Değerlendir:
  • 12 Oy - 3.17 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Yönetmenler
Yazar Mesaj
Arkadaş
Kayıtsız

 
Mesaj: #11
RE: Yönetmenler
Roman Polanskinin;

Tiksinti,
Rosemarynin Bebeği,
Kiracı,

filmlerinden oluşan ( apartman ) üçlemesi var.

Bu filmlerde apartman dairelerine tıkılıp kalan insanlar ve, kiracılıktan çekilen sorunlar işlenmiş.

Polanskinin haritasına baktığımızda 4. ev oğlak satürn 4. evde gülücük
11-28-2011 07:53 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Arkadaş
Kayıtsız

 
Mesaj: #12
RE: Yönetmenler
Akira Krusowa & Hayatı ve Doğum haritası


http://a1111.hizliresim.com/r/w/t3hc.png


[Resim: 225px-Akira_Kurosava.jpg]




23 Mart 1910'da Isamu ve Shima Kurosawa'nın sekiz çocuğundan biri olarak Tokyo, Japonya'da dünyaya geldi. 3 erkek, 4 kız kardeşi olan Kurosawa'nın babası askeri okulda müdürdü ve samuray savaşları üzerine araştırmalar yapıyordu. Öğrenciyken çizim konusundaki yetenekleri yüzünden yüreklendirilen Kurosawa, bu yeteneğinden ötürü ileride her filminin senaryo aşamasında "story-board"unu çizecekti. Kurosawa, 1923'teki Büyük Kantō depreminden oldukça etkilenmişti. Ülkesi Japonya'nın katı toplumsal yapısı ve otoriter kuralları, Kurosawa’nın ailesine de yansımıştı ve Akira, Samuray kültüründen gelen babasının baskıcı tutumuna uyum göstermekte zorluk çekmişti.


Sakin bir çocukluk geçiren Kurosawa'nın kardeşi Heigo Kurosawa, Japonca'da benşi olarak adlandırılan ve sessiz filmlerde anlatıcılık yapan kişi anlamına gelen işle uğraşıyordu. Heigo'nun önerileri doğrultusunda birçok sinema klasiğini izleme fırsatı bulan Kurosawa resimle de yakından ilgileniyordu. Ağabeyi Heigo'nun intiharı, bu olaydan birkaç ay sonra da en büyük erkek kardeşini kaybetmesi Kurosawa'yı erken yaşlarda büyük travmalarla tanıştırmıştı. Kurosawa'nın kelimelerle de güçlü bir ilişkisi vardı ve radikal bir üslupla yazdığı yazılar birkaç dergide yayınlandı. Kendisini o dönem komünist olarak tanımlamıyordu ama daha sonra yapacağı açıklamalarda bu durumu kabullenecekti.


Sinemaya olan tutkusu nedeniyle 1936'da film endüstrisine adım atan Kurosawa, Japonya'nın önde gelen stüdyolarından PLC'de yardımcı yönetmenlik yapıyordu. Kajiro Yamamoto'nun yanında yetişen Kurosawa, yönetmenle 1941'de Uma adlı filme imza attı. Bir sonraki yıl Tsubasa no gaika ve Seishun no kiryu filmlerinde de yardımcı yönetmen olarak çalışan Kurosawa, ilk uzun metrajlı filmi Sugata Sanshiro için 1943'te kamera arkasına geçti. Film sansüre uğradı. Japon hükümetinin kontrolünde çektiği filmlerde milliyetçi temalara rastlanıyordu. Örneğin, The Most Beautiful isimli filmi propaganda niteliği taşıyordu ve askeri bir fabrikada çalışan kadınlarla ilgiliydi. Judo Saga 2 anti-Amerikan eğilimler taşıyordu ve yönetmenin ilk post modern savaş filmi olan No Regrets for Our Youth'ta eski Japon rejimini eleştiriyordu. Çağdaş Japonya ile ilgili olarak Drunken Angel ve Stray Dog gibi filmleri yöneten rejisör, adının tüm dünyada duyulmasını sağlayacak olan ve ona Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan ödülü kazandıracak Rashomon1950'de izleyiciyle buluşturdu. Rashomon, 1952'de oskar adayı olduğunda batılı seyircinin dikkati Japon sinemasına çekilmişti ve bu ciddi bir başarıydı. Bir haydutun ormanda bir samurayı öldürüp karısına tecavüz etmesi sonrası, haydutun, samurayın, tecavüze uğrayan kadının ve tüm bunları izleyen oduncunun olayı farklı açılardan anlattıkları film, gerçeğin göreceli bir kavram olması temasını işliyordu. Kurosawa'nın filmde kullandığı yeni çekim ve anlatım teknikleri yönetmenin gücünün anlaşılmasını sağladı.


1945'de Yôko Yaguchi'yle hayatını birleştirmiş olan yönetmenin Hisao Kurosawa ve Kazuko Kurosawa isimlerinde iki çocuğu oldu.
Kurosawa Dostoyevsky'nin Budala adlı romanını beyaz perdeye uyarladığı Hakuchi'den sonra İkiru(1952) ve 1954'te ona yeniden oskar adaylığı getiren filmi Shichinin no samurai'i (Seven Samurai) çekti. Japon sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olarak kabul edilen yapımda Kurosawa, eşkiyaların saldırısı altındaki bir köyü korumakla görevli yedi samurayın hikayesini anlatıyordu. Filmden sonra yönetmen John Sturges; Yul Brynner, Eli Wallach ve Charles Bronson'lı oyuncu kadrosuyla dikkat çeken ve Kurosawa'nın senaryosuna bir çok açıdan çok benzeyen The Magnificent Seven'ı çekti.


William Shakespeare'in "Macbeth" adlı eserinden sinemaya uyarladığı Kumonosu Jô (1957), Gorki uyarlaması Donzoko (1957) ve daha sonra star-wars filmine esin kaynağı olacak Kakuşi Toride No San Akunin'i (1958) çeken yönetmen, yine Hollywood'a olağanüstü bir fikir veren (Bir Avuç Dolar İçin) Yojimbo için 1961'de kamera arkasındaydı.


Aynı ekiple çalışmaya özen gösteren Kurosawa'nın filmlerinde Fumio Hayasaka müzikleri, Asakazu Naki ise kameramanlığını yaptı. Takaşi Şimura ve Toşiro Mifune de oyuncu olarak Kurosava'nın birçok filminde başroldeydiler. Tora Tora Tora adlı filmiyle 60'ların sonunda Hollywood'a giden Kurosawa, yapım tamamlanmadan ülkesine döndü ve Rus bir subayla Moğol bir avcı arasında geçen bir dostluk öyküsünü anlattığı Dersu Uzala'yı çekti. Dersu Uzala Kurosawa'ya 1976 yılında en iyi yabancı film oskarını kazandırdı.


1980 yılında eserleri Francis Ford Coppola ve George Lucas tarafından büyük bir hayranlıkla izlenen Kurosawa iki yönetmenin yardımlarıyla epik bir samuray filmi olan Kagemusha'yı (1980) yönetti ve bu filmiyle Cannes Film Festivali'nde büyük ödülün sahibi oldu.


Filmografisinde büyük önemi olan Ran (1985), Dreams (1990) ve Madadayo (1993) filmlerini çektikten sonra Kurosawa'nın başarılarla dolu hayatı 6 Eylül 1998'de Tokyo'da sona erdi.


Birçok yönetmene ilham kaynağı olmuş olan Kurosawa, birçok sinema otoritesi tarafından tüm zamanların en iyi yönetmenlerinden biri olarak görülmüştür. Eserleri zamanın ötesindedir.
11-28-2011 08:22 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
aeon
Kayıtsız

 
Mesaj: #13
RE: Yönetmenler
Alıntı:Öğrenciyken çizim konusundaki yetenekleri yüzünden yüreklendirilen

merkür balık. merkür balıklarının çizim konusunda yetenekleri oluyor .tasarım müzik çizim...zaten merkür neptün 120 derecesi var.


Alıntı: Akira, Samuray kültüründen gelen babasının baskıcı tutumuna uyum göstermekte zorluk çekmişti.

baba figürleri gündüz ve gece haritalarında satürn veya güneş oluyordu. ancak , şuan karıştırdım.

ancak , hangisi olursa olsun , satürn de güneş de koç burcunda. ancak bu harita gece haritası ve satürne bakmamız gerekir.
satürn koç burcunda baskıcı ve geleneksel babaytı anlatabilir. ayrıca 4.ev ( aile kökler )yöneticisi satürn 6.evde ( düşük ev) ve koçta yine düşmüş. bu konularda hayatında zorlanmalar olabilir.

yine 4.ev yöneticisi ve babanın göstergesi durumunda olan satürnle uranüs arasında kare açı var. otorite figürleriyle çatışmaları anlatacak bir konum.
Alıntı:. Bir haydutun ormanda bir samurayı öldürüp karısına tecavüz etmesi sonrası, haydutun, samurayın, tecavüze uğrayan kadının ve tüm bunları izleyen oduncunun olayı farklı açılardan anlattıkları film, gerçeğin göreceli bir kavram olması temasını işliyordu. Kurosawa'nın filmde kullandığı yeni çekim ve anlatım teknikleri yönetmenin gücünün anlaşılmasını sağladı.

yükselenin akrep olması ve yükselen yöneticisi marsın ve plutonun 8.evde olması ... amcamızın cinsellik ölüm temalrına ilgisini anlatabilr. ölüm, tecavüz , ırza geçmek bana 8.ev akrep temaları olarak gelir. ayrıca

ayrıca gerçeğin göreceliliği ... tam merkür balığına göre , merkürü bir jupiter burcunda ve gerçekliği kaybetmeyi seven herşeyi göreceli bakmayı seven balıkta. balıkta sınırlar yok olur , değerleri net olarak belirlemek için kullanacağınız bir ölçü kalmaz.

Alıntı:Kurosawa Dostoyevsky'nin Budala adlı romanını beyaz perdeye uyarladığı

sıkı bir dostoyevski hayranıyımdır. budala kitabında bir çok şey anlatılsa da , budaladaki karekter ( mışkin ) hz. isanın rus değerlerine bağlı bir çeşidiydi. egoları yerlerdeydi, tokat atana öbür yanağını da çevirirdi , insanlığın dertleri için gözyaşı dökerdi , paranın onun için önemi yoktu . zaten hristiyanlık ve isa , astrolojide balık- başak aksı ve neptünle ilişkilendirilir .
bu yönetmenin buna ilgi duymasını aydaki başak - balıktaki merküre bağlıyorum .


[url=http://www.astrosohbet.com/konu-yonetmenler-5101.html?page=2][/url]
11-28-2011 08:53 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Arkadaş
Kayıtsız

 
Mesaj: #14
RE: Yönetmenler
İlgileriniz ve Analiz için kendi adıma teşekkür ederim gülücük iyiki varsınız...
11-28-2011 09:06 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
aeon
Kayıtsız

 
Mesaj: #15
RE: Yönetmenler
rica ederim, verygood

sayende başlıklar canlandı .

forumdali ay koçlarını belli bir oranın altına indirmemk lazım yoksa , başlıklarda hareket azalıyuor hehee
11-28-2011 09:17 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Arkadaş
Kayıtsız

 
Mesaj: #16
RE: Yönetmenler
Bende rica ederim verygood

her konuya bir iki cümle yazmayı engelleyemiyorum kendimden...

Katılalı 1 ay oldu mesaj sayısına bak hehee

ay koçun bir parmağı varmı bunda !!
11-28-2011 09:40 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
aeon
Kayıtsız

 
Mesaj: #17
RE: Yönetmenler
gülücük koçetkililer genellikle hareket getiriyorlar . böyle bir gerçek var. ama iyi oluyor unutulmuşbaşlıklar canlanıyor veya yeni konular açılıyor.
11-29-2011 07:53 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Arkadaş
Kayıtsız

 
Mesaj: #18
Sergio Leone
Sergio Leone Doğum Haritası

http://c1201.hizliresim.com/t/s/22hjf.png

[Resim: 250px-SergioLeone2.jpg]

Hayatı

Sergio Leone’nin ,babası sessiz sinemanın bilinen yönetmenlerinden annesi ise tanınmış oyuncularındandı.Yazarak adım attığı ve hayatı boyunca yazmayı sürdürdüğü senaryolarıyla başladığı sinema hayatını, “Ben Hur” “Bisiklet Hırsızları” ve “Pompei’nin son günleri” gibi başarılı filmlerde yönetmen yardımcılığı ve asistanlık yaparak iyi tecrübelerle sürdürdü.Bu olgunlaşma sürecinde

kafasında tam olarak belirmemiş ama ortaya çıkması an meselesi olan,dönemi için karamsar sayılan ama oldukça yaratıcı olan kurgularla bir süre daha vakit geçirdi.Günler böyle [url=http://3.bp.blogspot.com/_N9U2IHSVc8g/R_y153TtTEI/AAAAAAAAAHE/B-f0QbDTvfU/s1600-h/300Leone1973.jpg][/url]geçip giderken yakın

bir arkadaşının usta yönetmen Akira Kurosawa’nın

Yojimbo sunu (1961) bir akşam sinemada karısıyla birlikte izlemesi ve soluğu yanında almasıyla her şey başlayıverdiği rivayet edilir,arkadaşı bu film için Leone’nin

aradığı şeyin “onda” olduğunu söyler.Seyrettiği usta işi Yojimbo adeta Leone’nin dehasını tetikler,bu özgün yapıtla karşılaşmasıyla beraber,o hayranı olduğu alışagelmiş Amerikan Western filmlerinde gördüğü kusurları nasıl ayıklayacağını ve tutkuyla

okuduğu

çizgi roman dünyasının anlatım biçimini sinemaya geçirme fikri için gerekli olan

şeyi bulmuş,kafasının içindeki yaratıcı düğüm çözülüvermişti.Çağdaşı olan İtalyan Western yönetmenleri Hollywood’u kopyalarken her zaman ilginç fikirleri olan Leone bu sayede uzak doğuyu keşfetmiş ve hikaye olarak "Yojimbo"yu “A Fistful of Dollars/Bir Avuş Dolar İçin” (1961)

ile kendine has

tarzıyla yeniden yorumlamıştır.


Bu çekeceği ilk filmi için götürdüğü senaryonun,Amerikalı yapımcılar için dönemin sinemacılık anlayışına göre tabularla dolu olan kurgusu dolayısıyla,çok az para finanse eder ama Leone yoktan var etmeyi bilen biridir,bu az parayla sınırlandırılmış prodüksiyon

ve anlamsız kurallarla dolu olan kıtada istediğine ulaşamayacağını kavrayınca,her iki olumsuzluğunda üstünden gelmek için

Atlantiğin ötesinde buluverir kendisini.Bu iş için coğrafya olarak çok uygun bulduğu

İ
spanya'nın güneydoğusunda yer alan,Akdeniz'in kıyısında

eski bir İspanyol-Endülüs kenti olan,sıcak ve kurak havasıyla çöl iklimli tek Avrupa şehri Almeria’yı mesken tutar ve geri kalan işler içinde İtalyan stüdyolarından faydalanır.(Bugün bu kent başta Spaghetthi Western olmak üzere ev sahipliği yaptığı pek çok film nedeniyle turizm beldesi haline gelmiştir.Cleopatra-Arabistanlı Lawrance-İndiana Jones buradan çekilen filmlerden yalnız bir kaçıdır) Her ne kadar birebir kopyaladığı öyküsüyle o dönemde tartışmalara hatta davalara neden olsa da (Aslında Kurosawa’nın da filminin senaryosunu da orijinal değildir.Amerikalı ünlü polisiye roman yazarı Dashiell Hammett'in “Red Harvest”-1931- romanından esin almıştır.Dashiell Hammett'a kadar Amerikan polisiyeleri, türün İngiliz örneklerini taklit ediyordu. Hammett polisiye roman mekânlarını malikânelerden, kibar salonlardan barlara, sokaklara, batakhanelere taşıdı. İdealleştirilmiş birtakım kahramanlar yerine en azından suçlular ve katiller kadar çıkarcı, zorba, duygusallıktan uzak, "sert" detektif tipleri yarattı ve eserlerinde argoyla karışık günlük konuşma diline yer vererek polisiyelere önemli değişiklikler getirmiştir.)





Leone,Western türüne getirdiği solukla ortalığı sallar
,kovboy hikayelerinin anavatanı olan Amerika’da

bir süre boyunca tepki görse de ilk filmle başlayan dolar üçlemesinin devam serisiyle ulaştığı mitos tüm sinema ezberlerini bozar,modern insan için yarattığı hayal dünyası karşılığını bulur.Leone

neferliğini yaptığı türe getirdiğinden bihaber yeniliklerle,o güne kadar Amerikalı yapımcılarca

fazla çıkık olduğu düşünüldüğü gırtlak yapısı sebebiyle kadrolu figüranlıktan daha fazla şans tanınmayan,dolar üçlemesinin başrol oyuncusu Eastwood,
(Leone,başta Charles Bronson, James Coburn ve Henry Fonda'ya rolü götürür, ama bu aktörler rolü reddederler. Sonunda, adı pek duyulmamış olan daimi figüran Clint Eastwood'u keşfeder)yan baş karakter en güzel kötülerden Lee Vann Cleef ve

dahi besteci Enrico Morrianne’yi sinema kültürüne kazandırır

hem de bir yeni sürecin önünü açar.









Başarının akabinde aşağı yukarı aynı ekiple sıcağı sıcağına peşi sıra çekilen ve her seferinde daha da iyi hale gelen filmleriyle

(For

a Few Dollars More/Birkaç Dolar İçin (1965) The Good The Bad and The Ugly/İyi Kötü ve Çirkin (1966)) Leone tabularla dolu bir evreyi alaşağı etmeyi başarır,yeni evreye damgasını vurur. Senaryolarında alt metni

oluşturan

gerçekçi politik-sosyal tespiti ve üstünde gelişen gerçeküstü aksiyonuyla

stilize etmeyi başardığı şiddet ile

ince mizahını bir arada tutmayı kotardığı üslubu;yarattığı

karakterlerinde birbirine karışan iyi-kötü ayırımı,şiddet sahnelerinde o güne değin görülmemiş

kurgusu,hızlı kesmeleri, büyük yakın plan çekimleri,atlara duyduğu saygıyla gelen yeni kamera açıları,manidar ve uzun süreli sessizlikleriyle yaratılan gerilim sahneleri Leone’nin sinema dünyasında ki alamet_i farikası olarak sayılabilir.Kendiside Western türünü ters yüz eden üslubunda ki bu farklılığı bir röportajında şu sözlerle ifade etmiştir;"
Ben bir karamsarım. Amerikan Western'lerin de kahramanlar çirkin bir biçimde arka fonda ölürler. Benim filmlerimde önde ölürler. Hem de en güzel biçimde.”


[/font]





Amerikan kültürünün yalan ve yanlışlarla dolu,stilize edilmiş propagandasını yapan ve esnemez bir yapıya sahip olan

Western türüne bir tepki ve hayranlıkla ortaya çıkıveren Spaghetti Western’in, İtalyanlarca (aslında Almanların payı da küçümsenemez) sahip çıkılması (neredeyse filmlerin tamamı İtalyan oyuncu ve yönetmenler tarafından çekilmiştir) ve kendine tarzını bulmasıyla

Spaghetti adını aldığı genel geçer bir inanış olmakla beraber film setlerinde

İtalyanlarca çokça tüketilen Spaghetti makarnanın buna vesile olduğu dahası makarnada kullanılan sosun filmlerdeki bol kanı çağrıştırmasından dolayı bu adla anıldığı inanılması daha zor olan ama ortalıkta dolaşan rivayetlerdendir.








İtalyan işi Western’lerin karakterlerinin

birbirinden net bir şekilde ayrılamayacak olan anti- kahraman yapısı,gerçek hayatta da

olduğu gibi toza,kızgın güneşe

ve

eskimeye

teslim olmuş mekanları,tıraşsız ve kavruk suratlı,amele yanıklı tenli erkekleri, erkeklerin hakim olduğu bir dünyada hafif meşrep tavırlarıyla varolabilme yolunu bulmuş

itilip kakılan kadınları,senfonik olmayan müzik fonu,dolu dolu şiddeti ve üçüncü bir göz gibi dışarıdan baktığı yakın Amerikan tarihi yorumu Western tarzını çerçeveler.Bu yeni sinema ekolü sayesinde 60 yılların ortasından 70’li yıllara değin süren on yıllık bir zaman zarfında aşağı yukarı aynı yönetmen,yapımcı,besteci ve oyunculardan oluşan bir cemaatle bir çoğu B-yapım sınıfında yeralan 600 civarı film çekilir.Kimilerine göre bu görkemli dönem yine İtalyan-ekolünde biçimlenen Western’in yaratıcısı ve lokomotifi olan Leone’nin yönetmen yardımcılığı ve senaristliğini yaptığı “My Name is Nobody/Benim Adım Hiç Kimse (1973)” filmiyle son bulduğudur.(zaten Leone daha önce çektiği
Once Upon A Time In The West /Bir zamanlar Batıda (1968) filmiyle bilinçli olarak geçirdiği evrimle bunun sinyallerini vermiştir)Kimilerine göreyse [font=verdana]bu film,Sergio Martino'nun 1977 tarihli Mannaja'sı dır.Ama vurucu bir başlangıçla(Fistful Of Dollars) başlayan bu kült dönemin müdavimlerin gönlündeki esas son,
kesinlikle İtalyan aksiyon sinemasının büyük ustası Enzo G. Castellari'nin başyapıtı sayılan Keoma'sı olacaktır.Akabinde uzak doğudan oluk oluk gelen Kung-Fu filmleriyle Spaghetti Western sinema seyircisi üstündekini etkisini yitirir ama ortaya konan tarz günümüze kadar uzanan sayısız film üstünde doğrudan ya da

dolaylı etkisiyle rüştünü ispatlar.Vurucu ve çarpıcı dönemin dahisi Sergio Leone bir devri kapayım bir başka devrini açan yönetmen olarak sürecin en büyük ismidir artık.
01-24-2012 11:34 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Arkadaş
Kayıtsız

 
Mesaj: #19
RE: Yönetmenler
Çok güzel kovboy filmleri var... İyi Kötü Çirkin, Bir Zamanlar Batıda vs...

4. & 10. ev aksında güneş - plüton karşıtlığı var..
01-25-2012 10:36 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
smoochy Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 272
Üyelik Tarihi: Jan 2012

Rep Puanı: 30

Mesaj: #20
RE: Yönetmenler
herkesin sevdiği bir yönetmen vardır ya, işte benimki " Tim Burton"
kendisi 25 ağustos 1958'de california'da doğmuş.
batman serileri olsun, beetlejuice, ölü gelin, sweeney todd hepsi hepsi çok başarılı filmler. makas elleri izlerken zekasına hayran kalmamak elde değil, aynı tip evler, aynı arabalar, aynı görüşlü insanlar arasında değişik bir edward. filmin senarist koltuğunda da tim burton'ı görmekteyiz bu filmde.
tim burton filmlerinde johnny depp'le çalışmayı çok seviyor, yine filmlerinde oynatmayı sevdiği eşi helena bonham carter'la entresan bir ilişkileri var, karşılıklı evlerde yaşıyorlar gülücük çocukları var evlenmekse onlara göre değil.
evlilik evinde mars boğa'da aşağıdaki haritaya göre,
http://www.astrozoom.com/celebrity/Tim_Burton.html
01-26-2012 01:16 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir