2011'de bitişler ve başlangıçlar içindeyiz
Yavaş hareket gezegenler, Uranüs, Neptün ve Pluton, burç değiştirdiklerinde hayatlarımızda devasa değişiklikler olur. Bunu en yakın zamanda Pluton’un Oğlak burcuna geçişi ile yaşadık ve hala uyum göstermeye çalışıyoruz. Dünya artık kaynaklarını çok daha bilinçli kullanmak zorunda. Güçlünün hayatta kalacağı, planlamanın, stratejik davranmanın zorunlu olduğu bir dönemden geçiyoruz. Nitekim Pluton’un Oğlak burcunun ortasına erişmesi 2016 yılına bulacağına göre, bu zamana kadar ekonomik alanda, siyasi ve hiyerarşik yapılarda (devletler, büyük organizasyonlar) sürekli bir dönüşüm içerisinde olacağız. Kuşkusuz 2012-2015 yılları arasında bu kez Uranüs ve Pluton kare açı yaparken (bu açı 7 kez tekrar edecek) sözünü ettiğimiz değişiklikler sosyal dengelere, siyasi dengelere büyük çalkantılar ve yenilenmeler de getirecek. Kendi kişisel hayatımıza baktığımızda da benzer durumlardan geçeceğimizi söyleyebiliriz. İçinde bulunduğumuz dönemde önümüzü görmemiz hiç kolay değil. Büyük bir belirsizlik, bitişler ve başlangıçlar var.
Önümüzdeki yıl aynı anda, burçlar kuşağının ilk ve son burçlarını ilgilendiren bir gelişme var. Uranüs 12 Mart’ta Koç burcuna yerleşecek, Neptün ise 4 Nisan’da Balık burcuna ilk adımını atacak. Koç’un ilk burç olması ve Uranüs’ün yenilenmeyi, özgürleşmeyi, aniden ortayan çıkan gelişmeleri anlatması bireysel alanda özgürlüğümüzü ortaya koymak için çok daha büyük bir hırs ve mücadele sürecine gireceğimizi anlatıyor. Uranüs’ün bu transiti 7 yıl sürecek ve 2018’de tamamlanacak. Bu bakımdan, hayatımızın bir bölümünde (özellikle Uranüs’ün astrolojik haritamızda geçtiği evi anlatan konularda) ani kopuşlar, bizi bireysel açıdan daha özgür kılan adımlar, riskler ve uyanışlar içinde olacağız. Nitekim 2010 yılında bunun işaretlerini gördük bile.
Balık ise burçlar kuşağının son burcu olarak tamamlanışı, bitişi, çözülmeleri, kabullenmeleri ve bizi bir sonraki aşamaya hazırlayacak esnekliği, toleransı açıklar. Neptün de astrolojik açıdan büyük bir çözücüdür ve özellikle egonun çok fazla öne çıktığı, şiştiği, sadece kendi merkezinde toplandığı durumlarda adeta bir törpüleme, hizaya getirme ve kabullenme işlevi görür. Neptün sayesinde kendimize yeni idoller, yeni vizyonlar ve kabullenmeler yaratırız. Kuşkusuz bu gezegen spritüel, dinsel, aşkın temalarla da yakından ilgilidir. Bu nedenle 2011’den sonra, özellikle 2012 sonrasında daha belirgin biçimde hayata bakış açımızda, görüşlerimizde, inançlarımızda daha yumuşak, kabullenici ve egomuzu törpüleyen durumlarla karşılaşacağız. Kuşkusuz içinde yaşadığımız dünya da bu tür deneyimlere, insanlığı ortak biçimde ilgilendiren, merhamet ve vicdan gerektiren durumlarla karşı karşıya gelecek.
Tüm resmi bir araya getirdiğimizde ilginç bir durumla karşılaşmaktayız. Hem bir yandan hayatın belirli konularında yeni bir yaşamda kalma mücadelesi verecek ve bireyselliğimizi savunmak isteyeceğiz, hem de sosyal alanda, toplumsal konularda ve inançları, genel kabulleri ilgilendiren alanlarda daha anlayışlı, ruhsal ve geniş bir vizyon sahibi olmak durumundayız. 2011’le birlikte, hayatımıza giren ve geri dönüşü olmayan değişimleri redderek bir yere gidemeyiz. Kendimizi yenilemeyi daha fazla ertelememeliyiz.
R.Hakan Kırkoğlu
|