Değerlendir:
  • 13 Oy - 2.69 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Kızılderili Astrolojisi
Yazar Mesaj
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #1
Kızılderili Astrolojisi
Kızılderili astrolojisi (Şifa çemberi) Astroloji - 21.05.2007 - 12:44

Başlarken ;
Şifa çemberi, tüm dünyayı içeren bir çemberdir. Bu çemberin çevresinde gezinen bir kişi onun sınırları içinde ve dışında sayısız mucizeyle karşılaşabilir, en olağanüstü şeye ulaşabilir ve kendini tanıyabilir.
Kızılderililer bu büyülü çembere saygı duyar ondan öğrendiklerini anımsamak için günlük yaşamlarında sık sık başvururlardı. Onlar insan yaşamını doğum-ölüm-yeniden doğumdan oluşan bir çember olarak görürler. Değişen ( zamanlarda ) yaşlarda enerjilerinin akışını sağlamak ve kendilerini değiştirebilmek için kendi yaşamlarının çemberlerini tanımayı ve kutlamayı bilirlerdi. Yaşamın ve zamanın kandolaşımı ilerlerken değişen mevsimler gibi varlıklarının değişik dönemlerinden geçeceklerini anlarlardı.
Şifa Çemberi'nin özü değişimdir. Bu çemberi iyi anlamak için hep onun üstünde yüründüğünü düşünmek yeter.
Belirli bir noktada çembere girilir. Girdiği yer, insana belli güçler, yetenekler ve sorumluluklar verir. Başlangıç noktası insanın doğduğu ay tarafından belirlenir. İnsan yalnızca kendi ayında, kendi toteminde ve kendi unsurunda takılıp kalırsa, sonunda zorunlu olarak katılaşır ve hareketsiz kalır. Hareketsizlik gelişimin durması ve çemberin bütünlüğünün yadsınması demektir. Bu da yaşam gücünün ırmağını yalnızca kendi varlığıyla sınırlamak anlamına gelir.
Çemberin çevresinde gezinirken, insan içinden geçtiği değişik ayları, totemleri, bitkileri ve unsurları tanımalı ve öğrenmelidir. Böylece yaşamı sürekli akar ve değişir ve yaşam gücü yüreğinin derinliklerinde durmaksızın çarpar. İnsanlar çemberin belli bir noktasında edindikleri güçlü ve güçsüz yanları daima taşımak zorunda değildirler.
Çember üzerinde ilerleyip başka bir yere gelerek, gereksindikleri gücü kazanmaya çalışmalıdırlar. Çemberdeki her nokta yaşamı zenginleştirecek ve genişletecek yeni bir şey getirecektir.
Not: Kızılderililerde burçlar: Şifa Çemberi; orijinal adıyla " The Medicine Wheel: Earth Astrology " 1984 Sungur Yayınları tarafından Türkçeye aktarılan kitaptan derlenmiştir. Bu ilginç kitap ne yazık ki tükenmiş yenisi yayınlanmamıştır.


Kaynak; Mine Kavalalı-blog.milliyet.com
12-29-2008 01:01 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #2
RE: Kızılderili Astrolojisi
Kabileler

Kaplumbağa Kabilesi - Toprak:
Kaplumbağa kabilesinden olanlar, ilk ve en sağlam unsur olan toprakla ilişkili oldukları için dirençli kişilerdir. Toprak gibi, bu kişiler de dokundukları her şeye yardımcı olmak için çalışırlar.

Bu kabileye ait olan Kızılderili burçları ise şunlardır: Yabankazı, Kunduz, Bozayı.


Kelebek Kabilesi - Hava:
Kelebek kabilesinden olan insanların temel unsuru havadır ve bu insanlar tıpkı çevremizi kaplayan hava gibi sürekli bir dönüşüm ve değişim içindedirler. Hava gibi, dokundukları kişileri nesneleri değiştirme güçleri vardır. Tıpkı beklenmedik yönden esen güçlü bir rüzgar gibi bir anda her şeyi karıştırabilirler.

Kelebek insanları bedensel ruhsal ve duygusal olarak sürekli hareket halindedirler. Yaşam enerjileri onları, rüzgar gibi sarar ve yeni düşünceler, duygular getirir. Ancak hızlı ve ani enerji akımları nedeniyle ilgilendikleri konulardan birini gerçekten yakalamaları bazen zor olur.

Bu kabileye ait olan Kızılderili burçları ise şunlardır: Su Samuru, Geyik, Karga.


Kurbağa Kabilesi - Su:
Kurbağa kabilesinden olan insanlar, hızla akan, değişen ve değiştiren bir unsur olan suya benzeyen özellikler taşırlar. Duyguları tıpkı su gibi her an hareket halindedir. Çevrelerinde olup biten ve içlerinde geçen her şey yüreklerinde güçlü bir biçimde yankılanır. Kurbağa insanları çok duygusal kişilerdir ve kendi duygularına bakmaksızın diğer insanların duygularını paylaşırlar.

Bu kabileye ait olan Kızılderili burçları ise şunlardır: Puma, Ağaçkakan, Yılan


Fırtına Kartalı Kabilesi - Ateş:
Fırtına kartalı kabilesinden olan insanlar her zaman güneşin parlak ışığına bürünmüş gibidirler. Ateş ve güneş gibi onlar da dokundukları ve ilişki kurdukları her şeyi aydınlatırlar. Temel unsurlara kadar iner, bunların üstüne gerçekten değerli olanı yeniden yaratırlar. İçlerindeki enerji hiç sönmeyen bir ateş gibi yanar, durur ve çevrelerindekileri de etkiler. Yarattıkları değişiklikler, içlerindeki çekirdeğin gücünden gelir. Herhangi bir şeyi değiştirebilmeleri için, o şeyin onların ışıklarının erişebileceği bir yerde bulunması yeterlidir.

Fırtına kartalı insanları eylemcidir ve her zaman uğraş verebilecekleri yeni alanlar ararlar. Doğru yolu seçmek için hep içlerindeki ateşin gücüne başvururlar. İç güdüleri çok kuvvetlidir ve bundan yararlanmasını da iyi bilirler.

Bu kabileye ait olan Kızılderili burçları ise şunlardır: Ala Doğan, Mersin Balığı, Wapiti

astrocosmos.com
12-29-2008 01:09 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #3
Cvp: Kızılderili Astrolojisi
Aladoğan = Koç Burcu 1. bölüm Astroloji - 21.03.2008 - 20:16
( 21 Mart-19 Nisan )


Ağaçların çiçeklenme döneminde dünyaya gelen insanların hayvanlar alemindeki totemi aladoğan, bitkiler alemindeki totemi yabani hindiba, madenler alemindeki totemi ateş opalidir. Bu dönem ağaçların çiçeklenme dönemi ve doğunun koruyucu ruhu Wabun'un ilk ayıdır. Bu dönem doğanların uğurlu renkleri sarı, kabileleri Fırtına Kartalı'dır.
ATEŞ OPALİ
Opal taşı kuvars gibi su karışımlı bir silisyum-dioksit bileşimidir. Volkanik bölgelerdeki oyuklarda ve bazı toprak katmanlarında rastlanabilir. Sıcak su kaynakları yakınlarında, taşlaşmış bitki kökleri arasında da bulunabilir.Çok değişik renklerde görülebilen opalin yüzeyi cam pırıltısında ya da mum matlığında olabilir. Gözenekli olduğundan kolayca renk değiştirir. Bazen belirgin bir neden olmadan çatlar ve suyunu dışarı vurur. Doğada kare biçiminde bulunan opale "harlequine" adı verilir ve opallerin içinde en değerli ve ender rastlanan türüdür.Eskiden opal umut sembolü sayılır, bu taşı üstünde bulunduranların görülmez olacağına inanılırdı. Ateş opalin rengi, güneşin doğuşu ve batışındaki renklere benzetlir. Güneşin, ayın, ateşin gizil güçleriyle ilişkisi olduğu öne sürülür.
Romalılar devrinde opal soyluluğun simgesiydi. Çok değerli bir opal taşına sahip olan Romalı bir senatör söylendiğine göre taşı Marcus Antonius'a vermektense sürgüne gitmeyi yeğ tutmuştu. Öyküye göre Marcus taşı Kleopatra'ya hediye etmek istiyordu.
Fransız Kraliyet tacı ve Viyana Kraliyet arması da o devirlerde opal taşıyla süslenmişti. İngiltere'de bir aralar opal taşının uğursuz olduğu söylentisi çıkmış, uzun süre İngiliz dili konuşulan ülkelerde bu inanç geçerliliğini korumuştu. Son zamanlarda opal İngiltere'de yeniden aklanıp gözde taşlar arasına girdi.Opal taşına Amerika'nın her yerinde rastlanabilir, ancak gerçekten değerli olanları yalnızca ülkenin kuzey batısında bulunur.
Opalin bol bulunduğu ülkeler Macaristan, Meksika ve Avusturalya'dır. Siyah opallerin çoğu Avusturalya kökenlidir. Süt gibi saydam olanlar Meksika'dan gelir. Bazı opaller suya değince, bazıları da sudan çıkarılınca pırıltısını yitirir. Saydam bir opal taşını parmağınız arasında yuvarladığınızda taştan adeta küçük bir yıldız yağmuru saçılır.
Aladoğan insanlarına da taşları gibi sözcüğün somut ya da soyut anlamıyla sıcak ve sürekli bir gerilimin olduğu yerlerde rastlanabilir. Bu burcun insanları sıcağı ve güneşi severler. Yoğun hareket olan yerlerden, fiziksel, duygusal ve ruhsal enerjilerinin böyle yerlerde zorlamasından hoşlanırlar.
Taşları gibi onlar da çok gözeneklidir.Yanlış düşünce ya da yanlış insanlarla bağlantı kurdukları zaman çabucak üzülür dertlenirler. Çok açık yürekli insanlardır, her yeni düşünce ve görüşü benimseyip eyleme geçmeye hazırdırlar.. Bazen sonradan kendileri için zararlı olacak işlere de kalkışabilirler. Eğer yanlış bir ortamda ve çok yüksek bir gerilim altında kalırlarsa tıpkı taşları gibi çatlar, kendilerine ateş ve pırıltı veren yaşam güçlerini kaybederler. Taşları gibi ya durmaksızın çevrelerine ateşli bir enerji yayarlar ya da içlerindeki ateşin parladığı zamanlarda şimşek gibi çakarlar.
Sürekli ve düzenli bir alevle " harlequine" taşına benzeyenleri de vardır.
Üç türden hangisine benzedikleri, damarlarnda akan yaşam ateşini dizginlemeyi ve istedikleri biçimde kullanabilmeyi nederece öğrendiklerine bağlıdır. Enerjisini sürekli denetim altında tutabilen bir Aladoğan- İnsanına çok ender rastlanır. Böyle kişiler çevreleri için çok değerlidirler çünkü yalnızca yeni tasarıları yaşama uygulamakla kalmaz, enerjilerinin yardımıyla işleri düzgün biçimde yürütmeyi ve ayakta tutmayı da başarırlar.
Aladoğan -İnsanları tıpkı taşları gibi ufukta beliren her yeni düşünce için bir umut kaynağıdırlar. Düşünceleri yaşama geçirmektebir katalizör rolü oynarlar. Taşları gibi güneş ve ateşle bağlantıları vardır. Fırtına Kartalı kabilesinden olduklarından bu bağlantı güçlüdür.
Kişisel duygularının bir simgesi gibi olan ayla ilişkileri işlerini biraz zorlaştırsa da, enerjilerini doğru kullanmayı öğrenmek için buna gereksinimleri vardır. Aladoğan İnsanlarının ateşi genellikle diğer insanlardan daha güçlü ve yoğun olan duygu dünyalarından gelir. Fakat açıklığı, berraklığı sevdikleri için kendilerinde ve başka kişilerdeki karmaşık duygular onları korkutur.
" Ağaçların Çiçeklenme Dönemi"nde ilkbaharın birinci ayında geceyle gündüzün eşitlendiği dönemde dünyaya geldiklerinden enerjileri çok coşkundur. Bu mevsim onlara hızlı bir gelişim ve değişim enerjisi armağan eder. Bu nedenle büyük bir uyum yeteneğine sahip gibi görünseler de çok sık düşünce değiştirir ve daldan dala sıçrarlar.
Devamı gelecek haftaya

Aladoğan = Koç Burcu 2. bölüm Astroloji - 05.04.2008 - 17:30

YABANİ HİNDİBA
Aladoğan -İnsanlarının bitki totemi yabani hindibayı hemen herkes tanır. Parlak yeşil bir rozet gibi açan ve diş diş yaprakları olan bu bitkinin sapı 15 cm. uzunluğundadır. Ucunda beyaz tül gibi bir kürecik bulunan sarı bir çiçek açar. En hafif bir rüzgarda bile bu ince lifli kürecik dağılır ve tohumlar rüzgarla birlikte etrafa saçılır. Kökleri ve sapı zedelendiği zaman beyaz bir süt salgılar. Yalnızca köklerinin şifalı olduğu söylense bile bitkinin tümü çok yararlıdır. Dümdüz biçilmiş çimleri sevenler aralarında pervasızca biten bu bitkiden pek hoşlanmazlar. Bahçıvanlar yabani hindibayı yok etmek için durmadan ilaç sıkacaklarına, çiçek açmasını bekleyip kökleriyle birlikte topraktan çıkarsalar daha akıllıca davranmış olurlardı. Kökleri kurutulduğu zaman bitkisel ilaç yapımında kullanılabileceği gibi yapraklarından da olağanüstü lezzetli yemek yapılabilir.
Biraz bekletildiğinde hafif acılaşan yaprakları uyuşturucu bir etki yapar. En iyi hazırlanış biçimi kaynatmadan önce tuzlu suya yatırmak, ya da suyunu sürekli boşaltarak birkaç kez kaynatmaktır. Yabani hindiba yapraklarında gram başına havuç ya da salatada olduğundan yedi kat fazla A vitamini vardır. Üstelik içinde B, C, G vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, fosfor, demir ve kanı temizleyip alkalize eden sodyum bulunur. Bedenin boşaltım organlarını temizleyip açılması için tonik olarak kullanılabilir. Ayrıca idrar söktürücü ve kan şekeri dengesini sağlamakta da kullanılabilir.

Aladoğan İnsanları daldan dala atladıkları için yabani hindiba gibi her yerde belirmek huyları vardır. Enerjileri ile nasıl bahşedeceklerini bilemeyen bu kişilerin severek çalıştıkları alanlarda ne kadar yararlı olacaklarını göremeyenler onların bu huyundan rahatsız olabilir. Tükenmez enerjileri bu enerjiyi yönlendirip kullanmayı bilen kişilerin elinde çok yararlı bir güce dönüşür. Onlar kendilerini anlayan ve onlara zaman ayıranlar için gerçek bir hazine gibidirler.
Aladoğan İnsanlarının ilgilendikleri konuların, nesne, düşünce ve insanların açılmasına, arınmasına yardımcı olmak gibi bir yetenekleri vardır. Kendileri çok açık ve dolaysız davrandıkları için, başkalarında yalancılık ve ikiyüzlülükle karşılaştıklarında düşüncelerini açıkça söylemekten kaçınmazlar. Dürüst ve mantıklı olan Aladoğan İnsanları çevrelerindeki olaylar hakkında da genellikle doğru bir bakışa sahiptirler. Onları dinlemesini bilenler kendi duygu ve düşüncelerini daha açık ortaya koyabilirler.
Aladoğan İnsanları çalışma saati sona erdikten sonra bile içindeki enerji selini denetlemekte güçlük çektiği için yabani hindibanın sakinleştirici gevşetici özelliklerinden yararlanabilirler. Bu burcun insanlarının başına sık sık kan hücum eder. Yabani hindibayla birlikte başka otlardan kaynatılarak içilen bir çay bu durumda iyi gelir.
Aladoğan İnsanları başağrılarına ve baş bölgesinde ortaya çıkan çeşitli hastalıklara yakalanabilirler. Ve başlarını diğer insanlardan çok daha fazla ve kazara oraya buraya çarparlar. Bu belki de önceden çok fazla düşünmeden bazı şeylerin içine hızla daldıkları içindir.

ALADOĞAN

Bu konuda hayvan totemleri Aladoğan çok benzerler. Kızılkuyruklu bu doğan buteo türündendir. Kanatlarının arası çok geniştir, yelpaze gibi bir kuyruğu vardır ve kırmızı kuyruklu tek türdür. 60 cm. boyunda olan bu büyük kuşun kanat açıklığı bazen 1.5 m. yi bulur. Tam yetişkin olmayan kuşların tüyleri kahverengidir. Göğüs derilerinde kahverengi çizgiler bulunur. Üst kısmı kahverengi olan kuyrukları ancak tam yetişkin hale geldikleri zaman kızıllaşır.
Geniş ve yuvarlak kuyrukları uçarken dikleşir. Bu kızılkuyruklu doğana haksız bir biçimde " tavuk doğanı " adı verilmiştir. Pek çok çiftçi tavuklarını kapacağı telaşıyla tüfeğini ona doğrultmaktan kaçınmamıştır. Oysa son yıllarda yapılan araştırmalar aladoğanların besinlerinin ancak yüzde onunun küçük kanatlı hayvanlardan oluştuğunu ortaya koymuştur. Genellikle fareler, köstebekler, sincaplar, tavşanlar ve böceklerle beslenirler. Soyunun azaldığı yerlerde, ortalığı küçük tırnaklı hayvanların kapladığı ve ekinlere büyük zarar verdiğ görlmüştür. Bu da doğanın dengeleyici adaleti olsa gerek.
Aladoğanlar çıngıraklı yılan etini çok severler. Ayakları pullarla örtülü olduğu için kendilerini yılanın zehirinden koruyabilirler. Ancak yılan zehirine karşı şerbetli değildirler ve çok sevdikleri bu avın peşinden koşarken bazen kendilerini kurban durumuna düşürebilirler. Doğanlar bir yılan yakaladıkları zaman ısırmasın diye önce kafasını koparırlar. Aladoğanlar sık sık kargaların, baykuların, şahinlerin, diğer doğanların ve arasıra ötücü kuşların saldırısına uğrayabilir. Bu büyük kuş 14 yaşına kadar yaşayabilir. Yuvalarını genellikle yüksek ağaçların, kaktüslerin, yucca ağaçlarının üstüne ya da yüksek kayalıklara kurarlar. İlkbaharda yuvalarına 2-3 tane beyaz üstüne açık kahverengi benekli yumurta bırakırlar. Hem dişi hem erkek aladoğan yavruların bakımıyla ilgilenir. Doğanlar uzun yıllar boyunca dönüp dönüp yuvalarına gelirler.Uçarken çıkardıkları ses düdüklü tencere sesine benzer, gırtlaktan gelen bu " skeeek" sesi yakından neredeyse güvercinlerin gurlamasını andırır. Aladoğanlar çok iyi uçarlar. Gökyüzünde şaşılacak kadar uzun bir süre dolanırlar ve bu süzülüş sırasında kuyruklarıyla bedenleri arasında ilginç bir açı oluşur. Rüzgarlı bir havada onların gökyüzünün maviliklerinde keyifle uçuşmalarını seyretmek insana sevinç veriri. Özellikle çiftleşme döneminde gökyüzünde gerçek birer sanat harikası yaratırlar. Uçarken yavaşça eşlerinin kanadına değer, ya da kendilerini boşluğa brakıp metrelerce top gibi düşer, sonra birden yeniden kanatlanıp havalanırlar.

Aladoğan Doğu'nun büyük kuşu kartalla birlikte Kızılderililerin gözünde özel bir kuştur. Pueblo kabilesi üyeleri ona " Kızık Kartal " derlerdi ve kartal gibi onun da gökyüzü ve güneşle özel bağlantıları olduğuna inanırlardı. Aladoğan çok yükseklerde uçarken bile toprağı açık seçik görebildiği için Kızılderililer güneşe ve Büyük Ruh'a adanan dinsel törenlerde onun tüylerini başlarına takardı. Yağmur duasına çıkarken ve şifa törenlerinde aladoğan ve kartal tüylerini takmak bir gelenekti. Ojibwa ve başka bazı kabileler aladoğanı öncü kabileden sayarlar ve bu burcun insanlarının akıllı ve ileri görüşllü olduklarına inanırlardı.

" Ağaçların Çiçeklenme Dönemi"nde dünyaya gelen kişiler aladoğanlar gibi görkemli insanlardır. Her zaman fiziksel değilse bile ruhsal bir görkemleri vardır ve kanatlarını geniş bir açıyla açabilirler. Sürekli olarak yeni işlerin, projelerin, yeni düşünce akımlarının peşinde koşan usta birer avcıdırlar. Bu insanlar totemleri gibi açık ve koyu dönemler geçirirler. Aydınlık dönemlerinde neşelidirler, karşılaştıkları herşeye açıktırlar. Karanlık dönemlerinde yalnızlıklarına çekilir ve yaşamın kendilerine neden böyle çarpık göründüğünü bulmaya çalışırlar. Genellikle korkusuz kişilerdir. Dünyanın " çıngıraklı yılanları " olarak gördükleri kimselere karşı, kendi güvenliklerini hiç düşünmeden harekete geçmeye hazırdırlar. İkiyüzlü, ya da haksız buldukları kişilere karşı pek sabırlı değildirler Karşılarındaki istese de istemese de düşüncelerini yüzlerine karşı dosdoğru söylerler. Ancak bazen kendilerinden daha güçlü yılanlara çattkları olur ve bu gibi durumlarda kazanmak yerine kenilmek tehlikesiyle karşı karşıya gelebilrler. Eski efsanelerde kişilklerinin doğru bir yorumu olmasada yılan yeraltı dünyasının, kartal ve aladoğan ise dorukların temsilcisi olarak görülür. Bu iki hayvanın düşman olarak görüldüğü çağlardan beri aladoğan ve yılan insanlarının biraraya geldikleri zaman bazı zorluklarla karşılaşmaları doğaldır. Ancak bu kişiler hem kendilerini hem de karşılarındakini tanıyarak birbirleriyle çatışmakla kamayıp birbirlerini tamamlayabileceklarini de anlayabilirler.
Aladoğanların zehirden kurtulmak için yılanların kafasını koparması gibi Aladoğan İnsanları da tehlikeli gördükleri insanlara karşı çok acımsızca hareket ederler. Bu durumda tanıdıkları tek ilke " en iyi savunma saldırıdır " ilkesidir. Kızdıkları zaman yaralayıcı sözleri tıpkı keskin bir pençe gibi insana acı verir.
Küçük kuşların uçuş sırasında bazen aladoğanlara saldırması gibi Aladoğan İnsanları da yeni bir iş ve düşünce peşinde kanatlanırken onları ya da birdenbire ortaya çıkan enerjilerini kavrayamayan bazı kişilerin saldırısına uğrayabilirler. Bu tür karşılaşmalar her zaman kavga ve yaralanmayla sonuçlanmaz, bazen anlaşmazlıkları ortadan kaldıran çok yararlı tartışmalara yol açabilir. Aladoğan burcundan arkadaşı olanlar onları sever ve güvenirlerse yaşam içindeki süzülüşlerini de büyük bir zevkle izleyebilirler. Bu durumda Aladoğan İnsanlarının çevrelerine yaydıkları güç ve enerji başkalarına da onlarla birlikte kanatlanmış oldukları duygusunu verir. Onlar böyle uçarken düşün ve ruh dünyasında yaptkları akrobasilerle, yaşamın bazen bulutlar ardında kalan gerçeklerini kendileri gördükleri gibi başkalarına da gösterirler.

Onların yaşam alanı gökyüzüdür. Yükseklerde bakarak yeryüzünde nasıl davranacaklarına karar verirler. Onların gücü, yeni düşünceleri ve işleri gerçekleştirebilmelerinden, yolundan çıkmış işleri yeniden rayına oturtmalarından gelir. İçlerinde iyi şeyler yapmak için sürekli bir istek vardır.
Herşeyin doğru bir şekilde gelişip serpilmesini isterler. Doğuştan gelen bir iyimserlikleri, güçlü bir istemleri, işleri istedikleri biçime getirme konusunda korkunç bir dirençleri vardır. Bağımsız düşünen kişilerdir, düşünce ve duygularında çok açık, dürüsttürler. Davranışları biraz aceleci gibi görünse de herhangi bir konuda karar verip harekete geçmeden önce mutlaka her yönüyle düşünmüşlerdir.Olaylar karşısındaki davranışları ve yapıları henüz konuşmaya başlayan bir çocuk kadar taze, açıktır. Ancak yine tıpkı küçük bir çocuk gibi dikkatlerini biraz zor toplarlar ve bazı işlere duydukları ilgiyi daha başındayken kaybederler. O işin gerçekten yürüyüp yürümeyeceğini anlayana kadar beklemeye bile gerek duymazlar. Enerjilerini dengede tutabilmek için biraz sabırlı ve kararlı olmayı öğrenmeleri gerekir. Totemleri gibi bulutların üzerinde gezinebilir ve evren ile daha yakın ilişki kurabilirler. Ancak çoğu kez yeryüzü işlerine öyle dalarlar ki, bu ruhsal yeteneklerini unuturlar. Güçlerini dengelemek için bu yönlerini koruyup güçlendirmeleri gerekir.
Açık ve uzak görüşlülükleri ve enerjileriyle iyi birer yönetici olabilirler. Ancak bunun için enerjilerini yönlendirmeyi ve bir işte kendilerine gereksinim duyulduğu sürece kalmayı öğrenmeleri gerekir. Enerjilerini denetlemeyi başarırlarsa yapamayacakları hiçbir iş, aşamayacakları hiçbir engel yoktur, Ancak bunu öğrenmeleri uzun sürer ve bu süre içinde duygu dünyalarında birçok karanlık dönemden geçmek zorundadırlar.
Uğurlu renkleri sarıdır. İlkbahar güneşinin ve yabani hindiba çiçeğinin sarısı olan bu renk onların aydın niteliklerini kullanmalarına ve düşüncelerini bilgiye dönüştürmelerine yardım eder. Ayni zamanda karşılaştıkları insanlara ve esnelere karşı açık olmalarını sağlar. Yapılarından gelen neşe, sağlık ve ruhsal iyimserliklerini daha da güçlendirir. Aladoğan İnsanları sık sık kafalarıyla duvara toslama özellikleri bir yana bırakılırsa, sağlıklarına dikkat ettikleri sürece dayanıklı ve sağlam yapılı insanlardır.
Fırtına Kartalı kabilesi onların enerji ve kararlılıklarını daha da arttırır. Bu burcun insanları bir noktada takılıp kalmamaya, yanıp kül olmamaya, ayni kabilenin diğer üyelerinden çok daha fazla dikkat etmelidirler. Kabilelerinden gelen enerjiyi dizginleyerek, içlerindeki ateşi çevrelerindeki insanlara ve olgulara sürekli bir ısı ve ışın kaynağı gibi yaymayı öğrenmelidirler.
Doğu'nun Koruyucu Ruhu Wabun'un ilk ayında doğan bu kişiler, Wabun'un armağanı olan kavrayış yetenekleriyle enerjilerini dizginleyebilrler. Yine Wabun'un etkisiyle enerjilerini yönlendirerek kendleri ve çevrelerindekileri ruhsal bir gelişim sürecinden geçirmeyi başarıabilirler.
Bu burcun insanları çocukluk çağlarında çok hırslıdırlar ve onları kontrol altında tutmak zordur. Onlarla başa çıkmak için çok uğraşmak gerekir. Neşeli, dürüst, uyanık çocuklardır. ve zaman zaman dinlenmeleri sağlanırsa bünyeleri oldukça sağlamdır. Yeterince dinlendirilmezlerse çeşitli bağırsak enfeksiyonlarına, üşütmelere, sinirsel hastalıklara yada baş ağrılarına yakalanabilirler.
Aladoğan İnsanları her yeni konuda duydukları heyecan ve coşkuyu ana baba olurken de gösterirler. Ancak enerjilerini iyi yönlendiremezlerse bu konudaki ilgilerini de çabucak kaybedebilrler. Böylece çocuklar en azından duygusal alanda kendilerini tek başlarına kalmış gibi hissederler.Anne ve babalarıysa o sırada kendilerine daha ilginç gelen yeni bir konu peşinde koşmaya başlamıştır bile. Çocuklarına her zaman dostça ve adil bir şekilde davranırlar, yanlış bir yol tuttuklarını hissettikleri zaman onları anında uyarırlar. Ancak çocuklarına tıpkı arkadaşlarına davrandıkları gibi davrandıkları için bazen yeterli duygusal desteği vermedikleri olur, oysa çocukların buna gereksinimi vardır.
Doğuşyan arkadaş yanlısı ve iyi geçinilen kişler oldukları için hemen herkesle çok kolay anlaşabilrler. Ancak kendileri gibi Fırtına Kartalı kabilesinden Mersinbalığı ve Wapiti İnsanlarıyla daha çabuk dost olabilrler. Kelebek kabilesinden olan Geyik, Karga ve Susamuru insanlarıyla da iyi anlaşırlar. Kişisel bütünleşmelerini Karga İnsanlarında bulurlar.
.......................................
SON SÖZ
Diğer insanlar Şifa Çemberinde bu burcun döneminden geçerken varlıklarının derinliklerinde yepyeni güçler bulurlar ve yeryüzünün çeşitli olgularını daha iyi kavrayıp bu olgularla uğraşabilirler. Ayni zamanda içlerinde gizli kalmış önderlik yeteneklerini de fark ederler.


KURBAĞALARIN DÖNÜŞ DÖNEMİ
(20 NİSAN- 20 MAYIS ) = KUNDUZ(Boğa Burcu )

20 Nisan -20 Mayıs tarihleri arasında Kızılderililerin takviminde " Kurbağaların Dönüş Dönemi " olarak adlandırılan ayda dünyaya gelen insanların hayvanlar alemindeki totemi kunduz, bitkiler alemindeki totemi mavi kamass çiçeği, madenler alemindekiyse krisokoldür. Uğurlu renkleri mavi, kabileleri Kaplumbağadır.
KRİSOKOL
Krisokol firuzeye benzeyen bir taştır ve tıpkı onun gibi su içeren bir bakır silikat bileşimidir.Rengi koyu yeşilden mavi yeşile ve koyu maviye kadar değişir. Hem cam parıltısı taşır hem de topraksı bir görünüşü vardır. Dile değdiğinde yapışır. Mavi parlaklığı ve topraksı görünüş nedeniyle, yeryüzü ve gökyüzü güçlerini birleştiren bir taş olduğu inancı yaygındır. Üstte taşındığı zaman şans, sağlık getirdiği, insan bedenini, yüreğini ve ruhunu arındırdığı söylenir. Firuze renginde olduğu ancak onun gibi çabuk renk değiştirmeyen bu taştan eski çağlardan beri heykelcikler ve fetişler yapılmıştır.
Kunduz İnsanları maden totemlerinden yeryüzü ve gökyüzü güçlerini birleştirmeyi öğrenebilirler. Kaplumbağa kabilesinden olmaları nedeniyle Kunduz İnsanları toprağa biraz fazla bağlıdırlar. Yalnızca toprağa bağlanır ve gökyüzünde kendilerini bekleyen bilgilere sırt çevirirlerse benliklerini kaybedebilirler.Tıpkı taşları gibi bu kişiler de çok şanslı görünürler ancak bu şans genellikle sıkı bir çalışma ve doğru zamanda doğru yerde bulunmak sezgisinden doğmuş bir şanstır. Eğer üstlerinde totem taşlarını taşır ve kendilerini bırakma eğilimine kapılmazlarsa sağlık durumları ve dirençleri güçlenir. Karakterlerini değiştiren önemli ve büyük bir olay ortaya çıkmazsa bu burcun insanları kolay kolay değişmezler. Dengelidirler. Doğal dengelerini koruyup kullanabildikleri sürece kendilerini rahat ve iyi hissederler.
Gönüllü olarak zor bir işe kalkışan Kunduz İnsanına çok ender rastlanır. Eğer geziye çıkar ya da yaşamlarında önemli bir değişikliği göze alırlarsa bunu çok sistemli bir şekilde yaparlar. Geziye çıkarken bile üzerlerinde taşımaya veya çevrelerinde bulundurmaya alıştıkları bazı şeyleri yanlarında götürürlerse kendilerini daha rahat hissederler. Her tür değişkenliğe direnç gösteren bir yapıları, bu kişilerle çok sağlam ve güvenilir dostluklar kurulmasını sağlar. Eğer birisiyle dost olmuşlarlarsa bu dostluk kolay kolay bozulmaz. İyi bir iş arkadaşıdırlar. Değişken ve hareketli kişilerin ya da işlerin dengeye kavuşmasını sağlarlar.
Tıpkı krisokol gibi bu insanlar da yakınlaştıkları kşilere ve nesnelere saf bir soluk katarlar. Dostluk ve arkadaşlıklarında öyle yakın bir ilgi, bağlılık ve süreklilik vardır ki sanki günümüzün alışılmış ölçülerinin dışında o eski altın çağlardan kalmış insanlar gibidirler.
MAVİ KAMASS
Bitki totemleri yalnızca Kuzey Amerika'da görülen mavi kamass ( quanash ) çiçeğidir. Zambakgillerden bu çiçeğin değişik türleri vardır ve farklı özelliklerini belirlemek çok önemlidir. Bitkinin mayıs ayında açan çiçeği parlak mavi renktedir. Tel bir sap üzerinde açarlar ve üç çanak, üç de taç yaprakları vardır. Bitkinin boyu bazen 60-70 cm.i bulur. Yaptıkları işlerin hem güzel hem yararlı olmasına dikkat eden Kunduz İnsanları bitki totemlerine çok benzerler. Bu zarif çiçek güzelden anlayan herkesi etkiler. Mavi kır çiçeği kamassla kaplı yamaçlar, vadiler uzaktan bakıldığında mavi bir göl gibi görünür. Yakından bakıldığı zaman da çok çekicidirler.
Mavi kamass çiçeği birçok Kızılderili kabilesinin temel besin maddeleri arasındaydı.
Bu çiçek yalnız güzelliğiyle değil dengeli bir besin kaynağı olarak da yüzyıllarboyunca Kızılderililerin yardımcısı olmuştur.
( Yenebilecek olanlar çiçek açınca işaretlenir ve yaz sonunda iyice geliştikleri zaman topraktan çıkarılıp toplanırdı. Kızılderililer mavi kamassın yumrularını toprakta bir delik açıp bu deliğin tabanını ve kenarlarını yassı taşlarla döşeyerek ve içinde ateş yakarak kaynatırlardı. Taşlar nar gibi kızarınca ateşin korları dışarı alınır ve çukura dallar, yapraklarla otlar döşenirdi. Sonra bu çukurlara 50-60 kilo kadar soğana benzeyen mavi kamass yumrusu doldurulur, çukurun üstü dallarla, toprakla ve örtülerle kapanırdı. Sonra üstten sopayla bir delik açılır ve deliğin içi suyla doldurularak yumrular bu çukurda bütün bir gün kaynatılırdı. İyice kaynadıktan sonra yumruların kabuğu soyulur ve yassı tavalara yayılıp pişirilirdi. Şekerli bir tadı ve kokusu olan mavi kamass yumruları daha şeker bilinmeden önce yemeklerin tadlandırılmasında kullanılırdı. )
Yumruları iyice kaynatılarak küspe haline de getirilebilir.Amerika'ya ayak basan ilk beyazların çoğu bu çiçeği kıtanın yerlilerinden öğrendiler ve böylece yoksul yemek listeleri biraz renklendi. Mavi kamassta nişasta yoktur fakat yabani hindiba kökü ve enginarda da bulunan insülin vardır. Pankreasın çalışmasını etkileyen bu made nedeniyle yerliler bu yumruları düzenli yerlerdi. Böylece daha o çağlarda kendi yöntemleriyle kan şekerini dengelemeye ve şeker hastalığını önlemeye çalışırlardı. Bu yumrulardan çok fazla yendiğinde söktürücü ve kusturucu yerine de geçebilir.
Kunduz İnsanları totemleri gibi yakınlık kurdukları insanları ve nesneleri dengelerler. Kendi kökleri çok derinlere uzandığı için, insanlara ve projelere sağlam bir dayanak oluştururlar. Mavi kamass yumruları gibi onlar da enerji akımları dengesini koruduğu sürece herkese yaşam gücü ve tadı verirler. Enerji akımları engellenirse Kunduz İnsanları da bu türün çiçekleri sarı veya filiziye çalan yeşil renkli ve çok zehirli türü olan " Ölüm çiçeği " gibi renk değiştirir ve tersine dönüşürler. Kendi çukurlarında boğulur, dokundukları insanları, yaşamı ve herşeyi tüm anlamıyla boğabilirler. Eğer iç huzurundan yoksunsalar, huzursuzluklarını tıpkı dinginlikleri gibi büyük bir güçle çevrelerine yayarlar.
Kunduz İnsanlarının rengi kamass çiçeğinin pırıl pırıl ya da krisokol taşının derin mavisidir. Mavi renk bu burcun insanları için içten gelen bir barış özlemini, mutluluktan kaynaklanan fiziksel ve ruhsal hoşnutluğu, huzuru simgeler. Kunduz İnsanları içlerinde kaynayan ruhsal isteklerin peşinde koşmadan önce toprakta sıkı sıkıya kök salmayı öğrenmelidirler. Doğu'nun koruyucusu olan Wabun'un ikinci ayında doğdukları için bu insanlar sürekli gelişmek ister. " Kurbağaların Dönüşü " olarak bilinen bu dönem ilkbahara rastlar ve yeryüzündeki herşey bu mevsimde gelişip büyür. Kunduz insanlarının huzur duygusuna kapanıp kalmamaları için böyle bir dış etkiye gereksinimleri vardır. Wabun'un döneminde dünyaya geldikleri için varlıklarının maddi yönünü aşıp, ruhsal aydınlanmaya yönelme konusunda yeterli güç ve desteğe sahiptprler. Kaplumbağa kabilesinden olmaları da toprağa bağlılıklarını arttırır. Bu nedenle düşüncelerinde, eylemlerinde duygularında tek bir noktaya saplanıp tek boyutlu insanlar haline gelmemeye dikkat etmelidirler. Yoksa kendilerine canlılık veren enerji akımları olumsuz biçimde etkilenebilir

Kunduz (Boğa Burcu ) 2. Bölüm Astroloji - 16.05.2008 - 15:30

Bu burcun totemi olan kunduz, insanların yanısıra kendi rahatı, huzuru ve güvenliği için doğayı değiştiren hem de çarpıcı biçimde değiştiren ender bir hayvan türüdür. Gelişkin kunduzlar 30-35 kilo kadar gelirler ve yaşamları boyunca sürekli büyürler. Bazen boyları 1 metreyi bulabilir. Bedenleri doğal çevreye şaşırtıcı bir şekilde uyum sağlar. Bir kara hayvanı olduğu halde zamanının büyük kısmını suyun içnde geçirir. Solunum ve kan dolaşım sistemi öylesine düzenlenmiştir ki yeterli oksijeni alarak 15 dakika suyun altında kalabilir. Uzun, geniş ve yassı kuyruklarıyla tanınır. Pullarla örtülü bu kuyruğu suyun içinde kürek gibi, karadaysa dengesini sağlamak için kullanır. Ön ayakları çok beceriklidir ve tıpkı bir insanın mışır yemesi gibi bir dalı çevire çevire kemirebilir. Suların önünde çamur, ağaç dalları ve yapraklarıyla baraj kurarken ellerini ustaca kullanırlar Arka ayaklarında masa tenisi raketi boyunda yüzgeçleri vardır ve onların yardımıyla suda şaşırtıcı bir hızla yüzebilirler. Kahverengi derileri çok kalındır ve derialtındaki yağ tabakalarıyla su geçirmez bir zırh gibidir. Dişleri kırıldığı zaman yerine yenileri çıkar. Keskin dişlerinin arkasındaki deri parçası su yutmalarını önler. Kulak ve burunları da açılıp kapanan yapıdadır ve gözlerinde de ince deriden küçük kapakçıklar gerektiğinde kapanarak su yutmasını önlerler.19 yüzyılın başlarında insanların kıyımı sonunda kunduz soyu neredeyse tükenmek üzereydi.İnsanlar sonunda kunduzların suların doğal yapısını korumak için ne kadar yararlı olduklarını anladılar ve akarsuların, göllerin, bitki örtüsünün, çevrenin güzelliğinin korunmasına, balıkların üreyip gelişmesine büyük katkıları olan bu hayvanların korunması ve avlanmasını önlemek için bir dizi yasak koydular.
Kunduzlar genellikle sessiz hayvanlardır. Herhangi bir tehlike anında geniş kuyruklarını çarpa çarpa birbirlerine haber verirler. Eşleştikleri zaman bu beraberlik ömür boyu sürer. İyi birer ana-baba olan bu hayvanalr yavrularını yuvalarında iki yıl boyunca sevecenlikle büyütürler. Ancak doğumdan sonra bazen ana kunduz babayı evden kovar ve yavruları kendi başlarına hareket edebilene kadar da sokmaz.Eşlerini kaybeden yaşlı erkek kunduzlar da ileri derecede aksileşirler.

Bu burcun insanları da hayvan totemleri gibi rahatları, huzurları ve güvenlikleri için çevrelerini güçlü biçimde değiştirirler. Onlar da kunduzlar gibi bu değişiklikleri yavaş, dikkatli, sürekli ve yaratıcı biçimde gerçekleştirirler. Özledikleri ortamı kurdukları zaman onu koruyup sürdürmek için onarım da yaparlar. Kendilerini rahat, huzurlu ve emniyette hissetmeleri ve geliştirebilmeleri için sınırları çizilmiş ve iyi düzenlenmiş mekanlara ihtiyaç duyarlar. Totemleri gibi onlar da suyu çok sever, yüzmekten, yelken açmaktan, su kenarında olmaktan hoşlanırlar. Su, onların nesneleri daha iyi kavramalarına ve yaşama yeni bir gözle bakmalarına yardımcı olur. Akıllı ve becerikli olan bu insanlar, kişisel gelişimleri için zorunlu ve yararlı gördükleri herşeyi kolayca öğrenebilirler.Onlar da kunduzlar gibi çevrelerini bir kez düzene soktuktan sonra bedensel ve ruhsal uyumu yakalarlar. Evleri şaşırtıcı özgünlüklerle doludur. Evlerini, işlerini ya da arkadaşlıklarını düzenlemeye kalktıklarında gerçek bir mucize yaratabilirler. Daha verimli ve düzgün bir çalışma ortamı yaratabilmek için bazı şeylerin değişmesi gerektiğine inanırlarsa o şeyleri mutlaka değiştirirler. Onlara yeterli süre tanınırsa işleri sürtüşmesiz ve çok uyumlu yürüyecek biçimde düzenleyebilirler.Güven duymadıkları bir ortamda ilkin suskun dururlar. Ortama alıştıklarında görüşlerini açıklamaktan çekinmezler.
Duygulara geldiğinde iş bambaşkadır. Duygularını bir barajın suyu tutması gibi içlerinde tutarlar. Kunduz insanları duygularını azar azar açığa vurmayı öğrenmelidirler. Yoksa bir gün barajın yıkılması ve bir duygu selinin içinde boğulma tehlikesi vardır. Fakat duygularını açıklamaları da çok zordur çünkü çevrelerini kendi sorunlarına ortak etmek istemeyen bağımsız bir kişilikleri vardır. Yaşamı bütün değişkenlikleri içinde kabul etmeyi öğrenemezlerse çok içine kapanık, dar kafalı ve mutsuz hale gelebilirler. İç huzursuzluklarını örtmek için kendilerini yemek, içmek gibi benzeri şeylere ölçüsüzce kaptırabilirler. Uzun süre bu durumda kalır ve duygusal planda kendilerine set çekerlerse boyun veya gırtlaklarında rahatsızlıklar veya yeme, içme tutkuları sonucu karaciğer veya pankreas hastalıklarına yakalanabilirler. Bu insanlar ilişkileri çok ciddiye alırlar. Kendilerine bir eş seçtiklerinde onunla bir ömür boyu beraber olmak isterler. İlişkinin dengeli ve tutarlı olması onlara gereksindikleri huzur duygusunu sağlar, böylece yeni alanlara açılabilirler. Sevdikleri zaman öylesine severler ki sevdikleri kişiyi aşırı ilgi ve sevgileriyle bunaltabilirler. Çok iyi niyetli kişilerdir.
Kunduz kadınları yavrularına büyük ilgi ve bağımlılık gösterir ve onları tam anlamıyla egemenlikleri altına alırlar. Hatta dişi kunduzlar gibi davranarak çocuklarıyla aşırı biçimde ilgilenme hatasına düşüp kocalarını evden kaçırabilir. Ancak çocuklar büyüdükçe ayni ana-babalar bağları gevşeterek zamanı gelince onların yeni bir yaşam kurabilmeleri için gerekli desteği sağlarlar. Kunduz çocukları günlük yaşamları belli bir programa bağlandığı zaman çok uyumlu ve uslu çocuklar olurlar. Çok yaratıcıdırlar ve saatlerce kendi başlarına oynayabilirler. Ancak onlarla hedefi uzun yolculuklara çıkmak pek kolay değildir. Alıştıkları yerden kolay kopamayan bu çocuklar huzursuz olabilrler.
Kunduz insanları, Yılan İnsanlarıyla bütünleşirler. Kaplumbağa kabilesinden Yabankazı ve Bozayı İnsanlarıyla iyi anlaşırlar. Kurbağa kabilesinden Puma ve Ağaçkakan İnsanları da iyi anlaştıkları burçlar arasındadır.
Diğer totemlerin insanları bu burçtan geçerken, yeryüzündeki yaşamlarını düzene sokmanın, iç huzurlarını ve güvenliklerini sağlamanın önemini, kararlılık, direnç ve dayanıklılık erdemlerini öğrenebilirler. Hepimizi bağrına basan Toprak Ana'yla daha sağlam ilişkiler kurabilmenin güzelliğini yaşarlar.
SON SÖZ
Sevgili okurlar bir yıldan beri yayınladığım Kızılderili Şifa Çemberi Burçları bu son yazıyla sona ermiştir. Yakında farklı yazılarla yeniden birlikte olmak üzere.



Mine Kavalalı
Kaynak; blog.milliyet.com.tr
12-29-2008 01:31 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #4
Cvp: Kızılderili Astrolojisi
Rica ederim amineciğim değişiklik olsun dedim.gülücük)




Geyik burcu 1. ( 21 Mayıs- 20 Haziran ) Astroloji - 21.05.2007 - 12:49

Mısır Ekim Dönemi

Uğurlu Taşı: Yosunlu Akik: Kalsedon ya da kristal kuvarsın damarlı bir türü. En sık görüldüğü yer: Nehir yatakları. Günümüzde en sık rastlanan türü : Beyaz veya mavimsi beyaz kuvars içinde yeşil ya da siyah “ yosunlu” olanı . İyileştirici özelliği : Sarkaç olarak bedenin sağlık durumunu belirler, gözlere iyi geldiğine inanılır.
Taşın içinde ince bir bitki görüntüsü olduğundan maden ve bitki alemlerini birleştirdiği ve onu taşıyanların her iki alemi de daha iyi kavradığı söylenirdi. Birkaç parça küçük yosunlu akik taşının ağza alındığında susuzluğa iyi geleceğine de inanılırdı.
Geyik İnsanları, kullanmayı ve geliştirmeyi öğrenirlerse taşları gibi iyileştirici güce sahiptirler. Taşları gibi çevrelerindeki insanların gözünü ve gönlünü okşayan güzellikler yaratır, çevrelerindeki her şeyin güzellikler taşımasını isterler. En sıradan şeyden bir güzellik yaratabilirler. Bu kişilerin bulundukları ortam, evleri, çalışma odaları herkese çekici gelen alımlı yerler olur.
Bu totemin insanları hem madenlere hem bitkilere yakınlık duyar. Taşları gibi bitki ve maden alemiyle ruhsal bağlantı kurabilir. Zamanlarının bir bölümünü dağlık veya ormanlık yerlerde geçirirlerse huzur duyarlar çünkü doğa onların çok sevdiği birçok unsuru buralarda bir araya getirmiştir.
Bitki Totemleri: Cıvan perçemi: Acchillea Millefolium :Yunan efsanesinde Achille’nin çiçeğin yararını keşfettiği ve kendi adını koyduğu söylenir. Otun özsuyunun göze damlatıldığında gözlerdeki kızarıklık ve yanıkları giderdiğini söyler. Doğudaysa sapları “ I Ching” adlı özel ve ünlü falın açılmasında kullanılır. “Kırda, kentte birçok yerde rastlanır. Çok keskin bir kokusu ve içindeki tanenden ve acı bir madde olan achilleine’den gelen ekşimsi bir tadı vardır. Dalları çok incedir, eğreltiotunu andırır.Beyaz çiçekleri yaz boyunca açmayı sürdürür. Cıvan perçeminin tümü sağlık için yaralıdır. Kızılderililer bu otu yorgunluğa ve hazımsızlığa karşı kullanmışlardır. Ayni zamanda sinirleri güçlendirir, gözenekleri açıp toksinlerin atılmasını ve kanın temizlenmesini sağlar. Bu özellikleriyle soğukalgınlığı, grip ve benzeri hastalıklara çok iyi gelir. Üşütme başlangıcında çayı içilirse 24 saatte insan sağlığına kavuşur. İdrar söktürücü olarak da kullanılabilir. Dıştan kullanımında bu ot bölgesel uyuşturucu ve dezenfektan yerine geçer. Bir böcek, sivrisinek sokmasında yaprağı ağızda çiğnenip sokulan yerin üstüne konursa acı ve kaşıntıyı kısa sürede yokeder. Diş ağrılarını da ayni biçimde durdurabilir.
Bu şifalı ot sık sık akciğer, salgı bezleri ve göğüs hastalıklarına yakalanan Geyik İnsanları için çok yararlıdır. Bitki totemleriyle G.İnsanları arasında da birçok benzerlik vardır. Tıpkı Cıvan perçemi gibi bu burcun insanları da çok yönlü, yararlı, yaşadıkları dünyaya neşe, güzellik saçmak isteyen kişilerdir. Hareketli bir iş temposu gerektiren yerlerde bu insanlara sık sık rastlanır. Genellikle çevrelerini güçlendirici ve destekleyici bir hava içindedirler. Enerjileri öyle coşkundur ki bir yığın insanı hemen yörüngelerine sokabilir. Arkadaşlıkarı iyidir. Birlikte oldukları insanların her türlü sorununun çözümünde yardımcı olurlar. İçinizi dökmeniz, yaşama açılmanız ve güçlükleri yenmeniz için sizi yüreklendirirler. Fakat Geyik İnsanlarına bu sorunlar ilginç bir ibçimde aktarılmamlıdır. Yoksa hızlı düşünme biçimleri yüzünden hep ayni dertleri dinlemekten çabucak bıkar ve dikkati dağılabilir.
Geyik Burcu’nun diğer özellikleri haftaya devam edecek…

Geyik burcu 2 Astroloji - 01.06.2007 - 18:31

Kabilesi: Kelebek
Renk: Beyaz ve Yeşil
Geyik - İnsanları dürüst ve içten ilgileriyle tam anlamıyla bir insan dostudurlar ve sorun ne kadar büyük olursa olsun arkadaşlarını avutarak yeniden yüreklendirmek için büyük çaba harcarlar. Ancak fazla kişisel ve derin konularda belli bir çekingenlik gösterebilirler. Başka insanlar çok içten biçimde açılınca ayni şeyin kendilerinden de beklenmesinden korkarlar. Dost canlısı olmalarına rağmen kendilerini ilgilendiren konularda çekingendirler ve iç dünyalarını kolay kolay açmazlar. Çok yönlü ve geniş kapsamlı konuşma yetenekleri vardır. Hemen herkesle her konu üzerinde saatlerce konuşabilirler. Ancak söz dönüp dolaşıp kendileriyle ilgili bir yöne gelirse konuyu öyle ustaca bir biçimde başka yöne kaydırırlar ki kendi yaşantıları hakkında bazı sorulara cevap vermek istemediklerini bile unuttururlar.
Geyik burcu insanlarının da civan perçemi ve yosunlu akik gibi iyileştirici özellikleri bulunur.
Totemleri gibi onlar da birlikte çalıştıkları insanların gözlerinin açılmasına ve çevreyi kavramalarına yardımcı olurlar.Yine de kendileri çok ender olarak çevrede olup biteni derinliğine kavrayabilir. Çünkü düşünceleri sürekli olarak oradan oraya sıçramaktadır. Tek tek olayların ve nesnelerin içindeki gizli gerçeği görmek için yeterli zaman ayıramazlar.
Kelebek kabilesinden olmaları onların uçarı özelliklerini daha da güçlendirir.Geyik Burcu insanlarının çoğu somut bir şey üzerinde çakılıp kalmak istemezler.Doğdukları ay ilkbaharın sonu olan “ Mısır Ekimi Dönemi “dir. Bu ayda her şey gelişme büyüme doğrultusunda ilerlemiş, yol almıştır. Bu gelişim Geyik- İnsanlarına bir ölçüde denge ve gelişim sağlar.Onların ve doğunun koruyucusu Wabun’un özelliklerinden yararlanmalarına yardım eder Bu dönemde tohumlar toprak altında sürgün vermiş, biçimlenmiş ve serpilmişlerdir. Eğer Geyik- İnsanları da kendi biçim ve yapılarını bulmayı öğrenmişlerse Wabun’un onlara armağanı olan aydınlanma ve kavrama özelliklerinden daha kolay yararlanabilirler.
Renkleri beyaz ve yeşildir. Beyaz her olanağa ve değişime açık olan boşluğun, henüz biçimlenmemiş şeylerin beyazıdır.Tıpkı beyazın gökkuşağının tüm renklerini içermesi gibi bu burcun insanı da içlerinde sayısız olanak taşırlar. Yeşilse doğanın, şifanın ve yenilenmenin yeşilidir.Ancak bu yeşil bazen kendini beğenmiş, iddiacı ve her zaman haklı çıkmak isteyen bir yeşile de dönüşebilir.
Mısır Ekimi Dönemi’nde doğan kişilerin hayvan totemi geyik, duyarlı, zarif, ve uyanık görünüşüyle doğaya güzellik ve neşe saçar. Geyikler kalınca bir ses çıkarırlar. Heyecanlandıklarında yüksek sesle solurlar.Acı duyunca ve saldırıya uğradıklarında tiz bir sesle bağırırlar. Yavrularını çağırmak için ayrı özel bir ses kullanırlar. Geyik yavruları doğdukları zaman beneklidirler.Erkek geyik her yıl boynuz düşürür ve bu boynuzların anne ve yavru geyiğe zarar vermemek için düştüğü söylenir. Çiftleşme dönemi dışında geyikler sürü ve küçük gruplar halinde yaşarlar. Birbiriyle dostça geçinen erkek geyikler i çiftleşme döneminde gelişmiş ve güçlenmiş boynuzlarıyla dişileri için çetin kavgalara girişirler. Bu kavgalar genellikle ölümle sonuçlanmaz ama boynuzları birbirine kenetlenir ve ayrılmazsa her iki geyik de acı biçimde açlıktan ölebilir.
İlkbaharda dişiler doğum yapar. Genellikle ikiz-üçüz doğururlar.Doğum oranı yüksek olduğundan birçok geyik yiyecek bulmanın güç olduğu zorlu kışlara dayanamaz. Geyiklerin düşmanları çakallar, kurtlar, ayılar ve vahşi kedilerdir. Ayni zamanda orman yangınları, insanlar ve otomobiller de. Her yıl A.B.D’de 400 bin kadar geyik yollarda otomobiller tarafından çiğnenmektedir.


Geyik burcu-3Astroloji - 10.06.2007 - 17:18

Geyik-İnsanları hayvan totemleri gibi duyarlı, çekici, hareketli ve zarif insanlardır. Doğuştan gelen sezgileriyle çevrelerindeki insanların duygularını çabucak anlarlar. Kendi iç dünyaları da çok değişken olduğu için başkalarının yeni yeni yaşadığı duygu karmaşalarını onlar önceden yaşayıp deneyim kazanmışlardır. Böylece başkalarının sorunlarını, bazen tek kulakla olsa da dinleyebilir ve sorunlarının çözümü için yardımcı olabilirler. Ancak dikkatlerini toplamakta zorlanır, çünkü anlatılanlarla düşünceleri oradan oraya zıplamaya başlar ve akıllarından geçeni söylemeden edemez. Yine de konuya öyle ustalıkla yaklaşır ki karşısındaki çoğu kez sözünün kesildiğini bile fark edemez. Karşılarındaki kişi hiçbir zaman yanlarından önemsenmemiş, kulak verilmemiş gibi bir duyguyla ayrılmaz.
Geyik –İnsanı her zaman güzel yerlerde bulunmak, güzel ve çekici bir ev kurmak, kendilerine şu veya bu yönden güzel görünen insanlarla beraber olmak isterler. Bu yalnızca fiziki güzellik demek değildir. Güzelliğin yalnız yüzde değil özde olduğunu bilecek kadar sezgiseldirler. Tıpkı totemleri gibi etrafa neşe saçar. Sevinç duygusu içlerinde taşıdıkları derin bir özlemdir.
Akıllı, araştırıcı ve yaratıcıdırlar. Gerek fiziksel gerekse ruhsal alanda en sıradan günlük şeylerden bile büyük güzellik yaratmasını bilirler. Değişik anlamda da olsa sanatçı ya da müzisyen kişilikleri vardır ve bu onlara ruhsal doyum sağlar. Bazen bu özellikleri alışılmadık şekilde ortaya çıkar. Yağlıboya tablolar yerine ilginç değişik bir içki veya yemek yaratabilirler.
Duygusal alanda Geyik-İnsanı candan ilgisi, kavrama yeteneği ve zekasıyla çevresindeki insanlara içlerinde yatan güzelliği kelimenin tam anlamıyla ortaya çıkarabilir. Ancak değişik insanlara karşı bazen öyle bir çekim duyarlar ki tek kişiyle sınırlanmak istemeyebilirler. Tek bir insanı seçmek onlara zor gelebilir. Bu burcun insanı erkek erkeğe ya da kadın kadına sohbetlerden de çok hoşlanırlar. Sağlam bir ilişki kurabilmeleri için içlerinde gizli kalmış yönlerini bulup zenginleştirmeleri ve derinleştirmeleri lazımdır. Yaşamlarında kalıcılığın önemini kavramalıdırlar. Yoksa daldan dala düşünceden düşünceye sıçrayarak, ne aradıklarını tam bilemeden yaşamlarını boşa geçirebilirler.


Geyik burcu 4 Astroloji - 19.06.2007 - 19:53

Geyik –İnsanı zamanını iyi bir şekilde kullanabildiği zaman enerjisini düzenlemek ve dengelemek ona hiç de zor gelmeyecektir. Ancak bunu başaramazsa kolayca çeşitli hastalıklara yakalanabilir. Bedeni de düşünceleri gibi sarsılır ve sinirli olur. Eğer içini dökebilecek kişileri bulamazsa, organizmasında çeşitli tıkanıklıklar görülebilir.
Geyik İnsanı bazen çocuklarının ritmine ayak uydurmakta zorlansa bile sevgi dolu bir anne ve baba olurlar. Dişi geyiğin yaptığı gibi onlar da çocuklarını güvenli bir yere bırakıp işlerine gitmek ve sonra onlara yiyecek ve sevgi getirecekleri zaman yeniden dönmek isteyeceklerdir.
Geyik-babalar düşünceli ve sevecen bir rol üstlenmede Geyik-analardan daha fazla zorlanabilir. Bu durum onlara yepyeni ve yabancı bir şey gibi gelir ve çocuğun sorumluluğunu üstlenmek için kendilerini bir nebze zorlamaları gerekir. Çocuklar büyüyüp, ana-babalarına ayak uyduracak duruma geldikleri zaman her iki taraf da kendini daha rahat hisseder.
Geyik- Çocukları duygulu, kavrayışlı, sezgili ve yaratıcı kişilikleriyle başlarına buyruk hareket etmeye yatkın çocuklardır. Diğer insanlarla konuşmaktan ve onları sevindirmekten hoşlanırlar. Geyik yavruları gibi onlar da kolayca ve göze çarpmadan bulundukları çevreye uyum sağlar ve böylece çeşitli tehlikelerden korunmuş olurlar. Genellikle sakin, kolay oyalanan ve konuşkan çocuklar oldukları için ana-babaların özledikleri ideal çocuk tipinin simgesi gibidirler.
Bu burç insanları her burçtan insanla kolayca anlaşabilir. Kendileri gibi Kelebek kabilesinden olan Karga ve Susamuru- İnsanlarıyla ve Fırtına Kabilesinden olan Aladoğan ve Mersinbalığı – İnsanlarıyla daha iyi anlaşırlar.
Diğer insanlar Şifa Çemberinde bu burçtan geçerken, içlerindeki duyarlı, hareketli yönleri tanır ve dünyanın güzelliklerini görmeye başlarlar. Yaşam Enerjisinin hızla akmasının getirdiği gücü ve güçsüzlüğü de tanımış olurlar.
Kaynak : Şifa Çemberi Kızılderililerde Burçlar Sungur Yayınları


Kaynak; Mine Kavalalı
blog.milliyet.com
12-29-2008 04:28 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #5
Cvp: Kızılderili Astrolojisi
Ağaçkakan burcu Astroloji - 21.06.2007 - 12:27

Bol güneşli günler dönemi ( Ağaçkakan )
21 Haziran – 22 Temmuz

21 Haziran ile 22 Temmuz tarihleri arasında dünyaya gelen insanların madenler alemindeki totemi kırmızı akik, bitkiler alemindeki totemi yabangülü, hayvanlar alemindeki totemi ağaçkakandır. Uğurlu renkleri gülpembesidir. Kurbağa kabilesindendirler.
Kırmızı akik, yosunlu akik gibi kuvarsın kripto-kristal bir biçimi olan kalsedon türündendir. Rengi gülpembesinnden kırmızı ve sarıya kadar değişebilen kırmızı akik saydam bir taştır. Kırmızı ve saydam olanına karneol, sarı renkte olanına sardion, süt gibi donuk olanına jasper denir.
Diğer tüm akikler gibi kırmızı akik de ilk çağlardan bu yana süs eşyası yapımında kullanılmış, eski çağlarda üstüne ilk kez gravür işlenmiş sert bir taştır. Kırmızı rengi nedeniyle kanla bir bağlantısı olduğu düşünülür, kanamaları durduracağına inanılırdı. Yine rengi nedeniyle insan yüreğiyle bağlantısı olduğu da ileri sürülürdü. Üzerinde bu taşı bulunduranların yüreklerinin sağlam, duygularının tüm sevgilere açık olacağına inanılırdı.
Ağaçkakan- İnsanları taşları gibi sözcüğün soyut ve somut anlamında kanla ilişkilidirler. Dalak ve kan dolaşımları çok etkin, göğüs ve karın bölgeleri çok duyarlıdır. Kanın sağlam bir bedende özgürce dolaşıp akması gibi bu insanlar da yaşamla birlikte engel tanımaksızın akıp gidebilirler. Ancak yaşamlarında herhangi bir yeniliğe karar vermeden önce uzun uzun düşünür tartar bu yeniliğin nasıl olması gerektiğini ve yaşamlarında diğer önem taşıyan diğer unsurlarla nasıl bağdaşacağını ölçüp biçerler.
Bu insanlar taşları gibi çevrelerini ve özellikle evlarini süsleyip döşemek isterler. Çünkü rahat ve bakımlı bir yuvaya sahip olmak huzurları açısından onlar için son derece gereklidir. Evcil yaradılışlıdırlar ve evleri fiziksel, duygusal ve ruhsal anlamda kendileri için rahat ve güzelse dengeli kişiler olurlar.
Zor durumlarda insanın yanında ağaçkakan burcundan birinin bulunması çok iyidir çünkü bu burcun gelişkin sezgi gücü zorluğun ana nedenini hemen bulur ve dikkatli bir şekilde yardımcı olarak kendini yeniden toparlamasını sağlar. Bu insanlar yüreklerinden gelen sese göre davranırlar. Eğer bir Ağaçkakan-İnsanı aşık olup severse karşı taraftan olumsuz bir davranış gelmediği sürece bu sağlam temelli ve kalıcı bir ilişki olacak demektir. Yüreklerindeki sevgi, çevrelerindeki her şeyi, bitkileri, madenleri, hayvanları ya da insanları coşkuyla sarar.
Ağaçkakan-İnsanları ana baba olarak dünyanın en sevgi dolu, en iyi kalpli insanlarıdır. Çocukları ve geniş anlamda çocukları yerine koydukları her şey için hiçbir özveriden kaçınmazlar. Bu insanların evi kendi çocuklarından başka birazcık gerçek sevgiye ve ilgiye gereksinim duyan dost ve akraba çocuklarıyla dolar taşar. Ağaçkakanlar onlara da sevgilerini dolu dolu verirler.

Ağaçkakan burcu 2 Astroloji - 01.07.2007 - 18:49

Bu burcun insanlarının bitki totemi, sayısız türküye, şiire konu olan çok sevilen yabangülüdür.
Kendiliğinden yetişen yabangülünün dikenli dalları üzerinde 5-7 arasında gül yaprağından biraz daha küçük yaprakları vardır. Çiçeğin 5 yaprağı sarı ve etli çiçek çanağından kenara doğru açılır. Yapraklar dökülünce çiçeğin ucunda portakal renkli kuşburnu meyveciği oluşur.
Kuşburnu bilindiği gibi vitamini en bol bitkilerdendir. Kuşburnu sonbahar ve kış boyunca pek çok Kızılderili kabilesinde olduğu gibi çiğ olarak çiğnenebilir. Ya da şimdilerde bizlerin yaptığı gibi kurutularak çayı içilebilir. Un haline getirilerek reçel veya çorbalarda tad vermek için kullanılabilir. Kurutulduğunda C vitamininin % 65 kaynatıldığında %40ını kaybeder.
Soğuk algınlıkları, grip ve boğaz ağrılarına karşı çok iyi ilaç vazifesi görür. Yabangülünün dalları ve kökü de kuşburnu meyveciği kadar soğuk algınlığı için faydalıdır. Eskiden kuşburnu çayı böbrek ve safra kesesi taşlarını sökmek ve karaciğer rahatsızlıklarında kanı temizlemek için kullanılırmış.
Kızılderililerin ahududu ve naneyle birlikte kaynattıkları kuşburnu çayı bedensel ve ruhsal şifa verirdi. Mohawk kabilesinden yaşlı bir bilge- bitki uzmanının anlattığına göre Avrupalıların Amerika kıtasına yerleşmesi sonucu bir gün çok kötü bir hastalık türeyecek ve bu hastalığın şifasını efsaneye göre Kızılderili kökenli birisi yabangülü karışımından yapacağı bir ilaçla bulacaktır.
Bu bitkinin yapraklarından elde edilen gülsuyu eski günlerde gözlere damlatılarak saman nezlesinin yan etkisi olarak ortaya çıkan gözdeki kızarıklığı gidermeye yarardı.Ayrıca yabangülü bitki uzmanlarınca otlardan yapılan başka ilaçların acısını hafifletmek ve kokusunu güzelleştirmek için kullanılırdı. Günümüzde yabangülü kimyasal içerikli yumuşatıcıların, parfüm ve saç şampuanlarının formüllerinde kullanılır. Kurutulmuş gül yaprakları da da ince küçük torbalarda çamaşır dolaplarında güzel bir koku yayarlar.
Ağaçkakan – İnsanları bitki totemlerinden yaşam enerjileri düzgün aktığı sürece çok çeşitli olanaklara sahip olduklarını öğrenirler. Güller gibi onlar da güzel insanlar olabilirler ve hem güzel hem yararlı olarak diğer insanları etkiliyebilirler.Doğal ortamlarında bulunduklarında çok çekici kişilerdir. Bu insanlar kuşburnu gibi ruhsal ve duygusal zenginliklerini yansıtan dış görünüşleri nedeniyle topluluklar içinde sevilen ve aranan kişilerdir. Bu insanların ayni zamanda derin bir iç dünyaları vardır ancak o dünyaya girebilmek için yeterli çabayı göstermek gerekir.
Huzursuz olduklarında Ağaçkakan – İnsanları da tıpkı kuşburnu için söyledikleri gibi çevrelerine kekremsi ve tatsız bir izlenim yayabilirler. Böyle zamanlarda gerçekten tembel, isteksiz kişiler olur, gerçekçi ve elle tutulur işlerle uğraşacakları yerde, bulanık, belirsiz duygular arasında gider gelirler. Bağımsız düşünüp davranamaz ve duygusal ilişkiye giremezler. Ancak huzur ve dengeleri yerindeyse, çevrelerindeki her şeyi çok iyi algılayıp yansıtabilirler. Bağımsız kararlar verebilir ve uygularlar.
Ağaçkakan burcu 3 Astroloji - 08.07.2007 - 18:31

Burcun rengi pembedir. Bu henüz olgunlaşmamış ya da evrensel aşkın pembesi olabilir. Bunun türü o insanın gelişme düzeyine bağlıdır.Yolunu ve yönünü henüz seçememiş bir ağaçkakan coşkun bir duygu denizinde çalkalanabilir ve hiçbir yerde huzur bulamazken, yaşamdaki amacını saptamış bir ağaçkakan duyarlılığını tüm insanlara yardımcı olacak şekilde kullanabilir. Bu insanlar Kurbağa kabilesinden oldukları için taşkın bir duygusallıkları bulunur. Genellikle kendi duygularının güçlü ama başıboş denizinde yüzerler. Bu nedenle duygularını daha yoğun yaşar ama kendilerini geliştirip her alanda güven içinde olmak isterler.Ama güneşin büyük bir güçle parladığı bu mevsimde gelişmenin yalnızca hızlı değil ayni zamanda doğru yönde olması gerekir. Güneş, bu burcun insanına yüzeysel uğraşlar için harcadığı gücü kısarak ve doğru yöne yönlendirerek bu konuda yardımcı olur.
Bol güneşli günler dönemi insanının hayvan totemi her yerde çok rastlanan ama gizemli bir kuş olan ağaçkakandır. Ağaçkakanın göğsü beyaz, gövdesi gri-kahverengidir.Boynunda kırmızı, göğsünde siyah bir yarım ay ve onun hemen altında siyah bir noktacık bulunur. Kütüklerin üstünde, teneke damlarda , tahta evlerin duvarlarında gagalarıyla trampet çalarlar.
Bunu bazen böcek yakalamak için bazen de zevk için yaparlar. Çiftleşme dönemlerinde müzik yeteneklerinin seçkin örneklerini sergilerler. Böcekle, yabani tohum, buğday ve mısırla beslenirler. Çok değişik sesler çıkarabilirler. Bazen “ tak tak tak “, bazen “ yuk yuk yuk “ bazen de “ çık çık çık “ diye yankılanır. Sabah saatlerinde ağaçkakanların trampete benzer sesiyle uyanalar onun “ kalk kalk kalk “ diye türkü çağırdığını söylerler. Uçmaları güçlü ve hedefe yöneliktir. Havada dalgaya tutulmuş gibi birkaç denge hareketinden sonra hızla gidecekleri yöne uçarlar. Gagaları kuvvetli, dilleri uzun, ayak tırnakları öne ve arkaya doğru çatallıdır. Böylece ağaç gövdelerine rahatlıkla tutunup yiyecek arayabilirler. Yuvasını ağaç gövdesine kabak biçiminde bir oyuk açarak yapar. Kapısı ancak 5 santim çapında olan bu yuvanın içi 2-7 metre derinliğindedir. Çok kullanışlı olan bu yuvalara daha sonra başka kuşlar da yuva kurabilir. Ortalama 8 yumurta yumurtlayan ağaçkakanlar da diğer kuşlar gibi iyi ve sevecen birer ana-babadırlar.
Kızılderililer için ağaçkakan özel bir kuştur. Cesaretin simgesi olarak görülür ve kanadındaki kırmızı renge dair bir efsane vardır. Bu efsaneye göre ağaçkakan deprem ruhlarının çıkardığı bir yangını söndürüp insanlara yardım etmek isterken alevlere çok yaklaşmış ve kanatları kızarmıştır. Trampet sesi çıkardıkları için çok sevilirler- Kızılderililerce bu sesin yüreğin atışını ve toprağın nabzını temsil ettiği söylenir. Tüyleri dinsel törenlerde kullanılırdı. Bu kırmızı tüylerin kanla ilişkili olduğu söylenir. Savaş sırığına bağlanan ağaçkakan tüyleri düşman güçlere karşı bir koruyucu gibidir. Başa takılan ağaçkakan tüyü ise o kişinin şifa kabilesi üyesi olduğunu gösterirdi.
Bu ayda doğan insanlar hayvan totemlerinden kendi içlerinde yatan gizemli yetenekleri öğrenebilirler. Ancak bu yeteneklerin ortaya çıkması için, dengeli bir ortamda ve dengeli bir durumda olmaları gerekir. Bu insanların gerçeğin düzlemini yarmak ve onun altındakileri başka gözle algılamak gibi bir becerileri vardır. Bu yetenekleri ile olayların içyüzünü kolayca kavrar ve doğru olanı seçerler. Birçok Ağaçkakan- İnsanı kendisini nasıl bir gücün koruduğunu, doğru kararları nasıl verdiğini fark etmez ve bunu çevresindekilere açıklayamaz. Mantıklı düşünmeye yatkın kişiler, sezgilerine güvenen bu insanın hayalci olduğunu gerçeği görmediğini öne sürerler ve onları yönlendiren, koruyucu gücü fark edemezler.
Ağaçkakan burcu 4. bölüm Astroloji - 16.07.2007 - 01:22
Bu burcun insanları tıpkı totemleri gibi yaşam içinde diledikleri şarkıyı çalıp söylemelidir.Ancak özledikleri şarkıyı çalıp söylemek için önce korunaklı bir yuvaya ihtiyaçları vardır. Ağaçkakan-İnsanları çok evcildir ve diğer insanlardan çok daha fazla gerçek bir yuvanın özlemini duyarlar. Her uçuştan sonra dönüp gelebilecekleri rahat ve uyumlu bir yuva kurmadan mutlu olamazlar. Ancak bu uyumlu yuvada derinden bağlı oldukları kişilerin de bulunması lazımdır.
İnsanlararası ilişkiler bu kişilerin yaşamında büyük ve önemli yer tutar. Enerjilerinin büyük bölümünü diğer insanlarla düzenli, iyi ilişkiler kurmak ve bunları sürdürmek için harcarlar.
Bu totemin insanları ana-baba olarak çok sevecendirler. Çocuklarını sevgileri ve koruma duygularıyla sarıp sarmalarlar. Sevgisini çocuklarına özgürlüklerini verirken de gösterebilmek bir Ağaçkakan –İnsanı için yaşamındaki en güç deneyimdir.
Bu burcun çocukları çocukluklarında yeterince sevilip korunduysa büyüdükleri zaman da ayni sevgi ve güvenliği çevrelerine yayacaklardır. Güvenli bir aile yuvası isteyen bu çocukları sık sık kucaklayarak sevildiklerini göstermek gerekir. O zaman yetişkinliklerinde daha huzurlu olacak ve dengelerini daha kolay bulacaklardır. Onlar için coşkun sevgi ve sevecenliklerini sunacakları kişileri bulmak büyük önem taşır.
Genellikle uyum sağladıkları gruplar bulurlar. Hoşlandıkları ve doğru buldukları bir topluluğa katılırlar. Bu grup yardımsever bir dernek, kardeşlik ilkelerine dayanan bir kuruluş olabilir, ancak çoğu kez dinsel veya mistik bir yön taşırlar. Çünkü Ağaçkakan- İnsanları mistik eğilimleriyle böyle gruplarda kişiliklerini bulurlar. Maddi alanda güvence sağladıktan sonra mistik eğilimlerini doyurmak isterler. Böyle bir grupta kendi düşünce eğilimlerini paylaşan insanlarla bir arada olduklarında büyük bir özveriyle çalışırlar. İçlerindeki sevgi selini doğru yönde akıttıkları inancıyla mutlu olurlar.
Aslında Ağaçkakan – İnsanları kendilerini ve ailelerini aşan daha büyük bir olguya, kendilerine yuva olacak bir inanışa veya bir kişiye bağlanarak ona hizmet etmek isterler. Başka alanlara rahatça yönelebilecek kadar maddi güvence sağlayamazlarsa çok mutsuz olurlar. Kendilerini daha da olumsuz yönler sürükleyebilecek bir huzursuzluk denizinde çalkalanıp dururlar. Böyle durumlarda enerjilerinin düzgün akmaması nedeniyle birçok iç hastalığına yakalanabilirler. Bundan kurtulup tamamen iyileşebilmeleri için maddi ve manevi (somut ve soyut ) anlamda güvenliğe kavuşmaları gerekir.
Diğer burçlardan insanlar Şifa Çemberinde bu burçtan geçerken ;
İçlerinde sevme ve sevilme gereksinimi duyarlar. Ayni zamanda kendi algılama ve sezgi güçlerine güvenmeyi öğrenirler. Güvenli bir yuvaya sahip olmak, yaşamda ruhsal bir amacın bulunması ve yaşam güçlerinin doğru bir şekilde yönlendirilmesi de yine bu burçtan geçen insanların deneyimleyeceği ve öğreneceği şeyler arasındadır.
Ağaçkakan-İnsanları kendileri gibi Kurbağa Kabilesinden olan Puma ( 19 Şubat- 20 Mart ) ve Yılan ( 24 Ekim-21 Kasım ) – İnsanlarıyla iyi anlaşırlar. Kaplumbağa Kabilesinden olan Bozayı ( 23 Ağustos-22 Eylül ) ve Kunduz (20 Nisan 20 Mayıs )–İnsanlarıyla iyi bir uyum sağlarlar. Yabankazı (22 Aralık-19 Ocak ) –İnsanlarıyla bütünleşirler.

Kaynak : Şifa Çemberi Kızılderililerde Burçlar, Sun Bear ve Wabun, Sungur Yayınları 1984
Mine Kavalalı
Kaynak; blog.milliyet.com.tr
12-29-2008 07:51 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #6
Cvp: Kızılderili Astrolojisi
Mersinbalığı Burcu Astroloji - 01.08.2007 - 23:57
BÖĞÜRTLENLERİN OLGUNLAŞMA DÖNEMİ (Mersinbalığı)
23 Temmuz- 22 Ağustos


Bu dönemde dünyaya gelen insanların madenler dünyasındaki totemi demir ve gröna, bitkiler alemindeki totemi ahududu, hayvanlar alemindeki totemi mersinbalığıdır. Uğurlu renkleri kırmızı, kabileleri Fırtına Kartalıdır.
Değerli taşlardan gröna, oldukça sert, reçine gibi parlayan kristalize bir silikat oluşumudur. Kırmızı, kahverengi, yeşil, siyah, sarı ve beyaz renklerde altı değişik türü bulunur. Kübik kristal şeklindedir. Genellikle kireçtaşı, serpantin, peridot ve granitle çeşitli kristal bileşimleri oluşturur. Grönaya bu minerallerin bulunduğu yerlerin yakınındaki ırmak yataklarında rastlanabilir. Karınca yuvalarının yakınında da bu taşa çok sık rastlanır çünkü karıncalar bu taşa antipati duyarlar ve gördükleri her yerde onu hemen yeryüzüne çıkarıp atarlar.
Mersinbalığı- İnsanlarının uğur renkleri kırmızı olduğu için grönanın kırmızıya çalan renkleriyle bu ay arasında özel bir ilişki kurulur. Gröna parçacıklarından oluşan bir muska taşındığında bunun kalp hastalıklarına iyi geleceği söylenir. Üzerine aslan işlenmiş bir grönanın insanı tehlikelerden koruyacağına, iyi ve saygın bir yaşam süreceğine inanılır. Bazı halklar da grönadan yapılmış bir kurşunun düşmanı yüreğinden vuracağına ve bu taşın cinsel gücü dengede tutacağına inanırdı.
Romalılar ünlü kişilerin resimlerini bu taşın üzerine işlerlerdi. İranlılar grönayı krallara özgü bir taş sayar, üzerine şahlarının resmini çizerdi. Kızılderililer de grönayı törensel amaçlarla ve süs eşyası olarak kullandılar. Günümüzde grönadan süs taşı olarak işlenmesinin yanı sıra sanayi dallarında yararlanılmaktadır. Saat yapımcılığından başka toz olarak zımpara kağıdı ve biley taşı yapımında da kullanılır.
Mersinbalığı –İnsanlarının ikinci totemi dünyanın en sert madenlerinden olan demirdir. Demir aracılığıyla insanlık teknoloji çağına geçmiştir. Keltler demir çağının gelmesiyle perilerin ve büyülü varlıkların insanlara sırt çevirdiğini söylerler. Demir başka madenlerle kolayca bileşim sağlar ve değerli taşlara kırmızı bir ton verir. Ayni zamanda insan gövdesinin
Yaşamını sürdürmesini sağlayan hemoglobin molekülünün ortanca iyonunda demir bulunur.
Mersinbalığı- İnsanlarına tıpkı madenleri gibi çok çeşitli ve değişik görünümlerde rastlanabilir. Ancak hepsinin kolayca fark edilen bazı ortak özellikleri vardır. Genellikle iyi yürekli duyarlı kişiler olarak dikkat çekerler. Eğer yüreklerinde taşıdıkları iyi ve dostça duygulara kulak verirlerse dengeli ve mutlu kişiler olurlar. Yüreklerinin sesine uydukları sürece sezgili ve keskin görüşlü insanlardır. Bazen açıkça ortaya çıkan bazen de gizliden gizliye süren ileriyi görme ve sezme yetenekleri vardır. Bu yetenekleriyle kendilerini ve dostlarını bekleyen bazı tehlikeleri önceden görebilirler. Grönanın da böyle bir özellik taşıdığı söylenir. Keskin görüşleri ve duyumsama yetenekleriyle öyle sözler söylerler ki söyledikleri şeyler dostlarının ya da düşmanlarının ta yüreğine işler. Mersinbalığı –İnsanları iyi birer dost oldukları kadar korkulacak bir düşman da olabilirler. Aldatıldıklarına inanırlarsa bütün güçleriyle harekete geçer ve gerçekten çok yıkıcı şeyler yapabilirler.
İç dengeleri yerinde değilse kendi güçlerine karşı dikkatli olmalıdırlar. Bu güç beklenmedik hesapsız bir biçimde ortaya çıkabilir ve öyle patlamalar yaratabilir ki sonunda kendi yürekleri de bundan olumsuz bir şekilde etkilenebilir.Sonuçta hesapsızlık eğilimlerini daha da arttıran çeşitli hastalıklara yakalanabilirler.

