatla alınmalarına rağmen sürekli ürüyorlardı. Müşterim onun ölmesinden korkuyordu. Anlamadığı nokta şuydu, aslında kayınbiraderine çok yakın olmamasına rağmen, onun ölmesi fikri onu dehşete düşürüyordu. Herhangi başka birisinin ölümü, ki buna kocası da dahil (onu son gördüğümden beri evlenmişti) daha önce bu denli ağır ve şiddetli bir tepki yaratmamıştı.

Bir şekilde, hayatında kayınbiraderinin oynadığı rol düşündüğünden çok daha önemliydi. Onu çok seyrek görüyordu. Arkadaşça bir ilişkileri vardı, ancak ne onunla evli olan kız kardeşine yakındı, ne de onunla ilgili erotik fantezileri vardı. Bu yüzden, onun hayatından çıkacağı fikrinin onu neden bu denli gerdiğini anlayamıyordu. Durumu “mantıksız saplantı” olarak görüyordu, ki öyleydi. Gözardı etmememiz gereken başka bir nokta da transit Pluto’nun Kayron’la kavuşum yapmasının yanı sıra, transit Neptün’ün de natal Güneş’inin üzerinden geçip durmasıydı.

Adım adım onda gerilim yaratan gerçek olayın aslında babasının ölümü olduğu ortaya çıktı. Bu garip gelebilir, çünkü babası zaten ölmüştü, ancak derinliklerinde aslında ölmemişti. Yas yoktu, duygusal ayrılık yoktu, gerçek ölüm anında kayıp hissi de yoktu. Ancak 4.evdeki Kayron’un varlığı, Güneş-Jüpiter üçgeni ile beraber, bu baba hakkında çok farklı hisler olduğunu bana işaret ediyordu. Hem çok pozitif, ama aynı zamanda çok acılı ve tamamiyle bastırılmış duygular. Bu bayan aslında tüm duygularını bastırıyordu. Çok zeki olmasına rağmen, adeta bir yuvası yokmuş gibi enteresan bir boşluğa sahipti.

Babasının 4-5 sene önceki ölümünden sonra, gerçek ölüm natal Kayron’a yaklaşan transit Pluto ile kesişiyor gibiydi. Müşterimin kayınbiraderi onun babası rolünü oynamıştı. Onun 22° Yengeç’teki Satürn’ü bayanın 22° Oğlak’taki natal Güneş’ine tam karşıt yapıyordu,. Onu çok az görmesine rağmen, kayınbirader müşterime karşı bir sorumluluk hissediyordu ve o da onun Satürnyen özelliklerine adeta bir kız evlat gibi cevap veriyordu. Onu garantiye almış, varlığını doğal olarak kabullenmişti, kayınbirader ise onu güvende hissettiriyordu. Arka planda hep yanındaydı. Müşterim, herhangi bir şekilde maddi veya duygusal olarak başı sıkışsa, ona danışabileceğini biliyordu. Bunu hiç yapmamıştı, ancak gerekirse orada olacağını biliyordu. Kayınbiraderine, inkar ettiği acılı ve karmaşık bir ilişkiye sahip olduğu öz babası ile bağlantılı, bir tür çocukça ve bilinçsiz duygularla bağlanmıştı.

Eğer 4.evdeki Kayron’a Pluto transitini öngörmek isteseydik şöyle diyebilirdik: “Evini değiştirecek veya başka bir yere göç edecek. Belki de boşanacak.” Biraz daha cesursak şunu bile diyebiliriz: “Bu bir ebeveynin ölümünü gösterir ve cok acı dolu ve karışık duyguları açığa çıkartır.” Bu transitin yorumu, ki transit Neptün’ün natal Güneş’e kavuşum yaptığını da göz önüne alırsak, büyük olasılıkla babanın ölümüdür. Ancak zaten ölmüş bir baba bir kere daha nasıl ölebilir?

Müşterim için, babasının ölümü şimdi gerçekleşiyor. Bu onun gerçekliği. Sizin veya benim gerçekliğimiz böyle olmayabilir. Bu ölüm ve ölüme eşlik eden acı duyguların kanlı canlı babasının bir tabuta konması ile bir alakası yok. O şimdi, ilk defa, gerçek babası öldüğü zaman reddettiği korku, panik ve acı ile karşı karşıya kalıyor. Aslında onun için hissetmediği duyguları kayınbiraderine odaklıyor. Kayıbirader bir temsilci, bilinçdışındaki baba kompleksi için bir kanca. Kayınbiraderin ölüp ölmeyeceği transitte çok net değil. Bir anlamda önemli bile değil. Onun sadece ‘ölüm ihtimali’ bu denli güçlü bir tepkiyi doğuruyor. Onun olası ölümü, artık bilince çıkacak kadar olgunlaşmış olan baba kompleksi ile eşzamanlı bir tema oluyor.

Bu tarz içsel ve dışsal olayların farklı şekilde kendini göstermesi bizim “gerçeklik” olarak tanımladığımız kavramı altüst ediyor. Bir olay, bir transiti veya progresi temsil ederken, bizim düşündüğümüz gibi olmayabilir. Somut olaylar, gerçekleştiklerii zaman, kişinin içinde olanları doğru yansıtmayabilirler. Hayatımızdaki oluşumları tanımlamada kullandığımız duygularımız aslında bir olayı gerçek hale getiriyorlar. Bize etkisi olan şeyleri hatırlarız ve bu etki olaylar gerçekleştiği zaman olmayabilir. Verdiğim kısa örnek az rastlanır değil. Olayların oluşum zamanları, onların fiziksel oluşum zamanları ile her zaman aynı olmaz. Bu nedenle haritada önemli bir transit ve progresyon beklerken, hiçbir şey görünmezken bile bir olay maddeleşebilir ve kendini gösterir.

Bir başka örnek olarak bir ilişkinin sonlanmasını inceleyelim. Bu, ne zaman olur? İki kişi fiziksel olarak ayrıldığı zaman mı? Kuşkusuz, ayrılığa bir tarafın ölümü neden olsa bile, durum her zaman böyle değildir. Pek çok insan için, fiziksel ayrılıktan yıllar sonra bile, ilişki hâlâ canlı ve güçlüdür. Bir taraf hâlâ kızgın, kindar ve kaybını atlatamamış olabilir. Bu özellikle bir ebeveynin çocuğunu kaybetmesi durumunda çok trajiktir. Çocuğun odası aynen bir müze gibi korunur, hiçbir şeyin yeri değişmez veya kaldırılmaz, adeta her an dönecekmiş gibi beklenir. Bu boşanan çiftlerde de görülebilir. Eski eşin resmi hâlâ duvarda asılıdır ve hiçbir yeni sevgilinin eski eşin en sevdiği koltuğa oturmasına izin verilmez.

Genellikle kişiler bundan bihaberdir ve bazen yıllar sonra, eski eş yeniden evlendiği zaman hissettikleri güçlü tepkilere şaşırırlar. Adeta patlayan volkan gibi, ruhun gizli bir bölümünde saklanan eski eş ortaya çıkar. Fiziksel olarak çoktan gitmesine rağmen, varlığı içsel olarak devam etmiştir ve eski eş başka birisine taahhütte bulunduğu zaman, adeta şimdi yaşanıyormuş gibi tüm acı kendini gösterir. Aslında, somut olarak yıllar önce yaşanmasına rağmen, olay gerçekten şimdi olmuştur. Bunu, progres Venüs Pluto’ya kavuşum yaptığında veya transit Satürn Venüs’e geldiğinde veya transit Uranüs 7. evdeki Ay’a karşıt yaptığında görürüz.

İlişkiler bittiğinde, bazen sadece tek taraf için bitebilir. Bazen de ilişkiler göründüğünden çok önce de bitmiş olabilir. Bir çift beraber yaşamaya devam ettikleri halde aslında ilişkileri iki, on veya otuz yıl önce bitmiş olabilir. Fiziksel bir olay olmasa bile bunu ilgili transit veya progres açısı ile görebiliriz. Haritadaki hareketler somut bir ayrılık olmasa bile bir şeylerin bittiğine işaret edebilirler. Veya geçerli br transit veya progres açısı herkesin “Aslında bu yıllar önce bitti” demesinden yıllar sonra bir şeyin sonunu tamınlayabilir. Bitişler, başlangıçlar gibi, hayli kişisel konulardır. Farklı kişiler olayları hazmetmek için farklı sürelere ihtiyaç duyarlar. Bazı olaylar birisi için anlamsızken, bir başkası için çok anlamlı olabilirler. Ölüm bile farklı insanlara farklı hisler yaşatır. Bir kişi son dakikaya kadar ölümü reddedip, korku ve kızgınlık duyarken, bir başkası vakti daha gelmeden onun yeni bir döneme geçiş töreni olduğunu huzurla kabul eder.

Bir olayın algılanması –zamanlaması, önemi ve onu yorumlamamız– eşzamanlı transit veya progresyonlarla tanımlanır, dolayısıyla gezegen hareketleriyle tanımlanan gerçek “olaylar” aslında psişemizde gerçekleşenlerdir. Dışsal bir olay kişi için önemli olabilir veya olmayabilir. Eğer kişinin kuvvetli bir transiti veya progresyonu varsa, bir olayın önemli bir anlamı olabilir ve kişinin hayatını tamamiyle değiştirebilir. Ancak aynı olay başka bir zaman tekrarlarsa, kuvvetli açılar olmadığı zaman, olayın deneyimi tamamen farklı olabilir ve önemli bir olay olarak bile nitelenmeyebilir.

Bunun kavramasının zor olduğunu biliyorum, çünkü gerçekliği yorumlamaya alışkın olduğumuz şekil genellikle “dışarıda olanı” nesnel olarak almaktır. Fiziksel tezahür (ki bu da tartışmaya açıktır) nesnel olabilir, ancak onu algılama şeklimiz değildir. “Dışarıda olanı” algılarımızla nasıl renklendirdiğimizi araştırmak çok rahatsız edici olabilir. Ve algılarımız horoskopun tanımladıklarıdır, buna transitler ve progreslerin natal noktalara yaptığı açılar da dahildir. Transit Satürn Ay’ın üzerindeyken, olayları transit Neptün’ün Ay’ın üzerinde olduğundan daha gerçekçi ve olumsuz algılamaya ve yanıtlamaya meyilli oluruz. Transit Uranüs Merkür’ün üzerinden geçerken gerçekleri Kayron’un transitinden farklı olarak algılarız. Transit Jüpiter Venüs’ün üzerinden geçerken insanları Pluto’nun geçişine göre çok farklı deneyimleriz. Değişen insanlar mı, yoksa biz miyiz? Eğer insanlarsa, değişen algılarımız hayatımıza çektiğimiz insan tiplerini ve onların bize takındıkları tavırları etkilemiş olabilir mi?

Transit Uranüs Venüs’e üçgen yaparken bir ayrılık olursa, transit Pluto Venüs karşıtlığında gerçekleşen ayrılığa göre çok farklı hisler doğurur. Başkalarının gözüne olay aynı görünebilir. Joe Bloggs karısını terk eder ve onsekiz yaşındaki sekreteri ile kaçar. Ancak o anda Joe’nun karısı Uranüs-Venüs üçgenini deneyimliyorsa, kocasından kurtulduğunu için derin bir nefes alıp sonunda özgürleştiğini hissedebilir. Eğer Pluto-Venüs karşıtlığını deneyimliyorsa, bu olayın en acı tarafı ihanettir. Eğer progres Venüs Neptün’e karşıtlık yapıyorsa, kendini kurban gibi görebilir. Eğer transit Satürn Venüs’e kare yapıyorsa, maddi güvencesiyle meşgul olabilir ve utanç verici reddedilme karşısında aşağılık duygusuna kapılabilir.

Olayların sübjektif boyutunu da ihmal etmemeliyiz. Bir olayın nasıl hissettirdiği, nasıl anlaşıldığı ve algılandığı ve bir gerçeklik olarak ne zaman kaydedildiği, natal harita kadar hüküm süren astrolojik “hava durumuna” göre de tamamen farklı olabilir, çünkü kişi olayları kişisel olarak algılar. Bu, bir olayı neyin oluşturduğunu tanımlamamızı da zorlaştırır. Düzey ve zamanlama büyük ölçüde değişebilir. Ve belirli bir gezegensel hareketle yansıtılan bir durum fiziksel bir olayla bağlı olabilir veya olmayabilir.

Ağır gezegenleri dikkate aldığımız zaman olaylar daha da karmaşık hale gelir. Bunlar doğum haritasında belirli açıları oluşturana kadar ileri, durağan ve geri hareketlerle iki veya üç yıl, Pluto’nun durumunda ise daha da uzun bir süre geçebilir. Bu dışsal gezegenlerin transitleri esnasında birbirinden bağımsız gibi duran bir seri olay meydana gelebilir ve bu olaylar tek bir transitin tonuyla renklenen bir mercek kanalıyla algılanır. Dolayısıyla böyle bir dönemde olan tüm olaylar aynı anlamı veya duyguyu taşıyor gibi görünür.

Eğer aynı olaylar başka bir zaman diliminde gerçekleşselerdi, aynı şekilde deneyimlenmezler ve gelişigüzel görülebilirlerdi. “Ah, burada babamın iki sene önceki ölümü, işverenim ile geçen sene yaptığım kavga ve bu ay başlayan aşk ilişkim arasında bir bağlantı var; hepsi aynı paketin parçası.” demezdik. Bu uyuşma duygusunu sağlayan olaylar değil, transit veya progresyonlardır. Genellikle peşpeşe olayları değil, hayatımızdaki dönemleri hatırlarız ve bazı belirli olaylarla renklenen bu zaman aralığı veya dönem duygusu çok sübjektiftir ve o dönemdeki transitlerle ve progresyonlarla bağlantılıdır. Bir olayı tanımlarken çok dikkatli olmalıyız, çünkü ne kadar yakından bakarsak o denli sübjektif oluruz. Bir insanın ölümü esnasındaki açıları incelemek buna çarpıcı bir örnektir. Bununla sadece ölen insanın haritasında olmakta olan açıları kastetmiyorum, aynı zamanda ölenin yakınlarının haritalarındaki transitlerden söz ediyorum Ölümün belirli bir anda gerçekleşen çok belirgin bir olay olduğunu ve o an için bir harita çıkartabileceğimizi düşünebiliriz. Ancak hiçbir astrolog tipik bir “ölüm imzası” saptamakta başarılı olamamıştır –her haritada farklı görünür. Birkaç yıl yavaş yavaş oluşan açılar o andaki açılar kadar etkin olabilirler. Bazen ölüm içsel düzeyde gerçek ölüm olayından çok önce gerçekleşebilir ve kişinin içinde bir şeyin “vazgeçtiğini, teslim olduğunu” yansıtabilir.

Transitlerin ve progresyonların maddeleşmelerini anlamaya çalışırken, duygusal ve teleolojik dahil, üç düzeyi de dikkate almalıyız. Duygusal ve teleolojik düzeyler olayların gerçekleşmesi ve doğumuyla doğrudan alakalıdırlar. Sadece üç seviyeyi incelemek yeterli değildir, her birininin çok karmaşık parametreleri olduğunu da unutmamalıyız. Ancak olup bitenin büyük resmini gördüğümüz zaman, sorumlu bir şekilde, “Şunların olma olasılığı vardır” diyebiliriz. Bu çerçevelenmiş resim olmadan, adeta dart tahtasına gözümüz kapalı atış yaparır. Hedefi tutturabiliriz, ama aynı zamanda birisinin gözünü de çıkarabiliriz.


Çeviren: Şeniz Ünal
astrolojidergisi.com

"Güneş gibi ol şefkatte, merhamette
Gece gibi ol ayıpları örtmekte
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL !!!!!!!! "
MEVLANA
[align=center][color=#008000][size=x-large]
[i]
11-03-2007 12:49 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Bu Konudaki Mesajlar
Progres Harita Hakkında Geniş Bilgi - Angel - 11-03-2007 12:49 AM
RE: Progres Harita Hakkında Geniş Bilgi - Derin - 06-10-2011, 12:18 AM

Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Progres Ay'ı İrdeliyoruz astrosohbet 155 202,336 03-07-2023 12:48 PM
Son Mesaj: Lajâ
  Progres Harita Nedir? Angel 16 33,783 08-31-2019 12:53 AM
Son Mesaj: picachu
  Progres Yorumları astrosohbet 205 217,727 03-03-2018 11:06 PM
Son Mesaj: say24
  Progres Ay ile Transit Satürn Arasındaki Fark plutomania 1 5,717 08-20-2012 03:21 AM
Son Mesaj: astrosohbet
  Türkiye'nin Progres Harita Yorumu salmakis 4 7,478 07-11-2012 02:21 AM
Son Mesaj: deniz kaya
  Progres Güneşi İrdeliyoruz astrosohbet 159 159,450 06-10-2012 11:38 PM
Son Mesaj: Derin
  Progres Haritada Yeniay ve Dolunay Valde_Amor 2 6,116 07-02-2009 04:20 AM
Son Mesaj: gizem kara

Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir