hehe. ay-asc kavuşum boğa, venüs balık.. nazara zorla inandırılanlardanım, etrafımdakiler hep bende nazar olduğunu söyler. ama sanki bu beğeniye, kolay etkilenmeye müsaitlik verirmiş gibi geldi bana daha çok. moralim hemen bozulur mesela.. ama bir yandan da neyi tutsam elimde kalıyor. sevdiğim şeyler hemen uçup gidiyor. kendi kendine etmek gibi de okunabilir bu tabi.
Güneş 8.ev
Venüs Balık'ta.
Ay 1.evde. Nazarım değer mi bilmiyorum ama çok nazar alırım.
Başağrısı şeklinde kendini gösterir.Babamın nefesi kuvvetli olduğu için ona okuturum kendimi.O okurken esnemeye başlar.
Babamın da Şironu Plüto ile Aslan burcunda kavuşuyor.Güneş'i Yay'da.
Mahiyeti ve nasıl olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, göz değmesi / nazar, bazı kimselerin bakışlarıyla olumsuz etkiler meydana gelmesine denir. Kur’anı Kerim’de "… İnkar edenler, Kur’an’ı dinlediklerinde, neredeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi" (Kalem, 51-52) anlamındaki âyet ile; "Nazardan Allah’a sığının, çünkü nazar haktır" (İbn-i Mâce, Tıb, 32. II,1159, No: 3508) anlamındaki hadis göz değmesinin insana etki edebildiğine işaret etmektedir.
Kur'an-ı Kerim nazardan söz ederken açık ve kesin bir hüküm bildirmemekte, buna karşı hadisler, kesin bir ifadeyle nazarın gerçek olduğunu bildirmekteler. Hz. Âişe (r.a)'den rivayet olunduğuna göre Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuşlardır: "Nazardan Allah'a sığınınız. Çünkü göz (değmesi) gerçektir" (İbn Mace, Tıb, 32; Buhari, Tıb, 36; Müslim, Selâm, 41).
nazara kesinlikle inanıyorum...daha önceki yorumumda da belirtmiştim. nazar öyle güçlü bi enerjiki ve bi insan bu enerjilere açıksa gerçekten çatlatır insanı...ve nazar üzerine dualar vardır okunduğu an etki eden...
Ben nazar -büyü gibi şeylere pek inanmıyordum...En azından büyüye...Allahın sözleri kullanılarak bana zarar verilemeyeceğini düşünüyordum...Ve bu konulara takık olanlara gülüp geçerdim...
Taki bundan 3 yıl önce işyerimin karşısındaki firmada çalışan bir bayan biz oradan taşınırken bana gelip helallik isteyene kadar...Neden dedim kadın ağlayarak "sana büyü yaptım " dedi..İnanamadım...Sonra anımsamaya başladım...Arabamın üzerine tuhaf semboller yapılmıştı..İşim bozulsun ve kaza geçiriyim diye...Kadın benim işimin iyi olmasını ve etrafımda (çok şükür) seviliyor olmamı kıskanmış...Bu arada kadın koç burcu..Neyse sonra senin iyi biri olduğunu anladım ama iş işten geçmişti dedi...Evet ben kaza geçirdim bir taksici gelip aracıma çarptı tam da şöför kapısına...İnanamadım...Çünkü işlerim de o zamandan beri ani düşüş vardı ve herşey tersti..İşyerinde 1 dakika durmak istemiyorum ve sürekli uykum vardı...Sen nasıl insansın ki önce helallik istiyor sonra da sana bunları yaptım diyorsun dedim....Allah böyle kötü ruhlardan korusun hepimizi...Sonra herkes hocalara git vs dedi...Ama ben yaradana sığındım ve Kuranı Kerim deki Nazar ayetlerini okudum...İşim eskiye göre daha iyi en azından toparlanıyor ve yeni işyerimde hiç uykum gelmiyor o dönem felaketti...
Ama yaşlı bir komşumuz vardı necmiyanım teyzemiz Allah rahmet eylesin
Kızım senin yıldızın düşük derdi...O benim gözlerimi çok beğendiği için (iri gözlerim) hep nas felak okurdu ve esnemekten kadının gözlerinden yaş gelirdi... Benim Güneşim 1.evde
Güneşim Aslan
Yükselenim Ya yengeç ya aslan
Ayım ise 10.evde Boğa da
Ve 12.evimde Satürnüm var
Ayrıca 12.evde satürünü olanlar kendi kendine uydurmaz inanın bana ...Ben ki inanmazdım kadın kendisi gelip ağlayarak itiraf etti...Sen iyi birisin sana nasıl yaptım diye....Hatta büyük bir hocaya git yoksa çözülmez dedi...Ben tınlamadım çünkü bu hocalara elini ver kolunu kaptır benim Rabbim beni korur dedim ve dualarımı kendim okudum bence sizlerde öyle yapın...
Adiyat suresini evinizden disari cikmadan ya da adet edinirseniz daha iyi faydalar saglar.. 3 defa okuyun ve üzerinize hu diye üfleyin... Biiznillah tesiri görülür.. (Vefat eden Babannem okurdu bunu) Eger nazar degmisse de felak ve nas sureleri 3 defa...
Bu büyü nazar hakkında cok yazılar kıtablar okudum bana göre gerçekler
küçükken bana da çok nazar değerdi, grimsi mavimsi boncuk boncuk bakardım. birisi gözüme derin derin inceleyen bakışlar atarsa anında esnemeye başlardım gözüm sulanırdı, başıma kısa sürede ağrı girerdi durduk yere. annem okurdu, okurken de esnemeye başlardı.
şimdilerde çok nadir olur. büyüdük iyice çirkinleştik diye heralde
ama o zamandan beri hep kimin nazar değdirebileceğini içgüdüsel bi şekilde tahmin edebiliyorum.
ay-pluto, güneş-pluto, venüs-mars-pluto bağlantılı insanlarda özellikle mars ve venüs plütoda bu etkiyi hissediyorum.
böyle imrenmek sınırını aşıp kıskanmak, çalmak boyutuna geçiren kişilerde oluyor, şöyle özetlersek;
atıyorum pluto yengeçte, mars terazide olsa iş kıskanma boyutuna gelmez, dolayısıyla delici bir bakış yaratmaz. ancak koçtaki, akrepteki pluto-mars kavuşumu (sahip olma arzusu, güç hastalığı, kontrol etme dürtüleri) veya yine akrepteki pluto-güneş kavuşumu, ay-pluto, güneş pluto, venüs pluto bağlantılarının bir haritada birleşimi gibi şeyler.
bu açılara sahip insanları tenzihen; saf pluto etkisi o kadar sahip olmak ister ki kendinde olmayana, o kadar tutkulu ister ki yasak olanı, bu eziyet, onun içinde çok büyük bir enerji doğurur ve bu enerji eğer karşısındakini yıkmazsa, döner dolaşır yine kendini bulur. eğer yıkılmazsa daha da güçlenir ve daha da fazla yasağa meyleder.
(10-17-2011 08:42 PM)Parlaışık Yazılan: [ -> ]Kural Dışı eğitim ve danışmanlığın yazarlarından Nil Gün'ün yazısı ; ben çok beğenmiştim malum konularınız üzerine okumanızı tavsiye ederim.ayrıca herşey enerji sonuçta nazar değmesi de kişinin içinde de var olan negatif enerjinin dışarıdan nazar değdiren kişiyle çarpışmasıdır.İçinizde negatif enerji beslemez iseniz nazar etkili olmamaz ve her şey beynin koşullanması arkadaşlar . Bir arkadaşımızda ay'ı 8. evde olduğu için geceleri kabus ya da kötü rüyalar gördüğünü rahatsız olduğunu söylüyor .Malesef ay 8 .ev olan hepimiz bunları görüyoruz , sonuç iplememek ve umursamamak pozitif yorumlamak.8. ev ay2ının avantajlarının yanında böyle sevimsiz yanları da var . Ak Büyü Kara Büyü
Genç kadın, aylardır akraba ve komşularının önerileriyle gittiği büyücülerin kapılarını aşındırmaktan bezmişti. Büyücülere dünyanın parasını akıtmıştı ama hiçbir sonuç alamıyordu. Görücü usulü evlendiği kocası, evliliklerinin yedinci yılında ve iki çocuktan sonra bir başka kadına aşık olup onu terk etmişti. Kadın kendisinden hem yaşlı, hem de çirkindi…
Muhakkak kocasına büyü yapılmıştı. Bu büyüyü çözdürmek ve kocasının yeniden kendisine dönmesini sağlamaktı amacı. Kocasını sevmiyordu aslında… Ama hem terk edilmek ağrına gidiyordu -üstelik yaşlı ve çirkin bir kadın uğruna- hem de kocasının ona sağladığı ekonomik olanaktan vazgeçmek istemiyordu.
Bir başka kadın, bu kadar sıkıntı içinde yaşamalarına rağmen ailesine zırnık koklatmayan zengin dayısının yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak ölmesi için büyü yaptırıyordu. Dayısının tek mirasçısıydı.
Niyete göre renk değiştiren ak büyü, kara büyü…
Birinci örnek, görünüşe göre ak büyüyü temsil ediyor. Kutsal aile kurumunu korumak için yapılıyor güya. Bu büyücü açısından böyle. İşin derinliğine indiğimizde ise genç kadının esas amacı menfaatlerini korumak. Ne pahasına? Gerçekten birbirini seven iki kişiyi ayırmak pahasına. Bir erkek, hem yaşlı hem çirkin birine gönlünü kaptırmışsa bu sevgidir. Adamın görücü usulü evlendiği karısıyla ise duygusal bağı yoktu. Zevahiri kurtarmak adına, yaşadığı yoğun sevgiden vazgeçmeyi düşünmüyordu bile. Bu yüzden büyü tutmuyordu.
Sevginin gücüne hiçbir büyü karşı koyamaz.
İkinci örnek, açık seçik bir kara büyü örneği. Yapan için de, yaptıran için de…
Büyü boş bir inanç ise de, binlerce yıldır varlığını sürdürüyor. Baş ağrısının nedenine inmeden bir aspirin ile onu geçirmeye çalışan insan, bencilce isteklerinin kolaylıkla gerçekleşmesi için de hap gibi kullanmaya çalıştığı büyü ve büyücülere, günümüzde bile milyonlarca lira harcamaya razı… Umut dünyası…
Büyü denilen şey, aslında düşünce gücünü lazer gibi bir şeye odaklayarak kullanmaktan başka bir şey değil.
Büyücü denilen kişiler ise, eğer çoğunluğunun olduğu gibi şarlatan değillerse, düşüncenin gücünü ustalıkla kullanmayı öğrenmiş kimseler.
Düşüncenin gücü artık bilim insanlarınca da kabul edilen bir gerçek.
Bir şeyi yoğun düşündüğümüz ve yoğun bir duyguyla gerçekleşmesini istediğimiz zaman, o gerçekleşir. Duygu, düşüncenin benzinidir. Bir düşüncemiz yoğun istememize rağmen gerçekleşmiyorsa, ya bilinçaltı düşünce ve inançlarımız daha güçlü olduğu için engel teşkil eder ya da istediğimiz bir başka kişiyi de ilgilendiriyorsa, o kişinin isteği bizimkinden daha güçlüdür.
“Korktuğum başıma geldi”, “Bir şeyi çok istersen olur” gibi sözler düşüncenin gücünün halk arasındaki ifadesidir.
Her insanın fiziksel bedeninin etrafında “aura” denilen elektromanyetik alan vardır. Bu alan, kalbi ve düşünceleri sevgi ve olumlu şeylerle dolu kimselerde çok geniştir. Kişiyi negatif güçlere karşı koruyan bir kalkan görevini görür.
Yüreği fesatlık, kin, intikam, bencillikle dolu insanlarda ise aura inceciktir. Büyü(!) ile gönderilen düşünceler insana auradan geçerek ulaşır. Ayrıca hangi niyetle gönderilirse gönderilsin, büyü denilen düşünce gücünün, gönderilen kişinin içinde karşılığını bulma zorunluluğu vardır. Yani kara büyü gücünü yöneltildiği kişinin kendi içindeki kötülükten alır.
Ama Einstein’ın sözünü unutmayalım; “Eğer düşüncelerimizi görebilseydik, onların beynimizin önünden çıkıp, arkadan yine bize döndüğünü de görecektik.”
Kara büyü, yapana da, yaptırana da geri döner. İyilik eden iyilik, kötülük eden kötülük bulur. Kaybettiklerimiz de, kazandıklarımız da geçicidir. Kalıcı olan tek şey, içimizde açığa çıkmayı sabırla bekleyen sevgidir. O anda kaybetmekten büyük üzüntü çektiğimiz şey ya da kişi için, bir süre sonra üzüntülerimize hiç de değmediğini düşündüğümüz, hatta iyi ki de öyle olmuş dediğimiz sıkça olmuyor mu? Korku, büyünün dostu, sevgi ise kalkanımız. Büyüyle uğraşmak, bize mutluluk ve huzur yolunda en büyük engel.
Yazanın da paylaşanın da kalemine,diline,yüreğine sağlık! Çok beğendim! ''
Kalıcı olan tek şey , içimizdeki açığa çıkmayı sabırla bekleyen sevgidir'' di mi ya
)
rahmetli babannem sana ne zaman okusam hep cok esniyorum derdi.. cok kotu nazarlandigimda midem ve basima vurur.. kendim degdirebiliyommu hic dikkat etmedim..
degdirsemde zaten kesin kendime degdiririm tabaklar felan elimden ucar
bu da zaten tipik yay sakarligi bende mevcut
canli sahit oldugum iki olay oldu .. en ilginci mahallemizden bi kadinin kedime ayy bu kedinin gozleri ne guzel demesiydi.. ertesii gun kedicim sasi olmustu.. okudugumuzda kedi bile esniyodu olunceye kadarda kedicimin gozleri duzelmedi
ben de cok sık nazar olurum ,kalabalık ortamlarda bakışlardan da sözlerden de cok etkilenirim . iştahımın kesilmesinden ve tansiyonumun düşmesinden anlıyorum
halsizlikten yataktan kalkamıyorum .
her hafta nazar okuturum , sık sık kurşun döktürürüm
ay ım asc ondan galiba