(07-23-2010 12:01 AM)Vena Yazılan: [ -> ] (07-22-2010 05:57 PM)tugcee Yazılan: [ -> ] (07-22-2010 05:51 PM)Vena Yazılan: [ -> ]© 2010, BARIŞ İLHAN YAYINEVİ
Bu dergideki tüm yazıların yayın hakkı Barış İlhan Yayınevi'ne aittir. İzinsiz hiçbir alıntı yapılamaz ve kopya edilemez.
Forumun başına dert olmasın da sonra...
aman zaten bi ara ünlü bi astroloğun danışmanından uyarı gelmişti siteyi takip ediyolarmış meğerse ordan anlamıştık,başımıza iş açılmasın alıntıda yapamayacağız artık çok kýzdým
Öyle mi onu bilmiyorum Ben de başka bir yazıyı okurken astroloji dergisinde altta farkettim. Kime ait olduğunu verdikten sonra alıntı yapmanın zararını ben de anlamıyorum ama yazmış bunu işte.
Benim daha önce paylaştığım
seminer notları ile böyle bi sorun olmuştu..Yazıları silmezsem yasal yaptırım uygulayacaklarını mail adresime iletmişti danışmanı
Yasal yaptırım yalnız..İki oldu..3. sünde mahkemede alacağım soluğu heralde
evet tugce doğru hatırlıyorsun benim şahit olduğum da astrofaculta dan alınan bir yazı için gelen bir uyarıydı, alıntılarda sayfaların altında haklarının saklı olduğu yazmasa, copy past tuşu çalışmasa bile artık herkes sorun çıkarıyor
okunmasını istediğimiz paylaşımlar için link atmak daha legal sanırım forumumuz adına bir problem de yok sanırım, kalitali bir bilgiyi paylaşmak adına
Önümüzdeki birkaç hafta içinde hayatımıza girecek olaylar, uzun bir süredir bekleyen, bizi geren koşulların boşalması şeklinde olabilir. Bunu hep birlikte deneyimleyeceğiz. Daha önce “öncü patlaması” olarak nitelendirdiğimiz bu astrolojik görünüm, burçlar kuşağında, öncü burçlarda dikkat çekici bir vurguya işaret ediyor.
Hayatımız bilinçli ya da bilinçsiz hep seçimlerle doludur. Sürekli bir şeyleri kendimize uygun görürüz, diğerlerini görmezden geliriz. Bu seçimler eğreti ya da çok sağlam, acele ile alınmış ya da uzun bir hazırlık aşamasından da geçmiş olabilirler. Ancak bariz olan şey öncü burçların her zaman seçimlerimizle ve verdiğimiz kararlarla yakından ilişkili olduğudur.
Bu burçların sembollerinde bir sivrilik ve zorunlu bir karar verme atmosferi vardır. Nitekim bu öncü burçlardan ikisi, Koç ve Oğlak, boynuzludur. Boynuzlar hırsı, öne çıkışı ve iradeyi temsil eder. Koç her ne olursa olsun hayatta kalma iradesini, kendini öne sürme ihtiyacını vurgular. Oğlak’ın boynuzları yine yukarılara tırmanma hırsını ve gerekirse kariyer merdiveninde üsttekini boynuzuyla dürtme durumunu anlatır. Ayrıca Oğlak plan yapan bir burç olarak, geleceğe yönelik kritik değerlendirmeleri yapmak zorundadır. Yengeç’in boynuzları yoktur ancak kendini savunacak güçlü kıskaçları vardır. Bu kıskaçlar daha çok savunmaya yöneliktir, Yengeç ancak ölüm kalım savışında öne çıkar ve herkesi bir güzel şaşırtır. Terazi’nin kefelerinde de sivri uçlar vardır. Bu burç tartmak, değerlendirmek, olayların her iki yönünü görmekle ilgilidir.
Günümüze gelecek olursak, hayat yolunda öğrenmemiz gereken dersleri, bir bakıma Hint felsefesindeki dharma’mızı temsil eden Satürn artık Terazi burcuna geçti ve hayatımızdaki ilişkileri, ortaklıkları, evlilikleri test etmeye başladı ve bunu zaten bir süredir yapıyordu. Oğlak burcundaki Pluton ise 2008’den bu yana ekonomik anlamda bir ölüm kalım savaşı içerisinde olduğumuzu gösteriyor. Büyük ekonomik yapılar çöküyor, devletler iflas noktalarına yaklaşıyor, devasa değişiklikler yapmak, dönüşmek bir zorunluluk haline geliyor. Mayıs sonunda Koç burcuna ilerleyen Uranüs ve yanındaki Jüpiter ise bize aradığımız heyecanı ve her türlü engel altında bile olsak ancak kendimize güvenerek bir şeyler yapabileceğimizi söylüyor. Bu bakımdan öncüler arasında en önemli fırsatları ancak kendi başımıza yani kendi seçimlerimizle yapabileceğimizi açık bir şekilde anlatıyor. Gelelim 30 Temmuz günü Terazi burcuna geçecek Mars’a. Mars bu görünüm içindeki en hassas, kıvılcımlı durumu anlatmakta. Zira savaş gezegeni Mars’ın denge ve barışı anlatan Terazi’nin kefelerini hızla sallamasına, karar verme sürecimize daha fazla tutku hatta öfke getirmesi mümkün. Şimdi önümüzdeki birkaç hafta vereceğimiz kararlar ve yapacağımız seçimler açısından kritik bir tablo ortaya koymakta. Ya Mars’ın yıkıcı öfkesini seçecek ve İngiliz dediği gibi, züccaciyeci dükkanındaki bir fil gibi her tarafı yıkacak, kıracak ve öfkemizi boşaltacağız, ya da Satürn’ün kontrol edici tavrı sayesinde, Mars’ın enerjisini daha yapıcı ve beraberliklerimizi yeni bir dengeye sokabilecek sağduyulu ve sorumlu bir tavırla kullanabileceğiz. Herşeyin bize bağlı olduğunu söylemeliyiz.
Astroloji’de gezegenler dikte edici biçimde çalışmaz ancak nasıl bir atmosfer içinde karar alabileceğimizi anlatır. Kararı alacak, tutumumuzu belirleyecek olanlar biziz, başkasında hata aramamalıyız. Böyle bir dönemde ilişkilerdeki sınırlarımızı iyi görmeli, aşırı duyarlılığın, alınganlıkların kurbanı olmamalıyız. Canımızı acıtacak, haksızlıkla karşılaştığımız durumlar karşısında soğukkanlılığımızı (Satürn) koruyabilirsek, olayların kurbanı olmaktan çıkar, onu yönetebilecek bir duruş sergileyebiliriz. Nitekim, bilincinde olmadığımız şeyleri kontrol de edemeyiz. Şimdi böyle bir farkındalık kazanmalı, proaktif davranarak, olası öfke patlamamızı yapıcı girişimlere çevirmeye bakmalıyız.
Hakan Kırkoğlu
Amanın mars 7. ev bide saturn ile kavuşacak sağ sağlim atlamayı diliyorumm
Uzun süredir bu kavuşumu bekliyordum, eh sonunda ona da kavuştuk...
(07-26-2010 04:57 PM)Vena Yazılan: [ -> ]Ginka, doğum saatinin değişme durumu var mı örneğin 10 dakika öncesi gibi? Bunu hep soruyorum ama bazen söylenen saatlerde oynama oluyor örneğin kuzenimin doğum saatini annesinden aldığım saatle bebeklik albümünde gördüğüm doğum kartındaki saat 25 dakika farklıydı, yükseleni ve bazı yerleşimleri değişti =)
Annem saat tam 11:30da anestezi ile bayıldığını söyledi ( karşısında saat varmış) yaklaşık 10 dakka sonrada ben doğmuş olabilirim sezeryanla
ama oynama olmasını isterdim şahsen ya
YÜKSELEN GERİLİM
Yazmaya uzun bir ara verdim. Siteyi ziyaret edip hayal kırıklığına uğrayanlardan tekrar
. Geçen bu zaman içinde gökyüzünde önemli süreçler başladı. Uranüs, 29 Mayıs da Koç burcuna girdi ve 7 Haziran’da Jüpiter’le buluştu. Koç burcunda başlayan bu buluşma 2011 yılının Şubat ayına kadar devam edecek. İki gezegen de geri gidecekleri için bir dönem Balık Burcunda buluşma devam edecek sonra Mart 2011’de hızlanan Jüpiter Koç burcunda ilerlerken Uranüs’le buluşmaya son verecek. Yani Haziran ayında başlayan dinamizm veya başlattığınız yeni girişimler Mart 2011’e kadar sizi bir hayli meşgul edecek. Sabırsızlık, rutinin dışına çıkma arzusu, önyargılar, tolerans eksikliği ve buna karşılık esnek ve sağduyulu olma gerekliliği içeren yeni başlangıçlar yaşayacağız.
Bu arada Ağustos ayının hemen ilk günlerinde gerilimli bir buluşmanın son aşaması var. 2008’in Kasım ayında başlayan meydan okumanın son perdesi Ağustos 2010’da yaşanacak. (Satürn –Uranüs karşıtlığı) Eğer geriye dönüp baktığınızda, kendiniz için nasıl bir büyüme sürecinden geçtiğinizi görebiliyorsanız, o zaman Ağustos ayında ilişkilerinizdeki dengeyi de bu doğrultuda sağlayabilirsiniz. En azından karşınıza çıkan zorlayıcı ve değişim gerektiren mevzularda esas başlangıcın 2008 yılının son aylarına dayandığını göz önüne alabilirsiniz. O zamandan bu yana devamlı olarak ertelediğiniz, görmezden geldiğiniz ne varsa şimdi daha da gerilimli bir şekilde kırılma noktasına gelmiş olabilir. Eğer değişimi deneyerek gündelik hayatınıza almaya izin verdiyseniz, esnek olup yeni yöntemler denediyseniz, belki şimdi bu yeni yolun sizi karşı karşıya getirdiği yeni kararlarla yolunuza devam edebilirsiniz. Bu yolda ve seçimde yalnızlık hissetmeniz bireyleştiğinizin veya kendi yolunuza gitme kararlılığınızın bir işareti olabilir. Bu aşamada korku ve stres dayanılmaz boyutlara varıyorsa o zaman belki özgürleşmekten ve yalnız kalmaktan korktuğunuz için olabilir.
22 Temmuz – 14 Ağustos arası gökyüzünde öncü burçlarda T- kare dediğimiz gerilimli bir toplantı var. Bu toplantıya 30 Temmuz günü Mars da katılıyor. Bu gezegen tepkiselliğiyle meşhurdur. Olayları hızlandırır ve taraf olmayı gerektirir. Hangi yola sapacağınıza bir karar verip, harekete geçmek için büyük bir sabırsızlık hissedeceksiniz. Artık taraf olup öncelik belirlemeniz gerekecek. Ancak bunu fark etmeniz bile huzuru hemen sağlamanız için yeterli olmayacaktır. Konu üzerinde çalışmak, yeni yöntemler geliştirmek, esnek olmak ve değişimi ciddiye almak gerekiyor. Eğer geçmiş çabalarınız bu yöndeyse belki şimdi değişen güç dengelerini göz önüne alıp bir uzlaşı sağlayabilirsiniz. En azından bu yönde yeni bir başlangıç yapmak için adım atabilirsiniz. Kişisel çabaların pek çok şeyi değiştirebileceği bir zamandayız. Görev bilinciyle ciddiye alınan sorumluluklar sonucu değiştirebilir. Ancak acele edip, sanki tek bir seçenek varmış gibi fanatik olabilme potansiyeli de hayli yüksek. En azından kendinize (ve karşı tarafa) farklı uzlaşı alternatiflerinin de olduğunu hatırlatmak için zaman tanıyın. Şimdi diğer tarafı da göz önüne almadan ilerlemeniz pek mümkün gözükmüyor. Diğer taraf bir kişi olabildiği gibi seçiminizin doğuracağı diğer sonuçlar da olabilir. Yani çok yönlü düşünüp farklı başlangıçlar denemek için sürdürülebilir riskler almak zamanı. Fakat bu hiç kolay olmayacak, çünkü gidilecek yol, ya da yeni seçim daha önce denenmemişi içeriyor ve tüm dengelerin bozulacağı korkusunu veriyor. Cesaret ve çalışma gerektiriyor. Yalnızlığı göze almak da cabası. En azından başlangıç için bu böyle.
Yaşadığımız süreç içinde güç dengelerinin değişmesi, önceliklerin ve taraf olduğumuz seçimlerin değişmesi zorlayıcı ve stresli dışsal şartları da beraberinde getirecek; taahhüt kaçınılmaz olduğu halde uzlaşma sağlamak hiç kolay olmayacak. Bu yüzden en azından kendinize ve diğerlerine zaman tanıyın ve esnek olun. Kişisel hedeflerinizden taviz vermeden dengeyi sağlamak için detaylara dikkat edin, acele etmeyin ve eğer mümkünse alçak gönüllülüğü bırakmayın.
Not: 30 Temmuz – 3 Ağustos arası olan günlerde tepkisellik ve fanatizm kaza riskini çok arttırabilir. Bu konuda tatil nedeniyle yollarda olanların ve askeri çatışma ya da terör riski taşıyan mevzularda görevli kişilerin de ekstra dikkatli olması gerekiyor. Astrolojik olarak büyük bir gerilime işaret eden bu günler için herkesin esnek olup, kişisel hareketlerinin yaratacağı sonucu göz önüne alması gerek.
Yazan Meltem Ersoy – 24 Temmuz 2010.