Türkiye'nin en büyük astroloji platformuna hoş geldiniz.

Tam Görünüm: Sağlık Astrolojisi
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Siteyi normal görüntülemek için, Buraya Tıklayın
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14
ASTROLOJİ: MEDAPS (TIBBİ ASTROLOJİ) – GENAPS (GENETİK ASTROLOJİ)

Çeviren: Meltem Sözübir

Eski tıbbi astrolojinin son 10-15 yılda geçirdiği evrimi anlayabilmek için, önce onun üzerinde biriken tozları anlamamız gerekir. Örneğin hep birlikte milattan 400.000 yıl önce yaşadığımızı hayal edelim. Kendimizi tamamen, meyveleri sağlayan, sebzeleri yetiştiren dört elementin, yani su, hava, toprak ve kendisini fırtınalarda çakan şimşek olarak gösteren ateşin, insafına kalmış gibi hissedebiliriz. Başka tür bir ateş de bizi sıcak tutmak üzere Güneş’in ısısından geldi ama bu aynı zamanda büyük orman yangınlarına da sebep oldu. Üstelik Güneş battığında hava karanlıktı, üşüyordunuz ve günlük aktiviteler sona ermişti. Bu ilkel kadın ya da erkek olarak hayatta kalabilmeniz Güneş’in hareketlerine bağlıydı. Yavaş yavaş, Güneş’in ufuktan her zaman aynı noktadan yükselmediğini farkettiniz. Ve Güneş’in bu tarz değişimlerinin tam olarak ne zaman gerçekleşeceğini gösteren bir çizelge veya sistem geliştirmeniz gerektiğini anlamaya başladınız. Bu tarz merakların reddedilemez kanıtlarına sahibiz. Son zamanlarda dahi Stephen Hawking tarafından dikkatle incelenen İngiltere’deki Stone Henge’de bunun en iyi örneğidir. Lineer zamanda ilerlersek, bildiğimiz gibi, Babil’deki Sümerler’e gelene kadar, Londra’daki British Museum’da bulunan ve Milattan önce 14000-15000 yıllarına ait kil tabletlerde, ayın fazları, gün batımları gibi pek çok astronomik gözlemin olduğunu görürüz. İşin ilginç yanı, bu gözlemler sadece Orta Doğu’nun tekelinde değildi, tüm dünyaya yayılmıştı Mayalar, Çinliler ve Australopithecus’lar da aynı şeyi yaptılar. Meşhur Babil Kuleleri, astronomi rasathanesiydiler.

Zodyak ilk kez dikkate değer şekilde Dendera tarafında heykelleştirilmiştir ve burçlar kabaca milattan 200 yıl önce Firavunların zamanında Mısır’da doğmuştur. Hindistan’da milattan önce 327 civarında yapılan astronomi çalışmalarına ait kesin kanıtlara sahibiz. Ve tıbbi astrolojinin Yunanlar ve Romalılar arasında doğduğu zaman da bu zamandır. Milattan önce 450’de Hipokrat şöyle dedi : “ Kendi bilimine astrolojiyi katmayan bir tıp doktoru akılsız değil midir ? ” Astronomi’deki hızlı ve önemli gelişmeler, tıbbi astrolojinin gelişmesinde önemli bir etken oldu. Daha sonra, Ptoleme’yle ( MS 150), şu ana dek korunan ve birçok dile çevrilen Tetrabiblos ve Centilocus’da ortaya çıkan, onun zamanına ait astrolojik yapılardır. Bu kitaplarda tıbbi astrolojiye yapılan birçok referans bulunabilir. Ve yine 1300 yıl sonra Cristoph Colombe dışında hiç kimsenin Ptoleme’nin coğrafya haritalarını kullanmadığını unutmayalım.

Daha sonra, Medaps (tıbbi astroloji) ve Genaps (genetik astroloji) hakkında yazacağım kitabımda daha derinine de ineceğim, Arap Astronom ve Astrolog’ların büyük dönemi geldi. Bu alanda, çoğunluğu hem geleneksel tıbbı, hem de tıbbi astrolojiyi birlikte uygulamış birçok önemli astronom ve astroloğun olduğunu söylemek yeterlidir.

1230 civarında İmparator Frederick II’nin ünlü saray astroloğu Guido Bonati bu alanda büyük ilerleme kaydetti. Bonati, doğum zamanının tam olarak saat ve saniyesine kadar rektifiye etmek için kullanılan orta noktalar tekniğinin tartışılmaz mucididir. Tahmini haritanın akslarından birini Güneş’le, yavaş hareket eden gezegenlerden birinin orta noktasına yerleştiriyordu. Bu, benim kullandığım ilk rektifikasyon yöntemiydi ve sadece genaps (genetik astroloji)’ı kullanan yöntemle de çok iyi örtüşmekteydi. Daha sonra büyük Rönesans dönemi geldi ; Aralarında, XIII. ve XIV. Louis’in Fransız astroloğu olan ve yirmi ciltlik kalın eseri Astrologia Gallica’yla J. B. Morin de Ville Franche’ın da bulunduğu sayısız Avrupalı astroloğun dönemi. 1666’da Colbert ve XIV. Louis, Bilimler Akademisi üyelerine astrolojiyi kullanmayı, uygulamayı ve öğretmeyi yasakladılar. Bu karar Fransa’da ve Avrupa’daki diğer yerlerde ciddi astrolojinin azalmasının başlangıcına işaret etti.

19. yüzyılın sonunda itibaren, 1920-1940 arasında, Astrolojide gittikçe artan bir canlanma başladı, evler tablosunu özelikle tıbbi astrolojide kullandığım, Alman matematikçi ve astrolog Dr. Walter Koch gibi değerli profesyonellere teşekkürler. Gerçek şu ki her vaka ve her sağlık sorunu 1500’den fazla haritanın üzerinde kanıtlanmaktadır. Güneş sistemimizin Nasa ve Sovyetler Birliği tarafından keşfedilmesinden bu yana, sonunda, yeryüzünde yaşayan her şeyin üzerinde, zodyağın, gezegenlerin ve muhtemelen astroidlerin oluşturduğu çoğul etkiyi bilimsel olarak açıklamamıza yardım edecek, yığınla doğru ve geçerli gerçek bilgi yayınlanmaktadır. Astroidlerle ilgili olarak açıklanan şüphenin sadece şöyle bir nedeni var ; ben Juna, Ceres ve Pallas’ı kullanmıyorum çünkü çok fazla neden eklemek teşhis yapmayı zorlaştırıyor ve kafayı karıştırıyor, hataya sebep olabiliyor.

Beni Medaps (tıbbi astroloji) ve genaps (genetik astroloji) ilgili yaptığım araştırmada motive eden öncelikle bunlar gibi göze çarpan keşiflerdir. Sonunda tartışılmaz gerçeklere atıfta bulunabilir ve gerçek bir ilerleme gösterebilirdim. Bana büyük destek sağlayan bir kişi, “Yaşamın Simyası” ( Alchemy of Life)’nı yazan Fransız biolog Etienne Guille’dir. Kitabın ilk cildi, mizacımızı, tepkilerimizi ve çeşitli patolojilerimizi yöneten zihinsel ve fiziksel güçlerin karmaşıklığını anlamamı sağladı.

Tıbbi astrolojinin tarihinin tanımlandığı bu kısa girişten sonra, 21. yüzyıla, Medaps (tıbbi astroloji) ve Genaps (genetik astroloji)’a geliyoruz.

TEMEL Bu öğretinin temel unsurları, asırlık geçmişe sahiptir ve iyi hedeflenmiştir :


Tropikal zodyak ve burçların etkileri,
Güneş sistemi, gezegenler ve Kiron,
Açılar, isim vermek gerekirse, klasik açılar : Birleşme, karşıt açı, kare, kırkbeş derece açı, altmışlık açı, otuz derecelik açı, üçgen ve yüzellilik açı. Bunlara ek olarak, Kepler açıları : 72 derece (kintil) ve 144 derecelik (bikintil) açılar ve 51 derece (septil) ve 102derecelik (biseptil) açılar ki Bill Tierney, benim Franzsızca’ya çevirdiğim (Ed. du Rocher, Gnosis collection in 1986) Perceptions in Astrology (Astroloji’de Algılamalar) adlı ünlü kitabında bu açıları ender görülen açılar olarak adlandırmıştır.
Fakat, tıbbi ve genetik astroloji de ve diğer ciddi patolojilerde bunlar o kadar da ender değildir. Tüm okuyuculara bu kitapta yeralan haritaların hepsini incelemelerini ve hemen hemen tamamına yakınının Kepler açılarına sahip olduğu gerçeğini görerek bu konuda tatmin olmalarını öneririm.

Aynı zamanda Zaen Stein tarafından Kiron araştıması sırasında keşfedilen 165 derecelik yeni Karma açısı da önemlidir. Bu açıyla ilgili olarak incelediğim 139 AIDS’li hastanın haritasından 73’ünde görüldü. Orta noktalar : Medaps (tıbbi astroloji) ve Genaps (genetik astroloji)’la 15 yıllık deneyimden sonra, tıbbi haritaları orta noktaları dahil etmeden anlamaya çalışmanın yararsız olduğu ortaya çıktı.


En Yeni Araçlar
Almanya’daki Hamburg Astroloji okulu tarafından geliştirilen sayısallaştırılmış tropik zodyak, ama bu yöntem “seedings” tekniğini kullanılmadan yararsızdır.


Nodal harita
Doğumdan önceki güneş tutulması
İkinci ve dördüncü ev/sektörlerle ilgili yeni kavramlar
Sekizinci harmonik : Hangi patoloji olursa olsun, ciddi bir patolojinin yüz de yüz göstergesidir. Bunu yüzlerce, AIDS, kanser, Alzheimer, Parkinson vakasında ya da Şizofreni, Paranoya gibi zihinsel patolojilerde kanıtladım.
Altıncı sektörün tam girişi. Buranın 1 dereceden daha az toleransla gezegenlerle yaptığı açılar, ciddi bir patolojinin oluşacağını ve bu sürece dahil olan gezegenleri gösterir.
Ve son olarak da, ama en az yukarıdakiler kadar önemli olan benim Medaps (Tıbbi astroloji) tarayıcım.
Ayrıca bu gizemli “seedings”leri Amerikan Astroloji dünyasıyla tartışmak niyetindeyim. Bu konuda, Ekim 1983’te Phoneix Arizona’da katıldığım bir çalışma grubunda çok iyi karşılandım. Bunların kaynağı, 1650’ler civarında Astrologica Gallica adlı kitabını yazan, Fransız astrolog J. B. Morin de Villefranche’dır.

Öngörüm yaparken doğum haritaları üzerinde kullandığım sadece 3 tane yöntem vardır. Bunlar : · Transitler : Bu konudaki en iyi kitaplardan biri olan Robert Hand’in “Planet in Transit”e başvurabilirsiniz.· Solar Arc ilerletimleri ya da her yıl için 1 derece. Bu tercihen doğum tarihindeki solar arc alındığında, doğumgününden önceki ve sonraki 6 aylık periyodlar için iyi sonuçlar vermektedir.· Marsilya’lı Gustave Arcivaux’a ait, tamanen bir Fransız keşfi. Adını vermek gerekirse, Humano Kozmik Zaman Sistemi, ki bu sistem dünyanın güneşin etrafında izlediği yolu ve astronomiyi temel almıştır. Konunun tam açıklaması için Medaps (tıbbi astroloji)’la ilgili kitabımı okuyabilirsiniz.

Bu bize efemeris kullanmadan, konu yalnızca yükselen kolonunu ilgilendirdiği için, sadece Koch ya da Placidus evler tablosuyla, , herhangi bir yılın herhangi bir günü için tam tahmin yapma olanağı sağlar. Fakat bunu Medaps (tıbbi astroloji) vakasında kullanmadan önce, Medaps (tıbbi astroloji) tarayıcısının kurulmuş olunması, ve natal gezegenler doğum anında getirdikleri potansiyeli kişinin hayatı boyunca taşıdığından, her gezegene ait potansiyellerden tamamen haberdar olunması gereklidir.

Son olarak, her kişi/ hasta için, her yıl presesyon (ekinoksların kaymasından kaynaklanan sapmaya)a göre düzeltilmiş ay dönüşü haritası hesaplarım. Bu benim : · Herhangi bir patolojinin gelişimini,· Tedavide uygulanması gereken değişiklikleri,· Ameliyatın önerilip, önerilmeyeceğini,· Önümüzdeki 365 gün içinde kişinin zihinsel ve fiziksel durumunu kontrol etmemi sağlar. Burada, 13. yılın 14 tutulmasını ve daha sonraki yılın ilk tutulmasını da hesaplamak ve çizmenin zorunlu olduğunu da belirtmem gereksizdir.

Bu ciddi bir tıbbi astroloji check-up yöntemidir.

Nodal Harita Burada , bir nodal harita nasıl hazırlanır ve yorumlanır açıklamak istiyorum. Bu bilginin büyük çoğunluğu Robert Janky’nin Astroloji, Beslenme ve Sağlık isimli kitabından alınmıştır. (Para Research Ed.)


Martin Schulman, mükemmel kitabı Karmik Astroloji’de “ Bugün astroloji dünyasında, ay düğümlerinin yaşamın sürekliliğini anlamada en önemli anahtar olduğu kabul edilmektedir.” der. Birçok astrolog ay düğümlerinin haritanın geri kalanından daha fazla önem taşıdığına inanmaktadır. İşinin ehli bir uzman için, bir kişinin Güneş’i, Ay’ı ve Ay Düğüm’leri o kişinin yaşamı hakkında pek çok şeyi açığa çıkarır. Ne yazık ki Schulman’ın ay düğümlerinin yaygın olarak kabul gördüğüne ait düşüncesine tamamen katılmasam da , iyi bir uzmanın bir kişinin Ay, Güneş ve Ay Düğümleri’nin durumundan o kişinin sağlık durumunu anlayabileceği konusunda hemfikirim. Nodal harita, en azından, iyi bir koruyucu ilaç programıyla önlenebilecek potansiyel sağlık sorunu alanlarını gösterebilir.

Yükselen, bağımsız bir varlık olarak yaşama fiziksel bir vücutla geldiğimiz zamanı temsil eder. Güney Ay Düğümü geçmişi, Kuzey Ay Düğümü ise geleceği temsil eder. Doğom haritasındaki ay düğümleri aksı, pusulanın ibresi gibidir ; Kuzey Ay düğümü, ruhun bu yaşam diliminde gitmesi gereken yönü gösteren ibrenin ucundaki oktur.

Doğum anından genelde ana rahminden önce baş, en son ise ayaklar dışarı çıkar. Schulman’ın dediği gibi “ her doğum haritasındaki potansiyel en zayıf nokta Güney Ay Düğümü’dür.” Ve yeni doğan bir bebekte potansiyel en zayıf nokta kafasının üst kısmıdır, çünkü burası hala yumuşaktır. Buraya gelecek sert bir darbe anında ölüme sebep olabilir. Bir yerden bir yere giderken, vücudumuzun yere en son temas edeceği nokta ayaklarımızdır. Karanlıkta hareket ederken en çok nerenizi korursunuz ? Başınızı. Bu nedenle, ay düğümleri haritasını oluştururken, Güney Ay düğümü’nü 1. evin girişine yani yükselene, Kuzey Ay Düğümü’nü ise 7. evin girişine yani alçalana yerleştiririz. Yükselen başımızın üst kısmını temsil ederken, alçalan isin ayağımızın tabanlarını temsil eder. Bu iki noktayı birleştiren yatay aks ise vücudumuzun ana aksını ve iskeletimizi temsil der. Fakat sanıldığı gibi haritanın orta noktası göbek deliğini temsil etmez, burası daha çok Doğu felsefesinde Kundalini noktası olarak adlandırılan ve fiziksel ve eterik bedenlerin bağlantı noktası olan yere denk gelir. Bu nokta göbek deliğinden yaklaşık 2-3 inç aşağıdadır. Buda’nın derin düşüncelere dalmış heykellerinde Buda göbeğine değil, bu noktaya konsantre olmuştur.

Geleneksel astrolojide, ilk 6 ev, bir insanın kişisel gelişimini, son altı evse topluluk hayatına katılımını temsil eder. Güneş, bireyselliği ve egoyu temsil ettiğinden, daha çok kişisel gelişimle bağlantılıdır. Ay halkı ve dış etkileri temsil ettiğinden, daha çok kişinin dış çevreye katılımıyla bağlantılıdır. Geleneksel tıbbi astroloji, Güneş’i vücudun sağ tarafıyla, Ay’ı ise sol tarafıyla özdeşleştirir. Eğer insan vücudunu yüzü yukarda olacak şekilde nodal haritanın üzerindeki yatay aks üzerinde başı yükselende ve ayakları da alçalan da olacak şekilde gözümüzde canlandırırsak, anatomik olarak karşılıklarını çok iyi bir şekilde görebiliriz. İlk altı ev Güneşin genel yönetimi altındadır ve vücudun sağ tarafını temsil eder, son altı evse Ay’ın yönetimi altında vücudun sol tarafını temsil eder. Evlerin anatomik olarak karşılık geldikleri bölgeler aşağıdadır :


12. ve 1. evler 12. evin girişi köprücük kemiği’nin aksına paralel olacak şekilde,
başı ve boyunu temsil eder,
2. ve 11. evler köprücük kemiğinden diyaframa kadar 3. ve 11. evin girişi diyafram aksına paralel olacak şekilde, kalp de dahil olmak üzere göğüs boşluğundaki her şeyi temsil eder,
3. ve 10 evler göbek deliğinin biraz üzerinde yeraldığı varsayılan Kundalini noktasına doğru çizilmiş hayali çizgi boyunca, mideyi, karaciğeri, dalağı ve ince bağırsağın üst kısmını temsil eder,
4. ve 9. evler karnın alt kısmını, makatı, böbrekleri, mesaneyi, üreme organlarını ve kalçaları temsil eder,
5. ve 8. evler, baldırları, ve her iki diz kapağının ortasına gelecek hayali bir çizgi boyunca üst bacağı temsil eder,
6. ve 7. evler ise alt bacağı ve ayakları temsil eder.
Her durumda ilk altı ev bölgenin sağ tarafını, son altı ev ise sağ tarafını gösterir.
Nodal Haritanın Yorumlanması

Artık şu anda her gezegeni, nodal haritada aynen bir doğum haritasında hesaplandığı gibi, burçların yerlerine göre yerleştirebiliriz. Nodal haritada her gezegenin bulunduğu ev yoruma ait ipucu verir. Fakat bunu yaparken bir yandan da gezegenlerin taşıdğı sembolik anlamları aklımızda bulundurmalıyız. Bu yöntemi kendi doğum haritalarınıza uyguladığınız zaman, tekniğin doğruluğu konusunda ,ben ve benim birçok öğrencim gibi, şaşıracaksınız. Şimdi her gezegenin hangi gerçek ve olması muhtemel sağlık sorunlarını gösterdiğini görelim. Güneş: Güneş bireyselliğimizin ifadesidir ve beden dili açısından nodal haritada, Güneş’in bulunduğu alan, bedenin fiziksel olarak en anlamlı kısmıdır. 12. veya 1. evdeki Güneş’te, yüz (sıklıkla gözler) en fazla dikkati çeker. Güneş’in 2. ya da 11. evde bulunduğu durumlarda, eller anlatımda özgürce kullanılır. 6. veya 7. evdeki Güneş’te, ayakların yere vurulması ya da bacakların alt kısmının çapraz hale getirilmesi kişinin kişiliğini oldukça açıklayıcı hareketlerdir. 5. ve 8. evdeki Güneş ise, özellikle kadınlarda davetkar bir mesaj gönderebilir. Güneş’in yerleşimi çoğunlukla, kişinin mesleki aktiviteleri için en çok önem taşıyan vücut bölgesini gösterir. Örneğin 5. ya da 8. evdeki yerleşim bir atlet için (üst bacaklar)önemlidir, 12. ya da 1. evdeki bir yerleşim düşünmeye dayalı bir mesleği, 6. ya da 7. evdeki bir Güneş ise bir dansçıyı gösterebilir. Güneş’in yerleşimi çoğunlukla vücudun en çok kullanılan bölgesini de gösterir. Güneş babayı da temsil eder, ve babası ölmüş birçok kişinin haritasında, Güneş’in yerleşimi babanın ölümüne neden olan vücut bölgesini gösterir.

Ay : Ay duygusal olarak başkalarıyla nasıl ilişki kurduğumuzu gösterir. Ay’ı 2. ya da 11. evde olan kişiler konuştukları kişiye dokunmak eğilimindedirler. Ay aynı zamanda vücudumuzdaki sıvıları da temsil ettiğinden, vücudun sıvıları düzgün dolaştıramadığı durumlarda, Ay’ın bulunduğu yerin vücutta temsil ettiği bölgede toplanmaya meyillidirler. Ay anneyi temsil eder, ve annesi ölmüş birçok kişinin haritasında, Ay’ın yerleşimi annenin ölümüne neden olan vücut bölgesini gösterir. Bazen Ay’ın nodal haritadaki yerleşimi sağlık ya da güzellik açısından en çok ilgi isteyen ya da dikkat çeken vücut bölgesini gösterebilir. Burası genellikle acıya ve uyarılamaya en hassas ve duyarlı bölgedir. Ay’ı 1. ya da 12. evde bulunan pek çok kişinin dişçiye gitmekten ödü patlar. Ay’ları 4. ya da 9. evde olan kişiler cinsel birleşme esnasında çok duyarlıdır. Merkür : Merkür sinir sistemiyle ve bizi en çok neyin endişelendirdiğiyle bağlantılıdır Eğer varsa, sinir sistemiyle ilgili sorunlar, nodal haritada Merkür’ün bulunduğu evin temsil ettiği vücut bölgesinde kendini gösterir..Sağ kolun çok kullanılmasından dolayı titremesi, tipik bir 2. evdeki Merkür göstergesidir. Aynı zamanda kişi en çok nodal haritada Merkür’ün yerleştiği bölgeyle ilgili endişelenmeye eğilimlidir. Bu bölgeye daha bilinçli dikkat edilir. Haritadaki kötü açılar bu olayı daha da görülür hale getirir. Venüs : Nodal haritada Venüs’ün bulunduğu alanın temsil ettiği vücut bölgesi de dokunmaya ve uyarılmaya karşı oldukça hassastır, fakat Ay’ın temsil ettiği alandan farklı olarak bu bölge daha fazla zevk verir. Kötü açılarla etkilenmediği sürece bu bölge genellikle vücudun fiziksel olarak en güzel yeridir. Venüs’ün 12. ya da 1. evdeki yerleşimi güzel bir yüz verir, 2. ya da 11. evdeki yerleşimi ise kadın figürünü iyice ortaya çıkarır.

Bilinçli ya da bilinçsizce, bu bölge sevişme sırasında çok önemlidir. Nodal haritada Venüs’ü 1. ya da 12. evde olan birisi için bir öpücük en önemli ve anlamlı hareket olabilir. Venüs 2. ya da 11. evdeyken kişinin partneri tarafından kucaklanması ya da sıkıca sarılması özellikle anlamlıdır. Satürn’den Venüs’e yapılan kötü bir açı genellikle bu bölgeyle ilgili hem istek, hem de aynı zamanda korku yaratır, örneğin hem öpülmek istemek ama aynı zamanda da yakınlıktan korkmak gibi. Mars : Mars nodal haritada çok önemli bir rol oynar ve evlerdeki yerleşimi ve açıları çok dikkatle incelenmelidir. Marsın bulunduğu evin temsil ettiği bölge bir kazada yaralanması en olası bölgedir. Bu bölgede yara izlerini arayın. Kazaların sıklığı Marsın yaptığı açılara bağlıdır – Mars ne kadar kötü konumdaysa, o kadar fazla kaza olur.

Mars kas sistemini de temsil ettiğinden bu bölge vücudun en kaslı bölgesidir. Fakat daha da önemlisi bu bölgedeki kaslar zihinsel gerginliğin fiziksel yansıması olarak daha fazla gerginleşmeye meyillidir. Mars iyi açılara sahipse, bu gerginlik kolayca boşaltılabilir, ama zor açılar bu gerginliğin daha da artmasına neden olur. Mars iltihapları ve ateşi de temsil ettiğinden, haritada bulunduğu yer vücudun en sıcak yeridir. Eğer Mars Pluto’yla kötü açı yapıyorsa, bu bölge bakteriyel ve viral enfeksiyonların en sık görüldüğü bölge olur. Eğer Mars Ay’la kötü açı yapıyorsa, Ay alerjik reaksiyonlarla ilişkilendirildiği için bu bölgede alerjiler görülebilir. Mars’ı 1. ve 12. evde olan kişilerin, eğer Marsın iyi açıları yoksa, ergenlik dönemlerinde aknelerle sorunları olur. Kişi yaşamının bir döneminde Marsın temsil ettiği bölgeyle ilgili ameliyat geçirir, örneğin Mars’ı 4. evde olanların çoğu acil apandisit ameliyatı geçirirler.

Jüpiter : Sevimli yaşlı Jüpiter şişmanlığı temsil eder, fazla yağlar Jüpiterin nodal haritada bulunduğu bölgede toplanmaya meyillidir. Vücudun bu bölgesi, diğer bölgelere göre daha büyüktür. Jüpiter’in 4. ve 9. evde bulunduğu durumlarda orta yaş göbeği sıkça görülür. 1. veya 12. evdeki Jüpiter genellikle oldukça büyük bir kafayı, 6. ya da 7. evdeki Jüpiter ise büyük ayakları gösterebilir. Jüpiter aynı zamanda vücudun bu bölümünün zarar görmesini de önler ama bu bölge rahatsızlığında da sorunu oldukça büyütür. Jüpiter fazla hareketi de temsil ettiğinden, vücudun bu bölgesi bazen çok fazla kullanılır. Kişi bu bölgeyle ilgili fiziksel limitlerinin çoğu zaman farkına varamadığından, özellikle Jüpiter ve Mars’ın birlikte bulunduğu durumlarda, buraya fazla yüklenebilir. Örneğin 12. ya da 1. evdeki bir Jüpiter kişinin kafasını tükenme noktasına kadar çalıştırdığını, 4. ya da 9. evdeki bir Jüpiter ise, kişinin ağır cisimleri kaldırmaya çalıştığından ya da kaldırırken yanlış kasları kullandığından bel ağrısı çektiğini gösterebilir.Son olarak, Jüpiter bazen nodal bölgenin bulunduğu yerde fazla aktivite olduğunu da gösterebilir. Örneğin Jüpiter’i 12.ya da 1. evde bulunan kişilerin fazla çalışan tiroid bezleri ya da büyümüş bademcikleri olabilir. Jüpiter’in 3. ya da 5. evde olması klasik bir hipoglisemi örneğidir.

Satürn : Satürn’ün nodal yerleşimi pek çok nedenden ötürü çok önemlidir. Fiziksel olarak vücudun bu bölümü az gelişmiş ya da diğer bölgelere oranla daha küçük olabilir. Satürn vücut tüylerini de yönettiğinden, bu bölgede genelde fazlasıyla tüylenme görülür. Nodal olarak Satürn’ü 1. ya da 12. evde olan erkeklerin genelde çok saçı olur ve kelliğe nadiren rastlanır. Satürn’ü 2. ya da 11. evde olan kişilerin genellikle bol tüylü gelişmemiş kolları ve/veya dar göğüsleri olabilir. Eğer Satürn geri hareketliyse, tüyler daha çok sırtın üst kısmındadır. 4. ya da 9. evdeki Satürn’de bel ya da baldırlar normalden daha dardır. 6. ve 7. evdeki Satürn ise ince bilekler ve küçük ayaklar verir. Satürn bulunduğu bölge normalin altında aktiviteyi ya da gelişimi gösterir. Örneğin 1. ya da 12. evdeki Satürn, görmede ya da duymada azalma, yeterince çalışamayan tiroid ya da timus bezi, oldukça kemikli, köşeli ve küçük bir kafa, bazen zihinsel gerilik ya da düşük zeka veya Satürn’ün Hipofiz bezinin üzerinde de etkisi olduğundan kısa boy verebilir. Aynı sebeple ergenliğin başlaması da gecikebilir.

Romatizması olanlar en fazla ağrıyı ve eklem bozulmasını nodal haritada Satürn’ün bulunduğu bölgede hissederler. Satürn’ü 11. ya da 2. evde olanlarda, bazen kongestiv (büyümeyle ilişkili) kalp rahatsızlıklarına ve anfizeme rastlamaktayız. Satürn’ün 5., 6., 7. ve 8. evde olanlarda bacağın bir bölümüne kan akışının engellenmesi olan filebit sorunları görülmektedir. Satürn’ün bulunduğu bölgelerde kemik çıkıntılarına da rastlanmaktadır. Satürn’ün Ay’la kare ya da yüzellilik açı yaptığı bölgelerde, ödem görülmektedir. Uranüs : Uranüs istem dışı sinir sistemiyle ve daha çok sempatik sinir anahatlarıyla ilişkilidir. Neptün parasempatik sinir anahaylarını yönettiğinden, her anahat diğerinin fonksiyonlarını kontrol eder, ve yine karşılıklı olarak birbirlerini kontrol altında tutarlar. Uranüs nodal haritada yönettiği alana büyük bir özgürlük getirir, fakat bu aynı zamanda vücudun diğer bölümleriyle koordinasyonsuzluğa sebep olur ve bu bölgeyi kazalara daha açık hale getirir. Eğer Uranüs zor açılar nedeniyle baskı altındaysa, temsil ettiği bölgede tiklere veya istemsiz seğirmelere sebep olur. Uranüs geleneksel olarak sezgiyle de ilişkilendirir, özelikle 12. ya da 1. evde beyin üzerindeki etkileri de daha önem kazanır. Uranüs’ün 11. ve özellikle 2. evde bulunduğu kişiler şifacı olabilirler ya da şifacı ellere sahip olabilirler.

Neptün : Birçok psikolog ve fiziksel kültür uzmanı insanların bedenlerine uzak yaşadığını söylemektedir. Nodal haritada Neptün’ün pozisyonu fiziksel olarak en yabancı olduğumuz bölgedir. Genellikle bu bölgede acı daha az hissedilir, ya da şu ya da bu sebeple burdaki fiziksel sorunlar görmezden gelinir. Şifacı için bu bölgedeki sorunları teşhis etmek zordur. Nodal haritada Neptün’ü 12. ya da 1. evde olan pek çok kişi, teşhisi ve tamamen tedavi edilmesi çok zor olan özellikle migren gibi baş ağrılarından muzdariptirler. Neptün ve Balık burcu vücudun savunma mekanizmalarını yönetirler ve eğer nodal Neptün zor açılara sahipse, özelikle Mars Neptün karesi varsa, Neptün’ün bulunduğu yer vücutta sık sık enfeksiyon yaşanan bölgeyi gösterir. Neptün’ün bulunduğu yer özellikle lenf sisteminde toksinlerin biriktiği yerdir. Burası aynı zamanda özellikle Uranüs Neptün karesi varsa, ilaçların beklenmeyen ve istenmeyen yan etkilerine de maruz kalabilir.12. ya da 1. evdeki Neptün beyini etkiler, bu kişiler geleceği tahmin etmek gibi duyuüstü özel yeteneklere sahip olabilirler. 2. ya da 11. evdeki Neptün, parmaklara özel bir dokunma hassasiyeti verebilir, bu görünüme pek çok müzisyen ya da sihirbazın haritalarında rastlanır. Neptün bulunduğu bölgede özellikle dokunma duyusunu keskinleştirir, fakat bir yandan da paradoksal olarak o bölgeyi acıya karşı hissizleştirir. Pluto : Pluto hücrelerdeki kalıtımsal maddelerle en yakından ilişkilendirilen gezegendir ve eğer kötü bir açısı varsa, hücre üretiminde çarpıklıklar yaşanabilir. Sonuç basit bir siğil olabileceği gibi, tehlikeli bir tümör de olabilir. Genellikle doğum lekeleri ve benler Pluto’nun bulunduğu bölgededir.Pluto enzimleri yönetir ve bazen kötü açılarda bulunduğu bölgelerde enzim sistemi sorunlarına rastlanır. Burada enfeksiyonlar da sık sık görülür.

Geri Giden Gezegenler : Geri giden bir gezegenin nodal haritada yerleştiği bölümün, vücudun ön kısmından çok arka kısmını etkilediğini belirtmeliyim Örneğin, 11. evde geri giden Pluto, herhangi bir anormal büyümenin sırtın üst kısmının sol tarafında olacağını gösterebilir. Eğer Pluto düzgün harekette olsaydı bu sol göğüsün üst kısmında olabilirdi. Genel bir kural olarak, eğer nodal haritada bir gezegen, o gezegen tarafından yönetilen organın bulunduğu eve düşerse, o organa güç kazandırır, daha iyi çalışmasını sağlar. Örneğin, Güneş kalbi yönetir, ve eğer nodal haritada Güneş 2. ya da 11. evdeyse, kötü açılar aksini göstermediği sürece, kalp daha da güçlü olacaktır, potansiyel sorunlara daha iyi direnç gösterecektir.


Genaps (genetik astroloji)

Bir kişinin doğum haritasıyla, gen haritası arasındaki korelasyonu ilk kez görüp büyülendiğimde, 1987’nin sonlarıydı. O tarihte zaten geleneksel genetik hakkında bilgi sahibiydim, konu üzerinden uzun yıllar çalışmıştım, fakat aynı zamanda, annemin de uzun yaşamının son yıllarında (93. yaş gününden üç gün önce öldü.) yakalandığı Alzheimer da dahil olmak üzere, birçok zihinsel rahatsızlık ve farklı kanser türleri, lösemi ve kalp ve damar rahatsızlıklarına ait doğum haritasına da sahiptim.Özellikle boyun, göğüs, prostat ve akciğer kanseriyle ilgili olarak, keşfedilmiş olan birçok kanserojenin, şu ya da bu şekilde doğru olarak hesaplanmış doğum haritasında görülmesi kaçınılmaz olmalıydı.Burada AIDS salgınının böyle bir araştırmaya büyük yardımı olduğunu da belirtmeliyim. Bu salgın genaps( genetik astroloji)’a giden uzun yolun kesinlikle ilk ve doğru basamağıydı.Tıp ve biyoloji dünyası, ciddi patolojilerin büyük çoğunluğunun sebebinin altında yatan kromozomsal bir neden olduğu iyi bilir ve kabul eder. Bu nedenle eğer bu patolojilerin derinde yatan bir nedeni varsa, doğru olarak hesaplanmış doğum haritasında görünmesi gerekir.

Örneğin, 4. evin/sektörün sembolik anlamının altında derin bir temelin yattığını ve IC’nin coğrafik doğum yerinden bakıldığında ve zodyağa göre karşılaştırıldığında dünya yönünde olduğunu biliyoruz. Dünya bizim fiziksel varlığımızın ve bizim en önemli desteğimizdir. Üstelik, 4.sektör ebeveynin organik ve psikolojik olarak oynadığı role göre, çocukluğumuza açılan kapılardan bir tanesini temsil eder. Bu dört sayısı, geleneklerle, geçmişimizle, fiziksel yapımızla, psikolojik modelimizle, tutumlarımızla ve hepsinden daha önemlisi insanlıktan, atalarımızdan, yaşamımızdan miras kalan hafızayla ilişkilidir.

Dört aynı zamanda psikolojik olarak nelerin gömülü olduğunu da temsil eder. Basit olarak, hepimiz biyolojik olarak birbirimize benzediğimizden, bu aynı zamanda tüm insanlık için ortak olan Jung’un kollektif bilinçdışı nosyonudur. Bu bizim kişisel deneyimlerimizin sonucu değildir, hangi ırka, kültüre ya da bireysel farklılığa sahip olursak olalım, bu kaçınılmaz olarak hepimiz için ortak olan deneyimlerden gelir ve kalıtımsaldır. Bilinçdışının belli bir düzeyine kadar, bizim türümüzde ya da hayvanlar arasında, bireyleri birbirinden ayıran bir sınır yoktur, hepimiz sadece tek varlığızdır. Bu düzeyde hepimiz birbirimizle bağlantı içindeyizdir. Dördüncü ev tarafından sembolize edilen kollektif bilindışı, bizi bilinçli ya da bilinçdışı tüm yaşama, insanlığın köklerine bağlayan bir göbek bağıdır. Böyle bir mantıkla, saati ve dakikasına kadar kesin olarak belirtilen haritaların IC’si ile, gezegen ya da gezegenler tarafından belirtilen herhangi bir ciddi patalojik süreç arasında köşe evlerdeki bağlantıyı incelemeye başladım.

IC’yle herhangi bir gezegen arasındaki tam açı, bunu ve dolayısıyla da tepe noktasını ve ona karşılık gelen yükselen derecesini tam olarak yerleştirmeye yardım eder. Bu nedenle, resmi doğum zamanı, Sidereal doğum zamanını takip eder. Diğer yandan, doğum saatini tam olarak rektifiye etmemi sağlayan Humano (İnsani) Kozmik Zaman tekniğini başarılı şekilde kullandığımdan, sonucu iki şekilde doğrulayabilirim. Birincisi, IC’nin o patolojiden, örneğin kanserden sorumlu olan gezegen, ile arasındaki tam açıya göre yerleştirilmesiyle ve daha sonra da bu konumlamanın H.C.T. tekniğiyle rektifiye edilmesiyle elde edilir.

Her iki yöntemi karşılaştırdığımızda, kanserojenlerin kullanıldığı yöntemin şu ana kadar kullanılan en kusursuz yöntem olduğunu görüyoruz. Niye diye sorguladığımızda, basitçe, bu sürecin içinde hiçbir insan faktörünün bulunmamasından kaynaklandığını görüyoruz. Diğer yandan H.C.T. yöntemi kişinin yaşamıyla ilgili önemli bilgilere sahip olmayı gerektirdiğinden, örneğin her olay için olayın olduğu yere göre H.C.T.yi hesaplamamız, yükselenin ve buna bağlı olarak MC, IC ve Dsc’nin yeni derecelerini rektifiye etmemizi sağlayacak ilerletilmiş yükseleni yerleştirmemiz gerekmektedir. Fakat burada olayın tam meydan geliş zamanı açısından düşündüğümüzde kaçınılmaz olarak insan faktöründen kaynaklanan hata olması ve bunun da yapılan hesapların sonucunu etkilemesi kaçınılmazdır. Şimdi bu haritayı örnek olarak inceleyelim. Bu vaka, 11 Mayıs 1970’de yerel saatle 21.00’de Bordoeux, Fransa’da dünyaya gelmiş ve sağ uyluk kemiğinde (osteosarcoma) kemik kanseri oluşmuş genç bir erkektir. Bu vakayı o tarihte hastanın yirmi yaşında olduğu Nisan 1991’den beri takip etmekteyim. Hastanın Güneş’i Boğa’da, yükseleni Yay’da ve Ayı’da Aslan’da. Şimdi haritaya bakalım.

Doğum tarihi olan 11 Mayıs 1970’de Greenwich zamanıyla 20:00’ye göre 1. sektörün girişi 240 derece 04 dakika 45 saniye Yay burcundadır. Neptün 239 derece 45 dakika 46 saniye ile pratikte tam yükselenin üzerindedir. Neptün’ün bağışıklık sisteminden sorumlu olan gezegenlerden ( gece doğumlarında Balık burcu ve Jüpiter’le) biri olduğunu bildiğimizden, bu vakada, Neptün düzgün harekette, 7. sektörde İkizler’deki, Venüs/Mars birleşimine 165 derecelik açı yapmaktadır ve yine Venüs/Mars’taki bu birleşim sekizinci evin (sekizinci ev ölümün nedenleri) yöneticisi olan Aslan’daki Ay’a 45 derecelik açı içindedir ve 6 derece Boğa’daki Satürn/Merkür birleşimi Neptün’e 165 derecelik açı içindedir ve son olarak da Boğa’daki Güneş yine Neptün’le karşıt açıya sahiptir. Burada çok zayıf bir bağışıklık sistemi vakasıyla karşı karşıyayız. AIDS, kanser, Parkinson, nörolojik bir kas hastalığı olan Duchene Myopathy, vücuttaki tüm salgıların koyulaşması olan mucovicidose, ve yine nörolojik bir rahatsızlık olan Hungtinton chorea vb. tüm ağır patalojilerde, bağışıklık sistemi çok zayıftır. Haritanın bu haliyle baktığımızda bile, bu genç adamın ciddi bir hastalığı olduğunu söyleyebiliriz.

Şimdi, Venüs/Mars birleşimiyle MC’nin orta noktasında olan Pluto’yla 51 derecelik septil açı ve P.N.E’ye 135lik açı içinde bulunan, Aslan’daki Ay’a bakarak bu kişinin kanseri olduğundan emin olabiliriz ve daha sonra da IC’yi ya Ay’ın yaptığı bir açıya ya da Pluto’ya(kanserde her zaman bir Pluto Ay bağlantısı bulunur) yerleştirebiliriz. Ay’dan yapılan 135 derecelik açı, 348 derece 20 dakikaya denk gelir ve bu doğum saatine göre hesaplanan IC’ye çok yakındır. Üstelik Pluto/ Güney Ay Düğümü noktası 345 derece 50 dakikadır, 346 derece 47 dakika da bulunan Merkür’le ve 346 derece 44 dakikadaki P.N.’yle altmışlık açı içerisindedir. Böylece sağ uyluk kemiğinde kansere sebep olabilecek üç kanserojeni gösteren üç gezegen faktörüne sahip oluruz. Peki neden Ay’dan gelen 135 derecelik açıyı seçtim ?

Çünkü Ay haritanın sağ tarafında en yukarda bulunan gezegendir.Sekizinci sektörün yöneticisidir.12. sekötrün yöneticisi olan Pluto’yla, 6. evin yöneticisi olan Venüs’le ve yaşam sonunu gösteren 4. evin yöneticisi olan Mars’la, ve 1. sektörün yöneticisi olan Jüpiter’le (büyüten faktör) bağlantı halindedir. Sonuncu olarak, ama en az diğerleri kadar önemli bir gösterge de, haritadaki Ay’ın sayısallaştırılmış tropik zodyakta sağ uyluğa karşılık gelen Yay derecesiyle tam bir üçgen açı içerisinde bulunmasıdır. Öyleyse, sağlık astrolojisinde Medaps ve Genaps (genetik astroloji)’ın kullanımıyla ilgili daha ne tür bir kanıta gereksinim duyabiliriz ?

Ay’dan yapılan 135 dereceye göre, IC 348 derece 22 dakika, MC 168 derece 22 dakika ve yükselen de 240 derece 6 dakika olur. Buna göre Sidereal doğum zamanı 11:17:11, Greenwich’e göre 20:06:10 ve 1970’deki Fransa yerel zamanıyla da 21:06:10 olur. Bu vaka üzerinden detaylı bir çalışma yaptıktan sonra, IC’nin yerleşiminden emin olabilirim, çünkü 1992 ve 1993’deki yaşgününe göre yapılan yıllık check-up’lar hasta ve hastayı sürekli izleyen doktorun gözlemlediği bulgularla tamamen örtüşmektedir.Düzinelerce vakanın arasından rasgele seçilen bu örnek, IC’nin bizim kromozomsal “bavul”umuz olduğuna dair bu teorinin gerçekliğini onaylamaktadır. Dileyen okuyucular bunu kendi haritalarını inceleyerek doğrulayabilirler.

Bu araştırmaya, özellikle hastalıklardan koruma ve tedavi açısından çok fazla ilgi gösterilegelmektedir. Bu vakada Pluto, Ay ve Merkür’le bağlantısı olan en az 3 tane kanserojene sahibiz. Bu beni bu özel organizmanın desteklendiğini varsaymama izin verecek ve rehberlik edecektir , söylemek gerekirse, Kobalt Pluto’yla, Potasyum, Selenyum, Gümüş Ay’la, Fosfor Merkür’le ilişkilidir. Aynı şekilde, gezegenlerle ilişkisi olan özel vitaminlere de yönlendirilmekteyiz Ve yine bu vaka için yapılan ilk araştırmadan Genaps (genetik astroloji)’ın ne kadar eşsiz bir yardımı olduğunu görebiliriz..

Genaps (Genetik Astroloji) ve DNA Genaps (genetik astroloji)’la sonuçlar elde ederken, daha da derine inmeye, bu yolla doğum haritalarımızı inceleyerek DNA’larımızla ilgili de bilgi elde edilip edilmeyeceğini araştırmaya karar verdim. Nasıl bir yol izlemeliyim ? Mantıken, DNA’nın temelindeki 4 maddeyi tekrarlayıp duruyordum :Adenin, Timin, Guanin, Sitozin ve Urasil ; ilaveten Urasil. Bir anda A’nın Aries (Koç), T’nin Taurus (Boğa), G’nin Gemini (İkizler), C’nin Cancer (Yengeç) ve U’nunda Uranüs olabileceği aklıma geldi. Peki böyle olursa ne elde ederiz ? Yanıt, Zodyağın solar döngüsünün başlangıcındaki ilk 4 burçtur.

Organizmamızın temelini oluşturan en önemli madde kesinlikle DNA değil midir ? Peki Mars’ın tartışılmaz yöneticisi olan Koç, beynimiz değil midir ? Bu analoji de bana, Aries (Koç) –Adenin, Taurus (Boğa) –Timin, Gemini (İkizler)–Guanin, Cancer (Yengeç) –Sitozin, ve Uranüs — Urasil’in arasındaki bağlantı kadar çarpıcı geldi. .Bu nedenle eğer DNA’mızın iyi ya da kötü çalışıp çalışmadığıyla ilgili bilgi edinmek istersek, sadece Koç ve Mars’ı (gece doğumları için Pluto’yu), Boğa ve Venüs’ü, İkizler ve Merkür’ü, Yengeç ve Ay’ı ve son olarak da Uranüs’ü incelemeliyiz.

Böylece genetik olarak baktığımızda, patalojik vakaların her birinde, bu burçların ya da gezegenlerin nasıl çalıştığını kolaylıkla görebiliriz. Ağır bir patalojinin her bir göstergesinde, yaşamımızın temel taşlarından bir kısmı ya da hepsi ya kırılmıştır ya da arızalıdır. Şimdi tekrar haritaya dönelim.Adenin’i temsil eden Koç (Aries) ve Mars Kiron’la birleşmektedir ve burada baskı altındadır. Mars Neptün’le 103’lük açı yapmaktadır-ki olumsuz -, Ay’a 45 derecelik açısı vardı- ki olumsuz- Jüpiter’e 135 derecelik açı yapmaktadır- ki bu da olumsuzdur-. Dolayısıyla Adenin kötü çalışmaktadır ve zayıftır.

Timin için Boğa (Taurus) ve Venüs’e baktığımızda sadece, Satürn’ün Boğa’da olduğunu ve kötü açılarını ve Venüs’ün birçok kötü açısı olduğunu görmemiz yeterlidir (Ve diğerleri için de aynı şekilde inceleyebiliriz.) Guanin için İkizler (Gemini) ve MerkürSitozin için Yengeç (Cancer) ve AyUrasil içinse Kova (Aquarius) ve Uranüs

Ve meslektaşım Dr. G.Caubarrus tarafından elektronik DNA analiziyle kontrol edildiği gibi bu yöntem çalışmaktadır. Bütüne baktığımızda, örneğimizdeki kişinin DNA’sının çok zayıf olduğunu ve bu nedenle de kanser olduğunu görebiliriz İncelediğim tüm ağır ve farklı patalojilerde, bu yöntemi uygulayarak, DNA’nın bozuk, zayıf ya da yetersiz olduğunu buldum. “Cepare” ise, burada bahsedilmesi uygun olmayan oldukça karmaşık ve tamamen yeni bir gen terapisinden türetilmiştir. Bununla birlikte, homeopatik (sağlıklı bir kişide bir hastalığı yaratacak maddelerden az dozlarda vererek sağlıksız bir kişide hastalığı tedavi etme yöntemi ) ilaçlar da iyi sonuçlar verebilmektedir, ve uygulamada da bu tarz ilaçlar verilen hastalarda iyi sonuçlar elde edildiği görülmüştür.
İstatsistikler büyüyen Ay döneminde yani New Moon ile Full Moon arasında yapılan ameliyatların daha başarılı olduğunu, hastaların daha çabuk iyileştiklerini ve komplikasyonların daha az olduğunu göstermiştir.

Bunun için eğer mümkünse büyüyen Ay döneminde ameliyat olmalıdır. Bu dönemdeki ameliyatlar daha başarılıdır ve iyileşme daha çabuk olur.

Full Moon (dolunay) zamanında ameliyat olunmamalı. Çünkü bu zamanda kan akışkanlığı daha doğrusu, kan pıhtılaşma zamanı uzadığından kanama riski fazladır. Ameliyatlar için en riskli zaman yeni aydan üç gün önceki zamandır. Bu Balsamic dönemi olduğu için komplikasyonlara, ağır kanama ve acil müdahalelere yol açabilir.

Ay bütün engellyici görünümlerden uzak olmalıdır.
Eğer Ay doğum anındaki burçta ise kesinlikle ameliyat olunmamalı.

Ay, ameliyat olacak bölgeyi idare eden burçtan geçerken asla ameliyat olunmamalı. Ay’ın daha sonraki burca geçmesi için bir veya iki gün beklenmeli. Özellikle Ay Neptün, Uranüs, Satürn veya Mars ile birleşme, kare veya karşıt açı içinde olduğunda ameliyat sakıncalıdır. Bu kurala özellikle büyük operationlarda uyulmalıdır.

Ay ve Güneş; Satürn veya Mars’a kapanan kare veya karşıt açı yaparken ameliyat olunmamalı.

Ay büyürken ve Jüpiter veya Venüs ile üçgen veya altmışlık açı yapıyorsa ve Mars tarafından zararlı bir açısı yoksa ameliyat için uygun bir zamandır.

Ay sabit bir burçta ise ve bu burç ameliyat olunacak organı idare etmiyorsa ve Ay burcu ayrıca ASC üzerinde değilse ve özellikle Boğa burcunda ise veya Yengeç burcunda ise, ameliyat için uygun bir zamandır.

Ay Mars’a herhangi bir kapanan açı yaptığında ameliyat olunmamalı. Çünkü bu durum tehlikeli bir inflamationa veya cerrahi komplikasyonlara işaret eder.

Eğer Ay combust veya Güneş ışınları altında ise (Güneşin 17 derece önünde veya arkasında ise) ve aynı anda Mars ile oppositionda ise kesinlikle ameliyat olunmamalı.

Güneş ameliyat olunacak organı idare eden burçta ise ameliyattan kaçınılmalıdır.
Güneş 12 evde ise Satürn veya G.A.D. ile birleşiyorsa ve aynı anda 6.evdeki Mars tarafından zarar görüyorsa ameliyat tehlikelidir.
Mars saatinde ameliyat olmak zarar verir.
Merkür eğer zararlı bir positionda ise sinir ameliyatı olunmamalıdır.
Ameliyat için uygun göstergeler; Jüpiter, Venüs ve ASC yöneticisi, ASC veya MC de olmalı ve tercihan Mars’ın zararlı etkisi olmamalı.
Anestezi kompliasyonları için Neptün incelenmelidir. Jüpiterin Ay ile yaptığı sert aspectler kanama riskini artırır.
Kaynak: Encyclopaedia of Medical Astrology, by H.L. Cornell, M.D.
Bir ameliyatın zamanını tespit etmek için kurulacak seçim haritasında nelere dikkat etmelidir.
1. ev ve yöneticisi sorgucudur.
İkinci adımda vücüdun ameliyat edilecek bölgesinin belirleyicisini tespit etmek gerekir. Ameliyat edilecek bölgenin uterus olduğunu var saydığımızda, Uterus üremeyi sağlayan bir organdır ve genel bilgilere göre Akrep burcu ile igilidir ve belirleyicisi Marstır.
8. ev operation ile ilgilidir. 7. ev yöneticisi doktoru (bazı astrologlar cerrahı 8. evle belirlerler), ölümü ise 8. ev gösterir.
Merkür ameliyatta kullanılan enstrümanları gösterir.
Ameliyat sonrası iyileşme göstergesi 6.evle ilgilidir.
Bu evlerin yöneticileri, o evlerde bulunan planetler ve hangi planetlerle, nasıl açılar yaptıkları incelenir.
Mesela: Boğa 6.evde olsun, o zaman 6.ev Venüsle temsil edilecektir. Venüs’ün durumu iyileşme kapasitesini gösterecektir. Venüs’ün haritada nasıl konumlandığına ve nasıl açılar yaptığına bakılır. Kötücül planetlerle olan açılar, ameliyat sonrası iyileşmenin kötü ve komplikasyonlu, iyicillerle olan açılar iyileşmeninin iyi ve komplikasyonsuz olacağına işaret eder. Kötücül planetler Mars, Satürn, Uranüs, Neptün ve Plutodur. Her hangi bir gösterge bu malafik planetlerle açı yapıyorsa bu kötüdür.
İyicil planetler Güneş, Ay, Merkür, Venüs ve Jüpiterdir. Bu planetlerin birbirleriyle birleşmeleri (Güneş hariç) ve olumlu açıları pozitif olarak kabul edilir, ama kare ve karşıt gibi olumsuz açılarında, özelikle de bu planetler zarar gördüklerinde (Combust, malafik plantetlerden sert açı almaları halinde, R hareketleri olduğunda ve düşük evlerde yerleştiklerinde) dikkatli olmak gerekir.
Güneş ve Ay ameliyat olacak bölgeyle ilişkili burçta olmamalıdır (var saydığımız vakada Akrep)
Ay seöim astrolojisinde çok önemlidir. Ay burcu ve burcu terk edinceye kadar yapacağı açılar incelenir. Ay için en iyi burç Boğa ve Yengeçtir. En kötü burç ise Akreptir. Operationun başarılı geçmesi için Ay’ın void olmaması ve burcu terk edinceye kadar iyi açılar yapması gerekir.
Ay Mars ile aynı burçta olmamalı veya Mars’a sert ve 150 derecelik açıya doğru gitmemelidir.
1.evin yöneticisi, 8.ev yöneticisi ve cerrah (7.ev yöneticisi) ile kötü açı yapmamalıdır.
Arap noktalarından, ameliyat noktasının (ASC+Saturn-Mars) haritada iyi bir yerde olmasi ve iyi açılar yapması gerekir.
ASC, 8. ev yöneticileri,1.ve 8 evdeki bir planet, Güneş, Ay veya Mars evil bir yıldızla birleşme yapmamalıdır. Başlıca evil planetler: 7.41 derece Boğada Hamal (yaralanarak ölme), 26 derece Boğa da Caput Algol, 9.48 derece İkizlerde Aldeberan, 9 derece Akrebin lanetli bölgesindeki Serpentis, Antares 9.47 derece Yay burcunda olup ölümün habercisidirler, 29 derece Balıkta Sheat suda boğularak ölüm (pneumoni) v.s.
Haritanın köşeleri zararlı etkiler altında olmamalıdır. Satürn, Neptün, Uranus veya Pluto bir köşede yerleşmemelidir ve etrafında dolanmamalıdır.
Acil vakalarda her şey doktorun elindedir.
Ancak zamanımızda, amaliyat olacak hastaların ameliyata hazırlanmasındaki yenilikler ve dikkat ve işi şansa bırakmama, ameliyat tekniklerinin, ameliyatlarda kullanılan enstrümanların gelişmesi, anestezi de yeni ilaçların ve cihazaların devreye girmesi, çok etkili antibiotiklerin postoperatif enflamasyonların önlenmesindeki etkinlikleri ve yoğun bakım ünitelerinin, yaşam destek cihazlarının kullanımı, gerek ameliyat sırasında, gerekse ameliyat sonrası dönemde, komplikasyonları son derecede azaltmış ve iyileşme sürecini akıl almaz şekilde kısaltmıştır.
Ben bana sorulduğunda böyle bir sorumluluk altına girmiyorum. Ancak Ay ile ilgili olarak, menfi anlamda çok bariz göstergeler var ise, ameliyatın bir kaç gün ertelenmesini tavsiye ediyorum.
Zaten bir çok astrologda bu şekilde bir sorumluluk almak istemiyor.
Yazan: Dr Mesut Kırgız
Kısa bir bilgi ama fikir verir diye düşünüyorum.


Tıbbi Astroloji
Astrolojinin bu kolu homeopathy (bir hastalığı benzeri ile tedavi etme yöntemi) ve bitkisel ilaçlar ile ilgilidir. Astroloji size saçınızı kesmek (Saçınızın kalın olarak uzamasını isterseniz: Dolunay zamanı uygun) veya ameliyat olmak (Dolunay zamanında uygun değil: kanama tehlikesi) ve ayrıca planları yapmak için en uygun zamanı söyler. Genel anlamda Zodyak içerisindeki her bir burç vücudun bir bölümünü yönetmektedir. Örneğin, bir Boğa burcunun çok sık olarak soğuk algınlığı veya grip olması, boğaz ağrısından şikayet etmesi, İkizler burcunun ciğer veya bronşit problemlerinden yakınması gibi. Sizin Zodyak burcunuz da hangi bölgelerde zayıf olduğunuzu söyleyecektir.
esraa1 Yazılan:beyhan 6.evdeki burc bize saglıgımızla ilgili bilgileri veriyordu degıl mı?

esraa1 6. ev ; fiziksel ve ruhsal sağlık evi olarak adlandırılıyor kısaca.Sağlık, beden ve zihin arasındaki ilişki. Sizin 6. evinizde bulunan burç ve 6. evin sahibi Başak burcu ve Yöneticisi Merkürde bize bilgi verebilir. 6. ev aynı zamanda iş yaşamınızda birlilte çalıştığınız kişilerle olan ilişkileride gösterir. Ortaçağ astrolojisinde 6. ev hizmetkarlar evi olarak anılırmış. Yani kısaca 6. eve sağlık ve çalışma evide diyebiliriz.

Félicé

ASTROLOJİ BİLGİSİ OLMAYAN BİR HEKİMİN KENDİSİNE HEKİM DEMEYE HAKKI
YOKTUR”

HİPOKRAT’ın bu sözü üzerinden asırlar geçti. Tıp dünyası onun ilkeleri üzerine kuruldu. Günümüzde hekimler hala meşhur “HİPOKRAT YEMİNİ” ni edip görevlerine başlıyorlar. Onun ilkeleri ve yemini kadar bu altın öğüdüne de sahip çıkan hekimler, ”Alternatif Tıb” ya da daha doğru bir tanımlamayla söyleyecek olursak ”Koruyucu Hekimliği” geliştirdiler. Üstelik bununla da yetinmeyip “Kuantum Tıb” ba doğru hızla ilerliyorlar. Astrolojinin,Tıb bilimine kazandıracağı sayısız yararları merak ediyorsanız eğer, gelin bize eşlik edin. Bu ilginç sağlık yolculuğunda zodyağı bir uçtan bir uca birlikte dolaşalım.

Rotamızı önce zodyağın ilk burcu olan KOÇ ve ardından da yönetici planeti MARS’a çevirerek başlıyalım;

KOÇ BURCU DERECELERİ:

1. Cerebrum: Beyin (merkezi sinir sisteminin ana bölümü/Ön beyin;beynin en büyük ve uç kısmıdır.iki kısımda incelenir; a)Beyin kabuğu=Telensefelon, b)Ara beyin=diensefalon; Hipotalamus, Talamus ve Hipofiz bölümlerinden oluşur)

2. Midbrain: Orta beyin (Vücutta kas tonusu ve duruşu düzenler) Mezensefalon

3. Cerebellum (Abscess): Beyincik (Beynin diğer merkezlerinin kontrolörü ve koordinatörüdür/Arka beyinde yer alır), Apseler

4. Pineal gland (Goitre): Epifiz bezi (Talamusun üst yüzeyinde yuvarlak bir bezdir. Melatonin hormonu salgılar. 9 yaşından sonra körelir ve kaybolur), Guatr

5. Right or left eye (Hair): Sağ veya sol göz, Saç

6. Eye socket,Orbital cavity: Göz çukuru

7. The ears (Jaundice) Kulaklar, Sarılık

8. Cheekbone: Yanak kemiği (Zigomatik kemik)

9. Lens of eye: Göz merceği (Göz bebeğinden giren ışınları kırarak ağ tabaka üzerine görüntünün düşmesini sağlar)

10. Eyeball: Göz küresi (Göz yuvarlağı)

11. Optic nerve: Görme siniri

12. Tongue (hair): Dil,Saç

13. Ventricles of brain (Rheumatism): Beyin ventrikülleri (karıncıkları), Romatizma

14. Frontal lobes of brain: Beyin ön lobları

15. Lateral lobes of brain: Beyin yan lobları

16. Pons: Köprüler (Beyinciğin önünde bulunur. Omurilik soğanı ile orta beyin arasındaki bağlantıyı sağlar)

17. Vertebral canal: Omurların deliklerinden oluşan kanaldır. İçinde meninksler (beyin omurilik zarı) ve omurilik bulunur.

18. Nerve connections-Synapses: Sinir bağları (İki komşu sinir hücresi (nöron)’nın uzantıları yardımıyla birbiriyle bağlantı kurduğu bölge; Sinaps.

19. Corpus collosum cerebri: Korpus kallozum (Her iki beyin yarıküresinin kortekslerini bağlayan yapı/Beyin büyük birleşiği)

20. Hyoid bone: Dil kemiği (Dilin kökünde bulunan at nalı şeklindeki kemik)

21. Eye muscles (Abscess): Göz kasları, Apseler

22. Cheek muscles: Yanak kasları

23. Muscles of mastication: Çiğneme kasları

24. Zygomatic muscle: Zigomatik kaslar (Elmacık kemiğine ait)

25. Sternocleidomastoid muscle: Sternum(Göğüs kemiği) ve Klavikula (Köprücük kemiği) ile Temporal (Şakak) kemikleri processus mastoideus (Elmacık kemiği/Yanak çıkıntısı) arasında yer alan boyun adalesi.

26. Skull: Kafatası (kranyom)

27. Fornix/Frontalbone (Tuberculosis): Forniks(Beyin tavanı), Alın Kemiği (Frontalis), Tüberküloz (Verem)

28. Fornix/Parietal and occipital bones (Hair): Forniks, Parietal (Ön kafa çeperi) ile Oksipital (Arka kafa) ya ait kemikler, Saç

29. Auditory canal (Bronchitis): İşitme duyusu (Kulak), Bronşit

30. Parotid gland: Kulakaltı tükrük bezi (Parotid bezi)

KOÇ burcunun yönetici gezegeni MARS, Pluto’nun bir oktav küçüğüdür. Etkileri Pluto’ya benzer fakat daha düşük derecededir. Mars maskülen ve aktif bir enerjidir. Olumlu kullanıldığın da fiziksel dayanıklılık, kas gücü, kendini koruma ve hayatta kalma başarısı verir. Saldırgan ve öfkeli enerjisi olumsuz kullanıldığında tahripkar etkilere yol açar; ateşli ve iltihaplı hastalıklar, kazalar, düşmeler, yanıklar, yaralar ve kesikler gibi. Ayrıca Mars ameliyatları, elektrik veya kimyasal maddelerle dokuları yakma gibi cerrahi müdahaleleri de yönetir.

BAŞLICA ORGANİK FONKSİYONLARI:

-Genel baş bölümü: (Beyin dokuları, Kafatası, Yüz)

-Gözler (Göz bebeği hariç gözün geri kalan kısmı)

-Böbrek üstü bezi (Adrenalin salgısı)

-Erkek seks organları (Ereksiyon, Cinsel bozukluklar)

-Kaslar (Mars’ın çok önemli rolü olan 2 tür ciddi kas hastalığı var; 1)SCLERODERMA; Kas,eklem ve deri sistemini kapsıyor. Derinin sertleşmesine ve altındaki dokulara yapışmasına yol açan kronik deri hastalığı. Ateş, solunum güçlüğü, endokardit, miyokardit, perikardit, sindirim sistemi bozuklukları ve ağır böbrek yetmezliği hastalığın ileri safhalarında ortaya çıkıyor. Hareket özgürlüğünü kısıtladığı gibi bağışıklık sisteminide bozarak vücüdü diğer hastalıklara da açık hale getiriyor. 2)ALS (Amyothropic Lateral Sclerosis); Ender görülen ve tedavisi olmayan bir hastalık. Omurilik sinirlerini ve beynin istemli hareket fonksiyonları üreten bazı kısımlarını etkiler. Hızla hücreler bozulmaya başlar, kaslar dumura uğrar ve felce sebep olur. Vücutta hareket yitimi görülmesine rağmen zihin etkilenmez. Hastalık ileri safhalarında solunum yolları sıkışmasına yol açarak boğulma yada pnömani sonucu ölüme neden olabilir. Kronik depresyon çok ağır seyrettiği için hastalara sık sık morfin verilir. Dünya bu hastalığı, ünlü İngiliz Astro-Fizikçi STEPHEN HAWKİNG’le çok yakından tanıdı. Bu iki hastalıkta da Mars’ın, Satürn başta olmak üzere Merkür, Uranüs ve Pluto’yla yaptığı zorlu açılar çok önemli rol oynuyor.Oğlak Burcu dereceleri ve Satürn konusunu işlerken Stephen Hawking’in doğum haritasını örnek alarak bu hastalıkları daha ayrıntılı inceleyeceğiz.

-Kan (Akyuvarlar; Antijenlere karşı antikor üreterek vücudu korur. Hemoglobin; anamaddesi olan “DEMİR”, Mars’ın yönettiği metaldir. Fibrinojen; Kanda erimiş halde bulunan ve trombin tesiriyle fibrin şeklini alarak pıhtılaşmayı sağlayan protein. Kanla ilgili olarak, Kansızlık, pıhtılaşma problemleri (en önemlisi “Hemofili”dir) yada kan dolaşım bozuklukları görülebilir.

-Vücut ısısı; Ateş (özellikle cinsel ateş)

-Tahrip edici ateşli ve iltihaplı hastalıklar; Kızıl, Ateşli romatizma, Sarı humma, Beyin iltihabı, Sinüzit

-Kızıllık, İsilik, Lekeler, Kabarcıklar, Çıbanlar.

BAŞLICA PSİKOLOJİK FONKSİYONLARI:

Saldırganlık

Tecavüz

Yorgunluk, bitkinlik, tükenmişlik

Delilik (cinnet)

Kin, nefret, düşmanlık

Sabırsızlık, acelecilik

Ben-merkezcilik

Çocukca davranışlar (Büyümeyi reddetme, deneme- yanılma yoluyla öğrenme, tecrübelerden ders almama)

Hastalıkların oluşumunu natal ve transit açılar, evler, elementler bazında ayrıntılı bir şekilde ayrı bir bölümde inceleyeceğimiz için şimdilik önemli bulduğumuzdan her burcu karşısındaki burçla birlikte değerlendirebileceğimiz akslar üzerinde durmak istiyoruz;

KOÇ/TERAZİ EKSENİ



Derece Anatomik bölge Patolojik etki

0-1 Kafatası Organ kesimi

2-3 Kafatası Astım,Kramp

4 Alın Kas gerginliği(tansiyon), Kazalar

5 Alın Kesmeler

6 Alın Çürükler, Ezikler, Tırmıklar, Haşere ısırması ve böcek sokması.

7 Dişler Adenoids (Çocuklarda burun arkasındaki lenfatik bez dokularının aşırı şekilde büyüyüp şişmesi (Burun ahtopotu)

8 Burun Çürük, Ezik ve Yanıklar

9 Burun Yanıklar, Haşere ısırması ve Böcek sokması.

10 Burun Yüksek ateş,Yanıklar

11-12 Burun Difteri

13 Gözler Gıda zehirlenmesi, Alkolizm

14 Gözler Katarakt, Aşırı yeme

15 Göz altı

17-18 Yanaklar, Kulaklar İntihar, Astım

19-21 Mesane (İdrar kesesi) Mesane problemleri

22-24 Mesane Tüberküloz

25-26 Ağız Akut iltihabi durum, Çıbanlar

27-28 Çene Apseler

29-30 Boyun başlangıcı İnme, Felç



Son olarak Mars la ilgili Dr.Ender Saraç’ın “Tıb ve Astroloji” adlı seminerinden çok ilginç bir saptamayı aktarmak istiyorum;



“Dr.Nörolog Tommy Neider (Harvard MİT’den ihtisaslı) yaptığı çok ilginç bir tıbbi araştırmada Astrolojideki gezegenlerin her birinin insan beyninde çekirdek adı verilen bazı merkezlerde etkili olduğunu buluyor. Beyindeki çekirdeklerin birbirine olan oranları ve dizilimleri aynı güneş sistemindeki gezegenlerin birbirine olan oranları ve dizilimleriyle tamamen eş değerde olduğunu saptıyor. Yani her gezegenin beyinde karşılığı olan bir çekirdek var. Beyin tamamen homojen bir yapıda değil. Gri ve Beyaz cevherleri var. Ve bunların arasında sadece bir tane kırmızı renkli bir çekirdek mevcut; “NUCLEUS RUBRUM” Dr.Tommy Neider, beyindeki bu tek kırmızı renkli çekirdeğin, gökyüzündeki tek kırmızı renkli olan “MARS” gezegenine karşılık geldiğini keşfediyor. Deneysel olarak beyindeki bu merkeze elektrik uyaranı verildiğinde öfkelenme, sinirlenme, denge kaybı, düşme veya kazalar meydana geliyor. Astrolojik olarak Mars uyarıldığında aynı etkiler sözkonusu. Yani Makrokozmos aynı şekliyle mikrokozmos olarak insan beyninde mevcut.”

Önümüzdeki bölümde rotamızı Boğa burcu ve yönetici gezegeni Venüs’e çevirmek üzere sağlıcakla kalın,

Nazan Öngiden

Faydalandığım kaynaklar:

Medical Astrology (Jane Ridder-Patrick)

Health by the stars (Sandra Rozhon)

Psychological effects of the planets (Sandra Rozhon)

Planets and their keywords (Reinhold Ebertin)

Tıp ve sağlık ansiklopedisi (J.A.C.Brown/Çev.Prf.DR.Aykut Kazancıgil)

Tıp Sözlüğü (Prf.Dr.Pars Tuğlacı)

Çağdaş Tıp Sözlüğü (Prf.Dr.Ayşegül Demirhan Erdemir)

Tıp ve Astroloji Semineri (Dr.Ender Saraç)

21.Yüzyılda Astroloji (Elizabeth Teissier)

Kaynak;Astroloji Dergisi

Félicé

BEDENİNİZ, RUHUNUZUN ÇALGISIDIR. ONDAN TATLI NAĞMELER YA DA BOZUK SESLER ÇIKARTABİLMEK SİZE KALMIŞ BİR İŞTİR.”

Batılı gözleri doğuya çevirten Lüblanlı şair ve düşünür HALİL CİBRAN’ın bu anlamlı deyişiyle sağlık yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Zodyağın ikinci burcu BOĞA ve yönetici gezegeni VENÜS ‘ü tanımaya çalışacağız bu bölümde.

BOĞA BURCU DERECELERİ :



1. Tharot,gullet: Boğaz, Gırtlak

2. Plate: Damak

3. Pharynx-oral part: Yutak (Farenks) - Ağız bölümü

4. Uvula Küçük dil

5. Pharyngeal cavity: Yutak boşluğu

6. Larynx: Gırtlak (Larenks)

7. Vocal cords: Gırtlağın içindeki iki plikanın adı, Ses şeritleri.

8. Cervicial nerves: Omuriliğin boyun bölümünden çıkan spinal sinirler (sekiz çift)

9. Jugular veins: Boyun damarları (Boyunda kanı kafadan tekrar kalbe götüren büyük ven ”Vena Jugularis”

10. Cervical veins (Alcoholism): Boyuna ait toplardamarlar, Alkolizm

11. Cervical and brachial plexi (Nerves debility): Boyun ve kol sinirağı, Sinir zayıflığı

12. Cervical and brachial plexi: Boyun ve kol sinirağı

13. Cervical and brachial plexi: Boyun ve kol sinirağı

14. True vocal cords: Ana ses telleri

15. Epiglottis: Dilin arkasında yer alan yaprak şeklindeki kıkırdak oluşum, gırtlak kapağı (Epiglotis)

16. Carotid arteries (Abscess): Şah damar (Karotis), Apseler.

17. Thyroid gland and tonsils: Gırtlağın önünde bulunan iç salgı bezi; Tiroid bezi, Bademcikler

18. Lymph vessels (Hair): Lenf (Akkan) damarları, Saç

19. Maxillary artery: Üst çeneye ait damarlar

20. Occiput (Goitre): Artkafa (Oksiput), Guatr

21. Arteries of nasal cavity: Burun boşluğuna ait arterler (damarlar)

22. Tongue muscles: Dil kasları

23. Teeth (Rheumatism): Dişler, Romatizma

24. Upper jaw: Üst çene

25. Lower jaw (Alcoholism, Adenoids, Suicide): Alt çene, Alkolizm, Bez karekteri taşıyan dokular -Burun ahtopotu, İntihar.

26. Nasal bone: Burun kemiği

27. Atlas: Atlas (Birinci boyun omuru)

28. Deltoid muscle and main neck muscles: Deltamsı kas ve ana boyun kasları

29. Deltoid muscle and main neck muscles (Eyesight): Deltamsı kas ve ana boyun kasları, Görme duyusu

30. Trapezius muscle: Trapez (Yamuk) kaslar

VENÜS Boğa ve Terazi burçlarının yönetici gezegenidir. Feminen ve pasif bir enerjidir. Neptün gezegeninin bir oktav küçüğüdür. Etkileri Neptün’e benzer fakat daha düşük derecededir. Venüs’ün sağlık astrolojisindeki en temel anlamı ahenk, uyum ve dengedir. Astronomik anlamda ise o dünyamıza en yakın konumda yer alan bir iç gezegendir ve ne ilginçtir ki vücudumuzda da "HOMOESTATİS” adı verilen iç dengeyi sağlar. Dolayısıyla "Beynin Beyni" olarak adlandırılan ve işlevlerin düzenlenmesinde bedenin ana kumanda masası konumunda bulunan "HİPOTALAMUS” u yönetir. Venüs’ün olumsuz kullanımı aşırılıklar olarak göze çarpar. Ahenk ahenksizliğe, uyum uyumsuzluğa, denge dengesizliğe dönüşür. Huzur ve sakinlik ise yerini gevşeklik ve tembelliğe bırakır. Venüs’ün Boğa burcundaki en temel özellikleri; sağlamlık, dayanıklılık, yaşam severlik, sevecenlik, yapıcılık, azim ve istikrardır. Tabii bu sadece madalyonun ön yüzüdür.. Arka yüzünde ise sabit, inatçı, tembel, hedonist ve materyalist taraf ağır basar. Venüs’ünTerazi burcundaki yansımalarını ilgili bölümde ele alacağız.

BAŞLICA ORGANİK FONKSİYONLARI :

-Hipotalamus; (Beden sıcaklığı, açlık, susuzluk, kan şekeri düzeyi, uyku ve uyanıklık halleri, heyecan kontrolü, öfke ve mutluluk, salgı sisteminin kontrolü, eşeysel olgunlaşmanın kontrolü gibi düzenleyici görevler)

-Kadın sex hormonlar;1.Östrojenler: Dişi eşey karekterlerinin gelişmesini uyarır ve devamını sağlar. Döl yatağının ve süt bezlerinin gelişmesini etkiler. 2.Progesteron: Menstruasyonun düzenlenmesinde Östrojen ile birlikte etkilidir.) Venüs’ün Mars’la sert açılarında bol seks hormonu salgılanması nedeniyle aşırı seks isteği, Pluto ile sert açılarında aşırı ifrazat neneniyle zorlayıcı, şiddetli, takıntılı seks düşkünlüğü, Uranüs ile sert açılarında seks ritim bozukluğu görülebilir. Satürn ise hormon salgı bozukluğuna yol açabileceğinden duygusal felç ve cinsel soğukluğa (Frijidite) neden olabilir. Neptün ise salgı bezinin çalışmasını zayıflatacağından seks organlarının güçsüzlüğüne sebebiyet verebilir.

-Yumurtalıklar ve yumurtacık; Ovaryum (O): Karın boşluğunun iki tarafında yer alır./ Venüs bu 3.maddede yer alan konuları Ay ile birlikte ortaklaşa yönetir. Venüs’ün birliktelik, uyumlu ilişkiler prensibini hiç bir zaman göz ardı etmemeliyiz. Genç kızlıktan olgun kadınlığa geçişte Venüs çok önemli rol oynar. Bunun şifresi; Venüs = "Genç Kız”, Ay ="Olgun kadın, Anne” şeklinde de açıklanabilir. Venüs’ün Ay ile yaptığı sert açılar adet öncesi sendromu, (özellikle vücut sıvıları dengesini bozacağından aşırı su tutulmasına, göğüslerde şişkinlik, vajinal akıntı ve cerahatli kabarcıklar) adet bozuklukları ve gebe kalma problemleri getirebilir. Pluto’nun sert açıları varsa adet kanaması ve yumurtlama bozukluklarına, Satürn‘ün zorlayıcı açıları ise kısırlığa yol açabilir.

-Tiroid (Kalkan) Bezi; (İyod ve tirozin’den Tiroksin(T4) ve Tri-iodo-tronin (T3) yaparak kana tiroid hormonu salgılayan önemli bir iç salgı bezidir. Tiroidin az çalışması Hipotiroidizm'e, fazla çalışması da Hipertiroidizm’e yol açar. Eğer fazla çalışıyorsa T3 ve T4 hormonlarını çok miktarda üretip kana saldığı için Toksit guatr ya da zehirli guatr adı verilen önemli bir çalışma bozukluğu ortaya çıkar. Bir de tiroid bezinin mikrop tarafından iltihaplanması ağrılı "subakut tiroidit" e yol açar. Seyrek görülür. Guatr hastalığında Satürn-Venüs sert açıları büyük bir risk taşır, ayrıca Pluto ve Neptün’ün sert açıları da tiroid kanserlerine veya zehirli guatr’a sebebiyet verebilir. Tiroid bezinin yönetiminde Merkür de söz sahibidir. Hatta Merkür’ün daha etkili olduğu, Venüs’ün ise 1.derecede "Paratiroid" bezini yönettiği söylenmektedir. Paratiroid bezi Tiroid bezinin içinde dört küçük bezdir. "Parathormon" salgılar. Bu hormon kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenler. Az salgılanırsa "Tetani" hastalığı meydana gelir. "Ostetit" Kemik iltihabı da görülür.

-Toplardamar sistemi; Venous System adı altında toplanır / Mars’la sert açılarında Flebit (Toplardamar iç zarı iltihabı) -Tromboflebit (Toplardamarın pıhtılı iltihabı) Jüpiter’le sert açılarında Konjestiyon (kan basımı, hücumu) görülebilir.

-Boğaz yolu hastalıkları; (Bademcikler, Ses telleri)

-Böbrek hastalıkları; (Terazi burcuyla ilgili olduğundan sözkonusu bölümde incelenecektir.

-İdrar yolları (Terazi burcuyla ilgili)

-Şişmanlık (Venüs’ün Jüpiter'le uyumsuzluğu kadın seks hormonlarında aşırı ifrazata yol açtığı için hormon bozukluğundan kaynaklanan şişmanlık görülebilir.)

-Şişler, Tümörler ve Kistler; (Jüpiter, Ay, Neptün ve Pluto uyumsuz açılarının etkili olduğu düşünülmektedir.)

-Diabetes; Şeker hastalığı; 2 türü vardır; 1-Şekersiz diyabet (Diabetes insipidus). Nedeni; Hipofiz bezinin arka kısmınca salgılanan Vazopressin hormonu (antidiüretik hormonun) yetmezliğidir. 2-Şekerli Diyabet (Diabetes mellitus). Nedeni Pankreas tarafından salgılanan "insulin hormonu" azlığıdır. 2 tür şeker koması görülür; 1-Hipoglisemik koma; düşük kan şekeri düzeyi komasıdır. 2- Şeker koması; nedeni kanda artmış bulunan şeker düzeyi ve ketonların varlığıdır. Şeker hastalığında Venüs’ün, Jüpiter, Ay, Merkür ve Mars’la olan uyumsuz açılarının rol oynadığı düşünülmektedir.

-Zührevi hastalıklar; (Başlıca viral enfeksiyonlar; Bel Soğukluğu (Gonore), Frengi (Sifilis), Şankroid (Chankroid) ve günümüzün en amansız hastalığı olan AIDS (Aquired Immuno Deficiency Syndrom)dur. Başlangıçta bu hastalık yanlızca eşcinsellere özgü olarak değerlendirilmişse de (Gay Men’s Crisis) daha sonra bu tabloya ilaç ve uyuşturucu bağımlıları da eklenmiş, fakat asıl dikkatleri üzerine toplaması, çok eşli cinselliği olan kadınlar, hem kadınla hem de erkekle ilişki kuran (biseksüel) erkekler ve daha sonra AIDS virüsü bulaşmış kadınların doğurdukları bebeklere geçtiği farkedilince olmuştur. AIDS virusu vücudun bağışıklık sistemini bozup, tümüyle yok olmasına yol açarak insanları bulaşıcı hastalıklara kolay yakalanır hale getirir.. Yani AIDS Virüsü (HIV) vucudun hastalıklarla savaşabilme yeteneğini yok eder ve ölüm kaçınılmaz olur.. AIDS insandan insana 4 yolla bulaşır; 1-Cinsel ilişkiler; (anal, vajinal ve oral yoldan olur. En yüksek bulaşma riskini %95 oranında anüs yoluyla yapılan cinsel ilişki taşır.) 2-Damar iğneleri; özellikle steril olmayan ve ortak kullanılan enjektörlerden HIV bulaşır. 3-Kan ürünleri; özellikle az gelişmiş ülkelerde denetimsiz kan nakli yapılmasından kaynaklanır. 4-Anneden çocuğa geçme; AIDS virüsü gebeliğin erken döneminde plesanta yoluyla bebeğe geçmektedir. Bazı bulaşmalar da doğum sırasında ya da doğumdan sonra memeden süt yoluyla olmaktadır. AIDS ile ilgili komplikasyonlar; lenf bezlerinin şişmesi, kaşıntı, kızarma, ateş, ishal, kilo kaybı ve trombosit azalması. Daha sonra bağışıklık sisteminin zayıflaması, zatürre,ağız, boğaz iltihaplanması gibi fırsatçı enfeksiyonların ve tümörlerin gelişmesine neden olur. ELİSA (HIV antikor testi) hastalığın tespit edilmesinde kullanılır. Zührevi hastalıklarda Pluto, Uranüs ve Neptün gibi jenerasyon gezegenlerinin yanısıra Güneş de çok önemli rol oynamaktadır. Güneş sağlam bünye ve bağışıklık sistemini temsil ettiğinden bir doğum haritasında zayıf konumdaysa ve sert açılarla darbe almışsa bağışıklık sistemini risklere açık hale getirir.

BAŞLICA PSİKOLOJİK FONKSİYONLARI :

Denge, Ahenk ve Uyum (Sert açılarda tam tersi özellikler hakim olur.)

Güzellik, Estetik

Birliktelik

Etkilenebilirlik

Şehvet

Cazibe

Zerafet, Kibarlık

Gevşeklik,Tembellik

Duyumsamazlık (Aşırı vakalarda "Letarji" görülebilir; Bilinç uyuşukluğunun eşlik ettiği hareketsizlik hali, Kişide çevre ve uyarılara karşı his ve ilginin tamamen kayboluşu ile belirgin uyuşukluk ve hareketsizlik hali.)

İştah

Aşırılıklar (Yeme, İçme, Eğlenme,Seks) Neptün’ün sert açılarında aşk ve seks hayatında karışıklıklar, Uyuşturucu kullanımı, Kronik Alkolizm veya Eşcinsellik görülebilir.

BOĞA / AKREP EKSENİ

Derece Anatomik bölge Patolojik etki:

0-3 Boyun başlangıcı Epilepsi (Sara)

4-7 Dokunma duyusu Bulaşıcı hastalıklar, Lenf bezlerinin büyümesi- Burun ahtopotu

8 Göz çukuru Alkolizm, Sağırlık

9-11 Mukoza ve Gözler Katarak, Soğuk algınlığı, Nezle, Astım

12-13 Adem Elması Akut romatizmal ateşle

(Gırtlak çıkıntısı) ilgili kore (Vücudu titreten ve sıçratan bir sinir hastalığı), Anormal beyin stimülasyon sonucu adelelerin istemsiz kasılmaları.

14 Sirkülasyon Sistemi Anormal doku artımı sonucu oluşan tümöral kitle (neoplazma)

15 Boyun bitişi Difteri

16-19 Omuzların başlangıcı Renk körlüğü, kramp, apandisit, tumor

20-24 Bronşlar Bronşit, Anormal doğumlar, ezici darbeler sonucu oluşan zedelenmeler, çıkıklar.

25-28 Köprücük kemiği Kırıklar, Ateşli Romatizma, Alkolizm

29 Omuzların bitişi

30 Kolların başlangıcı

Mitolojide "Aşk ve Güzellik" tanrıçası olan Venüs aynı zamanda "Işık İlahesi" olarak da kabul görmüştür. O savaş tanrısı Mars gibi mızrağını kapıp savaş çığlıkları atmaz. Onun en güçlü silahı göz kamaştıran ışığıdır. Buna bir anlamda Pasif çekim de diyebiliriz (Tıpkı Işıkla Pervanenin aşkı gibi; Pervane ışığın etrafında yana yana ölümüne dolanır.) Venüs dişi ve alıcı bir enerji olması nedeniyle temas ettiği burç ve planetlerin yapısından oldukça etkilenir. Onun yalın hali bir "Mona Lisa" portresi kadar güzel ve masum olabilir. Ama diğer gezegenlerle ağır etkileşimi varsa farklı tonlarda yansır, bu nedenle doğum haritasında bulunduğu ev, burç ve açılar bize onunla ilgili ipuçları verir. Venüs Satürn ile uyumsuz açılar yapıyorsa ve Satürn 8.evde yer alıyorsa Venüs gene güzelliğini ve cazibesini tamamiyle yitirmez, ama cinselliği buzlarla kaplı olduğu için soğuk, donuk, vakur ve ulaşılmaz bir "Yunan heykeli" gibi çıkabilir karşımıza. Diğer bir uçtaki örnek ise Venüs’ün Pluto'yla olan uyumsuz açıları ve de bir doğum haritasında bol miktarda bulunan Akrep temasıdır. O zaman da Venüs bir "Femme Fatale" olarak çıkabilir karşımıza. Kadının "Lilith" tarafına saplanıp kaldığı için "Dişi Şeytan” rolünde öldüren cazibesini kullanabilir ve Venüs’ün parlak beyaz büyüsü bir anda kara büyüye dönüşebilir.

Halil Cibran’la başladık onunla bitirelim, zira iyi ve kötünün tanımını okadar güzel yapmış ki sizlerle paylaşmamak haksızlık olur.

"İÇİNİZDEKİ 'İYİ'DEN SÖZ EDEBİLİRİM, AMA 'KÖTÜ'DEN EDEMEM, ÇÜNKÜ 'KÖTÜ' KENDİ AÇLIĞI VE SUSUZLUĞU NEDENİYLE İŞKENCE ÇEKEN 'İYİ'DEN BAŞKA NEDİR Kİ?

GERÇEKTEN DE, 'İYİ' ACIKTIMI EN KARANLIK MAĞARALARDA BİLE YİYECEĞİNİ ARAR VE SUSADIMI DA EN PİS SULARI BİLE İÇER"


İkizler burcu ve Merkür yolculuğunda buluşmak üzere sağlıcakla kalın hepiniz.

Nazan Öngiden

Faydalandığım kaynaklar:

Medical Astology (Jane Ridder-Patrick)

Health by the stars (Sandra Rozhon)

Psychological effects of the planets (Sandra Rozhon)

Planets and their keywords (Reinhold Ebertin)

Tıp ve Sağlık Ansiklopedisi (J.A.C.Brown/Çev.Prof.Dr.Aykut Kazancıgil)

Tıp Sözlüğü (Prof.Dr.Pars Tuğlacı)

Çağdaş Tıp Sözlüğü (Prof.Dr.Ayşegül Demirhan Erdemir)

Ermiş (Halil Cibran)

The Planets and Human Behavıour (Jeff Mayo)

Çağdaş Ayurveda (Dr.Hari Sharma-Dr.Christoper Clark)

Gençlerle Açık Açık (Dr.İhsan Fahri)

Kaynak;Astroloji Dergisi

Félicé

"OLMAYA DEVLET CİHANDA BİR NEFES SIHHAT GİBİ”

Kanuni Sultan Süleyman'nın bu anlamlı sözü, gerçek mutluluğun"SAHİP OLMAK” değil sadece "OLMAK" olduğunu doğrular gibi. Doğarken emanet aldığımız nefesi ölürken teslim ederiz. Yaşarken ise pek kıymetini bilmeyiz. Bu öylesine doğal işleyen bir süreçtir ki çok ciddi bir sorun yaşamadıkça nefes alıp vermenin ne kadar büyük bir nimet olduğunun farkına bile varmayız. Bir orkestra şefi gibi solunum ve sinir sistemimizi idare eden Merkür gezegeni ve yönettiği İkizler burcunu tanıdıkça bu gerçeğe daha yakından tanık olacağız.

İKİZLER BURCU DERECELERİ:

1. Trachea: Soluk borusu (Trakea)

2. Oesphagus: Yemek borusu

3. Upper right pulmonary lobe (Appendicitis): Sağ üst akciğer lobu,Kör bağırsak iltihabı (Apandisit)

4. Lower right pulmonary lobe: Sağ alt akciğer lobu

5. Upper left pulmonary lobe: Sol üst akciğer lobu

6. Lower left pulmonary lobe (Morbid fears, pneumonia): Sol alt akciğer lobu, Hastalanma korkusu, Zatürre (Pnömani)

7. Apex of lungs (Heart): Akciğerlerin uç kısmı, Kalp

8. Bronchi (Eyesight): Soluk borusunun alt tarafta ikiye ayrılması ile oluşan iki adet tüp şeklinde oluşum, Görme duyusu (Sadece Gözbebeği)

9. Pulmonary arteries (Rheumatic fever): Akciğer arterleri, Ateşli romatizma

10. Hilum of lungs (Enteric fever): Akciğer hilusu (Akciğerlerden damar, sinir ve akıtıcı kanalların çıktığı yerler), Bağırsak humması (Tifo)

11. Thymus gland: Timus bezi (Soluk borusunun önünde yer alır, büyüme ve antikor yapımıyla ilgilidir. Bu bez çocukların iskeletinde Ca tuzlarının birikmesini ve kemiklerin gelişmesini sağlar.)

12. Tracheal mucosa: Soluk borusu mukozası.

13. Pulmonary veins (Rheumatic fever): Akciğer toplar damarları, Ateşli romatizma.

14. Clavicle (Collarbone): Köprücük kemiği

15. Scapulae (Shoulder Blade): Kürek kemiği

16. Pleura: Göğüs zarı (Plevra)

17. First rib: Birinci kaburga

18. Second rib (Chronic glomerulonephritis, asthma): İkinci kaburga, Kronik böbrek glomerül iltihabı, Astım.

19. Laryngeal muscles: Gırtlak kasları

20. Third rib: Üçüncü kaburga

21. Arm muscles (Enteric fever): Kol kasları, Tifo

22. Upper arm (Appendicitis, Insanity): Üst kol, Apandisit, Delilik (Cinnet)

23. ***** of the humerus (Spine): Kol kemiği başı (Dirsekten omuza kadar olan kemik - Pazı kemiği), Omurga

24. Olecranon: Dirsek çıkıntısı (Olekran)

25. Radius (Nervous debility): Ön kol kemiği (Döner kemik -Radyus), Sinir zayıflığı

26. Wrist bones (Suicide): Bilek kemikleri, İntihar

27. Fingers: Parmaklar

28. Metacarpal bones (Tuberculosis): Tarak kemikleri (Metakarpa), Tüberküloz.

29. Fourt rib: Dördüncü kaburga

30. Fifth rib: Beşinci kaburga

Merkür İkizler ve Başak burçlarının yönetici gezegenidir. Uranüs’ün bir oktav küçüğüdür. Etkileri Uranüs’e benzer fakat daha düşük derecededir. Merkür Güneş’e en yakın gezegen olması nedeniyle sistem içinde kilit rol oynar. Güneş'in komutlarını diğer gezegenlere ilettiği gibi, diğer gezegenlerden topladığı bilgiyi de Güneş'e iletir. Tartışmasız bir elçidir. Bilgi alışverişini çok hızlı bir şekilde yapar. Aslında o "nötr" bir gezegendir. Fakat madeni "civa" gibi bulunduğu kabın şeklini aldığı için "tarafsızlık” ilkesini koruması oldukça güçtür. Eğer Güneş'le olan kavuşumu 30 dakikadan azsa "Cazimi" (gezegenin kendine özgü bir kimliği olmaması), 30 dakika ile 3 derece arasındaysa "Combust/Yanık" (gezegenin Güneş'ten bağımsız davranamaması) diye adlandırılır ve bir casus gibi Güneş'in hesabına çalışabilir. Diğer gezegenlerle olan açıları uyumsuz ise o zaman da bilgiyi çarpıtarak merkezi yanıltması olasıdır. İki türlü de oynayabilir. Tıpkı bir Bukalemun gibi renkten renge girerek sistemin işleyişini alt-üst edebilir. Bir önemli faktör de Merkür’ün açısız kalması ya da en azından majör açı desteğinden yoksun olmasıdır. Bu durumda iletişim hattı kesintiye uğrayabileceği gibi kopma riski de taşır.

BAŞLICA ORGANİK FONKSİYONLARI:

Sinir Sistemi: İnsanda sinir sistemi 2 ye ayrılır;1-Merkezi Sinir Sistemi; a)Beyin, b)Omurilik. 2-Çevresel Sinir Sistemi; a)Somotik Sinir sistemi, b)Otonom sinir sistemi. O da kendi içinde 2 ye ayrılır; a)Sempatik sinir sistemi b)Para Sempatik sinir sistemi. Merkür hem merkezi hem de periferik (çevresel) sinir sistemi hakkında söz sahibidir. Çünkü hem beynin emirlerini bedenin her köşesine taşır (Efferent nöron) hem de bedenin duyumlarını beyne taşır(Afferent nöron). Beyinle diğer organlar arasında sinir bağı kurarak iletişimde bulunur. Bu nedenle her hastalıkta Merkür’ün parmak izine rastlamak mümkündür. Eğer iyi konumda ise ve uyumlu açılara sahipse hastalıklara maruz kalsak bile kolayca atlatabiliriz. Fakat kötü konumlanmışsa ve sert açılara sahipse hastalıklarla başa çıkmakta zorlanabiliriz. Merkür’ün sebep olduğu belli başlı sinirsel rahatsızlıklar; Nevrasteni (Heyecandan doğan sinir zayıflığı), Nevralji (Hissi sinirlerin ağrısı), Frenit (Çılgınlık,Bilinç kaybı) dır. Merkür’ün Güneş’le olan ilişkisi bir erkeğin ergenlik çağını,Ay'la olan ilişkisi de kadının ergenlik çağını anlatır. Eğer Merkür’ün Ay ile sert etkileşimi varsa bellek bozukluğu görülebilir. Ayrıca zihinsel ve duygusal idareyi altüst ederek, üzüntü ve kaygının hakim olmasına yol açabilir. Venüs ile olan sert açılarında iç salgı bezlerinin ve toplardamar sisteminin sinir bağlarında tahribat yapabilir. Mars’la olan sert açılarda sinir dokularının iltihabı ya da tümörü, aşırı hassaslık ve titizlik, kasların spazmlı kasılması, seyirmesi ve refleks bozuklukları görülebilir. Uranüs’le olan sert açılarda paraliz, felç, delilik, Neptün’le olan sert açılarda sinir zayıflığı ya da sinir felci, mantık dışı korku, his ve imgeleme noksanlığı. Pluto ile olan sert açılarda ise çok daha ağır tahribat söz konusudur. Deşifre eden, keşfeden keskin zeka olumlu yöne kanalize edilemezse tüm sinir sistemini ve metabolizmayı çökertebilir.

Solunum Sistemi: Bu sistem; Burun boşluğu, Gırtlak, Soluk borusu ve Akciğerlerden oluşur. En çok görülen hastalıklar; Verem, Astım, Boğmaca, Saman nezlesi ve Öksürük tür. Seyrek olarak da "VURGUN"(Caisson);dur. İnsanlar yüksek hava basıncının etkisinde kaldıklarında, havanın içindeki başlıca gazlardan olan oksijen ve azot (nitrojen), artmış miktarlarda kanda ve doku sıvıları içinde erir. Basınç çok çabuk alçaltılırsa, bu gazlar eriyik halinden açığa çıkıp, kan ve doku sıvıları içinde kabarcıklar oluştururlar. Bunlardan oksijen hemen kullanılır. Fakat kimyasal aktivitesi az olan azot gazı kabarcıkları ise, bu sıvılarda saatlerce kalır ve kılcal damarları tıkar. Felç ya da ölüme neden olur.

Tiroid bezi: Merkür aynı zamanda insanın çocukluk evresinde, özellikle büyümesinde etkilidir. Bu bezin salgıladığı "Tiroksin" hormonu da hücrelerin bazal metabolizma faaliyetlerinde kullandıkları oksijen miktarını ayarlar. Fazla salgılanırsa metabolizma hızlanır, az salgılanırsa metabolizma yavaşlar. Gelişme devresinde az salgılanması "Kretenizm cüceliği”, ergenlik döneminde az salgılanması "miksodem" denilen bozukluğa yol açar.

Konuşma ve işitme yeteneği sağlayan organlar: Bu organlarla ilgili en önemli hastalıklar; Sağırlık ve Dilsizliktir. Mutism; 1)Konuşma yeteneğinin olmayışı, dilsizlik. 2)Bazı akıl hastalıklarında görülen hastanın konuşmamakta direnme göstermesi haldir. Afazi; Beyindeki ilgili alanların yıkımı sonucu, konuşma veya konuşulanı anlama yeteneğinin kaybolmasıdır. Disleksi; Bir çeşit öğrenme bozukluğu olmasına rağmen çoğunlukla zeka geriliği ile karıştırılır. Böyle olmadığının en önemli kanıtı; Bilim adamı Albert Einstein ve Sanatçı Leonardo da Vinci dir. Disleksi’nin başlıca sebepleri; Doğum öncesi (Yetersiz beslenme, annenin geçirdiği enfeksiyonlar, ilaç kullanma) Doğum sırasında (uzun ve zor doğum, plesanta ve göbek kordonu anomalileri) Doğum sonrası (Doğumdan sonra nefes alana kadar geçen sürenin uzunluğu, erken yaşta ateşli hastalık, başa hızlı darbe ve kalıtsal sebepler. Genetik uzmanları 6 numaralı kromozomdaki bir genin disleksiye neden olabileceği üzerinde duruyorlar. Disleksinin en tipik belirtileri; harfleri ya da rakamları ters algılarlar, Okurken ya da yazarken kelimeleri atlarlar, Uzaklık derinlik algısında sorunlar yaşarlar (Bu nedenle eşyalara çarparlar, sık sık düşerler). Yön tayinleri çok zayıftır (Sağ ve sollarını karıştırırlar). Benzer sesleri söylerken zorlanırlar (örneğin soba yerine sopa, pasta yerine basta derler). Dalgın ve dikkatsiz olurlar, zor hecelerler, sembolleri karıştırırlar. Cümle kurmakta zorlandıkları için kendilerini ifade etmekte güçlük çekerler, önce, dün, bugün gibi kavramları karıştırırlar. Arkadaşlarıyla ilişkileri sorunludur, kendilerini yalnız hissederler. Değişikliklere uyum sağlayamazlar. Huzursuz olurlar. Normal eğitime değil özel eğitime ihtiyaç duyarlar. Disleksi probleminde Merkür’ün doğum haritasındaki yeri ve bağlantıları çok önemlidir. Bilhassa Satürn ve Ay bağlantısı. Ayrıca Neptün ve Balık teması da önemli rol oynar. Balık burcu derecelerini işlerken Einstein’nın doğum haritasında Disleksi’yi daha detaylı inceleyeceğiz. Bu bölümle ilgili bir önemli sorun da Kekemelik tir. Satürn sert açılarının etkili olduğu düşünülmektedir.

Omuzlar, Eller, Parmaklar: İkizler burcu sembolüyle doğru orantılı bir şekilde çalışır. Bedende genellikle ikili organları temsil eder.(Akciğerler ve Gözbebekleri de bu katagoriye dahildir. Ayrıca cinsellikte de Biseksüellik verebilir.)

Kaburgalar: Merkür aynı zamanda kısa yolculukları ve günlük trafiği de yönettiğinden meydana gelen kazalarda kaburga ezilme ve kırılmalarına meyil verir.

Tansiyon:Kan basıncının en yüksek olduğu an, kalp kasılması (Sistolu), en düşük olduğu an ise kalp gevşemesi (Diastolu) zamanıdır. Sağlam bir genç erişkinde sistolik (en yüksek) basınç,120mm.Hg (civa) diastolik (en düşük) olanı ise 80 mm.Hg (civa) basıncına eşittir. Bu durum 120/80 basınç olarak belirtilir. Basınç ayarını yapan CİVA da Merkür’ün yönettiği metaldir.

Bulaşıcı hastalıklar ve Parazitler: (Başak Burcu bölümünde anlatılacak)

Mide, Karın, Bağırsak rahatsızlıkları: (Başak burcuyla ilgili)

Kramplar, Paraliz ve Felç: Mars ve Uranüs sert açıları etkilidir. Burada önemli bir noktaya değinmekte yarar var; Burç ve Gezegenlerin hastalıklara olan etkisini anlatırken mecburen sinerji kullanıyoruz ama bir hastalık oluşumu için haritanın bütününü en ince ayrıntısına kadar incelemek gerekir. Belirlenen burç ve gezegen etkileri pek çok kişide bulunabilir ama herkeste hastalığa yol açmaz. Bu konuda gezegenlerin dereceleri, bulundukları burç ve ev pozisyonları kadar natal açılar, transit ve progres açılar da önemli rol oynar. Ayrıca bir Astroloğun görevi sadece bulgularını açıklamaktır. Teşhis koymak ve tedavi etmeye kalkmak onun görevi değildir. Bunu ancak tıp eğitimi almış bir hekim yapabilir. Eğer o hekimin astroloji bilgisi varsa kuşkusuz bu onun bilgi ve donanımına büyük zenginlik katar.

Gazlar: (Oksijen, Nitrojen, Karbondioksit / Başak burcunda tekrar değinilecek)

BAŞLICA PSİKOLOJİK FONKSİYONLAR:

Kıvrak zeka, Hızlı kavrayış

Sinirlilik, Huzursuzluk, Uykusuzluk

Aşırı merak, Aşırı hareketlilik

Entelektüellik, Hızlı iletişim

Dikkat dağınıklığı, Kafa karışıklığı: Ay ve Neptün açıları dikkat çekicidir (Özellikle karşıt açı -180 derece).

Maymun iştahlılık, Yüzeysellik

Muzip ve Hazır cevap halleri

Düzgün ve Akıcı konuşma: Bilhassa Mars'la uyumlu açıları.

Mimikler, Tikler: Mars ve Uranüs sert açıları

Ticaret yeteneği, Pazarlama ustalığı:

Yazma yeteneği (Sözcüklerle ustaca oynama): Yaradılışına aykırı olarak konuşmayan bir İkizler Burcu görürseniz bu sizi hiç şaşırtmasın, konuşmuyorsa mutlaka yazıyordur. Sesli ya da sessiz sözcüklerle oynamaya bayılır.

Dedikodu, Yalan, İftira, Hırsızlık: Merkür’ün İkizler burcuna negatif mirasıdır. Mitolojik öyküler Merkür’ün doğar doğmaz ilk yaptığı işin hırsızlık ve yalan söylemek olduğunu anlatırlar. Üstelik beşiğinde mışıl mışıl uyuyan masum bir bebek rolünde.

El çabukluğu, Hüner, Kurnazlık: Merkür’ün negatif yöne kaymaya hazır tarafıdır. İkizlerin “çift” sembolünü hatırlarsak Pozitif ve Negatif uçlarda dolaşmasını anlayabiliriz. Fransız yazar Jacques A.Bertrand bakın onu nasıl tanımlamış; "İki tür ikizler vardır (bunun dışında da başka bir tür yoktur):Castor tipi ve Pollux tipi. Castor beyin ticaretiyle uğraşır, Pollux ise ticaretle.Castor arzularının kölesidir, Pollux ise efendisi. Bu tür ayrıntılar astrolojiyle psikolojinin müsbet bilimler olduklarını kanıtlamaya yeter.”

İKİZLER / YAY EKSENİ

Derece Anatomik bölge Patolojik etki:

0-1 Üst Akciğer

3 Göz Siniri Göz kusurları, renk körlüğü.

4-7 Gözler Körlük Adenoid.

8-15 Dirsekler Menejit (Beyin zarı iltihabı), Tüberküloz, Sağırlık, Hayvan ısırıkları ve böcek sokmaları,Yolculukla ilgili kazalar ve hastalanmalar, Difteri.

16-18 Solunum Sistemi Solunum problemleri, Dilsizlik, Kabarcıklar, Yanıklar.

19 Konuşma yeteneği Kabarcıklar ve Yanıklar.

20-22 Bilekler

23-28 Alt Akciğer Boğmaca

29-30 Parmaklar

İkizler Burcu ve Merkür’ün ifade ettiklerini biraz daha açmak için OKSİJEN PARADOKSU’na değinmekte yarar var. Atmosferik yaşam kaynağı olan oksijenin aynı zamanda dejenerasyonun, hastalıkların ve de ölümün kaynağı olduğunu biliyor musunuz? Hatta SERBEST RADİKAL MODEL’in altında yatan temel nedenin OKSİJEN den kaynaklandığını! Yaşam için bu kadar gerekli olan oksijen, aynı zamanda niçin bu kadar tahrip edicidir? Oksijenin iki yönlü doğası "oksijen paradoksu" olarak bilinmektedir. Bir taraftan oksijenin yaşam veren enerjiyi sağladığını görüyoruz (Beyindeki sinir hücreleri enerjisizliğe karşı son derece duyarlıdır ve birkaç dakikalık bir oksijensizlik sinir hücrelerinin ölümüne yol açabilir). Diğer taraftan oksijen son derece yakıcıdır. Yiyecekleri bozar, dağlardaki granitleri yer ve en ufak bir şans verildiğinde tutuşabilecek nitelikteki her şeyi yakıp kül eder. Metalleri paslandırması, binaları çürütmesi gibi fırsat verildiğinde bedenin moleküler yapılarını tahrip eder. Oksijen Hidrojenle bir araya gelip çeşitli kararsız ve ileri derecede reaktif serbest radikal modelleri oluşturduğunda en tahrip edici hale gelir. Diğer reaktif oksijen türlerinde (ROT) de aynı etki söz konusudur. Bu öldürücü formlarıyla oksijen hücrelerin DNA’sını, enzimlerini, proteinlerini ve zarlarını (bu hücumu vücudun savunma mekanizmaları tarafından kontrol altına alınmadığı sürece) sistematik bir biçimde tahrip eder. Oksijenin karanlık yüzüdür bu. Aslında en uç bakış açısından ele alınacak olursa, oksijen zehirli bir gazdır. Bir kişi 48 saat süreyle saf oksijen soluyacak olursa, akciğer dokularında meydana gelen tahribattan dolayı ölür. Dünya atmosferinde hayatta kalabilmemizi sağlayan, oksijen oranının azot sayesinde %20 ye düşürülmesi ve bu düşük düzeylerdeki oksijenin yıkıcı etkilerine karşı bedenin çeşitli mekanizmalar geliştirmiş olmasıdır.

Bu yüzden oksijen kullanımımızda "Faustvari" bir pazarlık söz konusudur; öldürücü bir felaketin ekli olduğu yaşam-verici bir lütuf. Çünkü oksijen hem hayat verir hem de onu geri alır.

Çağımız da "BİYOKİMYASAL KÖTÜ ÇOCUK” olarak nitelendirilen "SERBEST RADİKALLER’in baş rol oyuncusu oksijeninin Merkür’le bağlantısını kurarsak ve İkizler Burcu’nun Merküryen yapısını da buna eklersek paradoksu kavrayabilir onu yargılamadan günahı ve sevabıyla olduğu gibi kabullenebiliriz.

Sırada Ay ve Yengeç burcu var. Tekrar buluşuncaya dek sağlıcakla kalın.

Nazan Öngiden

Faydalandığım kaynaklar:

Medical Astrology (Jane Ridder-Patrick)

Health by the stars (Sandra Rozhon)

Psychological effects of the planets (Sandra Rozhon)

Planets and their keywords (Reinhold Ebertin)

Tıp ve Sağlık Ansiklopedisi(J.A.C.Brown/Çev.Prf.Dr.Aykut Kazancıgil)

Tıp Sözlüğü (Prf.Dr.Pars Tuğlacı)

Çağdaş Tıp Sözlüğü (Prf.Dr.Ayşegül Demirhan Erdemir)

Hastalıklardan Kurtuluş (Dr.Hari Sharma)

Terazinin Hüznü (Jacques A.Bertrand)

The planets and Human Behavıour (Jeff Mayo)

Formsante Dergisi/Eylül 1996

Kaynak;Astroloji Dergisi

Félicé

BİLİNÇALTINIZDAN AÇIĞA ÇIKARAMADIĞINIZ HERŞEY BİR GÜN KADERİNİZ OLARAK KARŞINIZA ÇIKAR”

Çağdaş psikolojinin öncülerinden olan Carl Gustav Jung aynı zamanda psikolojik astrolojinin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuş bir psikiyatristir. Ay ve Yengeç burcunu tanıma yolculuğumuzda, Jung bize rehberlik edecek. Gecenin sessiz ve serin karanlığında yol alırken aynı zamanda içimizin derinliklerine dalıp, kör ve hassas noktalarımıza da temas edeceğiz. Ruhumuzun karmaşalarının hem gücümüzün hem de güçsüzlüğümüzün kaynağı olduğunu söyleyen Freud’a da kulak vereceğiz. Bu eş zamanlı yolculuk insanla-evren arasındaki bağın kıl kadar ince ama çelik kadar sağlam olduğunu hissettirecek bize.

YENGEÇ BURCU DERECELERİ:

1–Sixth rib:Altıncı kaburga

2–Seventh rib: Yedinci kaburga

3–Eighth rib (Eyesight): Sekizinci kaburga, Görme duyusu

4–Ninth rib: Dokuzuncu kaburga

5–Tenth to twelfth ribs: On dan Oniki ye kadar olan kaburgalar

6–Diaphragm: Diyafram (Göğüsle karın boşluğunu birbirinden ayıran kas bölme)

7–Thoracic cavity: Göğüs boşluğu

8–Oesophageal opening of diaphragm (Paralysis): Yemek borusunun diyaframa açılan kısmı, Paraliz (Felç)

9–Pylorus: Pilor (Midenin oniki parmak barsağa açıldığı delik, mide kapısı)

10-Fundus of stomach: Midenin dip bölümü

11-Gastric veins (Chronic glomerulonephritis): Mide damarları, Kronik glomerül iltihabı

12-Greater curvature of stomach: Büyük mide eğriliği

13-Lesser curvature of stomach: Küçük mide eğriliği

14-Stomach walls: Mide çeperleri.

15-Gastric nerves(Suicide): Mide sinirleri, İntihar

16-Pancreas: Pankreas

17-Duodenal opening of pancreatic duct: Pankreas kanalının oniki parmak barsağına açılan kısmı

18-Duodenal opening of pancreatic duct: Pankreas kanalının oniki barsağına açılan kısmı

19-Ampulla of bile duct: Safra kesesinin torbamsı genişlemiş kısmı

20-Superior pancreatico-duedenal artery: Pankreas ve duedonuma ait üst damar

21-İnferior pancreatico-duedenal artery: Pankreas ve duedonuma ait alt damar

22-Gastric mucosa: Mide mukozası (zarı)

23-Gastric blood vessels: Mide kan damarları

24-Blood vessels of digestive organs: Hazmettirici organlara ait kan damarları

25-Blood vessels of digestive organs: Hazmettirici organlara ait kan damarları

26-Mammary glands: Memeler

27-Nipples: Meme başları

28-Cartilage of ribs (Hair): Kaburga kıkırdakları, Saç

29-Spleen (Bronchitis): Dalak, Bronşit

30-Twelfth thoracic vertebra: Onikinci göğüs omuru

Yengeç burcunun yönetici ışığı Ay, insan ruhunun aynası olduğundan psikolojik fonksiyonları üzerinde biraz fazla duracağız. Yolculuğumuz boyunca değerli hocam Barış İlhan’ın da bilgilerine sık sık başvuracağız. Şimdi onun konuyla ilgili makalesinden bir pasajla devam edelim.

“Efsaneye göre başlangıçta Tanrıça kocasına çok kötü davranıp,bir takım ihtiyaçları için ondan yararlanıyormuş.Bundan sıkılan kocası olaya el koymuş Tanrıça’yı uzaklara sürerek kendisini Tanrı ilan etmiş ve kendisine eş olarak da uysal, her şeye boyun eğen bir kadın seçmiş.Yani bir bakıma kadın ikiye bölünmüş. Boyun eğen bölümü Tanrı’nın yanında, şirret bölümü de sürgündeymiş. Ancak bu bölünme ne Tanrı’ya ne de Tanrıça’ya mutluluk getirmemiş. Uzun süren bu mutsuzluktan sonra Tanrıça Tanrı’nın yanındaki yerini almak, kendisini bütünlemek amacıyla dönüş kararını vermiş. Ancak bu defa niyeti Tanrı’yı yenmek değil, onunla birlikte, birbirlerini bütünleyerek yaşamakmış.”

Samanyolu Sistemimizde, Güneş ve Ay gezegen değil iki güçlü ışıktır. Güneş, sistemin merkezi, Ay ise dünyamızın uydusudur. Güneş, insan doğasının eril ve bilinçli yönünü, Ay ise dişi ve bilinçsiz yönünü temsil eder. Bunun yaşamımızdaki iz düşümü “Kafa” ve “Kalp” birlikteliğidir.Güneş aydınlığa hükmettiği için gündüzün kralı, Ay ise karanlığa hükmettiği için gecenin kraliçesidir. Bu nedenle Güneş (Solar özellikler) ile Ay (Lunar özellikler) dengede olduğu sürece yaşam dansımız uyumludur. Ay, insanın duygularını, içgüdülerini, bilinçaltını ve subjektif boyutunu temsil eder. Kadınlık ve Annelik gibi dişi prensiplere karşılık gelir. Doğada suları, insan anatomisinde de sıvı ve salgıları yönetir. Yaşamımızın doğal ritmini oluşturan Güneş ve Ay aynı zamanda içi dengelerimizi ayarlayan psiko-biyolojik saatimizin akreple yelkovanı gibidir.

YENGEÇ/OĞLAK EKSENİ

Derece Anatomik Bölge Patolojik etki

0 Gövde Bölümü Soğuk algınlığı, Üşüme, Titreme

1 “ “ Hazımsızlık, Katarakt, Grip

2 “ “ Kronik Romatizmal Şikayetler

3 “ “

4 Kulaklar Sağırlık

5 “ " Adonoid, Felç

6 “ "

7 Böbrekler Adonoid

8 Kemikler Kemik Kırılmaları, Eklem İltihabı (Arterit)

9 Kalp Kalp Hastalıkları

10 “ " Yer çekimine bağlı olarak meydana gelen su toplaması (Cardiac Oedema)

13 Kalp

14 Kalp Katarakt

17 Kalp

18 Kalp Tümörümsü şişlikler, Kabarıklar.

19 Safra Kesesi Kabızlık, Safra Kesesi Taşları, Dilsizlik

20 “ “ Suda Boğulma, Tıkanma, Sufokasyon (Hava yollarının muhtelif sebeplerle kapanması, havasızlık nedeniyle boğulma)

24 Safra Kesesi

25 “ “ Solunum Problemleri

26-27 “ “

28 “ “ İncik Zedelenmeleri

29 “ “

30 Gövde sonu

BAŞLICA ORGANİK FONKSİYONLAR:

Limbik Sistem: Limbik alan, hipotalamus ve hipofiz bir araya gelerek “Limbik Sistemi” oluştururlar. Burası duygularımızın fizyolojik mekanıdır. Midemiz kazındığında, öfkelendiğimizde, sırılsıklam aşık olduğumuzda, ya da kederlendiğimizde limbik sistemin eline düşeriz. Limbik Sistem deneyimlediğimiz her şeyi metabolize eder, sürekli olarak bedenimizi yeniden yaratır. Bu sistem içinde amigdala ve neokorteks de önemli rol oynar. Sürüngenler gibi neokorteksi olmayan türlerde anne şefkati yoktur; yavrular yumurtadan çıktıklarında, yem olmamak için saklanmak durumundadır. Büyük bir soğukkanlılıkla vahşet uygulayan ve suçluluk hissetmeyen psikopatlara “omurgasız” denmesinin bir nedeni de bu sistemin büyük hasar görmesinden kaynaklanır. Ay’ın diğer planetlerle olan sert etkileşimlerini örnekleyecek olursak; Güneş'le olan sert açılarda beynimizin düşünen yanı ile hisseden yanını birbirine bağlayan devreler kesintiye uğrayabilir. Mars’la “Savaş ya da Kaç” tepkisi bizi sürekli teyakkuzda tutabilir. Uranüs, ayartıcı şimşeğiyle etik değerlerimizi yakıp, bizi baştan çıkarabilir. Neptün’le hiçbir şey hissedemeyecek kadar uyuşup “Kurban” rolünü oynayabiliriz. Satürn tüm ciddiyeti ve katılığıyla IQ da direnip, EQ reddedebilir. Pluto, bu sistemi kökünden sallayabilir. Tıbbın bile teşhis koymakta zorlandığı yeni psikosomatik bozukluklar icat edebilir. Sapık ve Katil sayısını arttırabilir.

Hipofiz Bezi: Ara beynin ön tarafında,“Türk Eğeri” (Sella Turcica) denilen çukura yerleşmiş, hipotalamusun hemen altında ve ona küçük bir köprü ile bağlı bulunan tek bir endokrin bezdir. Bu bez vücudun çok uzak bölgelerini etkileyen çeşitli hormonlar salgılamaktadır. Ön ve Ara lobun salgıladığı hormonlar; Büyüme hormonu (Somatotropin-STH); Kemik ve kasların büyümesini sağlar. Protein sentezini artırır. Karbonhidrat ve yağ metabolizmasını etkiler. Fazla salgılanması ”Jigantizim”e, az salgılanması ”hipolizer cücelik”e sebep olur. Adrenokortikotrofik hormon(ACTH); Adrenal bezin korteksinin büyümesini ve steroid hormonların salgılanmasını uyarır. Tirotropin (TSH); Tiroid kamçılayıcı hormondur. Gonadotrop hormonlar; Sarı cisim yapıcı (LH), Follikül uyarıcı (FSH) hormonlar; Her ikiside cinsel hormon yapan bezlerin çalışmasını etkilerler. Prolaktin (LTH); Memelerin gelişmesini ve gebelik sonrası süt salgısını etkiler. Analık içgüdüsünün doğmasına neden olur.

Bu hormonların salgılanması hipotalamus tarafından ayarlanır. Arka lop tarafından salgılanan hormonlar; Antidiüretik hormon (ADH); Bu hormonun diğer bir adı da Vasopressin dir. Asıl görevi böbrekle ilgilidir. İdrarla atılan su miktarını kontrol eder. ADH salgısı alkol etkisiyle azalır ve nikotin etkisiyle artar. Eksikliğinde diabetes insipipidus (şekersiz diyabet) ortaya çıkar. Oksitosin: Rahim kaslarının kasılmasını sağlar ve süt salgılanmasını uyarır.

Hipotalamus: Hipofiz bezine biyokimyasal emirleri veren beynin merkezi düzenleme merciidir. Bedenimizde Homoestatis adı verilen iç dengeyi sağlar.

Vücut Sıvıları ve Salgıları: Hücrelerdeki sıvı ve kan plazmasındaki elektrolit dengesi ayın safhalarıyla birlikte dalgalanır. Vücut hormonları da dalgalar ve gel-gitler halinde salgılanır. Sıvı dengesizliğinin sebep olduğu belli başlı rahatsızlıklar; Hidrosefali; Beyin de su toplaması ve Ödem; Vücutta su toplamasıdır. Sinovya (Eklem boşluklarında bulunan sıvı zarına ait iltihaplanma (Sinovit) de görülebilir. Memeler ve Süt salgısı, Ter bezleri ve ter salgısı da Ay’ın yönetimindedir.

Dölyatağı ve Gebelik: Ay’ın, kadına özel çok anlamlı bir hediyesidir. İçinde “bir can” taşıdığını hissetmek hem müthiş keyif verici hem de muazzam sorumluluk yükleyici iki ucu keskin bir duygudur. Çünkü gebelik bir kadın için hem çok kutsal hem de çok riskli bir yaratıcılıktır. Bu safhada Venüs bayrağı Ay'a teslim eder.Ay'ın diğer planetlerle sert etkileşimi varsa kadınlık organları ile ilgili şikayetler, gebe kalma problemleri, düşük, zor doğum ve erken doğum gibi sorunlara yol açabilir. Pluto ile sert açılarda uterus’un ameliyatla çıkarılması görülebilir.

Doğum ve Ameliyatlar: Ay fazlarının insan mizacı üzerindeki önemli etkilerinin yanı sıra doğum ve ameliyatlar konusundaki etkileri de deneylerle saptanmıştır. Doğumların çoğu dolunayın (Ay-Güneş karşıt/180 derece) hemen ardından, az bir bölümü de yeni ayda (Ay-Güneş kavuşum /0 derece) meydana gelir.Ameliyatlarda ise İlk dördün (Ay-Güneş 90 derece/kare açı) ve Son dördün (Ay-Güneş 90 derece) riskli zamandır. Dolunayda etki biraz daha zayıftır. Bir kısım problemler de Ay boşluktayken (Ay’ın açısız kalması) yaşanmaktadır. Ameliyatlar için en riskli zaman yeni aydan üç gün önceki zamandır. Bu “çürüyen ay”(Balsamic) dönemi olduğu için komplikasyon, ağır kanama ve acil müdahalelere yol açabilir.

Adet dönemi (Menstrual Cycle): Kadınların 28 günlük adet çevrimi Ayın yaklaşık 28 günde tamamladığı sideral perioda eştir.

Pankreas Bezi: İç ve dış salgı yapabilen karma bir bezdir. 2 çeşit hormon salgılar; 1)İnsülin; Langerhans adacıklarının Beta hücrelerinden salgılanır. Kan şekerini düşürür. 2)Glukagon; Langerhans adacıklarının alfa hücrelerinden salgılanır. Kan şekerini yükseltir. Bu bezle ilgili başlıca rahatsızlıklar; Diabets mellitus (Şekerli Diyabet), Hipoglisemi (Kandaki şeker miktarının azalması), Hiperglisemi (Kandaki şeker miktarının artması), Pankreas salgısının dengesizliği duygusal yaşantımızın da dengesizliğine yol açar.

Sindirim sistemi: Ağızda başlayıp anüste biter.1)Ağız; Ağız boşluğu, dil, dişler ve tükürük bezleri (kulak altı-dil altı ve çene altı olmak üzere üç çifttir) yer alır. 2)Özfagus (Yemek borusu); Görevi yutulan besinleri mideye iletmektir. 3)Mide; Başlıca salgıları ve fonksiyonları; a)Mukus salgısı (Midenin iç yüzeyini kaplar ve koruyucu görevi yapar) b)HCL salgılanması (Pariyetal hücreler tarafından salgılanır. Pepsinojenin pepsine dönüştürülmesini sağlar, bakterileri önler) c)Enzim salgılanması (En önemli mide enzimi pepsindir. Diğerleri; lipaz, amilaz ve rennindir.) d)Hormon salgısı (Gastarin hormonu salgılar. Bu hormon HCL salınmasını ve enzim salgısını uyarır.) 4)İnce Bağırsaklar; Başlıca enzimleri; Enterokinaz, Peptidazlar, Sükraz, Maltaz, Laktaz, Lipaz, Amilaz, Nükleazlar dır. 5)Kalın Bağırsaklar; Besin artıklarının toplandığı yerdir. Su, mineral ve vitaminlerin büyük bir bölümü burada emilir. 6)Kör bağırsak; Besinlerin sindirilmesinde doğrudan görevi yoktur. Karaciğer, Safra kesesi ve Pankreas sindirime yardımcı diğer organlardır.

Asit-Alkalik dengesi, Enzimler ve Mayalanma (Fermantasyon) da Ay’ın kontrolündedir. Sindirim sistemiyle ilgili başlıca rahatsızlıklar; Gastirit, Ülser, Pankreatit (Pankreas iltihabı) dır.

Lenf Sistemi: 3 kısımda incelenir;1)Lenf Sıvısı; Alyuvar taşımayan akkan sıvısıdır. İçinde akyuvarlar bulunur. 2)Lenf damarları; Lenf sisteminde atardamar yoktur, sadece toplardamarlardan oluşur. 3)Lenf düğümleri; Lenfosit yapımında görevlidirler. Dalak ve bademcikler en büyük lenf düğümlerindendir. Vücuda giren mikropların tutulduğu ve etkisiz hale getirildiği yerlerdir. Bu sistem vücudun savunmasında etkilidir. Doku sıvısı ile kan sıvısının dengede kalmasını sağlarlar. Bu sisteme ait başlıca rahatsızlıklar; Lenfanjit; Lenf damarı iltihabı, Lenfadenit; Lenf bezlerinin iltihabı, Lenfogranülomatoz (Hodkin hastalığı), Lenfosarkom; Lenfatik elemanların kanseridir. Adenoid; Lenf bezlerinin büyümesi, şişmesi.

Biyoritim: Doğa (bir gezegenden bir atoma kadar) düzenli döngülerle karakterize olur;1)Dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşü ; gece ile gündüzün ortaya çıkışı, 2)Dünyanın güneşin etrafında dönüşü; mevsimlerin oluşumu, 3)Ayın dünyanın etrafında dönüşü;ay safhaları denilen ay takvimi döngüsünün oluşumu, 4) Dünyanın, ayın ve güneşin dönüşümlü çekim güçleri; denizlerdeki gel-git olayının oluşumu. İnsan yapısı genleri vasıtasıyla bu ritimlere tepki göstermeye programlanmıştır.Ay doğadaki ritmini insan vücudunda da biyolojik bir saat gibi sürdürür. ”Suprachiasmatik nücleus” olarak adlandırılan, hipotalamusdaki küçük bir hücre çekirdeği, bu işle ilgili her şeyi ayarlar.

Sempatik Sinir Sistemi: Otonom sinir sisteminin bir koludur.Organizmanın zor durumda kaldığı zaman etkilidir. Sempatik sinirler; Göz bebeğini büyütür, Tükürük salgısını azaltır, Kalp atışını hızlandırır, Bronşu genişletir, Sindirim hızını azaltır, Karaciğerdeki glikozu glikojene çevirmesi için uyarır, Bağırsak hareketlerini azaltır, İdrar kesesini genişletir. Kızma, hiddet, heyecan gibi durumlar sempatik sistemin aşırı çalışmasıyla ortaya çıkar.

Kadında sağ, Erkekte sol göz: Ay'ın ,Güneş'le yaptığı sert açılar göz bozukluğuna sebep olur. Ay aynı zamanda vücudumuzun sol bölümünü temsil eder.

Beslenme ve Özümleme Fonksiyonları: Ay vücudumuzun PH dengesini sağlar (Asitlik ve bazlık arasındaki denge) Bu denge bozulduğunda beslenme ve özümleme fonksiyonları sekteye uğrar. Anoreksi (İştahsızlık) ve buna bağlı olarak gelişen Anoreksiyo Nerveso (Kuruntulu iştahsızlık) görülebilir. Bulimia (Doymaz iştah hastalığı) Bulantı ve Kusma, Sıhhatsiz bünye de bu tabloya dahildir.

Mukozal ve teşhisi zor hastalıklar: Tıp en amansız hastalıklardan birine, ”CANCER-YENGEÇ” adını vermiştir. Acaba Neden? J.A.Bertrand’ın bu konudaki sözleri önemli bir ip ucu verebilir; ” Muzip Tabiat ve Zodyak, Yengeci iri kıskaçlarla donatmışlardır. Tabiatın ve Zodyak’ın verdiği derslerden yararlanalım Yengeci cımbızla tutalım.İri kıskaçlarını hafife almayalım.”

BAŞLICA PSİKOLOJİK FONKSİYONLARI:

Bilinçaltı: Aslında burası da bilincin dölyatağıdır. Bilincimiz bir aysbergin su üstündeki görünen kısmı kadardır. Oysa bilinçaltımız aysbergin su altındaki görünmeyen geniş kısmını kapsar. Burası farkında olmadığımız ancak başka insanlara yansıttığımız (projeksiyon) gölgelerimizin karanlık ve muamma diyarıdır. Jung’un deyişiyle “Gölge”; İçimizdeki engellediğimiz her şeyi yapmak isteyen, olmadığımız her şey olan, Dr.Jekyll’ımıza karşın, Mr.Hyde’ı temsil eden aşağılık varlıktır. Işık (bilinç) olmadan gölge (bilinçdışı) olmaz. Gölge kaçınılmaz bir olgudur ve insan doğası o olmadan bütünleşemez. Çünkü gölge, doğal yani içgüdüsel insandır. Bilinçaltını bilince açan kapı daima aralık tutulmalıdır. Yapılması gereken en sağlıklı şey oradan diğer tarafa geçmeye çalışan malzemenin farkına varıp onu (çoğunlukla bir uzman yardımıyla) eğitmektir. Eğer bu kapıyı sıkıca kapar ve bu hassas geçidin başına da bilinçli aklımızı muhafız olarak dikersek (bastırma) dramatik histeri paralizlerinden, en ağır psikosomastik hastalıklara kadar yol açarız.

Korkular, Alışkanlıklar, Bağımlılıklar: Ana rahmine düşen bir tohumun ilk deneyimi karanlıkla çevrili bir sıvı içinde barındığıdır. Burada korunur, beslenir, büyütülürüz. Burasının bizim en güvenli sığınağımız olduğu duygusu bilinçaltına kaydedilir. Yetişkin bir insan olduğumuzda bile dünyanın gerçekleriyle başa çıkmakta zorlandığımızda ilk tepkimiz bilinçsizce ana rahmine kaçmaktır. Fazlasıyla hassas, alıngan ve duygusal olan Yengeç burcu insanları ve doğum haritasında yoğun Yengeç burcu özellikleri olan insanlar için bu tehlikeli bir tuzağa dönüşebilir. Çünkü özü ince bir zarla çevrili sıvılar-salgılar peltesi olduğundan, sert kabuğu onun dünyaya gelirken beraberinde getirdiği ana rahminden başka bir şey değildir. Dış dünyayı tehlikelerle dolu, güvensiz bir yer olarak algıladığı için kendini savunmak ve korumak adına kabuğuna sıkı sıkıya yapışır. Ancak büyümek kaçınılmazdır ve küçük kabuk zamanla dar gelmeye başlar. Yengeç’in daha büyük bir kabuğa geçebilmesi için korkularıyla yüzleşmesi gerekir. Büyümek her yaşta çilelidir. Sancılıdır. Ve acı çekmeden büyümek mümkün değildir. Kabuk değiştirme aşamasında “Bir martı tarafından yutulma” riski bir ömür boyu sürecek “fobi”ye dönüşebilir.Oysa küçük kabuğunu (Ana rahmi) ni terk edip daha büyük kabuğa (Evrenin rahmi) geçmeye cesaret ettiğinde sağlıklı bir şekilde büyümeyi başaracaktır.

İçgüdüsellik: “Zekanın şu ana dek keşfedilmiş bütün türleri arasında, en zekisi içgüdüdür.” diyen Nietzshe’nin bu sözü üzerine söyleyecek sözüm yok.

Hisler ve Sezgiler: Yengeç burcunun en güçlü ölçüm aletleridir. Empati ve Sempati geliştirmeyi başardığında iç dünyasının zenginliği dış dünyaya da yansır.

Hassaslık, Alınganlık, Hayal kurma: Olumsuz kullanıldığında “savunma mekanizmaları” olumlu kullanıldığında ise “gelişme-büyüme” sürecinin hammaddeleridir.

Heyecan ve Duygusal Tepkiler: Ay’ın idaresindeki subjektif devrelerdir.

Gizem ve Büyüsellik: Ay’ın hükmettiği insanlar gizemli ve büyüleyicidir. Su gibi insan ruhuna sızar, gümüş gibi yaşamımızda ışıldarlar. Gümüş Ayın yönettiği metaldir.

Besleyici ve Büyütücü Özellikler, Anaçlık Tavrı: Anaçlık bu burcun en yüksek ifade biçimidir -aynı zamanda potansiyel düşüş nedenidir. Çünkü “Annelik” dünyanın en çileli işidir ve asla çabasız gerçekleşmez, ama Yengeç doğarken kesilen göbek bağını telafi etmek için başka insanları kendine bağımlı kılarak duygusal güvence tesis etmeye çalışır. Annelik maskesini takar ve anne rolünü ustaca oynar. Oysa içine bakmaya cesaret ettiği ve duygularıyla halleştiği yani önce kendisine annelik edip kendisini büyüttüğü zaman başkalarının büyüme sürecine de katkıda bulunur. Zaten bu donanım ve insiyatifle dünyaya gelmiştir. İyileştirici ve şifa verici yönü çok güçlüdür.

Kadın imajı: Jung’un deyişiyle bir erkeğin bilinçdışı bütünleyici bir dişi öğeyi, bir kadının bilinçdışı ise bütünleyici bir erkek öğeyi barındırmaktadır. Erkeğin içselleştirdiği kadın imajına “anima”, kadının içselleştirdiği erkek imajına da “animus”adını verir. Bunun organizmamızdaki karşılığı her erkekte bulunan bir parça dişilik hormonu (Östrojen) ve her kadında bulunan bir parça erkeklik hormonu (Testosteron) dur. Farkı yaratan elbette ki iki cinste hormonların miktarlarıdır.

Anneye ait veriler: Bir çocuğun dişi enerjiyle ilk teması annesidir. Burada önemli olan yalnızca annenin çocuğu nasıl etkilediği ve biçimlendirdiği değil, çocuğun annesinin davranışını nasıl hissettiğidir. Her çocukta bulunan “anne imajı” annenin doğru bir portresi değil, bir “kadın imajı” yaratmada doğuştan varolan kapasitesinin (Erkek çocuk da animasının) ortaya çıkardığı ve renklendirdiği portredir. (Güneş=Baba/Ay=Anne; Ebeveyn modellerini önümüzdeki bölümde açıklamaya devam edeceğiz.)

Çocukluğa ait veriler: Yengeç burcu ve Yengeç burcu özellikleri yoğun olan bir çocuğun hafızası anıları yoğun bir hassalık ve duygusallıkla kaydeder. Anılara sığınarak ürkekliğini ve güvensizliğini saklamaya çalışır. Büyüme sürecine gözyaşı ve altını ıslatma da eşlik eder. Salya-sümük ağlayan ve sular-seller misali işeyen çocuklar genellikle su grubu burçlardan (ya da su elementi haritasında baskın olan) çıkar. (Yengeç-Akrep-Balık) Ruhsal ilk belirtilerin hep sidik torbası düzensizlikleriyle ilişkili olduğu tıpta da kabul gören bir gerçektir.

Değişken ruh halleri (Kapris): Ay gökyüzünde en hızlı hareket eden ışık olduğu için (Bir burç da yaklaşık iki buçuk gün kalır.) bulunduğu faza göre insanın ruh hali de durmadan değişir. Med-Cezir doğayı olduğu kadar insanı da dalgalandırır. Güneş, Ay ve Yükselen Yengeç burcundaysa ya da bir doğum haritasında diğer planetler Yengeç burcunda toplanmışsa o insanı anlamak için elinizin altında bir ay almanağı bulundurmanızda yarar vardır.

Hafıza: Ay –Merkür sert etkileşimi hafıza zayıflığına, Ay-Uranüs sert açıları hafıza kaybına, Ay-Neptün sert açıları ise hafıza karışıklığına yol açabilir.

Asabiyet ve Çılgınlık: Ay-Mars, Ay-Uranüs sert açıları dikkat çekicidir. ”Luna” latince Ay demektir. ”Lunatik” deyimi ise tıpta “delilik” kavramıyla açıklanır. Dolunay da suç işleme oranlarında ki artış istatistiklerle de belirlenmiştir. Eski söylencelerdeki “Kurt Adam” tiplemesi de Dolunaya atfedilen en uç örneklerinden biridir.

Bir yolculuğun daha sonuna geldik. Barış Hoca’mın makalesinden bir pasaj eşliğinde dünyamıza geri dönelim.

“Ay’la temsil edilen doğum karanlıkta başlar. Bizim için karanlık ölüm, depresyon, kimsesizlik demektir. Kötü bir şeydir. Karanlıktan korkarız, hemen ışıkları yakarız. Ay’ı Güneş’le bastırmaya çalışırız. Yani Tanrı’yı Tanrıça’ya tercih ederiz. Bilinçli halimizi bilinçsizliğe, bilmeyi bilmemeye, belirginliği belirsizliğe tercih ederiz. Belirsizlikten kurtulmak için ”bilmeye” aşırı önem veririz. Oysa karanlığı ancak Ay aydınlatabilir. Ancak Ay karanlıkla ışığı birleştirebilir. Ancak Ay bizi besleyenToprak Ana’yla temasa geçmemizi sağlayabilir. İyileşme ancak Ay’a özgü ışıkta barınır. İyileşmek ve bütünleşmek için Ay’ın karanlıklarına dalmamız, köklerimize doğru yönelmemiz, temellerimizi keşfetmemiz gerekir.Bunun için yalnızlık ve acıyı kabullenmemiz gerekir. İçimizdeki Tanrıça’nın, Toprak Ana’nın veya “anne”nin bize yol göstereceğine güvenmemiz gerekir. Ay’ın yolu kolay değildir, özveri ister. Acılar içinden yürümeyi öğrenmemizi ister. Ancak bütünleşme zorunlu olduğu için ellerimizi gökyüzündeki Tanrı’ya kaldırmamız faydasızdır. Yeraltında, karanlıkta bizi bekleyen Tanrıça ile temasa geçmeden bütünleşemeyiz."

Gelecek yolculuğumuz da hep beraber Güneş'in doğuşunu seyredeceğiz. Üstelik kral ve kraliçe (Aslan) nin merasim töreniyle.

Sağlıcakla kalın.

Nazan Öngiden



NOT: Konuyu bütünleyeceğini düşündüğüm derleme için burayı tıklayın. Kral-Savaşcı-Büyücü-Aşık



Faydalandığım kaynaklar:

Medical Astrology (Jane Ridder-Patric)

Planets and Their Keywors (Reinhold Ebertin)

The Planets and Human Behavıour (Jeff Mayo)

Tıp ve Sağlık Ansiklopedisi (J.A.C.Brown/Çev.Prf.Dr.Aykut Kazancıgil)

Tıp Sözlüğü (Prf.Dr.Pars Tuğlacı)

Çağdaş Tıp Sözlüğü (Prf.Dr.Ayşegül Demirhan Erdemir)

Bilinç ve Bilinçaltının işlevi (Carl Gustav Jung)

Jung Psikolojisi (Frieda Fordham)

1200 Yıllık Ömür ve Tanrıça (Barış İlhan)

Astroloji Ders Notları (Barış İlhan)

İçinizdeki Gökyüzü (Steven Forrest)

Koşulsuz Yaşam (Deepak Chopra)

Duygusal Zeka (Daniel Goleman)

Sağlığı Yaratma (Deepak Chopra)

Kaynak;Astroloji Dergisi
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14
Referans Adresler