ay_se
VIP Üye
Mesajlar: 226
Üyelik Tarihi: May 2007
|
Cvp: Mitolojide Venüs
Aztekler’de ve İnka’larda sekiz yıllık venüs döngünün sonu savaş zamanını işaret ederdi ve Venüs’ün kötü ışıklarından korunmak için insanlar evlerine kapanırlardı. Çünkü direkt olarak Venüs’ün ışığını almak onun lanetine uğramak demekti. Tapınaklarında Venüs’ün doğuş ve batışını takip etmek üzere pencereler vardı. Venüs’ün inferior kavuşumdan sonra sabah yıldızı olarak doğuşu bu kültürler döneminde de tehlikeli ve şanssız bir durum olarak kabul edildi. Bunun böyle algılanmasının sebebi ise Venüs’ün sabah yıldızı olmasından önce gökyüzünde bütün ışıkların görülebilir olması, ama Güneş’ten önce doğunca en parlak yıldız olarak diğer yıldızları adeta söndürmesidir. İşte bu durum Aztek ve Maya insanının zihninde uğursuz bir etki olarak değerlendirilmiştir. Son dönem astrologlarının araştırmaları da biraz bunu doğrular niteliktedir. Görülmüştür ki Venüs’ün inferior kavuşum yaptığı zamanlar bazı liderlerin devrildiği dönemlere denk gelmektedir. Zaten Venüs’ün bir döngü sırasında yaptığı beş kavuşumdaki burçlar daha önce bahsettiğimiz gibi birbirlerine yüz ellilik açı yapan burçlardır.
Venüs’ün geri hareketi ve gökyüzünde bir süreliğine kayboluşu, mitolojik öykülerle sembolize edilmiştir. Örneğin bu devre Sümer mitolojisinde İnanna’nın yer altına inişiyle eşleştirilmektedir. Sümerlerin “yukarıdaki büyük’ün, gökyüzünün kraliçesi”, “parlak yıldız” olarak tapındıkları İnanna, kudretini genişletmek ve yeraltını da ele geçirip geçiremeyeceğini görmek için, yedi tanrısal yasayı da yanına alarak yeraltına iner ve kardeşi yeraltı kraliçesinin tapınağına yaklaşır. Kapıcı yeraltı kraliçesiyle konuştuktan sonra onu ölüler diyarının yedi kapısından geçirir ama geçtiği her kapıda giysi ve takılarından biri, bütün itirazlarına rağmen alınır. En sonunda çırılçıplak kalır. Burada ölür ve bir şekilde hayata dönerek bir şey elde edemeden yeryüzüne çıkar. Bu öyküdeki sembolizmin açılımına bakarsak, İnanna yeraltına inerken sadece önemsediklerinden ve değer verdiklerinden değil, onu Gökyüzü Tanrıçası yapan her şeyden de vazgeçmek zorundadır. Söz konusu olan, Jung psikolojisinde “persona” denen, onunla kendimizi tanımladığımız, statümüz olan ancak asıl doğamızı yansıtmayan dışsal roldür. Bu rolü tanımlayan her şeyini çıkarmak ve geride bırakmak zorunda kalan İnanna sonunda kendiyle kalmıştır ve artık gölge yanıyla yüzleşmek durumundadır, ki bu hikayede onun gölge yanını ablası ve Yeraltı Tanrıçası Ereşkigal sembolize eder. İnanna güvendiği ve yardım sözü aldığı, yani onu destekleyen insanların yardımıyla yeryüzüne çıkar ve kendi gölgeleriyle yüzleştiği bu yolculuk onu yeniler, bütünler ve iyileştirir. Aynı şekilde Navaho Kızılderilileri’nin mitlerinde yer alan ikiz kardeşlerin kendilerine destek olan bir kadının öğrettiklerinin yardımıyla önlerine çıkan engelleri aşarak güneş babalarını bulma (Güneş-Venüsu) ve babalarının evine girip beklemeleri (geri hareketi) serüveni de içe dönüşü ve Güneş-Venüs kavuşumunu anlatır.
Hazırlayan: Oya Vulaş
Temmuz, 2006
feryadıma şahit gökteki tüm yıldızlar.
|
|
05-27-2007 10:42 PM |
|