Mersinbalığı- İnsanlarının soylu, görkemli bir havaları, düşünüş ve davranış biçimi vardır. Bu özellikleriyle topluluklarda hemen göze çarparlar. Çekicilikleri ve albenileriyle çevrelerinde cinsel duygulanıma neden olurlar. Cinsel enerjilerinin de güçlü olduğu söylenir. Maden totemleri grönadan bu enerjiyi dengede tutmasını öğrenmelidirler.

Bu ayda doğan insanlar totemleri gibi çok yönlü ve yararlı kişilerdir. Sorunların üstüne giden bir karakterleri vardır. Cinlerin perilerin bile korkacağı yollara atılmaktan çekinmezler. Altından kalkılması zor bir görev, olanaksız bir iş ya da kimsenin üstüne almak istemediği ürkütücü bir sorumluluk varsa bir Mersinbalığı- İnsanına başvurmakta yarar vardır. Çok cesurdurlar ve bu özelliklerini de hemen her an kanıtlamaya hazırdırlar. Ayrıca çok yönlü kişilikleriyle, iş hayatında, kültür ve felsefe kollarında başarılı olabilirler. Yalnızca yaptıkları işi inanarak yapmaları gerekmektedir. Bu insanların demir toteminden gelen belli bir sertlikleri ve ayni zamanda yaşamda kazandıkları deneylerle sertleşme eğilimleri vardır. Bu madenle olan ilişkileri yürek ve kanla olan bağlantılarını güçlendirir. Karşılaştıkları kişi ve işlerde zaman zaman sıçramalı değişimler yaratmalarına neden olur.
Bitki totemleri ahududu aslında çilek türünden bir meyve değildir.Yirmi kadar içi özsu dolu tomurcuğun bir araya gelmesiyle oluşur.Ahududu yapraklarının, köklerinin ve meyvelerinin iyileştirici özellikleri olduğu söylenir.Eskiden safra kesesi ve böbrek taşlarını düşürmek için ve idrar söktürmek için kullanıldığı gibi kökünde tanen özü bulunduğu için antibiyotik etkisi vardır. Kökleri kaynatıldıktan sonra boğaz yanmalarına karşı gargara ya da kanayan yara ve sıyrıklara kompres olarak kullanılabilir. Ahududu yapraklarından hazırlanan çay çok şifalıdır.
Özellikle küçük çocuklarda ishale iyi gelir. Tadı güzel olduğu için de içirilmesi kolaydır. Söylendiğine göre iç organlardaki kanser urlarını yok ederek dokuyu onarır. Hamile kadınlar tarafından da kullanılır. Çünkü rahim üzerinde olumlu bir etki yaparak hatalı doğumların önlenmesini ve doğumun kolaylaşmasını sağlar. Adet sırasında ortaya çıkan kramplara da yararlıdır. Ahududu dallarından hazırlanan bir çay soğuk algınlığına, gribe, nefes darlığına da iyi gelir. Ayrıca kan şekerini ayarlayıp düzene sokar.
Mersinbalığı- İnsanları topluluk içinde göze çarpma ve sevilen kişi olma özellikleri bitki totemlerinin etkisiyle daha da güçlenir. Diğer insanlar onlarda gördükleri neşeli ve zevkli hava nedeniyle onlara yakınlaşmak isterler ancak bu burcun insanları her zaman göründükleri gibi değildirler.
Bu insanların çevreye yaydıkları izlenimle, dış görünüşlerinin altında gizlen şey bambaşkadır. Bu özellik belirgin bir şekilde iki durumda gözükür: Bazı Mersinbalığı insanları ilk karşılaşmada çok hırçın ve saldırgan davranabilirler ancak bu genellikle yumuşak ve kırılgan yüreklerini korumak için edindikleri bir davranış biçimidir. Bazılarıysa sanki sıcaklığın ve sevecenliğin simgesi gibidirler. Ama onlara daha yakınlaşınca dikenli bir çalılıkla karşılaşmış gibi olursunuz. Bu çelişki ayni zamanda Mersinbalığı- İnsanlarının tipik bir özelliğini de ortaya koyar. Dıştan çok dost görünmelerine ve herkese yakınlık göstermelerine rağmen duygularını başkalarından gizleme eğilimindedirler. Şu ya da bu nedenle hemen dikenlerini göstermeye hazırdırlar. Bu dikenler onların dış kabuğunu aşıp gerçek benliklerini suistimal edebilecek kişilere karşı bir silah gibidir.
Çok duygusaldırlar ve başkalarının duyguları üzerinde güçlü etkiler yarattıkları gibi kendileri de başkalarının duygularından ayni ölçüde çabuk etkilenirler. Çabuk kırılırlar ancak dışa karşı taşıdıkları gösterişli bağımsız ve güçlü havayı bozacağını düşündükleri için kırgınlıklarını gizlemeye çalışırlar. Acı ve dertlerini de dostça ve sıcak yürekli bir görüntü altında gizlerler. Fakat başkalarının kendilerine verdiği bir acıyı kolay kolay unutmazlar ve iç dengeleri bozulduğu zaman ince ince düşünüp intikam planları hazırladıkları da olur.
Mersinbalığı –insanları çevreleri üzerinde arındırıcı bir etki yaparlar ve diğer insanların bu etkiyle kendilerini toparlamasına yardımcı olurlar. Dostça ve biraz da alaycı davranışlarıyla diğer insanların katı düşüncelerini sarsar ve duygu dünyalarında yumuşak değişiklikler yaratırlar. Başkalarının yanlış düşüncelerinden uzaklaşmasına yardım ederken ayni zamanda duygusal sorunların çözümüne de destek olurlar. Psikolojik ve fiziksel sıkıntı anlarında çevrede bir Mersinbalığı – İnsanı bulunmasında yarar vardır.. Çünkü cesaretini size de aşılarlar ve böylece en güç en yıkıcı sorunlar bile çözülebilir. Bu konuda tıpkı kanayan yaraları durduran bitki totemlerine benzerler.
Mersinbalığı- İnsanları soğuk algınlığı, boğaz ağrısı ya da hazımsızlık çektikleri zaman hemen bir ahududu çayı içmelidirler. Bu yüreklerine ve kan dolaşımlarına da iyi gelir. En küçük fiziksel rahatsızlıklar bile bu burcun duygu dünyalarındaki bir sarsıntının habercisi gibidir ve daha sert uyarılar beklemeden dengelerine kavuşmaya bakmalıdırlar.
Bu burcun insanları “ Böğürtlenlerin Olgunlaşma Döneminde “ dünyaya geldikleri için oldukça sıcakkanlıdırlar. Bu dönem dışa açılma dönemidir. Bu burcun insanları koruyucu ruhları olan Shawnodese’nin armağanı olan büyüme ve gelişme yolunu tutmadan önce derinlik taşıyan bir alanda güven kazanmayı öğrenmelidirler. Bu ayda toprağın tüm çocukları Güneş Babaya açılır ve ona meyvelerini sunarlar.
Fırtına Kartalı kabilesinden oldukları için çevrelerine sıcak ve güçlü bir etki yayarlar, enerjileri coşkundur, ayni anda birkaç değişik işle uğraşabilirler. Fakat bu kabileyle olan bağlantıları ayni zamanda kendilerini gereksiz yere tüketmemeleri, sağlıkları ve enerjilerini tehlikeye sokmamaları konusunda bir uyarıdır.
Uğurlu renkleri olgunlaşan ahududuların, gröna taşının kırmızısıdır. Bu renk büyük bir fiziksel enerjinin, yaşamla dolup taşan güçlü bir istemin ve doğal güçlerin simgesidir. Ancak eğer renklerini varlıklarının gelişmemiş yönlerinde göstermeye kalkarlarsa bu kırmızı hesapsızlığın, gururun, açgözlülüğün, hırsın ve kendini beğenmişliğin simgesi de olabilir. Kırmızı renk bu burcun insanları için hem bir onay hem de bir uyarıdır. Eğer zaman zaman kendi işleri dışında başka şeylerle oyalanarak dinlenmezlerse sinirleri yıpranır ve bunun sonucunda daha ciddi hastalıklara yakalanabilirler. Bazı Mersinbalığı- İnsanları her gün okuma ve dinlenme için belli süreler ayırırlarsa bunun sağlıklarına iyi geldiğini göreceklerdir. Fakat bu dinginlik doğal yapılarında yoktur. Bu yüzden öğrenmeleri ve geliştirmeleri gereken bir şeydir.
Hayvan totemleri balıklar dünyasının kralı sayılan mersinbalığıdır. Mersinbalığı dinazorların yeryüzünden kaybolmaya başladığı çağlardan beri yaşayan çok eski bir balıktır. Bulunduğu yere ve türüne göre çok değişik büyüklüklerde olabilir. En büyükleri 4 metre uzunluğunda ve 150 kilo ağırlığında olabilir.Gövdesinin bazı yerlerinde bir dizi kemikli pula benzeyen tabaka vardır ve bu görünüşüyle zırhını tam giyememiş bir ortaçağ şövalyesini andırır. Pullarla kaplı kısmı öylesine serttir ki balıkçılar eğer Mersinbalığının tüm gövdesi bu zırhla kaplı olsaydı ancak baltayla parçalanabilirdi derler. Genellikle 20 yaşında üreme çağına gelirler. Dişi Mersinbalığı ilkbahar ya da yaz başında ırmak yukarı çıkarak ya da sığ sulara giderek yumurta bırakır.Bu yumurtaların sayısı 20 milyon kadar olabilir. Ancak her yıl yumurtlamazlar.
Mersinbalığı eskiden büyük göllerin kıyısında yaşayan, Kızılderililer tarafından “ Balıkların Kralı “ olarak adlandırılırdı. Hiawatha’ya bir ölüm kalım savaşı verdiren de Mersinbalığıdır. Longfellow “ Hiawatha Destanı”nda bu balığın başarılarını, cesaretini ve güçlü yüreğini kuşaktan kuşağa anlatılacak biçimde sonsuzlaştırmıştır. Kızılderililer Mersinbalığına büyük bir saygı beslerlerdi. Ojibwa soyunda, bir Mersinbalığı kabilesi vardır ve öncü kabilelerden sayılır. Ojibwa’lılar için Mersinbalığı için ruhsal derinliğin ve gücün simgesiydi.
Ne yazık ki Avrupalılar bu balığa Kızılderililer kadar saygı göstermediler. Önceleri sık sık ağlarına takıldığı için baş belası gördüler. Sonraları etinin ve havyar denen yumurtasının lezzetini ve değerini öğrendiklerinde bu balığın kökünü neredeyse kuruttular. Günümüzde denizlerde ve göllerde Mersinbalığına eskisi kadar sık rastlanmıyor.
Hayvan totemleri gibi bu burcun insanları da bulundukları her suda egemenlik kurmak isterler. Doğal güçleriyle bunu zorluk çekmeden başarırlar. Sanki önder olarak dünyaya gelmiş kişilerdir. Ve enerjileri düzenli aktığı sürece haksever, iyi niyetli birer yönetici olabilirler. Sezgileri ve ileriyi görme yetenekleriyle başkalarının sorunlarını önceden kavrayıp çözümlemek için ellerinden geleni yaparlar. İçlerinde kaynayıp duran güçle her zaman etkin ve üstün bir durumda olurlar. Yaşamla uyum sağladıkları sürece içlerinde tükenmez bir güç kaynağı ve ruhsal derinlik yatar. Ancak başka insanlar üzerinde egemenlik kurmaktan zevk alan kötü bir yönleri olduğunu unutmamalı, çok havalı ve herkese tepeden bakan bir biçimde davranmaktan kaçınmalıdırlar. Ruhsal sağlıklarını korurlarsa böylesine egemenlik kurma istemlerinden de korunmuş olurlar.
Mersinbalığı gibi bu insanlar da çok sağlam bir zırh taşırlar.Yönetici durumda oldukları zaman bu zırha ihtiyaçları vardır. Ancak insanlararası yakın ilişkilerde bu zırhı bir yana atmasını bilmelidirler. Bunu öğrenemezlerse çok kendini beğenmiş kişiler olurlar ve varlıklarının duyarlı yönlerini geliştirecek insani ilişkilerin sevecenliğinden yoksun kalırlar.

Bu zırhı kendilerinin çıkarması gerekir. Çünkü zırhları başkalarının duygusal darbelerle bile parçalayamayacağı kadar sağlamdır.

Cinsel enerjilerini doğru ve mantıklı biçimde kullanacak olgunluğa erişmeleri için hayvan totemlerindeki gibi yılların geçmesi gerekir. Bu noktaya gelmeden önce yaşam güçlerini, cinselliklerini yanlış bir şekilde kullanarak harcadıkları olur. Bu da çözümlemeleri gereken önemli bir sorundur, çünkü bu burcun insanları yaşam güçleriyle cinsel güçlerini birbirine karıştırmaya, bu iki enerjiyi de kötü biçimde kullanmaya eğilimlidirler. Bu tür bir davranış sonunda önceden görünmeyen bir yıkıntı ve çözülme dönemini de beraberinde getirir.

Mersinbalığı- Çocuklarına enerjilerini doğru bir biçimde kullanmayı öğreninceye kadar bazı sınırlar koymak gerekir. Ancak bu sınırlar, güçlerini mantıklı biçimde kullandıklarını gösterdikleri zaman hemen kaldırılmalıdır. Yoksa sonunda hem kendilerine hem de ailelerine büyük acılar verecek biçimde bu sınırları parçalamaya yönelirler. Çok zeki, uyanık, hareketli çocuklardır ve tıpkı Aladoğan- Çocukları gibi küçük yaşta evde egemenlik kurmaya kalkarlar. Onlara bu egemenlik hırsının yalnız acı ve karışıklık yaratacağı anlatılmalıdır.

Mersinbalığı-İnsanları sevgi dolu yürekleri ve sevecenlikleriyle iyi birer ana-babadırlar. Ancak çocuklarını denetleyip sınırlayarak onların gelişebilmeleri için yeterli özgürlüğü tanımamak eğilimindedirler. Onun için bu burcun çocuklarının öğrenmesi gereken şeyi yetişkinlerinin de öğrenmesi gerekir. Mersinbalığı- İnsanları zaten bir süre sonra ana baba olarak kendilerinin de sürekli sınırlandırılmasından sıkılıp yorulurlar, yaşamlarını başla alanlarda geliştirmek için kendi işlerine bakar ve böylece çocuklarına yeterli özgürlük sağlarlar. Çocuklarını koruma konusunda gerçek bir sanatçı gibi ufukta bekleyen her tehlikeye karşı onların haklarını büyük bir özveriyle savunurlar. Ancak bu davranışları zaman zaman çocuklarının cesaretinin ve güvenlerinin gelişmesini de önleyebilir.

Diğer burçlar Şifa Çemberinde bu bölgeden geçerken içlerindeki yaşam gücünün çok hızlı aktığını görürler. Kendi cesaret ve güçlerinin derinliğini kavrar ve o sırada uğraştıkları işlerde önderliği ele almayı deneyebilirler. Ayni zamanda bu dönemde içlerinde uyanan derin duyguları ve cinsel güçleri de deneyip dengelemeyi öğrenirler. Mersinbalığı-İnsanları Susamuru-İnsanlarıyla( 20 Ocak–18 Şubat ) bütünleşirler. En iyi anlaştıkları burçlar, kendi kabilelerinden olan Ala doğan (21 Mart–19 Nisan ) ve Wapiti (22 Kasım- 21 Aralık ) İnsanlarıdır. Kelebek kabilesinden olan Karga( 23 Eylül- 23 Ekim ) ve Geyik- İnsanlarıyla (21 Mayıs–20 Haziran ) da iyi anlaşırlar.


Mine Kavalalı
Kaynak; blog.milliyet.com.tr
12-29-2008 09:46 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #7
Cvp: Kızılderili Astrolojisi
Yaban ördekleri dönemi (karga)-Terazi burcu Astroloji -
23 Eylül- 23 Ekim

Madenler alemindeki totemi : Jasper
Bitkiler alemindeki totemi : Verpascum (sığır çiçeği kuyruğu)
Hayvanlar alemindeki totemi : Karga
Kabilesi : Kelebek
Rengi : Sonbaharı simgeleyen Kahverengi
Jasper : Bir tür kripto kuvars taşı olan jasper aslında kalsedon familyasından değildir. Damarlı değil tanecikli görüntü verir.Bu burcun insanlarının uğur taşı “ kantaşı “ (heliothrop) adı da verilen yeşil üstüne kırmızı benekli olan jasper türüdür.
Kantaşı Kızılderililer, Babilliler, Mısırlılar ve Çinliler tarafından da bilinirdi. Eski çağlarda bu taşın güneş ısısını yansıttığı söylenir.Heliothrop güneş yansıtıcısı anlamına gelir. Kantaşı suya konursa suyu kaynatacağı öne sürülürdü. Jasperin birçok gizemli özelliği olduğu anlatılır. Kanayan yaraları durdurduğu, görünmezlik verdiği, uzun ve güvenli yaşam sağladığı, yılan zehirini etkisiz bıraktığı, kapanan gözleri açtığı ve suya konunca yağmur yağdırdığı söylenir.Doktorlar yakın zamanlara kadar kanın durdurulması için kantaşı kullanmışlardır.Bu taşın tozu yumurta ve balla karıştırılarak hemoroid tedavisinde kullanılırdı. Jasper kötü ruhların kovulmasını sağladığı gibi onu taşıyanın büyü yapabilmesine de yardım ederdi. Sahibine bereket getirdiği, bu taşta hem toprak enerjisinin bulunduğu hem de bu enerjiyi çektiği inancı yaygındı. Özellikle suya konulan ve günün ilk ışıklarına tutulan jasper taşının insan üzerinde çok olumlu etkiler yaptığı söylenirdi.
Karga insanları taşları gibi o andaki durumlarına, havalarına göre çok değişik biçimlerde görünebilirler. İç dengeleri yerindeyse onlar da jasper gibi çok değişik mistik özellikler taşırlar.Yürek biçimindeki jasper gibi aranır ve çok sevilirler çünkü çok candan insanlardır.İyi, sevgi dolu, çevrelerindekilerin rahatı için uğraşan saygılı ve dürüst kişilerdir. Dengelerine kavuştukları zaman güneş enerjisini özümseme ve çevrelerine yansıtma gücüne de kavuşurlar. Ancak dengeleri bozulursa bu güç depresyona ve karışıklığa sebep olur. Yoğunluğu suları kaynatabilecek bir öfkeye kapılırlar.
Karga- İnsanlarının aniden, beklenmedik bir biçimde hava değiştirme eğilimleri vardır.” Şimdi böyleyken, şimdi şöyle “ olan kişilerdir.. Ancak içinde oldukları durum o anda ne olursa olsun, kendilerine en doğrusu oymuş gibi gelir.Kısa süre içinde daha öncekinin tam tersi bir duruma gelseler bile, kendileri bundan hoşnuttur ve çevrelerinin bu hızlı değişiklik karşısında şaşkınlığa kapılmasını hayretle karşılarlar.
Karga insanları bu güçlerden yararlanacak durumda olsalar da olmasalar da kantaşı gibi psişik güçler taşırlar. Bazen bu güçleri henüz iç dengelerine kavuşmadan elde ederler. Başkalarının yaşamlarını etkileme gücünde olduklarını fark eder ama bunu kişisel amaçları için kötüye kullanmaya kalkabilirler.Ancak böyle bir şey yaparlarsa çevrelerine ve kendilerine yalnızca acı, şaşkınlık ve üzüntü verebilirler.
İç dengelerine kavuştukları zaman güçlerini çevrelerindekinin yararına kullanırlar. Evrenin bütün olumlu güçlerini içinde barındıran ve yayan yetenekli birer iletken ve iyileştirici olurlar

Yaban ördekleri dönemi (karga) terazi burcu 2. Bölüm Astroloji - 25.09.2007 - 20:00

Jasper (Kantaşı) bu burcun insanları için önemli bir taştır. Çünkü toprak enerjisini çekme, iletme özelliğiyle bereket saçar. Karga- İnsanları Kelebek kabilesinden olmaları nedeniyle toprak enerjisini özümsemeye, toprakta daha iyi kök salmaya uğraşmalıdırlar. Bunu başaramazlarsa ayni kabilenin diğer üyelerinden daha kararsız ve uçarı biçimde bir işten diğerine koşar, hiçbirinde özledikleri amaca ulaşamazlar.
Uğur renkleri olan kahverengi yaz boyunca süren gelişme döneminde bütün varlıklara güç veren, şimdi yaklaşan dinlenme ve arınma dönemine hazırlanan sonbahar toprağını simgeler. Bu renk toprağın ve soyut alemin güçlerini kendi benliklerinde birleştirmelerine yardımcı olur. Kök salmanın ve bu dünyada kararlı bir biçimde davranırken, öte yana geçerek daha yücelere ulaşmaya hazırlığın rengidir. Karga –İnsanları böyle bir benliğe kavuşmaya çalışırlar.Kavuşurlarsa çevrelerine çok yardımcı olabilirler.
Yaban Ördekleri ayı sonbahar gün- dönümünün ardından gelen ve geçmiş ayların hızlı gelişiminden sonra daha yavaş bir ritmin başladığı aydır. Karga-İnsanları bu aya uygun olarak daha ölçülü bir tempo benimserlerse kendileri için her zaman yaşamsal önem taşıyan iç dengelerine kavuşmada büyük ve önemli bir adım atmış olurlar.

Bu burcun insanlarının bitki totemi olan sığır kuyruğu çiçeği çok yönlüdür ve bulunduğu her ülkede şifalı ot olarak kullanılmıştır. Yapraklarından kaynatılan çay, mesane, böbrek ve karaciğer rahatsızlıklarına iyi gelir, sinirleri yatıştırır ve güçlendirir.Arındırıcı bir etki yapar. Akciğer ve kalp rahatsızlıklarında kullanılır. Kızılderililer bu çiçeğin yapraklarını sarıp tütün yerine içerlerdi. Böyle içildiği ya da tütsü olarak kullanıldığında bronşlarda tıkanma sonucu ortaya çıkan bronşit ve astıma iyi geldiği söylenir. Bu bitkinin çiçeklerinden elde edilen yağ kulak ağrılarında, siğil, ezik ve burkmalarda, sıyrıklarda uzun süre kullanılmıştır. Dıştan kullanıldığında çayı yine hemoroide, tümore, boğaz şişlerine ve adele yorgunluklarına iyi gelir. Eski çağlarda bu çiçeğin antibiyotik bir etkisi olduğuna inanılırdı.
Karga-İnsanları bitkilerinin görünümüne benzer. Bazen sert yün gibi dalayıcı bazen de kadife gibi yumuşak olabilirler.Eğer hırçın günlerindeyseler onlarla geçinmek çok zordur. Hem kendilerine hem de başkalarına büyük acılar verirler ve duygusal yaralarını iyileştirmek için çok dikkat gerekir. Yok eğer kadife günlerindeyseler yumuşaklıklarıyla çevrelerine dinginlik verir ve çok sevilirler. Kendilerini oldukları gibi kabul edebilirlerse rahatlar ve başkalarının da rahatlamasına yardımcı olurlar.Yakınlık duydukları kişilere, onların ne kadar eşsiz ve sevilecek kişiler olduklarını kanıtlamak için büyük çaba harcarlar. Eğer bir Karga-İnsanıyla arkadaş olursanız o size dünyanın en tatlı en önemli insanı olduğunuz duygusunu verecektir. Size kazandırdığı bu güven duygusu yüzünden kuşkusuz siz de onu yürekten seversiniz.
Bitki totemlerine bakarak Karga-İnsanları çok yönlü ve yararlı yeteneklerini her zaman hareketli olma ve kendini değiştirme özelliklerini öğrenebilirler. Yine bitkileri gibi çevrelerindeki insanlara şifa verebilirler.İyi günlerindeyseler her türlü sorunu can kulağıyla dinler ve olumlu bir yaklaşım için ellerinden geleni yaparlar. Açık yürekli, inandırıcı sözleri insana yeryüzündeki tüm sorunların ortadan silindiği duygusunu verir. Hastalanan kişiyle öylesine yakın bir şekilde ilgilenir ve bakarlar ki o da çoğu kez yeniden toparlanıp ayağa kalkabilmek için yeterli desteği bulmuş olur. Sorunu olan kişiyi fiziksel olarak yatıştırır, örneğin kollarına alıp okşarlar, çünkü Karga-İnsanları bedensel istemleri her zaman karşılamaya ve alıp vermeye hazırdırlar.
Bu burcun insanları el altında bitki totemleri olan sığırkuyruğu çiçeğinin yapraklarını bulundurursa çok iyi olur. Çünkü sık sık mesane, böbrek ve sinir hastalıklarına yakalanabilirler. Bu hastalıklar yalnızca iç dengelerini kaybettikleri zaman sorun yaratabilir. Böyle dönemlerde aşırı gergin, huzursuz ve paranoid bir havaya girerler. Yitirdikleri dengeyi yeniden kazanamazlarsa bu tür hastalıklar yakalarına yapışmakta gecikmez.

Yaban ördekleri (karga) terazi burcu 3. bölüm : Astroloji - 04.10.2007 - 12:50

Hayvanlar alemindeki totemleri karga kama gibi kuyruğu olan kapkara bir kuştur. Boyları 60 ve kanat arası 130 santimetreye ulaşır. Gagaları uzun ve güçlüdür. Dünyanın her yerinde rastlanır ve her şeyi yerler. Birbirleriyle özel bir ” gaklama” sesiyle anlaşırlar Rüzgarda uçmayı en az doğanlar kadar sever, özellikle çiftleşme dönemlerinde havada gerçek bir akrobasi yaparlar.
Bazen çok saldırgan olabilen kargalar genellikle temkinli ve çekingendirler. Gruplar halinde yaşar ve yaşadıkları bölgeyi büyük bir kıskançlıkla korurlar. Bölgelerine giren doğan, baykuş hatta kartallara saldırmaktan çekinmezler. Öylesine akıllı ve bilinçli hayvanlardır ki kabile toplantıları düzenledikleri söylenir. Kabilesinin kurallarını çiğneyen kargaların kendilerini çok yükseklerden top gibi yere atarak intihar ettikleri söylenir.
Kızılderililer için karga, insanla doğa arasındaki dengenin bir simgesiydi.
Kargalar gibi bu burcun insanlarının da havada süzülmek ve uygun bir yere konarak, toprağın olumlu enerjilerini özümsemek yeteneği vardır. Bu insanlar hem dünya sorunlarında hem de ruhsal alanda çok rahattırlar. Uzun süre cesaretle yükseklerde uçabilmeleri iç dengelerinin durumuna bağlıdır. Denge Karga-İnsanı için diğer tüm burçlardan daha önemli ve hassastır çünkü onlar tıpkı hayvan totemleri gibi havada çok ani ve beklenmedik manevralar yapar ve yön değiştirirler. İç dünyalarında dengeyi bulamazlarsa sağa sola kanat çırparak büyük karışıklık yaratabilirler. Yok eğer dengeleri yerindeyse bir işten diğerine rahatça uçar ve rotalarını şaşırmazlar.İç dengeleri yerindeyken dünyanın en yardımsever insanları olurlar. Kendileri bu uyuma zorlukla kavuştuklarından başkalarının da ayni uyuma kavuşması için ellerinden geleni yaparlar.
Karga totemi ayni zamanda çelişkinin de simgesidir. Onların duygu dünyası da bu çelişkilerin benzersiz bir örneğidir.Çok yükseklere uçabildikleri için bir şeyin iyi ve kötü yanlarını ayni anda ve çok iyi görür ama bu kadar üstten bakıp her şeyi gördükleri için bazı durumlarda seçim yapmakta zorluk çekerler.İçlerinde uyumsuzlarsa çabuk karar veremez ve bir gün aldıkları kararı ertesi gün değiştirebilirler. Bu da onlara kararsız bazen ne istediğini bilmeyen hatta kaprisli ve sorumsuz bir görünüm verebilir.
Totemleri olan karga gibi son derece temkinli de olabilirler. Bunda da hakları vardır. Çünkü saflıkları ve temiz kalpleri yüzünden geçmişte kandırılmışlardır. En küçük tehlike belirdiğinde ortadan kaybolmayı tercih ederler. Çevrelerindeki her türlü düşünce ve akımı izleyip öğrenmesini bilen aydın ve ileri görüşlü kimselerdir.
Genellikle gruplar içinde olmak isterler ve kendileri gibi düşünen açık fikirli ve dürüst insanlarla bir arada grup içinde bulunurlarsa güven duyarlar. Her türlü işbirliğine yatkın, güvenilir ve sadık insanlardır. Tıpkı kuşları gibi onlar da gruplarına gelecek tehlikeye karşı bir savunma ruhu yaratırlar. Sevdiklerinin tehdit edildiğini görürlerse düşmanın gücüne ve büyüklüğüne bakmadan büyük bir özveriyle saldırıya geçerler. Gruplarına çok bağlı oldukları için eğer bir gün bağlı oldukları gruba karşı çıkmak zorunda kalırlarsa çok üzülürler. Böyle bir durumda, iç uyumları yerinde olsa bile, o an için dengelerini tamamen yitirebilirler.

Mine Kavalalı
Kaynak; blog.milliyet.com.tr
12-29-2008 10:11 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #8
Cvp: Kızılderili Astrolojisi
Yılan burcu 1. bölüm Astroloji -

İlk Soğuklar Dönemi (Yılan Burcu )
24 Ekim- 21 Kasım

Maden totemi bakır ve malahit,
Bitki totemi deve dikeni,
Hayvan totemi yılan. Uğurlu renk turuncu. Kurbağa kabilesi.
Maden totemleri Bakır : Dünyanın her yöresinde bulunur. Bakırın bazı özel güçleri olduğu, insan ruhunu ve kanını arındırdığı söylenir. Çok eski çağlardan beri insanlar artrit, romatizma, adele gerilmesine karşı el ve ayaklarına bakır bilezikler, halhallar takarak adelelelerini rahatlamak istemişlerdir. Savaşçılar da kollarını güçlendirmek için ayni şeyi yaparlardı. Bakır diğer birçok madenden daha iyi bir elektrik iletkendir. Bu nedenle elektrik donanımlarında kullanılır. Aldığı ısıyı eşit bir şekilde bütün yüzeye dağıtma özelliği vardır. Bu yüzden eskiden tavalar tamamen bakırdan yapılır ya da kaplanırdı. Bakır eskiden bazı özel enerji biçimlerinin iletiminde kullanılırdı. Kristalle bir araya gelince ortaya çıkanbu tür enerji iletimini günümüzün bilimi belki daha ilerde bulacaktır.
Maden totemleri Malahit : Yılan – İnsanlarının süs taşı olan malahit, bakır yataklarında en üst tabakalarda hava ve su etkisiyle bakır sülfürün hidroksite dönüşmesiyle oluşur. Mat yeşil bir rengi, bazen cam gibi bazen de ipeğimsi yağlı bir pırıltısı vardır. Saydam türü süs taşı olarak kullanılır. Bundan vazo, takı ve heykelcikler yapılır. Bu taşın özel güçler taşıdığı ve insanın ruhsal sesleri duymasına yardımcı olduğu söylenir. Her tür enerjiyi bu arada psişik enerjiyi özümseme gücünü arttırdığı söylenir.
Yılan –İnsanları taşlarından, ilişki kurdukları şeyleri dönüştürme yeteneğini öğrenebilirler.Bakır gibi Yılan-İnsanları da bulundukları alanda değişim yaratma özelliğine sahiptirler. Kendileri çok fazla uyumlu olmadıkları halde içinde bulundukları durumu istedikleri biçime sokmayı başarırlar. Yılan-İnsanlarının tükenmez bir enerjisi ve durumları düzeltme konusunda sayısız düşünceleri vardır.İç uyumları yerindeyse bu düşüncelerin, tasarıların temelleri oldukça sağlamdır, rahatça gerçekleştirilebilir.
Yılan_İnsanları genellikle çevrelerindeki yüksek enerji akımlarının etkisi altında oldukları için kendilerini arındırmışlarsa , başkalarının sorunlarını çözmelerinde de yardımcı olabilirler. Pek çoğu iyileştirici güçler taşıdıkları için diğer insanların beden ve ruhlarının arındırılmasına katkıda bulunabilirler. Bilgiye susamış varlıklarıyla Yılan-İnsanları ruhsal alanlarda elde ettikleri üstün bilgileri yakınlarına ve çevrelerine herkesin anlayacağı bir dille aktarabilirler. Bakır gibi ısılarını eşit bir biçimde çevreye yayarlar. Bu ısı bazen yeni düşüncelerin sıcaklığı, bazen de işler istedikleri gibi gitmediği zaman kapıldıkları öfkenin ateşi olabilir.
Yılan-İnsanlarının malahit gibi özel ruhsal güçleri vardır. Güç dengeleri yerindeyse ruhsal seslere çok duyarlıdırlar.En ince enerji biçimlerini bile algılayabilirler. Kişilikleri nasıl gelişirse gelişsin, ruhsal alanda zengin yeteneklerle donatılmışlardır.Ancak onlara armağan edilen bu değerler iyilik getirebileceği gibi, eğer bunları insanlara yardım amaçlı değil de kişisel çıkarları için kullanıyorlarsa çok kötü sonuçlara da yol açabilir. Güçlerini bu biçimde kullanan Yılan-İnsanları tuttukları yolda çok başarılı olurlar, birçok insana kendi söylediklerini benimsetebilirler ama davranışlarını özeleştiriyle inceledikleri gün bu yanlıştan vazgeçerler. Ruhsal alanda güçlü bağları olduğu için nesnel özeleştiri onlar için kaçınılmazdır.
Bitki totemleri Devedikeni :
Hem kırsal bölgelerde hem de kentlerde görülebilen bu dikenli bitkinin boyu 90 santimle 3 metre arasında değişir. İnan farkında olmadan bir devedikenine dokunursa devedikeni kendini hemen fark ettirir.Bitkinin her tarafı madensel besin bakımından çok zengindir.Kökleri ve sapı çiğ veya pişmiş olarak yenebilir. Eskiden Kızılderili hekimler devedikenini karın ağrısında, hazımsızlıkta-ateşi düşürmek için bağırsaktaki kurt ve solucanlara karşı, sütü olmayan anneleri tedavide kullanırlardı. Eski çağlarda her derde deva bir ilaç olarak görülür ve özellikle beyin hastalıklarına iyi geldiği söylenirdi. İç organları güçlendirdiği, her türlü ağrı ve acıyı kestiğine de inanılırdı.Hatta bazı diken türleri şifalı etkileri sonucu “ kutsal diken “ ya da “ okunmuş diken “ olarak adlandırılırdı.
Yılan-İnsanları bitki totemleri gibi ruhsal-duygusal olarak inanılmaz yükseklik ve derinliklerde yaşayabilirler. Ama bu içlerinde bekleyen yetenek ve becerilerini geliştirip onlardan yararlanmayı başarıp başaramamalarına bağlıdır. Yılan –İnsanları devedikeninden toprağa sıkıca bağlanmayı öğrenebilirler.Toprağın yardımıyla içlerinden geçen enerji akımını doğru bir biçimde yönlendirebilirler.Tümünde çevrelerine yardımcı olma yeteneği varken, bazıları kendilerini sanki dikenli bir duvar ardına gizler, başkalarının kendilerine yakınlaşıp bu zırhın altındaki değerleri görmelerini önlerler. Genellikle en dengeli Yılan-İnsanlarının bile ince dikenlerle kaplı bir korunma perdesi vardır. Kendilerini ya da yakınlarını incittiğine inandıkları kişilere karşı bu dikenli perdeyi hemen çekerler.
Yılan - İnsanlarının bu koruma zırhını aşmayı, onlara yakınlaşmayı başaranlar, onlarda devedikeninin şifalı özellikleri gibi çok değerli ve yararlı nitelikler bulacaklardır. Yılan- İnsanları gerek kendilerinde gerek başkalarında ortaya çıkan hastalıkların gerçek nedenini bularak iyileştirilmesine yardımcı olurlar.
İç dengeleri sarsıldığı zaman Yılan-İnsanlarının kan dolaşımı bozulur. Bu gibi durumlarda devedikeninden yararlanmaları iyi olur. Ruhsal ve fiziksel güçlerinin azaldığını ve huzursuz olduklarını fark ettiklerinde başka bir yöntem denemeden önce ilkin kendi bozulmuş enerji akımlarını düzene sokmaya bakmalıdırlar.Kendi kendilerini onarma yetenekleri olduğu için bunu kolayca yapabilirler. Karar vermekte zorluk çekerlerse başkalarının onlara yardımcı olabilmesi çok güç neredeyse imkansızdır.
İç uyumsuzluğa düşen Yılan-İnsanları totemlerinin en dikenli, en batıcı temsilcileridir. Böyle durumlarda dar kafalı, aşırı eleştirici, kıskanç, huysuz, hileci, hemen parlayan kişiler haline gelirler ve genellikle kendilerine en yakın olan kişilere büyük acılar verirler. Böyle bir duruma düşen Yılan-İnsanının enerjisini daha rahat daha akılcı, berrak ve yararlı kanallara yöneltmesi için gerekli güçlere sahip olduğunu unutmaması gerekir.

Yılanların sevişmesi Astroloji - 17.11.2007 - 03:02

Yılan Burcu Son Bölüm :
Kanları soğuk olmasına rağmen çiftleşmeleri seyredeni duygulandıran bir olaydır. Erkek dişisine çok yavaş biçimde yaklaşır ve burnuyla onun tüm bedenine hafif hafif dokunur. Dişi bu uyarıya cevap verirse çok gevşek biçimde birbirlerine dolanır ve ondan sonra öylesine sımsıkı sarılarak birleşirler ki onları birbirinden ayırt etmek olanaksızlaşır.
Yavrularının doğurarak ya da yumurtlayarak dünyaya getirirler.Yavru genellikle sıcak yaz aylarında dünyaya gelir. Bazılarının daha doğuştan ana-babalarıyla ilşkisi olmaz. Yılanlar kış uykusuna da yatarlar. Yılanlar içinde en tehlikelisi zemberek yılanıdır. Bunların burun delikleri arkasında özel bir organ vardır ve bunun aracılığıyla avlarının yaydığı ısıyı algılarlar. Gözlerinin altındaki torbacıkların salgıladığı zehirle avlarını öldürürler. En zehirlileri dahil tüm yılanlar insanlarla karşılaşmaktan kaçınırlar ancak tehdit edildikleri zaman ısırırlar.
Yılanların bulunduğu bir yere düşerseniz çok yavaş ve sakin hareket ederek oradan uzaklaşmalısınız.
Avrupa efsanelerinde yılandan çok kuşkulu biçimde söz edilir.Oysa başka bazı ülkelerin kültürlerinde yılana büyük değer verilir. Tüylü yılan, Maya ve Aztek devletlerinin armasıydı ve dinsel açıdan değişim gücünü simgeliyordu. Hopi Kızılderilileri yılanı başka dünyaların temsilcisi olarak görür ve onun toprağa yaşam saçan yağmuru çağırabildiğine inanırlardı.
Ojibwa Kızılderilileri için yılan sabrın simgesiydi çünkü çok geç kızan bir hayvandır. Yılan Kabilesi Ojibwaların en önemli hekimlik kabilelerindendi. Diğer pek çok kabile de yılanın özel bir güç taşıdığına inanırlardı ve pek çoğunda özel görevler üstlenen bir Yılan Kabilesi bulunurdu.
"İlk Soğuklar" döneminde doğan insanlar, totemleri gibi gizemli bir havaya bürünme eğilimindedirler. Başkalarına açılmaları için çok zaman gerekir ve açılsalar bile yine en derin duygularını kolay kolay açıklayamazlar. Gizemli davranışları ve aşılması zor dikenli zırhları nedeniyle genellikle yanlış anlaşılırlar, hatta bazen istenmez ilan edilirler. Damarlarında öyle güçlü bir yaşam enerjisi akar ki, başka insanlar onların derin kişiliklerini kolay kolay farkedemezler. Totemleri gibi bu insanların çevrelerindeki insanların ve olayların gerçeğini kavramaya yarayan bazı duyargaları vardır.Keskin gözleri vardır. Bu gözlerle gerek kendi gerekse başkalarının ruhlarını okuyabilirler. Ancak huzursuz oldukları ve enerji akımları bozulduğu zaman bunların hiçbirini yapamaz hale gelirler. Zamanı gelince eski düşüncelerini, duygularını ve eski çevrelerini deri değiştirir gibi bir yana atarak, kişiliklerini geliştirme yolunda ilerleyebilirler. Ancak yaşamlarında önemli bir değişiklik yapmadan önce uzun süre beklerler ama bir kez değişim yaptıktan sonra bir daha geri dönmezler ve içinde bulundukları durum, yeni bir dönüm noktasına gelinceye kadar değişmezdir. Yüksek yaşam güçleri nedeniyle genellikle güçlü cinsel çekimleri vardır. İç uyumları yerindeyse bu cinsel enerjiyi olumlu ve sevgi dolu biçimde kullanabilirler. Ancak dengeleri sarsılmışsa bu enerji bazen yaşamlarına egemen olmaya başlar ve onu tekrar doğru kanallara sokmak çok zor olur.
Ana-baba olarak çocuklarına karşı çok soğukkanlıdırlar. Bazen çocukları daha yeterli deney ve bilgiye sahip olmadığı halde onlara karar verme yetisi tanırlar. Kendi yaşamları öyle yoğundur ki çocuklarına gerekli desteği veremiyebilirler. Ama yine bazı zamanlar çok sıcak davranır tüm enerji ve zamanlarını çocuklarına ayırırlar. Bu apansız değişimler çocuklar üzerinde huzursuzluk yaratır.
Yılan Çocukları : İlginç ve aydın çocuklardır. Ancak yaşlarının üstünde bilgili oldukları için hiç te sorunsuz değillerdir. Burcun büyükleri gibi gizli iler çevirmekten hoşlanırlar ve ana-babalarının kendilerinden beklediği sıcaklık ve yakınlığı göstermezler. Enerjilerini yönlendirme konusunda kendilerine yardımcı olunmazsa çevrelerindekileri kaprisleriyle oyalar ve sıkarlar.
KIızılderililer yılanı, Avrupalılardan daha doğru yorumla değerlendirmişlerdir. Yılan- İnsanları taşıdıkları dönüştürücü güçlerle saygı duyulması gereken kişilerdir. Bizlere, uzun süredir özlediğimiz çeşitli mesajları getirebilirler yeter ki biz onlara mesajlarını alabilecek kadar yakınlaşabilelim.
Diğer insanlar bu burçtan geçerken, kendi özlerini değiştirebilme gücünü görür ve başka burçlardan öğrendiklerini birbiriyle bağdaştırabilirler. Ayni zamanda kendi uyum yeteneklerini, sabır ve kararlılıklarını, hırslı ve güçlü yönlerini keşfederler. Çevrelerine yardım edebilmek için için kendilerini adayan ve büyük kahramanlıklar gösteren kişilerin pek çoğu ya Yılan- İnsanlarıdır ya da bu burçtan geçmekte olan kişilerdir.
En iyi anlaştıkları burçlar ayni kabileden olan Puma ve Ağaçkakan- İnsanları yanısıra Kaplumbağa kabilesinden olan Yabankazı, Kunduz ve Bozayı- İnsanlarıyla da iyi anlaşırlar. Kunduz- İnsanlarıyla bütünleşirler.
...................................
1984 yılında Sungur yayınları tarafından basılan Kızılderililerde Astroloji ( Şifa Çemberi ) adlı bu kitabı bir yıl boyunca bölümler halinde kısaltmalar yaparak içinde bulunduğumuz dönemin özellikleriyle derlemeyi sizler için sürdürmeye devam edeceğim

Mine Kavalalı
Kaynak; blog.milliyet.com.tr
12-30-2008 02:57 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #9
Cvp: Kızılderili Astrolojisi
Wapiti insanları (Yay burcu) Astroloji -(22 Kasım – 21 Aralık)
Karlı Günler Dönemi ( Wapiti )
Bu dönemde dünyaya gelen insanların madenler alemindeki totemi obsidyen, bitki totemi karaçam, hayvanlar alemindeki totemi Wapiti’dir. Fırtına Kartalı kabilesindendirler. Uğur renkleri siyahtır.
Wapiti- İnsanlarının madeni olan obsidyen “ volkan camı “ olarak da bilinir. Kimyasal yapısı granitle ayni olup, o da kuvars gibi demir magnezyumu içerir. Granit magması toprak altında donduğu zaman granit oluşur. Ayni magma çok daha hızlı biçimde toprağın yüzeyinde akarken donarsa obsidyen denen maden ortaya çıkar. Günümüzde yüksek dağlarda bu madene rastlanmaktadır. Eğer magma aktığı yerlerde pırıltısını koruyacak kadar çabuk değil de yavaş yavaş donarsa daha donuk bir renk taşıyan katran taşı “pechstein” ortaya çıkar. Obsidyen siyah, parlak ve saydamdır. Ancak taşıdığı renkler nedeniyle “ gökkuşağı-obsidyeni “ adı verilen renkli bir türü daha vardır. Çok sert ve kenarları jilet gibi keskin olan obsidyen dikkatle kullanılmalıdır. Kızılderililer bu madeni çok sık kullanmışlar, ok, mızrak uçları, çakılar ve çeşitli süs eşyaları yapmışlardır.* Mayalar bu madenden aynalar, incecik içi boş silindir küpeler gibi süs eşyaları yaparlardı. Eski Mısırlılar bu taştan heykelcik ve biblolar oymuşlardı. Obsidyenin olağanüstü sert ve kolay kırılan bir taş olduğu düşünülürse bu işlerin ne büyük bir beceri ve ustalıkla işlendiği daha iyi anlaşılır.
Temel maddesi Toprak Ana’nın bağrında yattığı için bu taşın insanları toprağın enerjisine bağlayan bir gücü olduğuna, bu güce saygı duymayı ve ondan yararlanmayı öğrettiğine inanılır.Başkalarının düşüncelerini yansıttığı ve böylece kendisini taşıyan kişiye, çevresindekilerin ruhunu okuma yeteneği kazandırdığı söylenir. Bu nedenle geleceği okuma, fal bakma işlerinde de kullanıldığı bilinir. Parçalanarak içindeki en düz ve parlak yüzeyli parçalar çıkarılır bunların içine bakılırdı. Bu madenin insanları kötü ruhlardan koruduğu söylenir.
Wapiti İnsanları taşları gibi parlak, saydam yapılı kişilerdir. Temel özelliklerini iyi geliştirip eğitmişlerse, bütün varlıklarını kaplayan bir pırıltı kazanırlar. Çevrelerindekilere iç dünyalarını da gösterebilirler ama bunu istedikleri ölçüde yaparlar. Taşları gibi, yeni bir duruma alışmakta zorluk çekerler ancak alıştıktan sonra bunda kararlı biçimde direnirler.
İçlerinde sürekli bir ikilik taşıdıkları için yaşamları boyunca bıçak sırtında yürürler. İç dünyaları berraksa çevreleri için çok iyi bir ayna, bir yansıtıcı olurlar. Böyle bir noktaya ulaştıkları zaman karşılarındakinin ruhsal durumunu yansıtarak ortaya çıkarır, sorunlarını çözmesine yardım ederler.
Wapiti- İnsanları dış etkilerin kabuğu altında kaybolmuş gerçek özleri bulup ortaya çıkarmakta çok ustadırlar. Bu konuda obsidyenden yapılmış ok uçları gibidirler. Üzerlerinde obsidyen taşırlarsa toprağın enerjisini daha kolay özümserler. İyi eğitilmiş Wapiti’ler taşları gibi başkalarının düşüncelerini okuma yeteneğine sahiptirler.Çevrelerindeki insanları, nesnel ve ruhsal her alanda hissettikleri tehlikelere karşı korurlar.

Bitki totemleri : Karaçam
İğne yapraklı ağaçlardan olan Karaçam’ın boyu bazen 12 metreyi bulur ve tepeye doğru sivrilir. Dış kabuğu siyah, kahverengi karışımı renk tonlarındadır.Yaprakları dört köşelidir. Odunu yumuşak, sağlam ve budaksızdır. Henüz filiz verirken uçları çok güzel kokar çiğ olarak yenebilir veya çay olarak kaynatılabilir. Karaçam filizlerinde yüksek oranda E vitamini vardır. Bütün yıl yeşil kalan bu ağaçlar Kızılderililerin portakalı gibiydi. Yüzyıllar boyunca Kızılderililer boğaz ve göğüs hastalıklarında, yara ve kesiklerin temizlenmesinde karaçamın özsuyundan antiseptik olarak yararlanmışlar. Karaçam özünden elde edilen bir tür alçıyla kemik kırıkları tedavi edilir, güneş yanmasına karşı yüz maskesi yapılırdı.Dallarından elde edilen bir sütle soğuktan koruyan şifalı bir banyo da hazırlanabilir. Karaçam odununu dumanını Kızılderililer “ Terleme Kulübesi” nin hem içinde hem dışında kullanırlardı.
Wapiti-İnsanları kendilerine armağan edilen olanakları kullanır ve dengelerse bitki totemleri gibi görkemli ve göz alıcı insanlar olurlar. Ağaçları gibi yumuşak ama güçlüdürler. Bu hep doğru yola yönelebilmekten, başkalarını da kendileri için yararlı olan yollara yöneltmekten gelen içsel bir güçtür. Wapiti- İnsanları çevreleri üzerinde antiseptik ve çözücü etki yaparlar. Doğuştan gelen adalet duygularıyla her durumda gördükleri haksızlıklara karşı çıkarlar. Güçlü içgüdüleriyle başkalarının yüreğini okuyabilir, ruhsal düğümlerini çözme konusunda yardımcı olurlar.
Karaçam bu totemin insanları için özellikle dizlerde ve kalçada ağır ya da hafif hastalıklara yakalandıkları zaman çok yararlıdır. Böyle dönemlerde karaçam özünü rahatsızlık çektikleri yerler üzerine sürerlerse çok iyi gelir. Bu tür dertleri yoksa karaçamın sakızını çiğneyebilir ya da buharını içlerine çekebilirler. Buharı özellikle solunum yollarını açmakta birebirdir. Wapitiler çok konuşmayı ve başkalarına bir şeyler öğretmeyi sevdikleri için bu duman yorgun ses tellerline çok iyi gelir.

Wapiti – insanları 2. Bölüm Astroloji -

Wapiti –İnsanları Batının Koruyucu Ruhu Mudjekeewis’in üçüncü ayı olan “ Karlı Günler Döneminde dünyaya gelmişlerdir. Mudjekeewis’in kendi kendini inceleme yeteneği ve gücünden faydalanırlar. Zaten doğuştan düşünceli insanlar oldukları için Mudjekeewis’in verdiği bu ek güç, onların başkalarının iç dünyalarını okuma konusundaki yeteneklerini arttırır.Bu dönemde dünyaya gelmeleri, Fırtına Kartalı kabilesinden gelen ateşli enerjilerini dengelemelerine yardım eder. Fırtına Kartalı kabilesinin en az ateşli üyeleri Wapiti-İnsanlarıdır. Çünkü yılın bu soğuk dönemi onların ateşini biraz söndürür.
Uğurlu renkleri yeryüzünü örten gecenin siyahıdır. Gece biçimlerin silindiği, günün hareketli yaşantısının yerini düşünceye bıraktığı zamandır. Gecenin siyahı her şeyi yeniden doğurabilecek, her şeyi gizleyen ve örten siyahtır. Bu siyah aracılığıyla Wapiti-İnsanları İçgüdülerinin ve varlıklarının derinliklerinden gelen bilgileri yüzeye çıkararak yaşamlarına yön verebilirler. Onların siyahı zamanın önünde giden, tüm gizemleri açıklayabilecek siyahtır. Bu dönemde insan yaşamının önüne çıkardığı sorunlara yanıt ararken dışarıya değil kendi iç dünyasına bakmalıdır. Kızılderililer için siyah, Mudjekeewis’in kendini sınama gücünü simgeleyen kutsal bir renktir.Bu renk sanıldığı gibi karanlık ve olumsuz özelliklerin değil, öğrenimin rengidir.
Wapiti- İnsanlarının hayvan totemi geyik ailesinin kralı sayılan Wapitidir. Wapiti hem geyiklerin en gelişkin türüdür, hem de pek çok kişiye göre en güzelidir



Wapiti- İnsanları totemleri gibi soylu bir izlenim yaratırlar. Gururlu ve dik bir duruşları dengeleri yerindeyse, saygı ve sevgi uyandıran bir havaları vardır. Kendi içlerine dönük oldukları, okudukları, duydukları, yaşadıkları şeyleri özümleyebildikleri için genellikle dış görünüşüyle öğrencilerini etkileyen iyi bir öğretmen gibidirler. Wapiti –İnsanları bu çekicilikten yararlanarak önce öğrencilerini kendilerine bağlar sonra da bilgilerini büyük bir cömertlikle onlara aktarırlar. İster öğretmen konumunda olsunlar isterse olmasınlar her zaman meraklı bir izleyicidirler ve çevrelerinin iyiliği için çabalarlar.
Hem kuramsal hem de uygulamada sağlam bir adalet duygusuna sahiptirler., kendilerine haksız gelen şeylere dayanamazlar. Böyle bir haksızlıkla karşılaşırlarsa bunu çevrelerine yüksek sesle duyurarak herkesi haksızlığı düzeltmeye çağırırlar. Bunu sağlayamazlarsa seslerini daha da yükseltirler ve hoşlanmadıkları bu durum düzelinceye kadar işin peşini bırakmazlar.
Totemleri gibi bu insanlar da ruhsal alanlarda ve diğer konularda yükseklere tırmanmak için uğraşırlar. Derin hissetme güçleri, başkalarının girmek istemeyeceği alanların kapılarını onlara açar. Sağlam içgüdüleriyle ne zaman yükselmeleri, ne zaman dünyadaki yerlerine dönmek gerektiğini iyi bilirler. Wapiti gibi bu insanlar da bazen ovalara ve vadilere inerek çevreleriyle uyum kurmalıdırlar.
Doğuştan bazı ruhsal yetenek ve verilerle donatılmalarına karşın bunları başkalarına aktarabilmek için sağlam bir temel kurmaları gerekir. Gerekli gördükleri zaman başkalarının yönetimlerine girseler de çok güçlü bir bağımsızlık eğilimleri vardır. Wapiti-İnsanları bazen de kendi düşüncelerinin yaylalarına çekilerek çevreleriyle olan bağlantılarını adeta koparırlar.Varlıklarının derinliklerini gizlemekten hoşlandıklarından gerçekten açılmalarını gerektirecek yakın ilişkiler kurmaktan kaçınabilirler. En derin duygularını gizlemeye çalıştıkları halde çevrelerine sıcak, açık bir izlenim yaratırlar ve bu ikilik hem kendilerine
Hem de onları sevenlere büyük acılar verebilir. Bir gün sıcak kalpli sevgi dolu, yardımsever bir insan izlenimi verirler, ertesi gün ilgilerini keserek her şeyi akışa bırakırlar. Ancak Wapiti- İnsanları hızlı bir duygusal değişim göstermezler. Hoşnutsuzluklarını dile getirmekte zorlanırlar. Durup durup sonra birden patlarlar.
Wapiti- İnsanı bir şeye karar verirse onu bundan vazgeçirmek çok zordur. Kararlı insanlardır. Kararlarının doğruluğuna inandıklarında korkusuz davranırlar. Hayvan totemlerinin erkek temsilcileri gibi bu insanlar abartılmış bir bir biçimde de olsa haklı çıkmayı severler. Böyle bir Wapiti-İnsanıyla bir kere herhangi bir konudatartışmaya başlarsanız onu düşüncesinden caydırmak ve dediğinizi kabul ettirmek çok zordur. Çünkü son sözü daima kendileri söylemek isterler. Wapiti- İnsanı kendini böyle bir kavgacılığa ve inatçılığa kaptırırsa gövdelerinin çeşitli yerlerinde sertleşmeler yaratan hastalıklara yakalanabilirler.Bundan korunmak için bedenlerinden akabilen verimli, anlayışlı ve sevgi dolu enerjinin yolunu tıkamaktan kaçınmalıdırlar. Wapitiler gibi bu burcun insanları da şarkı söylemeyi, dansetmeyi, eğlenmeyi ve oyun oynamayı çok sever. Eğer benliklerinin bu yönünü geliştirebilirlerse beden ve ruhlarının engelleyebilecek her türlü katılaşmadan kurtulabilirler.
Bu burcun erkekleri kadınlar söz konusu olduğunda totemleri gibi büyük rekabete girişirler. Belli bir ilişkiyi tamamen sona erdirmek istemezler ve eski kız arkadaşlarıyla bağlarını koruyarak kendilerine harem kurmak isterler. Wapiti-Kadınları da erkekler kadar olmasa da benzer bir davranış biçimi gösterebilirler. Yakın ilişki içinde olmasalar da eski erkek arkadaşlarıyla görüşmekten hoşlanırlar. Wapiti- İnsanları bu alanda gerçekçi ve açık davranmak isteseler de duygularını genellikle saklarlar.
Wapiti-Kadınları iyi birer annedirler. Çocuklarına yeterli zamanı ayırarak sevgiye, beslenmeye ve bakıma ihtiyaç duyduğu sürece çocuklarına gereken ilgiyi gösterirler. Yavrular büyüdükçe bağlarını yavaş yavaş azaltırlar ve kendi başlarına karar verecek çağa geldiklerinde tam anlamıyla koparırlar. Wapiti- Erkekleri baba olma konusunda pek istekli değillerdir ama çocukları büyüdükçe onlara kendi bilgilerini aktarmak konusunda istek ve heyecanları artar.
Wapiti-Çocukları küçük yaşlarda çok çekingendirler, büyüdükçe erken olgunlaşan çocuklar haline gelir.Gördükleri, duydukları her şeyi öğrenirler. Düşünceli ve temkinlidirler Ancak bazen tam bir öfke krizine girebilir onların sakin halini bilen kişileri şaşırtırlar.
Diğer burçlar bu dönemden geçerken ileriyi görme, kendini tanıma yeteneklerin ve varlıklarının soylu yanlarını görür. Şifa Çemberinde dönerek kazandıkları bilgileri başkalarıyla paylaşmanın erdemini anlarlar.
Wapiti-İnsanları Fırtına Kartalı kabilesinin diğer üyeleri olan Aladoğan ve Mersinbalığı-İnsanlarıyla iyi anlaşır. Kelebek kabilesinden olan Susamuru, Geyik ve Karga İnsanları da iyi anlaştıkları burçlardır.

Mine Kavalalı
Kaynak; blog.milliyet.com.tr
12-30-2008 03:13 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #10
Cvp: Kızılderili Astrolojisi
Toprağın yenilenme dönemi Astroloji - 22 Aralık- 19 Ocak
Yeni yılın başlangıcı toprağın kar altında kaldığı, ilkbahara ve yenilenmeye hazırlandığı aydır.
Bu dönemde dünyaya gelen insanların hayvanlar alemindeki totemi yabankazı, bitkiler alemindeki totemi kayın ağacı ve madenler alemindeki totemi kuvarstır. Uğur renkleri beyaz, kabileleri Kaplumbağadır.
Kuvars : Silisyum-dioksit bileşiminde dünyanın hemen her yerinde rastlanabilen, oldukça sert ve donuk pırıltılı bir taştır. Yeryüzünü oluşturan doğal temel maddelerden biridir. Her renk olabilmesine karşın en sık rastlanan beyaz (renksiz) denen kuvars türüdür. Yabankazı – İnsanlarının özellikleriyle bu renk arasında bir bağlantı vardır.
Kuvars dokunulduğunda insana serinlik duygusu verdiği için çok eski çağlarda bu taşın sonsuz ve erimeyen bir buzdan oluştuğuna inanılırdı. Çoğu kez kuvarsın içinde donmuş bir su damlası bulunması ve taş kırılınca damlacığın eriyip su olması da bu inancı güçlendiren bir etkendi. Buza benzediğinden kuvarsın susuzluğu giderici etkisi olduğuna inanılırdı. Çağımızda bile bazı izci kitaplarında susuzluk çekildiği zaman ağza bir kuvars parçası alınması önerilir.
Kuvars gücün simgesi olan bir taştır. Günümüzde bu taşın sentetik kristalleri elde edilerek radyolarda, radarlarda, televizyonlarda, ses ötesi bazı aygıtlarda ve başka teknik alanlarda da elektronik iletici ve ayırıcı olarak kullanılır.Kristalize kuvarsın günümüzde henüz bulunmamış gizli güçler taşıdığı bazı uzmanlarca öne sürülmektedir. Bazı kişiler Atlantis’in batışını kuvars taşına bağlamakta ve Atlantis’lilerin kuvarsı büyük bir enerji kaynağı olarak kullanmalarının böyle bir yıkıma yol açtığını savunmaktadırlar.
Yine eski çağlarda falcıların kullandığı ünlü kristal küreler kuvars taşından yapılmaktaydı. Geleceği okumak amacıyla ya da yağmur duasına çıkıldığı zaman kuvars kaplar kullanılması bu taşın gizli güçler taşıdığına duyulan inancın başka bir örneğidir. Yalnızca Kızılderililer değil eski çağlarda yeryüzünün değişik bölgelerinde yaşayan halklar da bu taşı ayni amaçla kullanmışlardır.
Yabankazı- İnsanları kuvars kristalinden yaşamla ilgili her şeyi açık ve berrak bir biçimde kavramayı ve evrenin tüm enerjisini kendi içlerinden geçirip iletebilme yeteneklerini öğrenebilirler. Eğer bu yeteneklerini fark edip koruyabilirlerse tıpkı totemleri gibi evrenin sonsuz gücünü kavrayıp iletecek bir duruma gelebilirler.
Bu insanlarda kuvarsın donuk dış görünümüne benzer bir şey vardır. Çevrelerine karşı içe kapanık, katı ve duygusuz görünebilirler. Ama tıpkı totem taşları gibi kendilerine ilgi ve sıcaklık gösterenlere ayni sıcaklığı ve enerjiyi yansıtabilirler.
Yabankazı- İnsanları coşkun ve taşkın kişiler değildirler, aşırı duygusallığa kapılmazlar ama çevrelerindeki insanlar için sürekli bir ısı ve ışık kaynağı olabilirler.
Bu insanların gücü, tıpkı totem taşları gibi nesneleri en ince ayrıntısına kadar kavrayıp iletebilme yeteneklerinden gelir. Ancak bu öylesine büyük bir güçtür ki kendi kendini yok etme tehlikesi de taşır. Eğer kötüye kullanılırsa hem Yabankazı – İnsanına hem de çevresindekilere çok büyük zarar verebilir. Kristallerin Atlantis’in yıkımına yol açtığı söylentisi de buradan kaynaklanır. Yabankazı- İnsanları kuvars taşından sadece yeteneklerini değil bu yeteneklerini dikkatli ve ölçülü bir biçimde kullanmayı da öğrenebilirler.
Öğrenmeleri gereken en önemli konu, ne türden olursa olsun belli bir dünya görüşü ve felsefesi içinde taşlaşıp kalmaktan kaçınmaktır. Yoksa tıpkı kuvars gibi kaskatı kesilip sonunda paramparça olabilirler. Üzerlerinde bu taşı taşır ya da daha yakından incelerlerse birçok gizemi de daha derinden kavrayabilirler.Gelecek hafta : Bitki totemleri : Kayın Ağacı

Yabankazı(Oğlak Burcu ) 2. Bölüm Astroloji -

Kayın Ağacı: Yabankazı- İnsanlarının bitkiler alemindeki totemi yeryüzünün en eski ve en sık rastlanan ağaçlarından biri olan Kayın ağacıdır. Boyu bazen 15 m.yi bulan görkemli ve güzel bir ağaçtır. Gençken gövdesi pürüzsüzdür. Karakteristik yatay çizgileri daha sonraki yıllarda oluşur. Yaprakları tırtıllı ve uçuk yeşildir. Bazen çok iri olan çekleri aşağıya doğru salkım halde uzanırlar. Amerika yerlileri kayın ağacının her yanından yararlanırlardı. Kabukları üzerine yazmak için kullanılırdı. Önemli tarihsel belgelerin çoğu rulo halindeki kayın ağacı kabukları üzerine yazılmıştı. Kayının özsuyundan içki ve şurup elde edilirdi Sarı özsuyu ve Sassafras’dan günümüzün Root-beer (bira mayası ve otlardan yapılan bir içki )ine çok benzeyen bir tür içki yapılırdı. Ağacın gövde kabukları ve yapraklarından yapılan çay böbrek, mesane ve sindirim hastalıklarına iyi gelir.Kayın ağacının iç kabuğundan aspirinin hammaddesi asetil salisilik elde edilir. Kayın kabuğu ya da yaprağı çayı dıştan kullanımda da derideki şişme ve çeşitli deri hastalıklarına çok etkili bir ilaçtır.
Ormanlık bölgelerde halk kayın kabuk ve yapraklarını kızgın taşlar üzerine koyarak terleme seansları yapar ve çıkan buharla bedenlerindeki ağrı ve gerilimden kurtulurlardı. Kayın dalları birbirine bağlanarak bir demet oluşturulur ve “ Terleme Kulübesi ”ndeki törenlerde bunları karşılıklı birbirlerinin bedenlerine vurarak hem kan dolaşımını hızlandırır hem de toksin atmaya yardımcı olurlardı.
Bazı Kızılderili boyları tarlaya ekin ektikten sonra toprağın üzerinde bir kayın dalı gezdirerek topraktaki mikroorganizmaları harekete geçirmeye çalışırlardı. Kayın ağacının kökleri doğal gübrenin etkinliğini arttırır. Bu nedenle gübreyi kullanmadan önce bir kayın ağacı dibinde bekletmekte fayda vardır.
Yabankazı-İnsanlarının kayın ağacı gibi görkemli, eski gelenekleri ve unutulmuş bilgelikleri yansıtan bir görünümleri vardır. Enerjilerini özgürce akıtabilirlerse, yaşamın evrensel kaynaklarıyla ilişki kurabilir ve bu tür gelenek ve bilgelikler hakkında çok yararlı bilgiler edinebilirler. Yabankazı-İnsanları bu doğal eğilimleri nedeniyle geleneklere sıkı sıkıya bağlıdırlar.
Değişimin gerekli olduğunu bilseler bile bunun çok düzenli bir sıra içinde, eski günlerin gelenek ve göreneklerine uygun biçimde ortaya çıkmasını isterler. Eğer bir gelenek yaşamlarının kopmaz bir parçası haline gelmişse bundan kopmaları çok zordur. Diğer burçlardan daha fazla geleneklere bağlı oldukları için bunların insan yaşamını zenginleştiren gücünden de daha fazla yararlanırlar. Bu burcun insanları tıpkı kayın ağacı kabuğuna yazılmış tarihsel bir belge gibi eski bilgeliklerin güzelliklerini günümüze
Yansıtan birer elçi olabilirler.
Yabankazı-İnsanları doğal enerji akışını önleyen zehirli maddelerden kurtulmak için kayın ağacından hem somut hem de soyut bir biçimde yararlanabilirler. Olayları berrak biçimde kavrama yetenekleri olduğundan genellikle çevrelerine öğüt veren ve onlara her alanda yardımcı olabilecek konumdadırlar. Ancak bunu yaparken her şeyden önce kendi bakışlarının önyargılardan uzak olması gerekmektedir. Bu insanlar tıpkı totemleri kayın ağacı gibi çevrelerindeki havayı gereksiz titreşim ve sarsıntılardan korurlar.
Bu burcun insanlarında genel olarak sindirim rahatsızlıkları görülebilir. Seyrek olarak diz kapaklarında şiş, ağrı olabilir. Bu durumlarda kayın ağacının yaprağından, kabuğundan yapılan çaylar ve buhar banyoları çok iyi gelir. Bu tür hastalıklar çoğunlukla iç dünyalarının uzun süre uyumsuzluk içinde içinde olmasıyla ortaya çıkar.
Haftaya 3. bölüm
Yabankazı (Oğlak Burcu) 3. bölüm: Astroloji -

Yabankazı kanat uçları siyah olan çok güzel bir kuştur. Bu kuşa “Kuzey rüzgarlarının ötesinden gelen” adı da verilir. Yabankazlarının yaşamına kar yön verir. Baharda karlar erimeye başladığında yabankazları sürüler halinde kuzeye karlık bölgelerdeki yuvalarına giderler ve ilk kar taneleri düşmeye başladığında yeniden dönerler.
Kazların gözleri insanınkinden çok daha keskindir. Yiyecek böcek ararken ve uzun göç uçuşları sırasında keskin gözler işe yarar.
Yabankazlarının gökyüzünde şaşmaz bir biçimde uçmalarına ve amaçlarına ulaşmada gösterdikleri beceriye hayran kalırız. Yabankazı –İnsanları da tıpkı totemleri gibi uzun yol-uçucusudurlar. Bu nedenle içlerinde büyük güçler biriktirrler. Kaplumbağa kabilesinden oldukları için nesnel dünyaya çok bağlıdırlar. Fakat yine de ruhsal olarak uzaklara gitmeyi, Kuzey rüzgarlarının, Waboose’nin ülkesinin ötelerine geçmeyi başarırlar.
Waboose’nin 1. ayında “Toprağın Yenilenme Dönemi”nde doğan Yabankazları- İnsanlarının yaşamları totemleri gibi kar tarafından belirlenir. Bu dönem onlara kendilerini yenileme, bedenlerinin sükunetini korurken ruhlarını yüceltme yeteneği verir.Tıpkı totemleri gibi geleneklere çok bağlıdırlar ve her türlü otoriteyi tanımaya hazırdırlar.Yepyeni bir çevre ve alanda çalışmaya başlasalar bile sürekli olarak hatasız davranmaya dikkat eder, alışkanlık ve geleneklere uymaya, üstlerindeki her türlü makamın saygısını kazanmaya çaba gösterirler. Arkadaş canlısıdırlar. Arkadaş topluluklarının tadını ve değerini iyi bilirler.
Çekingen ve içe dönük yapıları nedeniyle topluluk içinde göze batmaz ve zor fark edilirler.Bu topluluk inde içlerinden geçeni değil hoşa gidecek doğruları söylerler. Bu çekingenlik zırhını kırmak ve benlikleri hakkında bilgi edinmek zordur. Yapıları gereği zor beğenen kişiler oldukları için arkadaşlarını ve yakınlık kuracakları insanları özenle seçerler.
Çocukları üzerine kol kanat gerer, onların ana babalarının anlayışları doğrultusunda yetişmeleri, ortaya çıkan yeni durumlara uyum sağlayabilmeleri, rahatları ve güvenlikleri için ellerinden geleni yaparlar. Ev işlerinin, çocukların yaşamının iyi düzenlenmiş olması ve günlük yaşamın kusursuz bir makine düzeninde işlemesi onları çok mutlu eder.
Ana baba olarak çocuklarının söz dinlemesini ve otoritelerine saygı göstermelerini isterler.Kızdıkları zaman ağır cezalar verebilirler. İçe kapanık oldukları için çocuklarına karşı pek sıcak sevgi gösterilerinde bulunmazlar. Çocuklarının kendi sevgilerini günlük yaşamın düzenli ve aksamayan akışı içinde hissetmesini isterler. Düzen ve görev konusundaki sarsılmaz anlayışları nedeniyle çocuklarından onların yapabileceklerinden fazlasını bekledikleri de olur.
Gelecek hafta : 4. ve son bölüm
Yabankazı (Oğlak Burcu ) 4. bölüm : Astroloji -

Yabankazı- Çocukları yaşamlarının ilk dönemlerinde aşırı çekingen ve sakin görünürler. Yaşamlarını sürdürebilmek için gerekli olanın dışında fazla bir çaba göstermezler. Bu dönem yavru kazların yumurtayı kırma dönemine benzer.Bu dönemin herhangi bir noktasında kabuklarını kırar ve beklenmedik bir enerjiyle hayata atılırlar. Ve bundan sonra hep en ön sırada yer almaya çalışırlar. Bu kabuk bir kez kırıldıktan sonra ömürlerinin sonuna kadar hep merkezde olmaya çalışırlar.Yine de zaman zaman çekingenlik göstererek perde ardına çekilerek görünmez olurlar.Güçlerini denetledikleri ve bilinçli biçimde ortaya koyduklarında kendilerini birden olayların merkezinde buluverir ve sorunlar hakkındaki berrak görüşlerini kendilerine kulak verenlere yararlı olacak şekilde aktarırlar. İç dengelerini buldukları zaman çevreleriyle paylaşabilecekleri birçok zenginlik yaratırlar.Çok sayıda değişik işi ve görevi ayni anda başarılı bir şekilde yürütebilirler.
Tıpkı yabankazlarının minicik böcekleri bulup çıkarmaktan zevk alması gibi bu insanlar da çevrelerindeki ayrıntılara çok dikkat ederler. Sürekli olarak dört dörtlük bir düzen özlemi içinde olduklarından çevrelerindeki kişilerde ve birlikte oldukları insanlarda gördükleri, düzeni bozduğuna inandıkları en ufak bir ayrıntı bile onları rahatsız eder.
Arkadaşlarıyla saatlerce bıkıp usanmadan konuşur onların kişilik bakımından nasıl daha gelişkin, daha dengeli olabileceklerini görmelerine yardımcı olurlar.
İç dünyaları huzursuzsa kazlarınkine benzeyen bir gagalama tepkisi gösterirler. Böyle durumlarda dıştan gelen en küçük uyarıya bile hemen sert cevap vermeye hazırdırlar. Eğer moralleri bozuksa kıskançlık, abartılmış kuşku, kendini beğenme, küstahlaşma ve entrika hazırlığı eğilimleri gösterirler. Kendilerini kedere çabuk kaptırır ve başkalarını da kederlerine ortak etmek isterler. Ruhsal olarak çok yükseklerde uçabildiklerinden akıllarına koydukları bir şeyi gerçekleştirmek için her şeyi yapabilirler.
Kaplumbağa kabilesinden oldukları için kendilerini aşağılayan kişilere karşı uzun vadeli intikam planları hazırlayabilirler. Hiç kuşkusuz kendilerini yaralayan kişilere bu davranışlarını ödetecek yetenektedirler. Tasarladıklarını çok uzun süre uygulayabilir ve bu süre içinde yollarına çıkan kişilere de büyük acılar çektirebilirler. Bazı Yabankazı –İnsanları bu tür davranışlara kendilerini öyle kaptırırlar ki yeniden doğru yola dönmek için büyük çaba sarf etmeleri gerekir. Bu gibi durumlarda sindirim sistemlerinde rahatsızlık ve bazen dizkapaklarında romatizma ve artrit baş gösterebilir.
Kaplumbağa kabilesine bağlı olmaktan gelen bazı özellikleri nedeniyle( örneğin kemikleşmeye ve katılaşmaya varan bir dayanıklılık tutkusu ya da yavaş bir değişim süreci içinde olmayıp ansızın gelen her tür yeniliğe karşı korku gibi ) ve yaradılışlarından gelen bir inatçılıktan ötürü Yabankazı İnsanları iç huzursuzluğa kapıldıklarında bundan kurtulmaları çok zordur. Böyle bir kısırdöngüden kurtulabilmeleri için ya kendi güçlerini aşırı biçimde zorlamaları ya da en az kendileri kadar güçlü bir kişinin onlara yardım etmesi gerekir.
Dışa açılmayı, çıkıp biraz dolaşmayı, hatta biraz düşünmeden davranmayı becerebilirlerse iç huzura kavuşmak için gereken ilk adımları atmış olurlar.
Yabankazı- İnsanlarının rengi kar beyazıdır.
Kar suyun büyülü bir görünümle yeniden toprağa düşmesidir. Hiçbir kar tanesi diğerine benzemez. Hepsi bir araya gelince her şeye taze, parlak, temiz ve yeni bir görünüm gelir.
Beyaz tüm renkleri içinde taşır. Tüm renklerin toplamıdır. Her zaman saflığın rengi ve tüm renklerin uyumu olarak değerlendirilmiştir. Ayni zamanda kusursuzluğun, aydınlanmanın ve gelişimin rengi olarak tanınır. Pek çok insan beyazı olumsuz ve karmaşık titreşimlerden sakınmak için kullanır.
Beyaz bu totem insanlarının ulaşmak için çaba gösterebilecekleri en yüksek gelişim düzeyini simgeler. Bu insanlar güçleri ve doğuştan gelen kusursuzluk tutkularıyla yüksek ruhsal düzeylere erişebilirler ama bütün bunlar öncelikle enerjilerini dengede tutabilmelerine bağlıdır. Ayni zamanda ruhsal saflığa da kavuşabilirler.
Yaşam Çemberinde dönen bütün insanların bu dönemden geçerken öğrenmeleri gereken uzun yolculukları sırasında toplayıp biriktirdikleri tüm enerjilerini uyum içinde kullanabilmeleridir.Bu dönemden geçerken ruhsal saflığa ulaşabilir ve kişiliklerini geliştirme yönünde önemli adımlar atabilirler.
Bu insanların varlığını ve yaşamını etkileyen ay yeryüzünün yenilenmesinin, kış-gündönümünün ve yılın ilk ayıdır. Bu ay, insanları- Toprak Ananın tüm diğer çocuklarıyla birlikte dinlenme ve yenilenmeye çağırır. Yılın diğer ayları gibi insanlara aşırı duygu ve heyecan vermeyen bu ay, insanları iç dünyalarına döndürür. Geçmiş yılın özetini değerlendirip kendilerini yeni bir yıl için hazırlamalarına yardımcı olur.
Yabankazı-İnsanları Ağaçkakan –İnsanları ile bütünleşirler. En iyi anlaştıkları kişiler kendileri gibi Kaplumbağa kabilesinden olan Kunduz ve Bozayı- İnsanlarıdır.
Kurbağa kabilesinden Puma ve Yılan İnsanları da iyi anlaştıkları burçlardandır. İç dünyaları dengelenmişse her burçtan insanla kolayca uyum sağlarlar.
12-30-2008 03:17 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Çin Astrolojisi Angel 9 10,791 02-11-2012 02:30 AM
Son Mesaj: Mavisahram
  Celtic astrolojisi salmakis 1 3,527 08-03-2007 03:48 AM
Son Mesaj: Angel

Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir