Değerlendir:
  • 49 Oy - 2.9 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

İLM-İ SİMA
Yazar Mesaj
nev_bahar Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 90
Üyelik Tarihi: May 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #31
Cvp: İLM-İ SİMA
akasya Yazılan:aslancım saolsın gülüm ellerine sağlık

bir şey değil akasyacım

ڪےєνмєк ßαzєη ναzgєçмєуi ßiŁмєктiя..
Bazen...! Unutmak Gerekiyormuş UNUTANI..
нєяşєч вєиdє вαşLαя вєиdє вітєя.
06-16-2008 08:44 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
nev_bahar Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 90
Üyelik Tarihi: May 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #32
Cvp: İLM-İ SİMA
Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın "Marifetname"si-El ve Yüz Yapısı




Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın "Marifetname"si:

İslam dünyasinda gerek birçok bilim dallari, gerekse çeşitli araştirma usulleri
Hint, Çin, Misir, Iran ve Yunan'dan esinlenmiş, daha değişik şekillerde ortaya
çikmiştir. Bu alandaki çalişmalar bazen İslam'a aykiri olan usullerle (örneğin,
kehanet), bazen de meşru usullerle yürütülmüştür. Bu çalişmalarin
meşruluğunu savunmada en temel dayanak ise İslam büyüklerinin (örneğin, Ali
bin Ebu Talip, Cafer Sadik) bu gizli ilimlere vakif olduklari yönündeki söylemler
olmuştur.

Fizyognomi de gizli ilimler içinde yer almiştir. Değişik adlar (İlm-i Firaset, İlm-i
Sima) altinda toplanmiş çeşitli metodlar ve tezler, o dönemde aşaği yukari
bugünkü fizyognominin işlevini yerine getiriyordu. Bilim adamlari bu ilimlerin
(veya uygulamalarin) kaynağini müminin manevi gelişiminde aramişlardir.
Örneğin, firaset; ilham, keşf, sezgi, keskin idrak, kalp gözüyle görmek gibi
anlamlari içeren bir kavram olmuştur. Firasetin temelinde, takvanin kalpleri
nurlandiran bir nimet olduğu ve göğse inşirah (genişlik, huzur) verdiği, bu vesile
ile de müminin Allah'in nuru ile bakabildiği düşüncesi yatmaktadir. Allah
kulunu sevdiği zaman "onun gören gözü, işiten kulaği, tutan eli, yürüyen ayaği"
olduğu için tüm bu marifetleri Allah'in bir nimeti olarak görmüşlerdir.

Müslüman bilim adamlarinin başlica özelliği ansiklopedik bilgiye sahip olmalari
idi. Onlar, uğraştiklari çeşitli bilim dallarinin verdiği avantaji kullanarak
fizyognomiyle ilgili olarak birtakim görüşler ortaya atmiş ve geliştirmişlerdir. Bu
konudaki geleneksel görüşler değişik eserlerde geçmektedir. Örneğin, kalin
dudakli insanlarin zevkine düşkün, ince ve normalde sikça kapali duran
dudaklara sahip olanlarin siki ağizli olduklari belirtilmiştir, insanlarda küçük
baş, aklin azliğina ve sir sakla-mamaya, büyük baş akla ve zekaya, yassi tepe baş
lakaytlik ve gamsizliğa, yanlardan basik baş huyu ve tabiati dar ve hiddetli
olmaya işarettir. Gaga burunlu insanlarda egemenlik ruhunun, kalkik
burunlularda ise asiliğin olduğu ifade edilmiştir. Yüzün belirgin organlari olan
gözler, burun, ağiz, çene, kulaklarin yani sira kaşlar, kirpikler, göz kapaklari,
gözleri rengi, derinin rengi, kirişiklar vs. ele alinan özellikler arasindadir.

18. yüzyilda yaşamiş ünlü bilim adami ve mutasavvif Erzurumlu İbrahim
Hakki'nin (1705-1771) Marifetname'si ansiklopedik bir kitap olmasi itibariyle,
fizyognomiye de büyük yer vermiştir. Olgun bir mutasavvif olan İbrahim Hakki,
çok sayida (bazi araştirmalarda bu sayi 15, 30, 50 ve hatta 70 olarak
geçmektedir) eser yazmiştir. Bu eserler arasinda en meşhur olani ise
Marifetname olmuştur.

Bu eser, kapsamli ve olgun düzeyde bilgi edinmiş, çağindaki bilgi ve keşiflere
yabanci kalmayan İbrahim Hakki'nin eski ile yeniyi kaynaştirmaya çaliştiği bir
kitaptir. Ona göre de yaşadiği dönemin bütün bilgilerini kapsayan ansiklopedik
özellikte bir çalişmadir, İbrahim Hakki bu kitabinda kendinden önce yaşamiş

İslam düşünürlerinin eserlerinden yararlandiği için, eserin fizyognomiyle ilgili
bölümünü de okurken önceki dönemlerde fizyognomi ile ilgili görüşlerin neden
ibaret olduğu konusunda da bilgi edinebiliriz. Nitekim, eserde de beden yapisi,
yüz biçimi ve bedenin ayri ayri azalari ile insan karakteri arasindaki ilişkinin
"hikmet ehlinin" dilinden ayrintili bir şekilde sunulduğunu görmekteyiz.

Marifetname, "Mukaddime" ile üç "Fen" ve bir "Hatime" olmak üzere beş ayri
bölümden oluşmaktadir. Bu kisimlar da kendi içlerinde "Bab, Fasil, Nevi" olarak
ayrilmiştir (Bunlarin dişinda başta ve sonda, birkaç sayfalik yazilar vardir).
Marifet-name'de, fizyognomi ile ilgili bilgiler 4. babin 5 faslinin 3. ve 4.
nevilerinde yer almaktadir.

Marifetname'ye göre, Allah insan alemin en güzel şekilde süsleyip
nurlandirmiştir. Bunun yani sira, insanlari şekil ve karakter olarak değişik
yaratmiştir. Sonra lütuf ve inayeti ile, şekli karakterin ve azayi da ahlakin
belirtisi kilmiştir. Böylece, insan önce kendi görünümünden kendi karakterini
tanimlayarak ihtimam ile ahlakini güzelleştirir. Daha sonra yakinlari ve
dostlarinin diş görünümlerine fehm ve firasetle bakarak, onlarin iç hallerine ve
ahlaklarina vakif olabilir: Onlara ya ahlaklarina göre rağbet ve muhabbetle
muamele eder, veya aklinca güzel idare ile geçinip gider.
İbrahim Hakki, yüz yapisinin (daha geniş anlamda vücut yapisi) karakter ile
ilişkisini bir ilahi kural olduğunu ifade etmektedir. Bu anlamda fizyognomiyi
öğrenmek ve bu vesile ile çevredeki insanlarla karakterlerine göre muamele etme
gibi iyi bir sosyal iletişim metodu sunmaktadir.

Erzurumlu İbrahim Hakki, yüz yapisi (kismen vücut yapisi) ve insan karakteri
ile görüşleri şiir şeklinde aşağidaki gibi sunmaktadir: Burada, sadece yüz yapisi
değil, vücut yapisi ve mimikler de ele alinmiştir.

Baş Organlarinin Şekillerinin Hikmetini Bildirir

Ey aziz! Hikmet ehli demişlerdir ki: Cenab-i Hak insanin vücudunu en
mükemmel ve güzel şekilde yaratmiştir. Organlarin birbiriyle uyumu ve
simetrisi, nezaketin ve güzelliğin örneği olmuştur. Bedenin güzelliğini,
vasiflarini dil, bildirmek ve anlatmaktan acizdir. Yüzünün güzelliği, içinin
temizliği ve kemali, huyunun yumuşakliği, tabiatinin iyiliği, konuşmasinin
pürüzsüzlüğü ile dünyada benzersiz bir yaratiktir. Hoş yürüyüşü, tatli söyleyişi,
güzel hareketi ve sevimli sesiyle alemin aklini almiştir. Güzelliğinin çekiciliği,
caninin tatliliğiyla dünyanin sevgilisi, irfan ehlinin beğendikleri olmuştur ve
aşiklara ondan nice haller gelmiştir.
Cenab-i Hak, şekil ve biçim verdiği insan bedenindeki dört karişimin (kan,
balgam, safra, sevda) dumanindan kiymetli saç ihsan etmiş, iki yumurtanin
dumanindan da erkeklerin göğüs ve yüzlerinden kil yeşertmiştir. Ta ki saçla
kadinlar süslü, biyik ve sakalla erkekler belli ve kaşlarla herkes belirmiş ve
taninmiş olsun.

Saçin siyahliği fazlaliğindan, sari oluşu balgamin çokluğundan, beyaz olmasi
grizi, tabii hararetin zayiflamasindandir. Hararetin zayifliği da fazla nezleli
olmaktan, çok cima (kadinla birleşme) yapmaktan ve fazla üzüntü ve aci
duymaktan ileri gelir. Fakat alnin nuru, gönüllerin başidir, iki kaş, iki gözün
gölgeliği ve nurlu yüzün hilali olmuştur. Gözlerin, burunla iki kaş arasinda
olmalari çarpmalardan korunmalari ve başin ön tarafinda yaratilmiş olmalari da
vücudun bütün işlerinde ona yol gösterici olmalari içindir. Göz kapaklari, göz
yuvarlağinin örtüsü ve onun kötü nazardan koruyucusu olmuştur.
Göz kapaklari, gözü türlü etkilerden koruduğu gibi, uyku zamaninda da göz
yuvarlaklarina örtü vazifesini görür ve gözü süsleyen kirpiklerle birlikte gözü,
toz duman gibi zararli şeylerden korur. Göz bebeğinin siyah, etrafinin beyaz
oluşu, süs ve güzellik içindir. Göz nurunun siyah noktasinda bulunmasi ona,
organlarin en değerlisi sifatini vermektedir. Göz bebeğinin, yuvarlağin ortasinda
oluşu, tabakalarinin gereklerindendir.

Göz yuvarlağinin oval olmasinin sebebi; göz nurunun etrafa yayilmasini
kolaylaştirmak içindir, insan kafasinin yuvarlak oluşu, çarpmalardan
sakinilmasi ve beyin organlarina daha geniş bir yer olmasi içindir.
Büyüklüğünün bu kadar olmasi, en uygun şekildir, insan yüzünün yuvarlak
oluşu, güzelliğiyle güneş ve aya benzemesi içindir. Dudaklarin kirmizi, dişlerin
inci gibi olmalari süs ve güzellik içindir. Burnun kikirdak oluşu, hafif olmasi ve
çarpmalardan zarar görmemesi içindir. Burun deliklerinin geniş olmasi kokuyu
fazlaca ve çabucak almasi ve sümüğün kolayca akabilmesi içindir.

Dişlerin keskinleri kesmek ve kirmak, enlileri öğütmek ve çiğnemek,
dizilişlerinin düzenli oluşu, konuşma zamanlarinda harflerin ve sesin düzgün
çikmasi içindir. Dilin kemiksiz oluşu, lokmayi ağizda hareket ettirmek, harfleri
söyleyebilmek ve kelimeleri kolayca ifade edip bildirmek içindir. Dilin
dudaklarda dişler tarafindan hapsedilmiş olmasi az konuşmasi içindir. Dil bir
olduğu halde göz ve kulaklarin iki oluşu, fazla görmek ve kolayca işitmek içindir.
Kulaklarin başin iki tarafinda oluşu, hafif ve latif olmalari ve çarpmalardan
zarar görmemeleri içindir. Boynun enlilik ve uzunluğunun bu şekilde, bu
büyüklük ve biçimde oluşu, baş ile kolayca münasebet ve bağlanti kurmasi ve
onun ağirliğina dayanabilmesi içindir.

Başin bir tek kemik olmayip yedi omurdan meydana gelmiş olmasi, vücudun her
tarafiyla kolaylikla bağlanti kurmasi içindir.
İnsan başinin, bütün organlarin üstünde ve yüksekte oluşu, şaninin büyüklüğü
ile ululuğunu duyurmak ve kendisinde bulunan akil cevherinin kiymetini takdir
ettirmek içindir. Başin, on duyu organinin başlangiç yeri olmasi, onun şeref ve
değerini artirmaktadir. Bu kadar organ ve kuvvetlerin böyle bir yerde (başta)
toplanmiş olmasi, Cenab-i Hakk'in kudretinin kemalini göstermek ve sanatinin
ululuğunu belirtmek içindir.
İnsan organlarinin şekil ve biçimlerinden sezip anmakla ve bakişin, gönül ve
cana olan emniyet ve selametini, lütuf ve kerametini bildirir

Ey aziz, hikmet ehli demişlerdir ki:
Alemi bu şekil ve surette yaratan Cenab-i Hak, eşi benzeri olan insan alemini en
güzel şekilde ve en beğenilir surette tasvir edip şekil verdikten sonra ona
üfürdüğü ruhu ile bezetmiş ve aydinlatmiştir ve hayvan cinsinden insan türünü,
güzellik ve sevimlilikle benzetmiş, anlama ve konuşma yeteneğiyle üstün
kilmiştir. Gerçi Cenab-i Hak, insanlarin beden ve ruh bakimindan bir
yaratmiştir. Fakat insanlar zeka ve kabiliyette, huyda değişiktir, birbirlerinden
farklidir.

Sonra Allah, lütuf ve inayetiyle, hikmetinin gereğini, sanatinin inceliğini bu
yaratikta göstermiş, yüzünü, şekil ve yapisini içine, organlarinin biçimini ahlak
ve karakterine belirti yapmiştir ki, insan kendi şekil ve yapisindan kendi
vasiflarim bilip ona göre ahlak ve hareketlerindeki, huylarindaki eksik ve
aksakliklari düzeltsin. Sonra arkadaş ve dostlarinin vücut yapisi ve şekillerine
bakip zeka ve karakterlerini, huy ve tabiatlarini ince seziş ve zekasiyla bilsin ve
buna göre onlara muamele etsin, beğensin ve sevsin veya aklini kullanarak
karakterlerine göre hareket ederek onlarla geçinip gitsin veya onlardan
uzaklaşip emniyeti, rahat ve selameti bulsun ve ne kimseden incinsin ne de
kimseyi incitsin. Gönül hoşluğu ile rahat oturup kalksin.
Ey akilli, insan ve cinlerce cihan bağinda beğenilen budur:

Ne kimse senden incinsin, ne de sen bir kimseden incin.
"Güzel huylu insandan hayir isteyin." hadis-i şerifine göre, güzel ve sevimli
insanlarda daima güleş, iyi huy ve tatli sözlerin görüp işitildiği gerçeği
duyurulmaktadir.
Kur'an-i Kerim'de "Herkesin iş ve ameli şekline uygundur." buyurulmasi da buna
işarettir.
Baş ve boyun şekil ve biçimleriyle, bunlara bağli huy ve tabiatlarim bildirir

Ey aziz, hikmet ehli demişlerdir ki:

- Boyu uzun olanlarin kalbi saf ve temiz olur.
- Kisa boylu olanlarin hileleri, aldatmalari çoktur.
- Orta boylu olanlar akilli ve hoş huylu olurlar.
- Saçlari sert olan kimse, akilla atilganliği bulur.
- Saçlari yumuşak olan saf ve utanmasi az olur.
- Saçi sari olanin işi, kibirlenme ve kizginliktir.
- Siyah saçli olan sabirlidir, onu ara.
- Kumral saç güzeldir, sahibi bedelsizdir.
- Saçi az olan lütufkar, anlayişli ve nazik olur.
- Başi küçük olanin akli azdir, gizli şeyin varsa ona söyleme.
- Başinin tepesi yassi olan keder çekmez.
- Başinin derisi ince olan, hayir yapar, zarar vermez.
- Kel adama yaklaşma, kötü huylu olur, ondan sakin.
- Alni dar olanin, içi de dar, sikintili olur.
- Alni yumru olan, çirkin ve kalin kafali olur.
- Alni enli olan kötü huylu olur, çünkü hastadir.
- Alni normal olani emin bil.
- Alni buruşuksuz olan, şüphesiz tembel olur.
- Alni uzun olan anlayişli, az ise cömert olur.
- Kaşlarinin arasi buruşuk olan, üzüntü yükünü taşir.
- Kulaği çok büyük olan, bilgisiz ve tembel olur.
- Küçük kulakli eğri, orta (normal) kulakli doğru olur.
- Kaşinin ucu ince olanin, işi gücü fitnedir.
- Kaşinin killari çok olanin, üzüntüleri de çok olur.
- Kaşi açik olan doğrudur, çatma olan eğridir.
- İnce kaşli güzel olur, uzunu ise kibirli olmanin delilidir.
- Kaşi yay gibi olan, her zaman güzel olur.
- Göz çukuru az olursa, o kibirli olmaya delildir.
- Siyah gözlüler itaatli, kizil gözlüler cesur olurlar.
- Gök gözlü olan zeki, ela gözlü olan edepli, terbiyeli olur.
- Küçük gözlü hafif, büyük gözlü zarif, narin olur.
- Gözü yumru olan kiskanç, orta olan dost olur.
- Yari kapali göz ayip, bakişi miskince olur.
- Köre yakin olma, sik bakan, emniyetli olmaz.
- Gözü şaşi adama bakma, çünkü o sana eğri bakar.
- Güleç gözlü olan güzeldir, kirpiği sik olan bedelsizdir.
- Büyük yüzlü olan illetlidir, küçük yüz kibirlenmeye delildir.
- İnce yüzlü sevimli, kalin yüzlü hor (sevimsiz) olur.
- Uzun yüzlü olanlar yalanci olurlar.
- Ekşi yüzlü, somurtkan olanlarin, sözlerinin çoğu aci olur.
- Yuvarlak yüzlüler, ay'dan daha nurlu olur.
- Böyleleri çok güleç olur, onu gören muradini alir.
- Benzi kizil olan terbiyeli, esmer olan da zeki olur.
- Benzi sari olan illetli, siyaha çalan da tevekkelli olur.
- Burnu uzun olanin idraki (anlayişi) az olur.
- Kisa burunlu olanlar fazla korkak olur.
- Burun ucu top olan, neşeli olur.
- Burun ucu ağzina yakin olan adamdan sakin.
- Burun delikleri geniş olanin içi kibir ve kiskançlikla doludur.
- Burun kanatlan dar olan kişide küsme ve inat çok olur.
- Burnu enli olan kimse şehvete tutkundur.
- Burnu eğri olan kimsenin düşüncesi, işi başariya ulaştirmaktir.
- Küçük ağizli olan güzel ve fakat çok korkak olur.
- Büyük ağizli cesur, eğri ağizli kötü olur.
- Genizden söylenen sözler, kibirlenmeden olsa gerek.
- İnce sesli erkeklerin işi, kadina şehvet duymaktir.
- Erkek sesli kadinlarin çoğu yalan söyler.
- Çabuk konuşan, ince anlayişlidir.
- Kaba sesli olanin gayreti ve yardimseverliği fazladir.
- Çatal sesli olan, halktan kötülük geleceğini sanir.
- Yüzü güleç, sözü tatli olan insan azizdir, sevilir.
- İnce ve kirmizi dudakli kimse, söyleneni iyi anlar.
- Bil ki kalin dudaklinin kizginliği ağirdir.
- İri dişliler, çok defa yaman işler yapar.
- Normal dişi olanlarin, işi hoş ve doğrudur.
- Kokusu hoş olanin, huyu da güzeldir, hoştur.
- Çene kemiği ince olanin, akli da hafif olur.
- Enli çenenin sahibi kaba olur.
- Çenesi normal olan, akilli ve güzel olur.
- Uzun sakalli kişi hünersiz olur.
- Sik sakalli kişi kabadir, sohbetini de uzatir.
- Siyah ve az sakalli olmak zekaya delildir.
- Hiç kili olmayan köse adamin hilesi çok olur.
- Sakali değirmi olanin kemali de çoktur.
- Kafasi enli olan ahmaklik illetine tutuktur.
- Boynu çok uzun olanin olgunluğu az olur.
- Boynu ince olan cahil olur.
- Boynu kalin olan gece gündüz yiyici (obur) olur.
- Boynu kisa olanin hilesi çok olur.
- Boynu normal olanin işi iyilik yapmaktir.
- Her uzvu normal olan, şüphesiz ki güzel olur.
5. nevide ise bedenin diğer uzuvlarinin (omuz, kol, parmak, tirnak, göğüs vs.)
insan karakteri ile ilişkisi ele alinmiştir.
Marifetnamenin bir çok konulan gibi, fizyognomiyle ilgili kismi da ayri bir
araştirma gerektirmektedir.

ڪےєνмєк ßαzєη ναzgєçмєуi ßiŁмєктiя..
Bazen...! Unutmak Gerekiyormuş UNUTANI..
нєяşєч вєиdє вαşLαя вєиdє вітєя.
06-16-2008 08:48 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Sahinde Hülya
Kayıtsız

 
Mesaj: #33
RE: İLM-İ SİMA
akasya Yazılan:
Mimoza Yazılan:
akasya Yazılan:Kan grupları
En paylaşımcı A grubu
Kalabalık insan toplulukları ve yerleşik ama daha kırsal yaşam gerilimleri baş edebilmek üzere ortaya çıkmıştır. Psikolojik özelliklerinin bazıları, kalabalık çevresel kitlelerin ihtiyaçlarına katlanabilmekle gelişir. Büyük bir olasılıkla, bu oluşumun içindeki bireyde olması gereken en önemli özellik, paylaşımcı yapıdır. İlk A'lar, karmaşık bir hayatın meydan okumalarına karşı duyarlı, kurnaz, istekli ve akıllı olmak zorundaydılar. Ancak bütün bu niteliklerin tek bir yapıda toplanması gerekiyordu. Belki de bu bugün bile A'ların daha gerilimli bir yapıya sahip olmalarının bir nedenidir. Sıkıntılarını içlerine atarlar. Fakat patladıklarında da dikkatli olmalısınız. O gruplarının çok başarılı olduğu gerilimli ve sıkışık liderlik pozisyonlarına A'lar pek uygun değildir. Bu onların lider olamayacakları anlamına gelmiyor. Ama içgüdüsel olarak, çıkar gözeten liderliği istemezler.
selam...
-cok entrasan... paylasim icin yeniden teşekkürler
-sanki A grubu, ikizler burcuna özelmis gibi, hani ikizlerde paylasmayi severya o yüzden... baska hangi burc var paylasabilen henüz bilmiyorum...hımm
-yazilanlar ne kadarda dogru, bence... -ok

-belki astrolojiyle ilgisi olmayabilir ama benim 4 cocugum var 4 de benim kan grubumdan, A-negativ... bir aciklama yapan olursa memnun olurum...
-ha babalarinin kan grubu 0 olur... simdiden teşekkürler

selam ve dua ile kalin...

valla mimoza ikizlerle ilgisi var mı bilmem ama ben ikizlerin evine yerleşmiş bir akrebim ve benim kan grubum da A(-) a ile ilgili bütün özellikler var bende
şimdi bide ben illa aykırı olacam ya babam A (+) annem .abim ,kardeşim 0(+) tek negatif benim (ha mimoza allah korusun bir kaza keder olursa bana oradan kan yollarsın dimi gülüm (-) pek bulunmuyo da)
-kiz akasya, ne diyorsun sen ya, demek bizim kandan pek yok, yani 'özelmiyiz' hımm utandım ...
-ya yollamsina yollarim ama senelerdir kansizlik cekiyorum ya, arada bir ilac/serum aliyorum yoksa seve seve biliyorsun.. oldu olacak kanimida paylasirim ne olacak.... ya bana kan lazimsa, sen gönderecekmisin gözkýrpma

kal sevgiyle...
06-16-2008 08:57 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
nev_bahar Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 90
Üyelik Tarihi: May 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #34
Cvp: İLM-İ SİMA
Yüz Okuma Sanati


Yüz Yapısı ve İnsan Karakteri İlişkisi
(Tarihten Günümüze Gelişim Süreci)
Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın "Marifetname"si
Yüz Yapısı - İnsan Karakteri İlişkisinin Günümüzdeki Uygulamaları
Kolay Fizyognomi Notları
Yüz Çizgileri İçin Değişik Bir Sistem
Yüz Yapısı
Yüz Yapısı ve Görsel Hafıza
Ağız Yapısı (Ağzın Bilgi İşaretleri)
Yüz Yapısına Göre Teşhis
Resimlerle Yüz Yapısı Örnekleri

http://rapidshare.com/files/38871001/yuz...sanati.rar
OKUMAK İÇİN TIKLAYIN.FREE YE BASTINIZ MI STİLL01 MİNUTES YAZAR SANİYELER YAVAŞ YAVAŞ AZALIR BEKLEMENİZ LAZIM..SEMBOLLER ÇIKIYOR .SEMBOLLLER 4 TANE OLUCAK HARF VE KELİME ,BAZEN ÇOK ÇIKIYOR.KEDİ ŞEKLİNDE OLANLARI KUTUYA YAZMANIZ LAZIM.KUTUCUĞA YAZDIKTAN SONRA DOWNLOAD DİYORSUN.YUKARIDAKİ BAŞLIKLAR HALİNDE KONULARIN AÇIKLAMALARI VAR.

ڪےєνмєк ßαzєη ναzgєçмєуi ßiŁмєктiя..
Bazen...! Unutmak Gerekiyormuş UNUTANI..
нєяşєч вєиdє вαşLαя вєиdє вітєя.
06-16-2008 09:26 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
nev_bahar Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 90
Üyelik Tarihi: May 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #35
Cvp: İLM-İ SİMA
1. BÖLÜM
YÜZ YAPISI & İNSAN KARAKTERİ İLİŞKİSİ
(TARİHTEN GÜNÜMÜZE GELİŞİM SÜRECİ)
1. FİZYOGNOMİNİN MEYDANA ÇIKMASI VE GELİŞİMİ
1.1. Kavram
"Fizyognomi" terimi, Yunanca physis -doğa ve gnomon- yorum kelimelerinin
birleşimidir. Giovanni Battista Della Por-ta (1535-1615)'ya göre gnomon, aynı
zamanda yasa, kural anlamına gelmektedir; yani, fizyognomi "doğa yasası"
demektir. Della Porta'ya göre, doğanın belli kurallarına uyarak "belli vücut
biçimlerine göre belli ruh hallerini" öğrenebiliriz.
Çok eski dönemlerden başlayarak, bilginler insanın yüz yapısı ile karakteri
arasında bir ilişki kurmağa çalışmışlardı. Bu yöntemin temelinde insanın beden
yapısı ve psikolojisi arasında doğal bir bağlantının olduğu inancı yatmaktaydı.
Bilimsel temelden yoksun olmasına rağmen fizyognomi, karakter özelliklerinin
tipolojisi için önayak olmuştur.
1.2. Gelişimi
Fizyognomi, sistemli bir şekilde ilk kez Çin'de gelişmiştir. Çinliler, insanların
yüz biçimlerine göre insanların karakter özelliklerini okuma yöntemini
kullanmış, ayrıca başarı düzeylerini belirleme yöntemini kullanmışlardı. Sonraki
dönemlerde değişik uygarlık merkezlerinde fizyognomiye ilişkin bilgiler
sistemleştirilip geliştirilirken, belli özelliklere sahip değişik ekoller ve sistemler
ortaya çıkmıştır.
Eski Çin yüz okuma uzmanlarına göre, yüzü oluşturan unsurlardan beşi çok
önemlidir. Bunlar kaşlar, gözler, ağız, burun ve kulaklardır. Eski metinlerde
onlar beş önemli organ olarak geçmektedir. Bu organlardan birisinin bile dengeli
bir biçimde olması en az 10 yıl mutlu yaşam demektir. Tüm organların aynı
şekilde dengeli biçimde olması bu mutluluğu orantılı şekilde arttırıyor. Bu
organların incelenmesinden sonra sırada alın, elmacık kemikleri, şakaklar, çene
ve kırışıklar gelmekte, en sonunda ise derinin rengi, ayrıca, gözlerin parlaklığı,
biçimi, göz küresi ve göz kapaklan inceleniyor.
Çin fizyognomi uzmanlarına göre, onların sistemi insanların uzun ömürlü
olmaları konusundaki gerçekleri bulacaktır. Çin sistemine göre, insan yüzünde
belli konumlar ve çizgiler mevcuttur. Bunların her biri belli bir yaşı
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

2
belirlemektedir. Onlar, bir dizi "uzun ömürlülük belirtileri"ni de tespit etmişler.
Çinlilerin fizyognomi sistemi bugün de incelenmekte ve geliştirilmektedir.
1.2. Aristo'nun Fizyognomiye İlişkin Görüşleri
Fizyognomi ile ilgili bilgilere Hipokrat, Aristo ve Pluto
gibi eski Yunan düşünürlerinin eserlerinde
rastlanmıştır. Aristo, fizyognomiyi kişilerin ruh halini
öğrenmek için kullanırken, Hipokrat bu usulle hastalara
teşhis koymuştur. Onun ölmüş insanın yüz şeklini tasvir
edişi bugün de doktorlar tarafından "Hipokrat maskesi"
olarak kullanılmaktadır.
Aristo'nun "De Natura Animalium" (1. Kitap) isimli
çalışmasında beden ve yüz yapısı ile insanın karakter
özellikleri arasında bağlantı kurulmaktadır.
Aristo'ya göre, insanın beden ve yüz yapısının belli bir
hayvana benzemesi, onun karakter özelliklerini ortaya koymaktadır. Aristo
insanın yüz yapısı, gözleri, alnı, kafa yapısı, derisinin rengi, saçının rengi,
gözünün rengi, bedenin tüy örtüsü, sesinin tonu, yürüyüşü, beden hareketleri,
bakışları, boyu ile ilgili karakter özelliklerini hayvanlardaki benzer özelliklerle
kıyaslamaktadır.
Aristo'ya göre, belli özelliğe sahip insanlar, benzeri oldukları hayvanların
karakter özelliklerini taşımaktadırlar. Yüz yapısı ve insan karakteri arasındaki
ilişki, Aristo'nun eserinde aşağıdaki şekilde geçmektedir .
Dudaklar
Dudakları ince ve ağız kenarları, dudaklar ileri uzandığında üst dudağın
alttakinin üzerine çıkacak şekilde gevşek olan insanlar alçakgönüllüdürler. Bu
aslan tipine uygun gelmektedir. Aynı şeyi büyük ve küçük köpeklerde de
görebiliriz. Dudakları ince, sert ve köpek dişleri hizasında yukarıya doğru
çekilmiş olan insanlar aşağı ve bayağıdırlar. Bu domuz tipine uygun gelmektedir.
Dudakları kalın ve üst dudak alttakinin üzerine çıkan insanlar aptaldırlar. Bu
eşek ve maymun tipine uygun gelmektedir. Üst dudağı ve üst damağı öne doğru
çıkan insanlar huysuz ve kavgacıdırlar. Bu, köpek tipine uygundur.
Burun
Burun deliklerinin duvarları kalın olan insanlar iyi kalplidirler. Bu öküz tipine
uygun gelmektedir. Burun deliklerinin duvarları ince olan insanlar hırçın bir
yapıya ve karaktere sahiptiler; bu köpek tipine uygun gelmektedir. Burun
delikleri dairevi olan insanlar alçak gönüllüdürler. Bu durum aslanlarla
benzerlik oluşturmaktadır.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

3
Burnu ensiz olan insanlar (sivri burunlular) kuşlara benzemektedirler.
Burnunun ucu enli olan insanlar aptaldırlar. Bu domuzlara uygun gelmektedir.
Direk alından başlayan gaga burunlu insanlar arsızdırlar; bu, karga tipine
uygun gelmektedir. Alından keskin bir şekilde ayrılan gaga burunlu insanlar
alçak gönüllüdürler. Bu kartal tipine uygun gelmektedir.
Burnun alınla birleştiği yerde çökük, burun kavisi yukarıya doğru eğilmiş olan
insanlar şehvetli ve ihtiraslıdırlar. Bu horoz tipine uygun gelmektedir. Düz ve
kalkık burunlu insanlar şehvetli ve ihtiraslıdırlar; bu geyik tipine uygun
gelmektedir. Burun delikleri geniş olan insanlar sinirlidirler. Bilindiği gibi bu
durum sinirlilik halinde ortaya çıkmaktadır.
Yüz Yapısı
Yüzü enli ve etli olan insanlar iyi kalplidirler; bu öküz tipine uygun gelmektedir.
Kemikli yüze sahip olan insanlar tedbirli, etli olan insanlar ise korkaktırlar.
Bunlar sırasıyla eşek ve geyik tiplerine uygun gelmektedir.
Küçük yüzlü insanlar cesaretsiz ve iradesizdirler; bu kedi ve maymun tipine
uygun gelmektedir. Büyük yüzlü insanlar tembeldirler; bu eşek ve öküz tipine
uygun gelmektedir. Dolayısıyla, yüz ne büyük, ne de küçük olmalıdır. En iyisi
orta büyüklükte olmasıdır. Yüzü aşırı küçük olan insanlar aşağı ve bayağıdırlar.
Asık suratlı insanlar somurtkan karakterlidirler. Allıkla boyanmış gibi yüze
sahip olan insanlar utangaçtırlar. Bilindiği gibi bu durum insan bir şeyden
utandığı zaman ortaya çıkmaktadır. Yanakları allanan insanlar alkoliktirler.
Bilindiği gibi insan alkol aldığı zaman yanakları allanıyor.
Gözler
Gözlerinin altı torbalaşmış insanlar alkoliktirler. Yüzünün bu bölgesi şişkin olan
insanlar ise yatmayı çok sevenlerdir. Nitekim, uykudan yeni kalkmış insanın
gözünün çemberinde şişkinlikler bulunur. Küçük gözlü insanlar cesaretsiz ve
iradesizdirler; bu maymun tipine uygun gelmektedir. Büyük gözlü insanlar
tembeldirler; bu öküz tipine uygun gelmektedir. Gözleri ne aşırı büyük, ne de
aşırı küçük olarak doğmuş birisi asil bir karaktere sahip olacaktır.
Çukur gözlü insanlar gaddardırlar; bu maymun tipine uygun gelmektedir. Patlak
gözlü insanlar aptaldırlar; bu eşek tipine uygun gelmektedir. Dolayısıyla, gözler
ne aşırı patlak, ne de aşırı çukur olmalıdır; en iyisi orta büyüklükte olmasıdır.
Gözü hafiften çökük olan insanlar alçak gönüllüdürler. Bu aslan tipine uygun
gelmektedir. Eğer aşırı çökük ise sakin ve usludurlar. Büyük öküz tipine uygun
gelmektedir. Buğulu gözlü insanlar hüzünlüdürler. Bilindiği gibi insan
hüzünlenince gözleri buğulanır.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

4
Alın
Alnı küçük olan insanlar aptaldırlar. Bu domuz tipine uygun gelmektedir. Alnı
aşırı büyük olan insanlar ağır kanlıdırlar. Bu öküz tipine uygun gelmektedir.
Alnı daire şeklinde olanlar aptaldırlar. Bu eşek tipine uygun gelmektedir. Alın
yüzeyi büyük olan insanlar hassas, basiretli ve anlayışlıdırlar; bu köpek tipine
uygun gelmektedir. Alnı düzgün kare eklinde olan insanlar alçak gönüllüdürler;
bu aslan tipine uygun gelmektedir. Alnı kırışık olan insanlar mağrurdurlar; bu
boğa ve aslan tipine uygun gelmektedir. Alnında kırışıklar olmayan insanlar
yalakadırlar. Dolayısıyla, alnın düz kırışıklı durumu kibirlilik, kırışıksız durumu
ise yalakalığı ifade ettiği için, en iyisi orta durum olacaktır.
Baş
Başı büyük olan insanlar hassastırlar. Bu köpek tipine uygun gelmektedir. Başı
küçük olan insanlar duygusuzdurlar; bu domuz tipine uygun gelmektedir. Kafası,
yukarıya doğru en-sizleşen insanlar (yumurta kafalı) arsız ve yüzsüzdürler; bu
eğri tırnaklı kuş tipine uygun gelmektedir. Kulağı küçük olanlar maymuna,
büyük olanlar ise eşeğe benzemektedirler. Köpeklerde ise kulaklar daha
orantılıdır.
Derinin Rengi
Aşırı esmer olanlar korkaktırlar; bu Mısırlı ve Habeş tipine uygun gelmektedir.
Aynı şekilde beyaz yüzlü insanlar da korkaktırlar. Bu kadın tipine uygun
gelmektedir. Dolayısıyla, mertliği ve cesurluğu ifade eden renk orta kıvamda
olmalıdır.
Saçın Rengi
Sarışın saçlı insanlar cesurdurlar; bu aslan tipine uygun gelmektedir. Saçları
aşırı kızılı olan insanlar kurnazdırlar; bu tilki tipine uygun gelmektedir. Yüz
rengi solgun ve değişik tonda olan insanlar korkaktırlar. Bu korku anında ortaya
çıkan duruma uygun gelmektedir. Bal sarısı renginde olan insanlar soğukturlar.
Soğuk olan insanlar ise yavaş hareketlidirler.
Vücut hareketleri yavaş olan insanlar ise ağır kanlıdırlar. Kırmızı renkliler
çabukturlar. Zira, hareketten ısınan vücut kızarıyor. Ateş kırmızısı renginde
olanlar çılgınlığa meyillidirler. Şöyle ki, bir cismin aşın ısınmış parçaları alev
rengini alıyor. Aşırı hırçın insanlar ise deliliğe yatkındırlar. Göğsünde renk
beliren insanlar sinirlidir. Bilindiği gibi insan sinirlenince göğüs bölgesinde bir
yangı oluşuyor.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

5
Gözlerin Rengi
Gözleri kızaran insanlar çabuk sinirlenirler. Göz rengi siyah olan insanlar
korkaktırlar. Bellidir ki, siyah renk korkaklığı sembolize eder. Gözleri tam siyah
değil de, kestane rengine yakın olan insanlar dengeli bir karaktere sahiptirler.
Parlak mavi renkli veya beyazımsı renkli gözleri olan insanlar korkaktırlar.
Bellidir ki, beyazımsı renk korkaklığı sembolize eder. Gözleri mavi değil de,
kestane renginde olanlar cesurdurlar. Bu aslan veya kartal rengine uygun
gelmektedir.
Gözleri koyu kestane renkli olan insanlar şehvetlidirler. Bunlar keçilere
benzetilebilir. Gözleri alev renginde olanlar arsız ve yüzsüzdürler. Bunlar
köpeklere benzetilebilir.
Parlak, fakat belirgin bir rengi olmayan göze sahip insanlar korkaktırlar. Gözleri
parlak olan insanlar ihtiraslıdırlar. Bunlar horozlara ve kargalara benzetilebilir.
Tüy Örtüsü
Bacakları kıllı olan insanlar şehvetlidirler. Bu keçi tipine uygun gelir.
Göğsü ve karın bölgesi aşırı kıllı olan insanlar başladıkları işi hiçbir zaman
bitirmezler. Bu kuş tipine uygun gelmektedir. Göğsü tamamen tüysüz olan
insanlar arsız ve yüzsüzdürler.Bu kadın tipine uygun gelmektedir. Bu yüzden ne
fazla kıllı, ne de fazla kılsız olması gerekir.
Omuzları kıllı olan insanlar da başladıkları işi bitirmezler. Bu kuş tipine uygun
gelmektedir. Boynunun arka tarafı tüylü olan insanlar asildirler. Bu aslan tipine
uygun gelmektedir.
Sakalı seyrek olan insanlar dengeli karaktere sahiptirler. Bu köpek tipine uygun
gelmektedir.
Kaşları kalın olan insanlar somurtkandırlar. Kaşları, burun tarafta aşağıya
doğru sarkan ve şakaklara doğru yukarı kalkan insanlar saftırlar. Bu domuz
tipine uygun gelmektedir.
Baştaki Tüyler
Saçları düz olan insanlar korkaktırlar. Kıvırcık saçlı insanlar da korkaktırlar. Bu
Habeş tipine uygun gelmektedir. Dolayısıyla, gerek düz, gerekse kıvırcık saçlar
korkaklığı sembolize ettiği için az dalgalı saçlar yüksek manevi değerleri ifade
etmektedir. Bu aslan tipine uygun gelmektedir.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

6
Alın üzerinde yukarıya ve arkaya doğru yönelen saçlara sahip kişiler asildirler.
Bu aslan tipine uygun gelmektedir. Burun hizasında alının ortasına doğru
saçları olan insanlar aşağı ve bayağıdırlar. Nitekim bu durum kölelere özgüdür.
Ses
Ses tonu aşağı olan insanlar küstahtırlar. Bu eşek tipine uygun gelmektedir.
Alçak tondan başlayıp yüksek tonla bitiren insanlar tatmin olmayan ve şikayetçi
insanlardır. Bu öküz tipine uygun gelmektedir. Yüksek, alçak ve kırılan bir sesle
konuşanlar sapıktırlar. Bu kadın tipine uygun gelmektedir. Yüksek ve düzgün
bir sesle konuşanlar köpeklere benzetilebilir. Zayıf, gevşek bir sesle konuşanlar
sakindirler. Bunlar koyun tipine uygun gelmektedirler. Yüksek sesle konuşan ve
bağıran insanlar şehvetlidirler. Bunlar keçilere benzemektedir.
NOT: Bunların dışında Aristo, insanın ayakları, vücut yapısı, omuzlar ve boynu,
boyu, beden yapısı, bakışları ve göz mimikleri, yürüyüşü ve karakter özellikleri
konusunda da belli görüşler ortaya koymaktadır.
Aristo, daha sonra devamcıları Polemon (M.Ö. II yy.) ve At-hamanti (M.Ö. IV yy.)
fizyognomi yöntemiyle kendi dönemlerinde yaşamış bir çok şahısın karakter
özelliklerine ilişkin yazılar yazmışlardır. Aristo'nun yöntemi uzun müddet
kendinden sonraki bilginler için bir kaynak olmuştur.
15. ve 16. yüzyıllardan itibaren fizyognomi kişilerin karakter özelliklerinin
belirlenmesinde sıkı bir şekilde kullanılmıştır. Fizyognomi; doktorlar, din
görevlileri, filozof ve hakimlerin başvurdukları bir yöntem olmuş ve büyük
toplumsal ilgi görmüştür.
17 yüzyılda engizisyon mahkemeleri yüz ve beden yapısına göre "gerçekliği"
tespit ediyorlardı. Buna göre de, fizyognomi; kehanet, falcılık, astroloji vs. ile sıkı
bir şekilde kullanılıyordu. Fizyognomi alanında Avrupa'da bu konudaki önemli
gelişme Johann Caspar Lavater'in çalışmaları sonucu gerçekleşmiştir. Lavater'in
ve ondan sonra Franz Jozef Gall'ın söz konusu incelemeleri Avrupa'da bu konu
üzerine büyük tartışmalara yol açmıştır.
1.3. Johann Caspar Lavater (1741-1801)
Fizyognomi alanındaki önemli gelişmenin temeli 15 Ekim 1741'de Zürih'te
doğmuş İsviçreli ilahiyatçı, fizyognomist ve yazar Johann Caspar Lavater (1741-
1801) tarafından atılmıştır.
Lavater 1769'dan yaşamının sonuna dek din görevlisi olarak çalışmıştır. 1775
yılında Leypsig'de "İnsan Doğasının Tanımlanmasına Yardımcı Olacak
Fizyognomik Fragmanlar" (Physiognomische Fragmente zur Beförderung der
Menschen-kenntnis und Menschenliebe, 1775-1778) eseri o dönemde eşsiz bir
yankı uyandırmıştır. Johann Caspar Lavater'e göre yüzün her bir öğesi; göz, alın,
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

7
burun, kulak, ağız, çene vs. ayrı ayrı ve birbirine olan ilişkileri içinde psikolojik
anlam taşır, kişilik özelliklerini gösterir. Lavater'in bu çalışmasının bilimselliği
üzerinde tartışmalar olmuşsa da, söz konusu eser konuyu daha da popüler
kılmıştır.
Lavater, Zürih'in Fransızlar tarafından alınması zamanı yaralanmış, 2 Ocak
1801 yılında ölmüştür.
2. FRENOLOJİ
2.1. Franz Jozef Gali (1758-1828)
Fizyognomiye yakın bir alan olan Frenoloji de karakter
özelliklerinin tespiti konusunda değişik bir yöntem
uygulamıştır.
"Frenoloji" terimi, Yunanca phrenos -karakter, ahlak ve
lygos- kuram kelimelerinin birleşimidir. Frenolojinin
gelişimi, Avusturyalı bir hekim ve nöroanatomist olan
Franz Jozef Gall'ın çalışmalarıyla sağlanmıştır.
Gali, 9 Mart 1758 yılında Tiefenbronn'da (Almanya) doğmuştur.
Gali, okul yıllarından itibaren arkadaşlarının yüz
yapısı ile kişisel yetenekleri arasında bağlantı kurmaya çalışmış, örneğin, iri
gözleri olan öğrenci arkadaşlarının iyi sözel hafızaya sahip olduklarım tespit
etmiştir. Gall'a göre, bu hafıza türü kafanın, göz bölgesinin arkasında yerleşen
kısmıyla ilintilidir.
Gali, eşya, yer, isim, sayı, söz ve gramer hafıza türlerini ayırarak onları kafanın
belli yerlerine "koymuş", ayrıca cesurluk, dürüstlük, iletişimsellik gibi
yeteneklerin, ebeveynlere karşı olan sevgi hissinin, nesil devam ettirme
güdüsünün de alanlarını belirlemiştir. Bu tezlerini sistemleştirerek Gali ve
talebeleri insanın ahlaki ve entelektüel niteliklerinin bulunduğu yerleri
belirterek ayrıntılı bir kafatası haritası çıkarmışlardır.
Gall'ın kuramına göre, kişilik ve akıl, kafasında yerini bulan bölüm ve çizgilerin
sınırlarını çizer. Bu bölümler beynin yüzeyinde, yani dış çeperinde yayılmıştır.
Bu bölümlerden hangisi daha gelişmiş ve yayılmışsa, o bölümün karşıtı olan
yetenek o derecede gelişmiştir.
Beyindeki bu gelişmeleri kafatasından izlemek mümkündür. Bu anlamda
kafatası, insan aklının boyutlarını, yetenek ve becerilerinin sınırlarını gösteren
bir haritadır. Böylece, Gall'ın öncülüğünde frenoloji (phrenology) oluşarak bilim
tarihine girmiştir, ilginçtir ki Gali, bu terimi kabul etmemiştir. Nitekim, bu
konuda şöyle söylemektedir: "Beni yeni bilim olan frenolojinin babası olarak
adlandırıyorlar. Fakat bu böyle değildir. 'Frenoloji' kelimesi benim talebem
Spurzheim tarafından ortaya atılmıştır. Ben ise bu terime karşıyım ve
'kefalolskopya', 'kranioskopya', 'kranioloji' terimlerini kullanıyorum". Az zaman

8
içinde Gall'ın kuramına gösterilen ilgi ülke sınırlarını da aşmıştır. Fakat, Gall'ın
kuramı daha ilk adımda politika ve din çevrelerinden sert tepkiler almış,
hükümet Gall'ın kuramını zararlı bularak bu konudaki görüşlerini yaymasını ve
tebliğ sunmasını yasaklamıştır.
Bundan dolayı Gali, Jean Gaspard Spurzheim ile birlikte Berlin'e gelerek
faaliyetini burada devam ettirmeye başlamış ve bu faaliyeti Berlin'de bilimsel
çevreler tarafından büyük ilgi ile karşılanmıştır. Gali, Almanya'nın nerdeyse tüm
kentlerini gezip dolaşmış, her yerde tebliğler sunmuş ve konuşmalar yapmıştır.
Az bir zaman içinde Gali, çevresine çok sayıda taraftar toplayabilmiştir. Fakat, o
Almanya'da fazla kalamamış ve Jean Gaspard Spurzheim ile birlikte Paris'e
gitmeye karar vermiştir. Fransa'da büyük saygınlık gören Gali, yaşamının
sonuna dek (1828) burada kalarak 5 ciltlik temel eserini tamamlamıştır. Gali 10
yıl içinde tamamladığı çalışmasında frenoloji alanındaki bilgileri bir araya
getirerek sistemleştirmiştir: Genel Olarak Sinir Sisteminin ve Özellikle Beynin
Anatomisi ve Fizyolojisi (Anatomie et physiologie du systeme nerveux en general
et du cerveau en particulier, 1810-1820).
Spurzheim ise 1814 yılında Fransa'dan İngiltere’ye, göçmüş, 1832 yılında ise
Amerika'ya gelerek çalışmalarını bu ülkede sürdürmüş, Harvard ve Boston
üniversitelerinde profesörlük yapmıştır.
Frenoloji, o dönemde İngiltere ve Fransa'da gelişme ortamı bulmuştur. Bu
ülkelerde süreli yayınları olan çok sayıda frenoloji dernekleri kurularak
gelişmeye başlamıştır. Gall'ın araştırmaları Rusya'da da ilgiyle karşılanmıştır.
Ştaps-lekar P. Puzino Avrupa'ya seferleri zamanı 1813-1814 yıllarında Paris'te
Gall'ı dinlemiş, daha sonra eserini Rusça'ya çevirmiştir. 1816 yılında St.
Petersburg'da Gali ve Spurzheim'm yeni sistemi konusunda kitap basılmış, fakat
eserin materyalist ruhu birçok çevreler tarafından iyi karşılanmamıştır.
1824 yılında D.M. Vellanskiy "Gall'ın Kranioskopisi" adı altında açık dersler
vermek istemişse de, bu kuram "Hıristiyan dinine karşı" olduğu için izin
verilmemiştir
Gali 22 Ağustos 1828 yılında Paris'te ölmüştür. Eserleri:
- "Philos. mediz. Untersuchungen ueber Natur und Kunst im kranken
und gesunden Zustande deş Menschen" (1792);
- "Anatomie et physiologie du systeme nerveux en general et du
cerveau en particulier, ete." (1810 -1820);
- "Introduction au cours de physiologie du cerveau" (1808)
- "Sur les fonctions du cerveau" (1822);
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı
BUNLAR KİTAPTAN BAZI PARÇALAR ASLINDA ŞEKİLLERLE DAHA GÜZEL ANLATILMIŞ.

ڪےєνмєк ßαzєη ναzgєçмєуi ßiŁмєктiя..
Bazen...! Unutmak Gerekiyormuş UNUTANI..
нєяşєч вєиdє вαşLαя вєиdє вітєя.
06-16-2008 09:30 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
nev_bahar Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 90
Üyelik Tarihi: May 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #36
Cvp: İLM-İ SİMA
3. BÖLÜM
YÜZ YAPISI - İNSAN KARAKTERİ
İLİŞKİSİNİN GÜNÜMÜZDEKİ UYGULAMALARI
XX. yüzyılda sanayinin gelişimi işletme, yönetim, insan kaynakları alanlarında
çeşitli yöntemlerin uygulanmasına neden olmuştur. Çok sayıda deneyler
yapılması yoluyla yüz okumayı yeni temele oturtma çabaları olumlu sonuçlar
vermeye başlamış ve geniş uygulama alanı bulmuştur. 1940'lı yıllarda Amerikalı
hukukçu Edward Vincent Jones, yüzün dilini araştırmak üzere bir enstitü
kurmuştur. Bunu izleyen yıllarda Robert L. Whiteside ve William F. Burtis'in bu
konudaki kapsamlı çalışmasında altmış sekiz ana yüz özelliğini bin iki yüz denek
üzerinde test etmiş ve sonuçların istatistik analizinde yüzde doksan üç oranında
başarıya ulaştığını belirtmiştir.
Günümüzde dünyanın birçok üniversitelerinin sosyal psikoloji bölümlerinde
yürütülen araştırmalar, yüz okumanın bilimsel temellerini oturtmaya
çalışmaktadır. Dünyaca ünlü firmaların; MCI, General Electric ve American
Airlines gibi devlerin, yüz okumayla ilgili danışmanlık hizmetlerinden ve
eğitimlerinden yararlandıkları bilinmektedir.
ABD'de yönetim psikolojisinde ve mesleki faaliyetlerde (özellikle, işe kabul etme
ve görevlendirme zamanı) fizyognomi yöntemlerine başvurulmaktadır. Örneğin,
yönetici adaylarını seçerken, adayların fotoğrafları (yandan ve önden) 195 ayrı
ayrı belirtileri içeren özel fizyognomi tablolar yardımıyla inceleniyor. Bundan
sonra, inceleme sonuçlarına dayanarak neredeyse, başvuran adayların %80'i geri
çevriliyor.
Fizyognomi bugün disiplinler arası bir araştırma dalı haline gelmiştir. Bu gün
fizyognominin değişik eğitim programlarında zorunlu disiplin olarak
okutulduğunu görebiliriz. Psikoloji, tıp ve biyoloji gibi doğrudan bağlantılı
bölümlerin yanı sıra iletişim, istihbarat, polis, kriminoloji, turizm, işletmecilik,
insan kaynaklan, ressamlık vs. gibi onlarca bölümde fizyognomi okutulduğunu
görebiliriz. Kitabın sonraki bölümlerinde göreceğimiz gibi, bugün fotoğrafların
incelenmesi yoluyla hastalara teşhis koyma, tarihi resim eserleri üzerinde
inceleme yaparak tarihi şahsiyetlerin karakterlerini belirleme gibi metodlarda
fizyognomiden başarıyla yararlanılmaktadır.
Son yıllarda Türkiye'de de söz konusu alana ilginin arttığı ve bu yönde bazı
çalışmaların yapıldığını görmekteyiz. Konuyla ilgili çalışmalar yapan uzmanlar
Mehmet Auf ve Dr. Murat Toktamışoğlu tarafından "Yüz Okuma, iş ve Sosyal
Yaşamda Yüz Okuma Teknikleri" adlı bir çalışma yapılmıştır.
Birçok alanlarda; finans sektörü, ilaç, sigorta ve hizmet sektörü ile özel ve
kamudaki birçok şirket bu konuda eğitim ve danışmanlık hizmetinden
yararlanmaktadırlar. Uzmanlar, yüz okumanın falcılık ve geleceği okumaolmadığını söylerken, yüz okuma uzmanlarının, bilimsel geçmişleri olan ve
konuyla ilgili bilimsel çalışmaları olan kimseler olduğunu da özenle
vurgulamaktadırlar.

ڪےєνмєк ßαzєη ναzgєçмєуi ßiŁмєктiя..
Bazen...! Unutmak Gerekiyormuş UNUTANI..
нєяşєч вєиdє вαşLαя вєиdє вітєя.
06-16-2008 09:31 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
nev_bahar Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 90
Üyelik Tarihi: May 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #37
Cvp: İLM-İ SİMA
YÜZ ÇİZGİLERİ İÇİN DEĞİŞİK BİR SİSTEM
Fizyognomi uzmanlarına göre, başın belli kısımları arasındaki orantıya göre,
insanın karakter özelliklerini tespit etmek mümkündür. Bu konuda en bariz
ilişki çene ve yüz arasındaki orantıdır. Çenesi ve yüzü büyük olan kişilerde zeka
yeteneği gelişmiş düzeydedir. Küçük çene ve büyük yüz pratiğe yatkın karakterli
insanlara özgüdür.
Yüz biçiminin uzunluğu enine oranla daha fazla olan kişiler, canlı ve etkileyici
yapıya sahip ve teoriye meraklıdırlar. Enli yüzler ise sayısal bilimlere meyilli
olmanın bir belirtisidir. Bu tip yüzlerde ayrıca, çene kısmının eni alın kısmının
pratik zekanın üst düzeyde geliştiğinin bir göstergesidir. Bu tür yüz yapısına
sahip kişiler görevlerini zamanında ve eksiksiz yerine getiriyor, onlar arasından
vicdanlı ve adaletli işçiler çıkıyor. Fakat, bu tipler iyi yönetici ve organizatör
değildirler. Fizyognomi uzmanlarına göre, yüzün uzunluğu burnun uzunluğunun
üç katına eşit olarsa, yüz avucun enine eşit olmalıdır. Bu tür yüz yapısı dengeli
insanlara özgüdür.
Yüzün üç bölgesinden her birisi bir yaşamsal boyutu yansıtmaktadır. Üst kısım
insanın düşünme ve zeka faaliyetini, entelektüel yeteneğini; orta bölge insani
duygularını; aşağı bölge ise maddi dünyasını yansıtmaktadır. O yüzden, belli bir
kişinin yüz bölgeleri arasındaki orantıya dikkat yetirmek gerekmektedir. Bu,
kişinin gelişme düzeyine ilişkin fikir yürütmeye olanak sağlayacaktır.
Günümüzde fizyognomi uzmanları yüz okumada daha fazla özellikleri dikkate
almaktadırlar. Aşağıdaki tabloda ünlü bilim adamları V. I. Kulikov ve S.B.
Ovde'nin yüz okumayla ilgili araştırmalarının sonuçları verilmiştir.
Yüz Yapısı Psikolojik Özellikler
Düz köşeli çene yapısı Strese dayanıklı
Kabarık elmacık kemikleri Sosyal, duygularına hakim olamama
Aşağı sarkmış yanaklar Duygularına hakim olabilme, cesurluk
Yanağı gamzeli Geçimsizlik, riski seven, tutkulu
Yüksek alın Mantıklı, durumu tümüyle değerlendirebilme
Dik dörtgen şekilli Muhakeme gücü yüksek, zihinsel faaliyete
yatkın
Dikey alın Gelişmiş fantezi, aşırı titiz
Kabarık alın İradesi güçlü, dominant
Kavis şekilli kaşlar Duygusallık
Kaşlar arasının geniş olması Kendine hakim olmada yetersiz, gösterişli
olmaya yatkın
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ ¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

28
Enli kaşlar Çevresinden etkilenmeyen, kapanık, içedönük
Kabarık gözler Kadınsı karakter, aşırı duygusal, tahammüllü
Uzun kirpikler Duygusal, disiplinsizlik
Büyük burun Geçimsizlik, cesur
Yüz Yapısı Psikolojik Özellikler
Kalkık burun Optimist, saf, iletişime yatkın
Kamburlu burun Kendine hakim olma, gelişmiş çağrışımlı
düşünme yeteneği, görsel hafızası zayıf
Ucu aşağıya doğru sarkmış
burun Kurnaz, müziğe yatkın
"İki kat" burun İletişime yatkın, depresyona yatkın
Burun köprüsü belirgin Arın işlerden kaçan, kaygısızlık, optimist
Büyük ağız Maddiyata yatkın, tembel
Büyük üst kesici dişler Açık, maddi zenginliğe ulaşmak isteyen
Çenede gamze İşine konsantre olan
Büyük kulaklar Cesur, barışçıl
Kepçe kulaklar Cesur, dinamik dengelilik, duygularına
hakim olan
Gevşek kulak memesi Acıya dayanamama
Üçgen şekilli kulak memesi Duygularına hakim olabilme, özün biçim
üzerinde dominantlığı
Kısa boyun Tahrik olmayan, sakin
Kabarık adem elması Cesur, fantezi gücü zayıf
Tarihi şahsiyetlerin yüz çizgilerinin incelenmesi her zaman ilginç sonuçlar
vermiştir. Örneğin, Winston Churchill'in çene yapısını bulldog çenesine
benzetmişlerdir. Bu anlamda, Batılı siyasi akımların mensupları onu bulldog gibi
azimli birisi olarak değerlendirmişlerdir. Çevresindekileri her zaman itaat altında
bulundurmuş, ona karşı gelenleri bastırmış II. Yelizaveta'nın çene yapısı
egemen bir karakterin belirtisidir.
Saç dizimi M-şekilli bir biçime sahip olan Abraham Lincoln, yüksek ideallere
sahip bir kişi olmuştur. Fizyognomi uzmanları, Hitler'in yüzünde gaddarlığın
tüm belirtilerinin olduğunu ifade etmektedirler. Yüz derisi aşırı derecede
gerilmiş olması onu acımasız birisi olduğunun göstergesidir. Kısa, fakat enli alın
onun zekalı ve korkmaz olduğunu ifade etmektedir. Kaşları ve gözleri arasında
küçük düzlem şekilli (ayrıca kalkık ve sert) bir bölgenin olması onun demir
iradeye sahip olduğunun göstergesidir. Kabarık elmacık kemikleri ile orantılı bir
biçimde yerleşmiş yüksek burun sırtı sınırsız bir hükümranlık arzusunun
belirtisidir.
Ünlü İspanyol ressam Vidal Quadras burun konumuyla ilgili kendi teorisini
geliştirmiştir: "insanın burnu nasılsa, karakteri de öyledir. Quadras çok sayıda
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

29
saray mensubu ve zenginlerin portrelerini çizmiştir. Ona göre, insanın karakter
özelliklerini belirlemede en güvenilir organ burundur.

ڪےєνмєк ßαzєη ναzgєçмєуi ßiŁмєктiя..
Bazen...! Unutmak Gerekiyormuş UNUTANI..
нєяşєч вєиdє вαşLαя вєиdє вітєя.
06-16-2008 09:33 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
nev_bahar Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 90
Üyelik Tarihi: May 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #38
Cvp: İLM-İ SİMA
YÜZ YAPISI
1. Uzun yüz (dik dörtgen şekilli): Alnın genişliği yaklaşık çenenin genişliği
kadardır.
Bu yüz tipi asil tip adlandırılmaktadır. Böyle bir yüz yapısına sahip olan kişiler
yüksek entelektli, duyarlı ve dengelidirler. Bu tip kişiler tedbirli ve
sağduyuludurlar. Bazen de bu tip kişiler yöneticilik, organize etme yeteneğine
sahip olup, amaca doğru ilerlemede kararlılık gösterebilmektedirler.
2. Üçgen şekilli yüz: Yüksek ve geniş alın, elmacık kemikleri kabarık, küçük ve
kemikli burun, çökük gözlü, küçük ve azıcık öne çıkmış çene. Elmacık kemikleri
ve çene arasındaki bölge kemiklidir.
Bu tür yüz yapısına sahip olan kişiler az duyarlıdır. Bu ayrıca yüksek zeka
belirtisidir. Böyle kişiler, ayrıca, hilekâr ve aksi bir karaktere sahiptir. Bazen bu
tip insanlar ihanet etmeğe de yatkındırlar. Ajanların ve ihanet eden kişilerin
büyük bir kısmının yüz yapısının üçgen şekilli olduğu söylenilmektedir. Bu
insanlarda sadakat ve bağlılık duygusu yoktur.
3. Yamuk şekilli yüz: Üçgen şekilli yüz yapısıyla birçok ortak özellikleri vardır.
Bu tipin alnı geniştir. Sivri olmayan ve biraz ensiz çeneye sahiptir.
Bu tür yüz yapısına sahip kişiler ukala, duyarlı, artist tiplidirler. Bu tiplerde
savaşçı ruhu yoktur. Bu tür kadınlar iyimserdirler. Onlar çevresindekiler için iyi
bir ortam oluşturarak mutlu bir yaşam sürdürebilirler.
4. Kare şekilli yüz: Genelde sert, eğilmez, bazen de acımasız bir karaktere
sahiptirler. Bu tip insanlar konuşkan olmayıp, kaba, algılama gücü zayıf, fakat
iradeli bir yapıya sahiptirler, insanlarla ilişkilerinde şeffaf ve doğrudan bir
tutum sergilerler. En belirgin özellikleri kararlı olmalarıdır. Bu tip insanlar da
başarıya ulaşmak için yorulmadan çabalarlar. Liderlik etme isteklerinin güçlü
olmasına rağmen, bu tip insanlar arasından iyi yöneticiler çıkmaktadır. Bu tip
yüz yapısına sahip olan kadınlarda da egemen olma isteği yüksektir.
5. Yuvarlak yüz yapısı: Bu yüz yapısına sahip olan kişiler iyi kalpli, yumuşak
karakterli ve barışçıldırlar. Çok ender hallerde böyle kişiler nefsine
düşkündürler. Onlar konfor ve eğlenceyi severler. Şöhret tutkuları yoktur. Fakat,
belli ölçüde kibirlidirler.
Yuvarlak yüzlü birisinin burun köprüsü yüksek, elmacık kemikleri kabarık,
gözleri parıltılı iseler, kararlı ve gayretli bir şekilde amacına doğru ilerleyebilme
özelliğine sahiptir. Bu kişiler arasından ünlü liderler ve komutanlar çıkıyor.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

31
Yüz Çizgileri
1. Kaşlar:
Uzun ve kalın kaşlar ideal kaş tipidir. Dengeli bir şekilde (yapısı, rengi, kalınlığı)
gelişmiş kaşlar; duyguların, aklın ve karakterin de dengeli olduğunun
belirtisidir. Sert kıllı kaşlar ise aksi karakterin belirtisidir.
Kaşlar, sahibinin çevredeki insanlarla ilişkilerini yansıtır. Düzgün kaşlar,
sahibinin çevredeki insanlarla iyi ilişkiler kurabildiğinin göstergesidir. Dış
uçlarındaki tüyler dik duran ve yukarıya doğru kalkan kalın kaşlar, sahibinin
cömert ve cesur olduğunun göstergesidir. Bu tip kişilerin doğuştan başarılı
doğdukları söylenmektedir. Dış uçların aşağıya doğru eğilmesi utangaçlık
göstergesidir. Bu tip kaşların yapısı ve rengi sönük etki uyandırırsa, bunun iç
enerjinin tükenmesinin bir göstergesi olduğu düşünülmektedir.
Zarif ten fonunda belirgin düzgün ve uzun kaşları olan erkekler, yüksek
entelekte sahip olmaları ile bilinirler. Aynı tip kaşları olan kadınlar rüküş olarak
bilinirler. Bu kadınlardan genel kabul görmüş davranış kurallarına aykırı her
türlü hareket beklenir. Kısa kaşlar her zaman tam karşıt durumu gösterir. Kısa
ve kalın kaşlar çabuk sinirlenen tiplere özgüdür.
Kalın ve dik kaşlara sahip olan insanlar "şeytani" bir karaktere sahiptirler. Dik
kaşlar her zaman isyankâr, başına buyruk ve uzlaşmaz bir karakterin
belirtisidir. Kalın ve birbiriyle birleşen kaşlara sahip kişiler egemen olmaya
meyillidirler. Böyle kaşlara sahip olan kadınlar güçlü karakter yapısına
sahiptirler. "Ev kadını" tiplemesi bu kadınlara uymaz. Yüksek kaşlar gayretlilik
ve çalışkanlık belirtisidir. Çok aşağıda yerleşmiş kaşlar ise bunun tersinin
göstergesidir. Ortadan bükük kaşlara sahip olan kadınlar bağımsız ve gizemli bir
yapıya sahiptirler.
2. Göz kalbin aynasıdır
Güzel ve hoş gözlere sahip birisi sağlıklı, iradesi güçlü, akıllı ve enerjik bir
karakter yapısına sahiptir. Bu tip gözler ışık ve olumlu enerji yayarlar. Göz
kapakları sağlamdır. Etkileyici bir ifadeye sahiptirler.
Büyük gözler, duyarlı bir kalbe sahip olmanın, bazen de lider olma isteğinin bir
belirtisidir. Çok ender hallerde böyle insanlarda inanılmaz bir kararlılık vardır.
Küçük gözler, sahibinin somurtkan ve içine kapanık birisi olmasının bir belirtisidir.
Göz irisinin büyük olması kişinin iç dünyasının dengeli ve sakin, küçük
olması ise dengesizliğinin belirtisidir. Bu durum çevredeki insanlarla olan
ilişkilere de yansır.
Göz irisinin rengi:
􀂾 Siyah, kahverengi, yeşil - enerjik,
􀂾 Mavi - hassas
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

􀂾 Açık kahverengi - içine kapanık
􀂾 Gri – sadakatli
Gözlerin yerleşimi:
Her iki gözün aynı yatay hatta olması cömertlik belirtisidir. Erkeklerde hafifçe
aşağıya sarkmış üst göz kapağı olgunluk, aşırı aşağı sarkmış üst göz kapağı ise
enerjinin tükenmesinin belirtisidir. Büyük alt göz kapağı keşmekeşli yaşamın
belirtisidir. Aşırı sarkık alt göz kapağı tutkuların kontrol edilemediğinin
göstergesidir. Şişkin kapaklar yaşamdan bıkkınlığın belirtisidir. Gözlerin dış
kenarı kırışıklar arasında kayboluyorsa bu, etkileme gücünün belirtisidir.
Göz Türleri
1. "Ejderha gözü" - canlı parlaklığı olan büyük gözler. Bu gözler genelde,
egemenlik gücüne sahip insanlarda bulunuyor.
2. Badem gözlü (bazen kirpikleri yukarıya katlanmış) -Bunlar, narin yapılı
insanlardır.
3. "Aslan gözü" - kapaklan kırışıklı büyük gözler. Liderlik vasfına sahip
insanlarda bulunur.
4. "Fil gözü" - dar, çekik ve aşırı enli kapaklan olan gözler. Genelde şişman
insanlara özgüdür. Bu tip insanlar sakin bir karaktere sahiptirler.
5. "Kaplan gözü" - sarımsı parlaklığa sahip yuvarlak gözler. Cesur
karakterli insanlara özgüdür.
6. "Koyun gözü" - sarımsı siyah irisli dar ve küçük gözler.
7. "At gözü" - üçgen köşeli ve sarkık kapaklı büyük gözler.
8. "Domuz gözü" - üst kapağı katlanmış ve irisi mat olan gözler.
9. "Kurt gözü" - irisi aşın büyük olan gözler.
Yaşı kırkın üzerinde olan kişilerin gözleri, karakter okumada en iyi bilgi
kaynağıdır.
3. Burun:
Yuvarlak uca ve biçimli deliklere sahip olan burun, ideal burun olarak kabul
edilir. Aşırı büyük burun delikleri kişilik eksikliğinin belirtisidir. İdeal buruna
sahip insan güçlü bir kişiliğe sahip olur. Uzun burun, belirgin bireycilik
belirtisidir.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

33
Gözler, ağız ve çene ile orantılı olan uzun burun güçlü karakter yapısının; kısa
burun samimiliğin ve nikbinliğin belirtisidir. Kemikli uzun burun kibirlilik,
geçimsizlik, kendini beğenmişlik göstergesidir. Belirgin kamburlu, kemikli ve
uzun burun genelde, somurtkan insanlara özgüdür. Yüksek ve düzgün burun
köprüsü ideal burun köprüsü olarak kabul edilir. Bu tip burun köprüsü genelde,
sağlıklı insanlarda bulunur. "Asılı damlaya" benzeyen burun ucuna sahip
insanlar genelde, yaşam aşkıyla doludurlar. Gaga burunlu kişiler etkileyici,
kurnaz, çoğu zaman kincidirler. Etli, büyük ve "soğan şekilli" burun ucu
samimilik ve sıcakkanlılık belirtisidir. Kabarık delikli kalkık burun başına
buyrukluk, kendini kontrol edememe belirtisidir. "İkikat burun" korkaklık; aşırı
küçük delikleri olan burun hoşgörü, enli burun kendini beğenmişlik, kırmızı burun
ise ahlaksızlık belirtisidir.
Burun üzerinde siyah lekeler fiziksel yetersizlik belirtisidir. Kadınlarda aşırı
belirgin burun gençlik yıllarındaki kötü yaşam şartlarının belirtisidir. Düz ve dar
delikli burun üzerinde küçük kambur açgözlülük belirtisidir. Nefes alındığı
zaman büyüyen burun delikleri kendini kontrol edememe göstergesidir.
4. Ağız:
Kadınlar için küçük, erkekler için ise orantılı ağız ideal kabul edilir. Ağzı büyük
olan kadınlar cesurdurlar. Bu da erkeklerin hoşuna gitmiyor. Ağzı küçük olan
kişiler genelde, zayıf karakterli olup, geçim sıkıntısı yaşarlar. Ağız kapalıyken
dudakların temas hattının ince olması kişinin titiz ve kuralcı bir karaktere sahip
olduğunu gösterir. Büyük ve köşeleri aşağıya sarkmış ağza sahip insanlar güçlü
iradeye sahiptirler. Onları etkilemek zordur. Devamlı titreyen dudaklar
güvensizlik belirtisidir.
Kavis şekilli küçük ağız (köşeleri hafiften aşağıya meyilli) genelde, hassas
insanlara özgüdür. Şişkin dudaklar başarı belirtisidir. Simetrik ve düzgün bir
şekilde açılıp kapanan ağız duyguların dengeliliğinin belirtisidir. Ağzın köşeleri
ile gözleri birleştiren kırışıkların olması zor yaşam şartlarından
kaynaklanmaktadır. Burun deliklerinden ağız köşelerine doğru kırışıkların
olması sinsilik belirtisidir. Üst dudağın alt dudağı örtmesi kararsızlık, alt
dudağın öne çıkması ise bencillik belirtisidir.
Ağzının bir tarafı hafiften eğilmiş tipler başına buyrukturlar.
Dudaklar üstünde kırışıklar ihtiyarlama belirtisidir. Dudaklardaki derin
kırışıklar gençlik yıllarında refah, olgunluk yaşlarında ise yokluklardan haber
verir.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

34
5. Kulaklar
Düzgün biçimli kulaklar mutlu çocukluğun belirtisidir. Biçimsiz ve solgun
kulaklar .ise bunun tersini gösterir. Aşırı büyük ve aşırı küçük kulaklar kişilik
yetersizliğidir.
Kulakların yerleşimi: Kulağın üst sınırı kaşlardan yukarı-daysa yüksek entelekt;
kaşlarla göz arasındaysa orta üzeri entelekt, gözlerden aşağıdaysa düşük
entelekt belirtisidir.
Kulak memesinin düzgün biçimli olmaması dengesiz kişilik anlamına
gelmektedir. Kulak memelerinin uzun olması kaygısızlık, az belirgin olması
titizlik, çok büyük olması bilgelik belirtisidir.
Kulak memesinin hafiften ileri çıkması içtenlik, iç kulak kavsinin gerilmiş
olması kendine hakim olabilme, iç kulak kavsinin öne çıkması ise kendini kontrol
edememe belirtisidir.
Pembe renkli kulak: Sağlıklı olma, kulak içinde benlerin olması ise hastalık
belirtisidir.
6. Yüz kemikleri ve çene
Kaş üzerindeki kavislerin yüksek ve kabarık olması iradeli ve güçlü olma, yüz
hatlarının az belirgin olması iradesizlik ve güçsüzlük belirtisidir. Kemikli ve
büyük çene güçlü karakter, sarkık alt çene ise psikolojik sorunların göstergesidir.
Çene hatlarının az belirgin olması yumuşak başlılık, bu tip bir çenenin hafiften
ikiye ayrılması ihtiras gücü, aşın ölçüde ikiye ayrılması ise yalnızlığa meyillilik;
enli şakaklar kurnazlık; büyük çene ihtiraslara hakim olabilme, bazen ise aşırı
kendini beğenmişlik göstergesidir.
Enli ve kabarık alın zekilik ve bilgelik; enli ve düz alın yetenekli olma; ensiz alın
içine kapanıklık ve somurtkanlık, böyle bir alının düz olması ise aptallık
göstergesidir.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

7. BÖLÜM
YÜZ YAPISI VE GÖRSEL HAFIZA
Görsel hafıza yeteneği kişilere göre değişmektedir. Şöyle ki, insanın bir kişiyi
tanıması için onu birkaç defa görmesi gerekmektedir. Bazıları yakından tanıdığı
birisini iki-üç sene görmeyince çok kolay bir şekilde unutabiliyor. Diğer taraftan,
bazı insanlar görüştükleri kişilerin yüzünü çok kolaylıkla hatırlarlar.
Muhtemelen, bu tür insanların ilk görüşte aldıkları izlenim kalıcı bir şekilde
hafızalarında yaşıyor. Bu yetenekler genelde, dedektiflerde, otelcilerde vs.
gelişmiştir. Bu kişiler, meslekleri icabı çok sayıda kişiyle görüşmek
durumundadırlar. Dolayısıyla, görüştükleri kişileri hatırlamak ve tanımak
ihtiyacı doğuyor. Bu, önemli bir artıdır. Çünkü, görüştüğünüz şahsı ilk görüşte
tanırsanız, o kendini size daha yakın hissedecektir. Aksi durumda, yani
görüştüğünüz şahısları tanıyamadığınızda, onlarda size karşı bir kırgınlık hissi
uyandırabilir ve hatta onları size karşı saygısız davranmaya zorlayabilir.
Bu yeteneğin iyi gelişememesi kişinin, karşılaştığı insanların dış görünüşünü
algılayan görsel zekasını yeterince kullanmamasından kaynaklanmaktadır. Bu
tip şahıslar çevresindekilere bakıyor, fakat görmüyorlar. Karşılaştığı kişiler
onları ilgilendirmiyor ve bu yüzden gereken dikkati göstermiyorlar. Zayıf ilgi
zayıf dikkati, zayıf dikkat ise zayıf hafızayı doğuruyor. Bu bir kuraldır.
Kendisinin hafıza yeteneğini geliştirmek isteyen birisi, baktığı yüzü incelemeli,
ona büyük dikkat göstermelidir. Böylece, tüm dikkat, baktığı kişinin dış
görünümü üzerine odaklanacaktır.
Bu kişilere, insanların yüz yapılarını inceleme yeteneklerini geliştirmeleri için
fizyognomi ile ilgili belli bilgilere sahip olmaları önerilebilir. Fizyognomi, onların
bu konudaki yeteneklerini geliştirmeleri için büyük avantaj sağlayacaktır.
insanların yüzlerini hatırlayabilirle yeteneğinizi geliştirebilmek için, gördüğünüz
her kişinin fizyognomik özelliklerini (başın ve yüzün genel yapısı, burun, ağız,
gözler, kulaklar) incelemeniz gerekmektedir. Ayrıca, bu sırada devamlı şekilde
"ben sizi bir daha yeniden gördüğüm zaman tanıyacağım" gibi bir düşünce içinde
olmamız gerekiyor. Bu düşünce açık ve ayrıntılı izlenim konusunda irademizi
kuvvetlendirecektir.
Böyle bir şeyle ilgilenmemiz, ayrıca insanların yüz yapılarını dikkatle
incelememiz, sarf ettiğimiz çaba ve zaman karşılığında bir artı sağlayacaktır. Bu
arada, bir taraftan hafızamızı geliştirirken, diğer taraftan da fizyognomi
alanında belli bilgiler edinmiş olacağız.
Çok az sayıda insan, uzun süre görmediği bir tanıdığını iyi bir şekilde
hatırlayabilir. Dolayısıyla insanlar, aslında yakından tanıdıkları kişilerin dış
görünüşünü tanımlamaya çalışırken çoğu zaman komik duruma düşerler. Bu
konuda kendinize bir test uygulayın.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

36
Sonuçta, gördüğünüz zaman kolaylıkla hatırlayacağınız birisi tasvir etmeye
kalkıştığınızda çok az şey hatırladığınızın farkına varacaksınız.
İlk gördüğünüz kişiye dikkatlice bakın ve alnının yüksek veya kısa, geniş veya
ensiz olmasına; kaşlarının düz veya kavis şekilli olmasına ve rengine; burnunun
tipine (gaga burun, Roma tipli, Yunan tipli, kalkık burun vs.); ağzının büyük
veya küçük olmasına, dişlerinin durumuna ve büyüklüğüne; bıyık veya sakalının
olup olmamasına (eğer varsa uzun ve kısalığına) dikkat gösterin. Bu
gözlemlerinizi karşılaştığınız tüm insanlar üzerinde uygulayın ve onun hakkında
bir rapor sunacakmışsınız gibi (tüm kariyerinizin bu rapora bağlı olduğunu farz
ederek) detaylara önem verin. Bu metodla incelenen yüz yapısı kolay kolay
unutulmaz. Birkaç benzer egzersiz eksik olan yeteneklerinizin geliştirilmesi
açısından çok faydalı olacaktır. Siz yüz hatlarını ayırmayı öğrenecek ve merak
duyduğunuz için net bir şekilde hatırlayabileceksiniz.
Daha sonra hayalinizde, karşılaştığınız kişilerin resimlerini çizmeye çalışarak
onları hatırlamaya çalışın. Karşılaştığınız kişilerin hayali resmini beyninizde
canlandırma tekniğini benimseyerek, uzun süre sonra bile, daha önce
karşılaştığınız kişileri kolaylıkla tanıyabileceksiniz. Hayali resmin beyinde
tekrar tekrar canlandırılması kişiyi tekrar görmekle eşanlamlıdır. Muhtemelen,
bir fotoğrafı veya portreyi hatırlamanın ve hayali resmini canlandırmanın çok
kolay olduğunun, buna karşılık gerçek hayatta gördüğünüz bir kişiyi
hatırlamanın ne kadar zor olduğunun farkına varmışsınızdır. Halbuki, işin
esprisi alışkanlıklarda yatmaktadır. Şöyle ki, birkaç egzersiz sonucunda canlı
insanları da portreleri kadar kolay hatırlamayı öğreneceksiniz.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

8. BÖLÜM
AĞZIN BİLGİ İŞARETLERİ
Ağız, insan yüzünün en
belirgin uzvudur. Ağız
ölçüsünün (dudakların uzunu
ve eni) belirlenmesinde
kullanılan yöntem; göz
bebeklerinin merkezinden
dudakların kapanma hattına dikey indirilmesi şeklindedir. Genelde, erkeklerde
ağzın büyüklüyü kadınlardakinden daha fazladır.
Fizyognomi, ağzın büyüklüğüne ve biçimine göre insanın iç enerjisini
belirlememize olanak sağlar. Ağzın büyük ve ağız köşelerinin aşağıya doğru
sarkmış olması kişinin iradeli ve dış baskılardan az etkilenen biri olduğunun
göstergesidir. Bununla birlikte, ağız köşelerinin konumu ile ilgili düşünceler
farklıdır. Örneğin, C. Darwin dudak köşelerinin aşağıya doğru sarkmasını
ağlama eyleminin bir kalıntısı olduğunu söylemiştir. Gerçekte, insan ağlayacak
bir duruma düştüğünde veya depresyondayken ağız köşeleri aşağıya doğru
sarkar, insan gülüyor, şakalaşıyor
ama, ağız köşelerinin aşağıya doğru
sarkması onun keyfinin yerinde olmadığını ortaya koyar.
Diğer araştırmalar köşeleri hafiften aşağıya sarkmış kavis şekilli küçük ağzı
hassaslığın, duygusallığın ve bilimsellikten uzak olmanın belirtisi olarak kabul
etmektedirler. Ağız köşeleri yukarıya doğru sarkan kişiler ise açık kalpli,
çalışkan ve üstün zekalı oluyorlar.
Küçük ağız zayıf irade ve yaşam mücadelesi kaygısının belirtisidir. Japonlar
erkeklerin büyük, kadınların ise küçük ağızlı olmalarından hoşlanıyorlar.
Kadınının ağzının büyük olması erkeksi bir karaktere sahip olmasının
belirtisidir. Bu da erkeklerin hoşuna gitmez.
Gözlemler sonucu dudakların bir birine fazla sıkılmış ve dişlerin bir birine yakın
olmasının, kişinin ısrarcılığının, sıkı şekilde kapalı ağzın ise kararlılık ve
çalışkanlığın göstergesi olduğu ortaya konulmuştur. Bunun aksine olarak ağzın,
özellikle alt çenenin sarkması sonucu genişlenmesi insanın psikolojik faalliğinin
azalması anlamına gelmektedir. Ağzın simetrik bir şekilde açılıp kapanması
duyguların dengeliliğini göstermektedir. Ağzın bir tarafında dudakların daha
fazla bir birine sıkılmış olması ve bu taraftaki köşenin aşağıya sarkmış olması
yüz felci, dişlerin konumunun düzgün olmaması ve aksi karakterli insanlarda
ortaya çıkmaktadır. Devamlı titreyen ağız ("at ağzı") sinirlilik belirtisidir.
Dudaklar üzerindeki kırışıklar yaşlanmanın en doğal belirtisidir. Ağzın
köşelerine doğru inen kırışıkların olması kişinin zor bir hayat geçirdiğini
gösterir.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

38
Yukarıda söylenenleri özetlersek, ağzın büyük olmasının cesurluk ve yalancılık,
küçük olmasının korkaklık ve ciddilik, dudakların bir birine sıkılmış olmasının
iradelilik, dudakların gevşek olmasının ise aptallık belirtisi.olduğunu
söyleyebiliriz. Bunun dışında, ağzın devamlı açık olması dimağ zayıflığı,
kretenizm, ayrıca burunla solunumun zorlaştığı ağız iltihaplanması
durumlarında gözlemlenmektedir.
Fizyognomide dudakların ölçüsü, şekli ve rengine büyük önem verilmektedir.
Şekilden de görüldüğü gibi, dudakların ölçü ve biçimleri farklılık arz etmektedir.
Maalesef, M.M. Gerasimov, dudakların sınıflandırırken, sadece anatomik
biçimlerle yetinmektedir. Oysa dudaklar, psikoloji ve hastalık bağlamında ele
alınarak incelenmelidir.
Değişik fizyognomi okulları, dudakların anatomik biçimlerini psikoloji ve
hastalık bağlamında ele almaktadırlar. Bu okullardan birine göre, kalın ve
büyük dudaklar alaycılık ve hazırcevaplılık, ince ve küçük dudaklar yalancılık ve
sinsilik, üst dudağın kalın olması adaletsizlik, alt dudağın uzun olması ise
şıpsevdilik ve zeka belirtisidir. Belirgin dudak memesine sahip dudaklar
kararlılık ve aktiflik, gerilmiş dudaklar ise saflık ve işlerin kötüye gittiğinin
göstergesidir.
Diğer bir fizyognomi okuluna göre ise, özellikle kadınlarda 7 dudak türü
mevcuttur.
a) Papyon şekilli dudaklar en kadınsı olanıdır. Bu tür dudaklar çekicilik,
rüküşlük, hassaslık ve aynı zamanda samimiyetsizlik ve yalancılık
belirtisidir. Bu tür dudaklar erkeklerde şöhret tutkusu ve ciddiyetsizlik
anlamına gelmektedir.
b) Islak dudaklar çabuk arkadaş edinebilen, her türlü ortama çabuk uyum
sağlayan, enerjikliği ve hassaslığı ile seçilen hareketli, konuşkan, açık
sözlü insanlarda görülmektedir.
c) Zarif ve ince küçük dudaklar alçak gönüllülük, zeka, samimilik ve
ciddilik belirtisidir.
d) Donuk, fakat çekici ve ince dudaklar ihtiraslı, çok zarif, fakat bazen
kendine aşırı hakim bir yapının göstergesidir. Bu tür insanlarda
bağlanma duygusu zayıftır. Onlar her konuda kendi fikirlerini söylerler
ve kıvrak zekalıdırlar. Aşırı ince dudaklar, kendilerinden her türlü
kötülük beklenen kaba insanlara özgüdür.
e) Harmonik dudaklar ince biçimli, hafiften ironili dudaklardır. Bu tip
dudaklar genelde gerçeklikle duygusallığı bağdaştırabilen şair ruhlu ve
yüksek entelektli kadınlarda görülmektedir.
f) Asimetrik dudaklar. Üst dudağın büyük olması duygusal davranmama,
akılcı düşünme ve egemen olma isteğinin belirtisidir. Bu durumda,
ayrıca alt dudağın büzülmüş olması erkeklerde iktidarsızlık, kadınlarda
ise cinsel isteksizlik alametidir.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

39
g) Kalın (şişkin) dudaklar hem hassaslık, hem de iradelilik belirtisidir. Bu
tiplerin belirgin özelliği, kendilerini çok iyi kontrol etmeleri, aşırı
soğukkanlılık ve zevklere düşkün olmalarıdır.
Fransız doktor Michael Renault, dudak semptomlarının kriminolojide
kullanılmasını önermiştir. Ona göre, dudak izleri parmak izlerinden fazla önem
taşır. Nitekim, dudak yüzeyi daha özgün bir yapıya sahiptir. Birkaç bin deney
üzerinde yaptığı gözlemler sonucu Renault, bir ikiz çift dışında bir birinin aynısı
olan hiçbir iki dudak izine rastlamamıştır. Dedektiflerin fikrince, Renault'nun
yöntemi ellerin hasar görmesi durumunda kaza ve cinayet kurbanlarının ayırt
edilmesinde çok faydalı olabilir.
Ağız biçimine, dahası öpüşme anındaki dudak şekline bakarak partnerin
karakterini öğrenmek mümkündür. Öpüşme anındaki "dudak geometrisi" ciddi
bilimsel araştırma açısından eşsiz bir malzemedir. Daha 20. yüzyılın başlarında
öpüşme tarzının ortaya çıkarılmasına dayanan test tertip olunmuştur. Bu testte
deneyden, dudaklarını rujla boyayarak sevgilisinin dudağı ve yanağı yerine
beyaz bir kağıdı "öpmesi" isteniyor. Bu tür "öpüşme" iziyle kişilerin karakterinin
ve karşı t~.«ı-fa olan hislerinin belirlenmesi mümkündür.
a) Düzgün çember şekilli iz: Partner tam güveni hak ediyor.
b) Deforme olmuş çember şekilli iz: Duygular ciddi değil.
c) Hilal şekilli iz: Partner samimidir, fakat bu, tam garanti anlamına gelmez.
d) Deforme olmuş hilal şekilli iz: ihtiraslı anlarda verilen sözler tutulacaktır.
e) Düzgün yatay hat şeklinde iz: Partner iyi kalpli birisidir.
f) Parçalanmış karo şekilli iz: Partner sado-mazoşisttir.
g) Deforme olmuş dikey hat şeklinde iz: Korkak bir partner.
h) Düzgün zikzak şekilli iz: Partneriniz sizden nefret ediyor.
Teşhis koyma zamanı dudakların rengi de büyük önem taşımaktadır. Rengi
neredeyse yüz derisiyle aynı olan solgun dudaklar, çoklu kan kaybından sonra
ortaya çıkan anaemia (kansızlık) hastalığının belirtisidir. Siyanoz dudaklara
kalp ve akciğer hastalarında rastlanmaktadır. Kuru, çatlamış ve kabuk bağlamış
dudaklar ağır enfeksiyon hastalığın belirtisidir. Kırışmış, köşeleri siyahlaşmış
dudak ve dili olan ağız devamlı açık-tıksa ve seyrek nefes hareketleri, yaklaşan
ölümün belirtisidir.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

ڪےєνмєк ßαzєη ναzgєçмєуi ßiŁмєктiя..
Bazen...! Unutmak Gerekiyormuş UNUTANI..
нєяşєч вєиdє вαşLαя вєиdє вітєя.
06-16-2008 09:35 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
nev_bahar Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 90
Üyelik Tarihi: May 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #39
Cvp: İLM-İ SİMA
YÜZ YAPISINA GÖRE TEŞHİS
İnsan yüzü gerçekten kalbin aynasıdır.
Mimiklerin derin zenginliği, kan
dolaşımı sürecinin gözle görülebilmesi,
sinir uçlarının yakın olması, kısacası
temel duyu organlarının bu bölgede
toplanmış olması, yüze bakarak
vücuttaki tüm gelişmelere ilişkin fikir
söylememize olanak sağlar, insan
vücudundaki her türlü fiziksel ve
psikolojik patolojik gelişmeler bilinçaltı
aracılığıyla yüzdeki mimiklerin değişmesine neden oluyor.
Deneyimli doktorlar, yüz ifadesine göre insanın sağlık durumu, onun bağışıklık
sistemi potansiyeli ve nihayet, karakter yapısı ve psikolojisi hakkında bilgi
edinebiliyorlar. Rusya'nın ünlü iç hastalıkları uzmanı G.A. Zaharin, hastanın dış
görünüşüne bakarak neredeyse yüzde yüz teşhis koyabiliyordu. Bir zamanlar
N.I. Pirogov, hatta "Hasta insanın Yüzü" haritasını çıkarmıştı.
O, her bir hastalığın insan yüzünde belli bir iz bıraktığını iddia ediyordu. Fakat,
insanın yüz ifadesine göre teşhis koyma yöntemi Uzakdoğu ülkelerinde (özellikle
Çin ve Kore) yaygın şekilde kullanılmıştır. Tibet tıp yöntemlerini bilen hiçbir
deneyimli doktor hastanın yüzünü dikkatle incelemeden.teşhis koymaz. "Yüz
okuma" sanatında kendi sistemini geliştirmiş birkaç ekol bulunuyor. Şöyle ki
Japonlar, yüzü genelde 3 bölgeye ayırıyorlar:
􀂾 Üst (alın bölgesi): Bu bölge vücudun ve ruhun genel durumunu yansıtıyor.
􀂾 Orta (kaşlardan burnun ucuna kadar): Bu bölgeye bakarak insanın
psikolojik durumunu görmek mümkündür.
􀂾 Aşağı (üst dudaktan çenenin altına kadar) Bu bölge insanın karakter
yapısını yansıtıyor.
Deneyimli bir yüz okuma uzmanı yüz derisine, onun rengine, nemliliğine, damar
ağının yerleşimine, kırışıkların yerleşimine ve derinliğine bakarak çok şey
söyleyebilir. Bunların yanı sıra, "hayat çizgileri" olarak adlandırılan beş uzvun
(kaşlar, gözler, burun, ağız ve kulaklar) durumu da dikkate alınır. Bu uzuvların
orantılı olması (biçim, renk, temizlik vs.) iyi bir belirtidir. Bu uzuvların önemlilik
derecesine dayanılarak, bazı alternatif tıp teşhis yöntemleri geleneksel
yöntemlerle bir arada kullanılmaktadır. Bu yöntemler arasında göz irisine göre
teşhis yöntemi, kulak kepçesine göre teşhis yöntemi, göz küresinin kılcal damar
ağına göre teşhis yöntemi sayılabilir.
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

41
Beş "hayat çizgisinin" ve yüzün üç bölgesinin incelenmesi, yüz okuma sanatının
temeli olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte insanın karakter yapısı ve
psikolojik durumu hakkında genel bir izlenim oluşturulabilmesi için yüz
kemiklerinin özelliklerini, çene biçimini ve genel yüz yapısını dikkate almak
gerekir. Son olarak, bu verilerin hastanın yaşı da dikkate alınarak
değerlendirilmesi gerekir.
Hastalığımız Yüzümüzde Yazılmıştır
Bazı insanlar doğuştan yüze bakarak insanın "içinden geçenleri" okuma
yeteneğine sahiptirler. Biz, bazen sokaktaki falcıların hızlı ve doğru şekilde ruh
halimizi, hatta geçirdiğimiz hastalıkları bilmesini hayretle karşılıyoruz. Falcının
ipuçları ise aslında, bizim yüzümüzdür. Ruh halinin belirlenmesini belli ölçüde
anlayabiliriz. Çember, oval, kare, üçgen ve yamuk şekilli yüze sahip olan
insanların karakter yapılarını belirlemek o kadar da zor değil. Bu yöntem eski
zamanlardan beri bilinmektedir.
Peki, nasıl oluyor da yüz çizgilerine göre hastalıklara teşhis koymak mümkün
oluyor? işin püf noktası her bir hastalığın da hastanın yüzünde kendine özgü
silinmez izler bırakmasıdır. Örneğin, günümüzde yaygın olan kalp ve damar
hastalıklarını ele alalım. Yüz çizgilerine göre enfarktüsü önceden haber vermek
mümkündür. Bu hastalığın teşhisinin konulmasında en güvenilir belirti, çene ile
alt dudak arasındaki bölgenin uyuşukluğa varacak kadar hissiyatı
kaybetmesidir.
Biraz daha yukarı göz attığımızda, üst dudakla burun arasında kırışıklığın
olması kalp kapaklarının yetmezliğinden haber verir. Kalp yetmezliğinin
başlangıç belirtileri dudakların zaman zaman morarması şeklinde ortaya çıkıyor.
Böyle bir belirtinin görülmesi doktora başvurmak için ciddi bir nedendir. Kalp ve
kan dolaşımı organları üzerindeki aşırı baskının en önemli belirtisi her iki
tarafta burun ve üst dudak arasında derin ve uzun kırışıkların olmasıdır.
Burun köprüsünün ince olması kalp nevrozunun bir belirtisidir. Kılcal damarları
belirgin tümsekli kırmızı burun, arter-yal kan basıncının yüksek olduğunu
gösterir. Düşük kan basıncı ise genelde, burnun kımızımsı mor renk alması
şeklinde kendini belirtir. Kalp hastalıklarının belirtisi kırmızımsı mor renk almış
burun kanatları, kan dolaşımı bozukluğunun belirtisi ise kulak kepçelerinin
balmumu rengini almasıdır. Şakaklar da teşhis açısından önemli bir bölgedir. Bu
bölgede deri altında uzun arteryal damarın belirgin olması ve yüzün zaman
zaman kızarması arteryal kan basıncının hızlı ve keskin bir şekilde yükseldiğinin
göstergesidir. Bu insanlarda hipertoni krizi olasılığı yüksektir.
Kalp sorunlarının diğer bir belirtisi de yanaklardır. Sol yanağın çökük olması
kalp yetmezliği şüphesi doğurur. Genç yaşlarda kan dolaşımı bozukluğunun
belirtisi saçların zamanından önce beyazlaşmasıdır. Boynun kısa olması kişinin
kalp hastalıklarına yakalanma olasılığının yüksek olduğu gösterir. Boynu kısa
olan insanlarda kalp sorunları dışında beyin damarlarının erken sertleşmesi
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

42
riski de yüksektir. Sağlık sorunları konusunda yüzde bulunan bazı "kozmetik"
bozukluklar da ipucu verebilir.
Örneğin, gözlerin altının torbalaşması ve genelde yüzün şişkin olması böbrek ve
kalkanbezi sorunlarının mevcut olduğunu gösterir. Gözler altında mor lekelerin
aniden ortaya çıkması ve uzun süre kalması birçok hastalığın varlığından haber
verir. Herkesin bildiği sivilceler ise hastalığın yüzümüzdeki "haritası"dır.
Onların yüzdeki yerlerine göre gerek cinsel hastalık, gerekse sindirim, sinir ve
endokrin sistemi bozukluğu ve diğer bozukluk teşhisi koymak mümkündür.
Bunların yanı sıra, deneyimli bir doktor hastanın sağlık durumunu derisine
(rengine, kuruluk derecesine vs.) bakarak değerlendirebilir.
Fotoğraflara Göre Teşhis Koyma
Bu gün fizyognomik veriler bir çok alanlarda olduğu gibi tıp alanında da
uygulamaya konmuştur. Avrupa'lı uzmanların geliştirildiği genetik sendromları
tanıyabilen yeni program bu alandaki uygulamaları daha da kolaylaştırmıştır.
Uzmanlara göre bilgisayar, hastanın yüz çizgilerini inceleyerek, deneyimsiz
doktorlara teşhis yapmada yardımcı olabilir. Hastanın resmini kullanarak
bilgisayar aracılığıyla Cornelia de Lange, Fragile X ve Williams-Beuren
sendromu gibi nadir görülen hastalıklar belirlenebilmektedir.
Yeni program yüzü, 48 noktadan oluşmuş şema şeklinde sunmaktadır. Bilgisayar
programı, bu noktaların konumlarını ve aralarındaki mesafeleri kıyaslayarak,
veritabanından ilgili bilgileri tarayarak, hastalık patolojisini tanımlıyor.
İlk teknolojiler olayların %60'ında doğru teşhis koymuşlardır. Program üzerinde
bazı düzeltmeler yapıldıktan sonra gözler, burun, ağız ve çene üzerinde daha çok
inceleme yaparak, olumlu sonucu %76'ya ulaştırmışlar. Önceleri bu alanda uygulanmış
metodlar daha az verimli olmuş, yüz parametrelerinin bir bütün olarak
ele alınıp incelenmesine o kadar dikkat göstermemişlerdir.
Cornelia de Lange sendromundan eziyet çeken hastalarda benzer belirtiler
bulunmaktadır. Bunlar zayıf gelişme, kısa boy, başta aşırı kalın saçlar, kollarda
biçimsizlik ve kalp yetmezliği gibi belirtilerdir. Bu hastalarda ayrıca, burun
üzerinde kavuşan ince kaşlar, uzun kirpikler, kısa ve kalkık uçlu burun gibi
belirtiler de bulunmaktadır. Bu hastalık iç organlarda yetmezlik ve önemli
ölçüde entelekt zedelenmesi gibi kötü sonuçlar doğuruyor.
Fragile X sendromu, çeşitli düzeylerde zihinsel özürlülüğe yol açabilen kalıtsal
bir sağlık sorunudur. Hastalık, kadınlardan çok erkekleri etkilemektedir. Bu
zihinsel sorunlar, hafif öğrenme güçlüklerinden, ağır zihinsel özürlülük ve
davranış bozukluklarına kadar değişiklikler gösterebilir.
Williams-Beuren sendromu hastası, "cin yüzü" olarak adlandırılan çok belirgin
bir yüze sahiptir. Bu yüzün özellikleri şöyledir: Kabarık alın, göz kapakları
üzerinde kalın katlar, aşağıya doğru sarkmış yanaklar, şaşı gözler, kısa burun,
Araştırma Serisi No.13 Yüz Okuma Sanatı

43
bir o kadar dışarı eğilmiş burun delikleri, etli dudaklar, küçük çene, büyük, fakat
düzgün bir şekilde yerleşmiş kulak kepçeleri. Bunun dışında, yüksek damaklar,
kuru deri, aşırı hareketli eklemler ve diğer belirtiler oluyor.
Fragile X sendromu zamanı, genelde erkek çocuklarda aşırı büyük alın, yüzün
asimetrik çizgileri, büyük çene, uzun ve ileriye çıkmış kulaklar gibi belirtiler
görülmektedir. Bu hastalığa yakalanmış çocuklarda zihinsel gelişim birkaç defa
düşük oluyor. Bu belirtiler çocukluk döneminde değil, büyüdükten sonra
görülmeye başlar. Yeni metodu kullanarak bu hastalıkların belirtilerini
öğrenerek daha erken yaşlarda teşhis koymak mümkün olacaktır.
Almanya'nın Essen kentinde üniversitenin Genetik Bilimler Enstitüsü'nün
doktoru Dagmar, çeşitli hastalıklara sahip olan 55 kişinin fotoğrafı üzerinde
Wieczorek bu programı kullanmıştır. Hastaların büyük çoğunluğuna doğru teşhis
konulmuş, başarı oranı %76 olmuştur.

ڪےєνмєк ßαzєη ναzgєçмєуi ßiŁмєктiя..
Bazen...! Unutmak Gerekiyormuş UNUTANI..
нєяşєч вєиdє вαşLαя вєиdє вітєя.
06-16-2008 09:38 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
galaxia
Kayıtsız

 
Mesaj: #40
BEYHAN'NIN FİZYONOMİ ANALİZİ
ALIN: Kişilerin düşünme şekillerini ve düşüncelerini geliştirme metotlarını gösterir

Bir meseleyi çözerken son derece yaratıcı ve orijinal çözümler ve fikirler üretirsin formaliteden kısıtlanmaktan katı kuralcılıktan hoşlanmazsın meseleleri kendi yöntemlerinle özgür serbest bir şekilde halletmekten yanasındır alçak ve geniş bir alının var yine bu tür konularda baskı gördüğünde engellendiğinde çabucak kızabilirsin ve cömertsindir eli açık birisindir yani kimseden iyiliğini esirgemezsin yuvarlak alınlısın buda çabuk kızan bir yapı verir ve öfke dolu bir kızsın Beyhan ebat olarak normal bir alın sağduyu sahibisin aklın başındadır Beyhancım profil resmin olmadığı için tahmini alnının orta kısmının kabarık olması ihtimalini düşünüyorum ve buda kişiye kuvvetli bir muhakeme yeteneği(meseleleri çözmek için çözüm yolları arama yeteneği) verir ki bu sende katmerli

BURUN: İş hayatındaki tercihlerini, finansal konulara duyarlılığını, iş tatmini ve güven konularına bakış açısını gösterir

Herkesin gözünün korktuğu ve kaçtığı detaylardan ve zor görevlerden kaçmazsın ve rahatlıkla başarılı olabilirsin dayanıklısındır çalışmaktan gocunmazsın tam tersine iş bitirici birisindir yaptığın işlerde aklını kullanırsın ve son derece açık sözlü ve samimisindir burun ebatları itibariyle hassas ruhlu birisin ama hayatın gerçek yanını da bilir ve idare edersin yani hayal ve gerçeği aynı anda algılayabilirsin şakadan mizahtan anlarsın hatta çok esprili biride olabilirsin ama bunu olumlu kullanırsın yani eşek şakaları sana göre değildir yine çözüm üreten yanın burada da açığa çıkıyor sen zor anların cankurtaranı olabilirsin can alıcı detayları şak diye yakalamakta ve sorunu çözmekte gayet başarılısındır genelde insan odaklısındır ve bütün hünerlerini başkalarının hayrına kullanmaktan çekinmezsin ayrıca biraz korkak bir yanında da vardır ciğerlerin hassas olabilir sevecen birisin ve yine yardım sever yönüne vurgu var korkaklık birazdan biraz daha çok olabilir 2.bir vurgu var aynı zamanda lider bir yanında vardır yani iş hayatında finansal konularda iplerin elinde olmasından hoşlanırsın aynı zamanda güçlü, inatçı cömert ve sabırsız olabilirsin cömertliğe çok vurgu var

GÖZLER: Hayata bakış açılarını, yeni fikir ve kişilere açık olup olmamayı ve stres düzeyini gösterir

Hayata karşı ciddi ve kapalı bir duruşun vardır cesursundur kolay yılmazsın sabırlısın yeniliklere karşı biraz sert tutum sergileyebilirsin ve hayatla inatlaşabilirsin ve biraz kurnazlık potansiyelin olabilir yerine göre çelme takmayı bilirsin bence Ama kurnazlık bile genelde iyi niyetlidir genelde art niyetsizsin ama dünyayı bazen gözünde büyütebilirsin ve hayal kırıklıkları yaşayabilirsin yine insan odaklı bir yapı uysal ve uyumlu birisin bence ama bazen sadakat noktasında cıvıtmalar ve işine gelmeyince sinirlenme vakaları görülebilir ayrıca biraz da değişken ve kararsız biraz ağır başlılıktan uzak olabilir ama genelde dengeli bir duruş sergilersin şimdi bu dengeye orijinal ve uygulamacı yaklaşıma ve kolay yıkılmayan sebatkâr ve inatçı yapıya 2.vurgu geldi hatta inat konusunda çok fazla vurgu var bence çok inatçısın Beyhan adalete ve eşitliğe inanır ve savunursun hayatın karşısında güçlü bir duruşun var

devam edecek
08-05-2008 12:58 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir