Türkiye'nin en büyük astroloji platformuna hoş geldiniz.

Tam Görünüm: 2010 Haftalık ve Aylık Gökyüzü Hareketleri
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Siteyi normal görüntülemek için, Buraya Tıklayın
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47

Félicé

(07-23-2010 12:01 AM)Vena Yazılan: [ -> ]
(07-22-2010 05:57 PM)tugcee Yazılan: [ -> ]
(07-22-2010 05:51 PM)Vena Yazılan: [ -> ]© 2010, BARIŞ İLHAN YAYINEVİ

Bu dergideki tüm yazıların yayın hakkı Barış İlhan Yayınevi'ne aittir. İzinsiz hiçbir alıntı yapılamaz ve kopya edilemez.

Forumun başına dert olmasın da sonra...

aman zaten bi ara ünlü bi astroloğun danışmanından uyarı gelmişti siteyi takip ediyolarmış meğerse ordan anlamıştık,başımıza iş açılmasın alıntıda yapamayacağız artık çok kýzdým

Öyle mi onu bilmiyorumsürprizzz Ben de başka bir yazıyı okurken astroloji dergisinde altta farkettim. Kime ait olduğunu verdikten sonra alıntı yapmanın zararını ben de anlamıyorum ama yazmış bunu işte.

Benim daha önce paylaştığım seminer notları ile böyle bi sorun olmuştu..Yazıları silmezsem yasal yaptırım uygulayacaklarını mail adresime iletmişti danışmanı:D Yasal yaptırım yalnız..İki oldu..3. sünde mahkemede alacağım soluğu heralde hehee
evet tugce doğru hatırlıyorsun benim şahit olduğum da astrofaculta dan alınan bir yazı için gelen bir uyarıydı, alıntılarda sayfaların altında haklarının saklı olduğu yazmasa, copy past tuşu çalışmasa bile artık herkes sorun çıkarıyor
okunmasını istediğimiz paylaşımlar için link atmak daha legal sanırım forumumuz adına bir problem de yok sanırım, kalitali bir bilgiyi paylaşmak adına
(07-23-2010 12:36 AM)Félicé Yazılan: [ -> ]
(07-23-2010 12:01 AM)Vena Yazılan: [ -> ]
(07-22-2010 05:57 PM)tugcee Yazılan: [ -> ]
(07-22-2010 05:51 PM)Vena Yazılan: [ -> ]© 2010, BARIŞ İLHAN YAYINEVİ

Bu dergideki tüm yazıların yayın hakkı Barış İlhan Yayınevi'ne aittir. İzinsiz hiçbir alıntı yapılamaz ve kopya edilemez.

Forumun başına dert olmasın da sonra...

aman zaten bi ara ünlü bi astroloğun danışmanından uyarı gelmişti siteyi takip ediyolarmış meğerse ordan anlamıştık,başımıza iş açılmasın alıntıda yapamayacağız artık çok kýzdým

Öyle mi onu bilmiyorumsürprizzz Ben de başka bir yazıyı okurken astroloji dergisinde altta farkettim. Kime ait olduğunu verdikten sonra alıntı yapmanın zararını ben de anlamıyorum ama yazmış bunu işte.

Benim daha önce paylaştığım seminer notları ile böyle bi sorun olmuştu..Yazıları silmezsem yasal yaptırım uygulayacaklarını mail adresime iletmişti danışmanı:D Yasal yaptırım yalnız..İki oldu..3. sünde mahkemede alacağım soluğu heralde hehee
ben bu konuda hala aynı fikirdeyim, ücretini ödedin bunu yayınlamak değil ki amacın bir grup arkadaşınla paylaşıyorsun , herkes okuyamıyor ki, ve çoğu senin kelimelerin sanırım birebir bir makale ya da yayımladığı bir yazı değil amaaaaaan söylerken sıkıldım, saçma buluyorum kendini aşmış insan yazılarının fikirlerinin yayılmasını ister, napcam yani sen seminere gidince aaa ben de mi gidim dicem gidemiceksem bana anlatır mısın demek ne kadar yanlış çözemedim
Önümüzdeki birkaç hafta içinde hayatımıza girecek olaylar, uzun bir süredir bekleyen, bizi geren koşulların boşalması şeklinde olabilir. Bunu hep birlikte deneyimleyeceğiz. Daha önce “öncü patlaması” olarak nitelendirdiğimiz bu astrolojik görünüm, burçlar kuşağında, öncü burçlarda dikkat çekici bir vurguya işaret ediyor.

Hayatımız bilinçli ya da bilinçsiz hep seçimlerle doludur. Sürekli bir şeyleri kendimize uygun görürüz, diğerlerini görmezden geliriz. Bu seçimler eğreti ya da çok sağlam, acele ile alınmış ya da uzun bir hazırlık aşamasından da geçmiş olabilirler. Ancak bariz olan şey öncü burçların her zaman seçimlerimizle ve verdiğimiz kararlarla yakından ilişkili olduğudur.

Bu burçların sembollerinde bir sivrilik ve zorunlu bir karar verme atmosferi vardır. Nitekim bu öncü burçlardan ikisi, Koç ve Oğlak, boynuzludur. Boynuzlar hırsı, öne çıkışı ve iradeyi temsil eder. Koç her ne olursa olsun hayatta kalma iradesini, kendini öne sürme ihtiyacını vurgular. Oğlak’ın boynuzları yine yukarılara tırmanma hırsını ve gerekirse kariyer merdiveninde üsttekini boynuzuyla dürtme durumunu anlatır. Ayrıca Oğlak plan yapan bir burç olarak, geleceğe yönelik kritik değerlendirmeleri yapmak zorundadır. Yengeç’in boynuzları yoktur ancak kendini savunacak güçlü kıskaçları vardır. Bu kıskaçlar daha çok savunmaya yöneliktir, Yengeç ancak ölüm kalım savışında öne çıkar ve herkesi bir güzel şaşırtır. Terazi’nin kefelerinde de sivri uçlar vardır. Bu burç tartmak, değerlendirmek, olayların her iki yönünü görmekle ilgilidir.

Günümüze gelecek olursak, hayat yolunda öğrenmemiz gereken dersleri, bir bakıma Hint felsefesindeki dharma’mızı temsil eden Satürn artık Terazi burcuna geçti ve hayatımızdaki ilişkileri, ortaklıkları, evlilikleri test etmeye başladı ve bunu zaten bir süredir yapıyordu. Oğlak burcundaki Pluton ise 2008’den bu yana ekonomik anlamda bir ölüm kalım savaşı içerisinde olduğumuzu gösteriyor. Büyük ekonomik yapılar çöküyor, devletler iflas noktalarına yaklaşıyor, devasa değişiklikler yapmak, dönüşmek bir zorunluluk haline geliyor. Mayıs sonunda Koç burcuna ilerleyen Uranüs ve yanındaki Jüpiter ise bize aradığımız heyecanı ve her türlü engel altında bile olsak ancak kendimize güvenerek bir şeyler yapabileceğimizi söylüyor. Bu bakımdan öncüler arasında en önemli fırsatları ancak kendi başımıza yani kendi seçimlerimizle yapabileceğimizi açık bir şekilde anlatıyor. Gelelim 30 Temmuz günü Terazi burcuna geçecek Mars’a. Mars bu görünüm içindeki en hassas, kıvılcımlı durumu anlatmakta. Zira savaş gezegeni Mars’ın denge ve barışı anlatan Terazi’nin kefelerini hızla sallamasına, karar verme sürecimize daha fazla tutku hatta öfke getirmesi mümkün. Şimdi önümüzdeki birkaç hafta vereceğimiz kararlar ve yapacağımız seçimler açısından kritik bir tablo ortaya koymakta. Ya Mars’ın yıkıcı öfkesini seçecek ve İngiliz dediği gibi, züccaciyeci dükkanındaki bir fil gibi her tarafı yıkacak, kıracak ve öfkemizi boşaltacağız, ya da Satürn’ün kontrol edici tavrı sayesinde, Mars’ın enerjisini daha yapıcı ve beraberliklerimizi yeni bir dengeye sokabilecek sağduyulu ve sorumlu bir tavırla kullanabileceğiz. Herşeyin bize bağlı olduğunu söylemeliyiz.

Astroloji’de gezegenler dikte edici biçimde çalışmaz ancak nasıl bir atmosfer içinde karar alabileceğimizi anlatır. Kararı alacak, tutumumuzu belirleyecek olanlar biziz, başkasında hata aramamalıyız. Böyle bir dönemde ilişkilerdeki sınırlarımızı iyi görmeli, aşırı duyarlılığın, alınganlıkların kurbanı olmamalıyız. Canımızı acıtacak, haksızlıkla karşılaştığımız durumlar karşısında soğukkanlılığımızı (Satürn) koruyabilirsek, olayların kurbanı olmaktan çıkar, onu yönetebilecek bir duruş sergileyebiliriz. Nitekim, bilincinde olmadığımız şeyleri kontrol de edemeyiz. Şimdi böyle bir farkındalık kazanmalı, proaktif davranarak, olası öfke patlamamızı yapıcı girişimlere çevirmeye bakmalıyız.




Hakan Kırkoğlu
Kritik öneme sahip bir haftaya giriyoruz. Pazartesi günü Kova burcunda gerçekleşecek dolunay, bir şeylerin görünür ve belirgin hale geleceği zamanlarda olacağımızı gösteriyor. Ankara’ya göre çıkartılmış Dolunay anına yönelik astroloji haritasında 2. ve 8. evlere düşen Ay ve Güneş, ekonomik bağlamda çok önemli bir zamandan geçilmekte olduğunu göstermekte. Haftanın geneli çok önemli olmakla birlikte, Cuma ve Cumartesi günleri özel öneme sahip. Cuma günü Mars’ın da Terazi burcuna geçişiyle birlikte, Koç Noktası (ya da Doğu Noktası) üzerinde Mars-Satürn-Uranüs arasında kavuşum ve karşıtlıklar kesinleşmiş oluyor. Böylelikle öncü burçlardaki T-kareyi oluşturan gezegen sayısı da beşe çıkmış oluyor. Cuma gecesi ve Cumartesi’nin erken saatlerinde Ay da Koç Noktası üzerinde olacak ve beş gezegenden oluşan T-kareyi tetikleyecek. Çok önemli zamanlarda olduğumuz su götürmez bir gerçek.

Pazartesi günü boyunca Ay Kova burcunda hareket ediyor olacak. Saat 04:36’da Kova burcunda gerçekleşecek Dolunay, daha önce atmış olduğumuz adımların sonuçlarını alacağımız bir günde olacağımızın işaretçisi. Dolunayın Uranüs ve Jüpiter ile uyumlu açıda olması, gerek kişisel gelişimle ilgili konularda, gerekse kolektifin gelişimiyle ilgili konularda yeni açılımlar getiriyor. Jüpiter ile aynı dereceden uyumlu açı, eğitim, uluslararası işler, yayıncılık ve politik alanlarda bazı önemli şans ve fırsatlara da açık olacağımızı gösteriyor. Ay-Güneş karşıtlığı, özellikle günün ilk yarısında kadın-erkek ilişkilerinde biraz gerginlik yaratabilir. Gün boyunca etkin olacak Merkür-Neptün karşıtlığı, önemli kararlarımızda çok dikkatli olmamız gerektiğine işaret etmekte. Yanlış kararlar verebilir ya da tersine kararsızlık yüzünden elimizdeki şansları kaçırabiliriz. Sinir sistemimizin de hassas olacağı bir gündeyiz. Önemli anlaşma, sözleşme ve yazışmalarda dikkatli olmamız, şartları çok iyi gözden geçirmemiz gereken bir gündeyiz.

Salı günü boyunca Ay yine Kova burcunda olacak. Yaratıcı projelere ve yeniliklere, bilimsel ve teknolojik alanlarda yeni gelişmelere çok açık olduğumuz bir gündeyiz. Kişisel gelişim, eğitim, sosyal ilişkiler ve toplumsal projelere yönelmek için elimize geçen fırsatları iyi değerlendirmeliyiz. Henüz etkisini yitirmemiş olan Merkür-Neptün karşıtlığı, akşam saatlerinde Ay’ın da tetiklemeye başlamasıyla birlikte, hayal gücü ve yaratıcılığın had safhaya varacağını, öte yandan, önemli kararlarda mantıktan ziyade duyguların etkisinde kalma sonucunda yanlış kararlar verme eğiliminde olacağımızı gösteriyor. Önemli anlaşma ve sözleşmelerde dikkatli olma gerekliliği devam ediyor. Öte yandan, psişik yönlerimizin ve telepatik yeteneklerimizin kendisini hissettireceği bir günde olacağız. Rüyalarımızdaki önemli mesajları iyi okumalıyız. Duygusal ve sinirsel dalgalanmalar dikkat çekecek. Akşam saatlerinde alkol tüketiminde dikkatli olmalı, mümkünse kaçınmalıyız!

Çarşamba erken saatlerde Kova burcunda hareket edecek olan Ay, saat 10.59’da Balık burcuna geçiş yapacak. Balık burcuyla temsil edilen duyguların öne çıkacağı bugünde, öğle saatleri civarında etkinliğini gösterecek Ay-Merkür karşıtlığı, duygu-mantık çelişkisi içerisinde kalacağımızı, kararlarımızda objektif olmakta zorlanacağımızı gösteriyor. Zira gece yarısı saatlerinde Başak burcuna geçiş yapacak olan Merkür, had safhada mantıklı olmayı, analitik ve akılcı değerlendirmeleri temsil eder ve Klasik Astroloji’de Merkür’ün en çok asalet aldığı burç Başak’tır. Merkür’ün Başak burcunda hareket edeceği bu süreçte akılcı ve sağduyulu kararlar vermemiz daha kolay olacak genel olarak. Ama Ay’ın su elementi burçlardan her geçişinde duygu-mantık çelişkisini yaşayacağız; özellikle de bugün olduğu gibi Başak-Balık ekseninde bu ikili karşı karşıya geldiklerinde bu daha belirgin olacak. Akşam saatlerinde Ay-Plüton üçgeni etkinleşiyor. Duygularımızı güçlü bir şekilde ifade edeceğimiz saatler olacak bunlar.

Perşembe günü boyunca Ay yine Balık burcunda hareket ediyor olacak. Günün ilk kısmında hassasiyetler, duygusal iniş çıkışlar hissedilecek ve kararlarımızda duygularımız etken olacak. Günün ikinci yarısında ise, yakınlaşan Merkür-Plüton üçgeninin etkisiyle daha aklıselim kararlar vermek ve sağduyu ile hareket etmek mümkün olacak. Kendimizi sözel olarak daha iyi ifade edebileceğiz. Geç akşam saatlerinde Ay-Venüs karşıtlığının etkisi devreye girmeye başlıyor. Bu gergin açı, gerek özel ve gerekse sosyal ilişkilerimizde duygusal çıkışlar yapmamıza, eleştirilerin dozunu kaçırmamıza sebep olabilir, dikkat!

Cuma gününün büyük çoğunluğunda Ay Balık burcunda hareket ediyor olacak. Sabah erken saatlerde Ay-Venüs karşıtlığının ilişkilere gergin yansıyan etkilerini hissediyor olacağız. Mars’ın Terazi burcuna geçiş yapması ve Koç Noktası üzerinde bulunan Uranüs ile karşıt, Terazi’nin ilk derecesinde bulunan Satürn ile kavuşumu da ilişkilerde gergin zamanlarda olduğumuzun işaretçisi. Ama bu etki sadece bir gün için geçerli değil, önümüzdeki yakın süreci etkileyecek cinsten. Mars’ın en olumsuz hareket ettiği burç Terazi’dir. Zira Boğa’da da zararlı olmasına rağmen, üçlü yöneticiliğine de sahiptir; Yengeç burcunda düşüşte olmasına rağmen yine üçlü yöneticiliğine de sahiptir. Ama Terazi’de zararlı özelliklerini yumuşatacak asalete sahip değildir. Terazi burcunun uzlaşmacı, diplomatik ve farklı görüş açılarını takdir edebilen, insanlar arasında dengeyi ve barışı sağlayabilen özellikleri, Mars’ın buradaki yerleşimi ile yanlış bir şekilde ortaya konacaktır. Bu yerleşim, orta yolu bulmakta zorlanmamıza, bu yüzden de kendimizi dengesizce ortaya koymamıza sebep olabilir. Bu yerleşim, ikili ilişkilerden, ortaklıklardan yana sorunlar çıkacağının işaretçisidir. Olmadık çıkışlarımız, gereksiz yere suçlu duruma düşmemize sebep olabilir. Merkür-Plüton üçgeninin etkinliği sayesinde, irademizi ortaya koyabilir, gereksiz çıkışlar yapmak yerine, kendimizi bilinçli bir şekilde frenleyebiliriz. Gökyüzündeki gergin T-kare, aksini yapmamız durumunda, ilişkilerimizde keskin bir viraja son sürat girmemize sebep olabilir! Gün boyunca boşlukta kalacak olan Ay, saat 23.41’de Koç burcuna geçiş yapıyor ve Koç Noktası’nın (Doğu Noktası) üzerinden T-kareyi aktif ederek, gerginliği had safhaya vardırıyor. Tehlikeli, riskli ve provokatif etkilerin had safhaya vardığı bir günün en kritik zamanları, akşam bu vakitler olacak.

Cumartesi günü boyunca Koç burcunda hareket edecek olan Ay, çok hareketli ve bir o kadar da keskin bir günde olacağımıza işaret etmekte. Sabah erken saatlerde Ay, Jüpiter-Plüton arasındaki kare açıyı tetikleyecek. Bu açı, kendine aşırı güvene ve abartılara meyilli olmakla ilişkilendirilir. Fanatik ve aşırı uçlarda etkinlikler, yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Bu haftanın Cuma ve Cumartesi günleri, gerek siyasi platformda, gerekse doğal olaylarda hareketlenmelere sebep olacak türde yüksek enerjiyi bünyesinde barındırmakta. Böyle gergin dönemlerde, gerçek kapasite ve gücümüzü de fark edeceğimiz, bizi zorlayan ama bir o denli sıçrama yapmamıza imkan veren durumlarla karşılaşabiliriz. Unutmayalım, İRADEMİZ GEZEGENSEL ETKİLERİN ÜZERİNDEDİR. Bu gergin dönemde etrafımızda olan bitenle nasıl başa çıkacağımız, bize bağlıdır. Bugün, Klasik Astroloji’de “Malefik” yani kötücüller olarak nitelendirilen Mars ve Satürn, Terazi burcunun ilk derecesinde (0 derece 49 dakika Terazide) birleşecekler. Bu derecenin Sabian sembollerinde karşılığında “Bir hamlede mükemmelleşen bir kelebek” ifadesi kullanılmış. Bu kavuşum çok zorlu etkileri içermekle birlikte, bu zorluklara vereceğimiz iradeli ve kontrollü tepkiler sayesinde, hızlı gelişme yakalayabiliriz. Klasik Astrologlarca Mars-Satürn kavuşumları dikkatle gözlenmiş ve özellikle dünya astrolojisinde öngörüsel olarak sıklıkla kullanılmışlardır. Bu birleşmeler, savaşlarla, doğal felaketlerle ve ölümlerle ilişkilendirilmiştir. Terazi burcu ilişkilerle, huzur ve dengeyle, adalet ve eşitlikle, tarafsızlık ve objektiflikle, estetik ve güzellikle ilişkilidir. Satürn-Mars ikilisi bu burçta bulunduğuna göre, bu burcun yönettiği temalara zarar verecekler demektir, özellikle de Jüpiter-Uranüs ikilisiyle karşıt ve Plüton ile kare durumunda olduklarında, bunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Eğer bilinçli olmazsak, gerek kişisel, gerekse toplumsal ilişkilerimizde karşılıklı anlayış ve denge ortadan kalkmaya, ılımlılık yerini sertliklere ve baskıya bırakmaya, eşitlik ve adaletin sağlanmasında sorunlar ortaya çıkmaya, sonuç olarak da alıştığımız barış ve huzur ortamının korunmasında zorluklar ortaya çıkmaya başlayacaktır. Bu genel etkinin yanında, günlük olarak değerlendirdiğimizde, Ay-Güneş arasındaki olumlu açı ve Güneş’in güçlü olduğu Aslan burcunda bulunması, irademizi ve karar verebilme gücümüzü arttırmakta, zorlukların üstesinden gelmemize imkan sağlamaktadır. Keza Merkür’ün akılcı ve sağduyulu Başak burcunda bulunması da benzer şeyleri işaret etmektedir.

Pazar günü boyunca Ay yine Koç burcunda hareket ediyor olacak. Cumartesi günü için bahsettiğimiz etkiler, Pazar günü için de geçerliliğini koruyor. Son derece aktif, dinamik, hareketli, mücadeleli, irademizin testten geçeceği günlerdeyiz. İrade, dayanışma ve güç birliği sayesinde, karşılaşmamız muhtemel endişe yaratıcı ve gergin durumların üstesinden gelebiliriz…


Mars-Satürn kavuşumu ve ülkemiz, diğer ülkeler, kişisel ilişkilerimiz üzerindeki etkilerini anlatan köşe yazımı yakın zaman içerisinde yayınlayacağım.

Haftanın burçlara göre değerlendirmeleri için tıklayınız…

Alıntı:http://www.uzmantv.com/konu/26-temmuz1-a...-yorumlari





Öner DÖŞER
25 Temmuz 2010 Pazar
Ayvalık

ginka

Amanın mars 7. ev bide saturn ile kavuşacak sağ sağlim atlamayı diliyorummaðla...

Venüs

Uzun süredir bu kavuşumu bekliyordum, eh sonunda ona da kavuştuk...:D

ginka

(07-26-2010 04:57 PM)Vena Yazılan: [ -> ]Ginka, doğum saatinin değişme durumu var mı örneğin 10 dakika öncesi gibi? Bunu hep soruyorum ama bazen söylenen saatlerde oynama oluyor örneğin kuzenimin doğum saatini annesinden aldığım saatle bebeklik albümünde gördüğüm doğum kartındaki saat 25 dakika farklıydı, yükseleni ve bazı yerleşimleri değişti =)

Annem saat tam 11:30da anestezi ile bayıldığını söyledi ( karşısında saat varmış) yaklaşık 10 dakka sonrada ben doğmuş olabilirim sezeryanla :D ama oynama olmasını isterdim şahsen ya hehee
YÜKSELEN GERİLİM

Yazmaya uzun bir ara verdim. Siteyi ziyaret edip hayal kırıklığına uğrayanlardan tekrar özür dilerim. Geçen bu zaman içinde gökyüzünde önemli süreçler başladı. Uranüs, 29 Mayıs da Koç burcuna girdi ve 7 Haziran’da Jüpiter’le buluştu. Koç burcunda başlayan bu buluşma 2011 yılının Şubat ayına kadar devam edecek. İki gezegen de geri gidecekleri için bir dönem Balık Burcunda buluşma devam edecek sonra Mart 2011’de hızlanan Jüpiter Koç burcunda ilerlerken Uranüs’le buluşmaya son verecek. Yani Haziran ayında başlayan dinamizm veya başlattığınız yeni girişimler Mart 2011’e kadar sizi bir hayli meşgul edecek. Sabırsızlık, rutinin dışına çıkma arzusu, önyargılar, tolerans eksikliği ve buna karşılık esnek ve sağduyulu olma gerekliliği içeren yeni başlangıçlar yaşayacağız.



Bu arada Ağustos ayının hemen ilk günlerinde gerilimli bir buluşmanın son aşaması var. 2008’in Kasım ayında başlayan meydan okumanın son perdesi Ağustos 2010’da yaşanacak. (Satürn –Uranüs karşıtlığı) Eğer geriye dönüp baktığınızda, kendiniz için nasıl bir büyüme sürecinden geçtiğinizi görebiliyorsanız, o zaman Ağustos ayında ilişkilerinizdeki dengeyi de bu doğrultuda sağlayabilirsiniz. En azından karşınıza çıkan zorlayıcı ve değişim gerektiren mevzularda esas başlangıcın 2008 yılının son aylarına dayandığını göz önüne alabilirsiniz. O zamandan bu yana devamlı olarak ertelediğiniz, görmezden geldiğiniz ne varsa şimdi daha da gerilimli bir şekilde kırılma noktasına gelmiş olabilir. Eğer değişimi deneyerek gündelik hayatınıza almaya izin verdiyseniz, esnek olup yeni yöntemler denediyseniz, belki şimdi bu yeni yolun sizi karşı karşıya getirdiği yeni kararlarla yolunuza devam edebilirsiniz. Bu yolda ve seçimde yalnızlık hissetmeniz bireyleştiğinizin veya kendi yolunuza gitme kararlılığınızın bir işareti olabilir. Bu aşamada korku ve stres dayanılmaz boyutlara varıyorsa o zaman belki özgürleşmekten ve yalnız kalmaktan korktuğunuz için olabilir.



22 Temmuz – 14 Ağustos arası gökyüzünde öncü burçlarda T- kare dediğimiz gerilimli bir toplantı var. Bu toplantıya 30 Temmuz günü Mars da katılıyor. Bu gezegen tepkiselliğiyle meşhurdur. Olayları hızlandırır ve taraf olmayı gerektirir. Hangi yola sapacağınıza bir karar verip, harekete geçmek için büyük bir sabırsızlık hissedeceksiniz. Artık taraf olup öncelik belirlemeniz gerekecek. Ancak bunu fark etmeniz bile huzuru hemen sağlamanız için yeterli olmayacaktır. Konu üzerinde çalışmak, yeni yöntemler geliştirmek, esnek olmak ve değişimi ciddiye almak gerekiyor. Eğer geçmiş çabalarınız bu yöndeyse belki şimdi değişen güç dengelerini göz önüne alıp bir uzlaşı sağlayabilirsiniz. En azından bu yönde yeni bir başlangıç yapmak için adım atabilirsiniz. Kişisel çabaların pek çok şeyi değiştirebileceği bir zamandayız. Görev bilinciyle ciddiye alınan sorumluluklar sonucu değiştirebilir. Ancak acele edip, sanki tek bir seçenek varmış gibi fanatik olabilme potansiyeli de hayli yüksek. En azından kendinize (ve karşı tarafa) farklı uzlaşı alternatiflerinin de olduğunu hatırlatmak için zaman tanıyın. Şimdi diğer tarafı da göz önüne almadan ilerlemeniz pek mümkün gözükmüyor. Diğer taraf bir kişi olabildiği gibi seçiminizin doğuracağı diğer sonuçlar da olabilir. Yani çok yönlü düşünüp farklı başlangıçlar denemek için sürdürülebilir riskler almak zamanı. Fakat bu hiç kolay olmayacak, çünkü gidilecek yol, ya da yeni seçim daha önce denenmemişi içeriyor ve tüm dengelerin bozulacağı korkusunu veriyor. Cesaret ve çalışma gerektiriyor. Yalnızlığı göze almak da cabası. En azından başlangıç için bu böyle.



Yaşadığımız süreç içinde güç dengelerinin değişmesi, önceliklerin ve taraf olduğumuz seçimlerin değişmesi zorlayıcı ve stresli dışsal şartları da beraberinde getirecek; taahhüt kaçınılmaz olduğu halde uzlaşma sağlamak hiç kolay olmayacak. Bu yüzden en azından kendinize ve diğerlerine zaman tanıyın ve esnek olun. Kişisel hedeflerinizden taviz vermeden dengeyi sağlamak için detaylara dikkat edin, acele etmeyin ve eğer mümkünse alçak gönüllülüğü bırakmayın.



Not: 30 Temmuz – 3 Ağustos arası olan günlerde tepkisellik ve fanatizm kaza riskini çok arttırabilir. Bu konuda tatil nedeniyle yollarda olanların ve askeri çatışma ya da terör riski taşıyan mevzularda görevli kişilerin de ekstra dikkatli olması gerekiyor. Astrolojik olarak büyük bir gerilime işaret eden bu günler için herkesin esnek olup, kişisel hareketlerinin yaratacağı sonucu göz önüne alması gerek.



Yazan Meltem Ersoy – 24 Temmuz 2010.
Tüm gezegenlerin doğaları Klasik Astrologlarca tanımlanmıştır. Satürn ve Mars, aşırı doğaları yüzünden kötücüller olarak anılırlar. Satürn, aşırı soğuk ve kurudur ve bu doğasıyla yaşamsallığın karşısındadır. Doğa olarak Güneş’le karşıt yapıdadır. Güneş hayatı, Satürn ölümü anlatır. Bu yüzden en büyük kötücül olarak nitelendirilmiştir. Mars, aşırı sıcak ve kurudur. Zarar verici etkisi Satürn kadar geniş alana yayılmadığı ve kalıcı olmadığı için daha az kötücül olarak kabul edilir. Genel olarak tüketme/harcama eğilimindedir. Ateşle ve sıcaklıkla, yangınlarla bağdaştırılır. Sorun, tartışma, şiddet, öfke, gazap ve cinayet gibi kelimelerle özdeşleşir.

31 Temmuz 2010 Cumartesi günü, Klasik Astroloji’de “Malefik” yani kötücüller olarak nitelendirilen Mars ve Satürn, Terazi burcunun ilk derecesinde (0 derece 49 dakika Terazide) birleşecekler. Bu derecenin Sabian sembollerinde karşılığında “Bir hamlede mükemmelleşen bir kelebek ifadesi kullanılmış.

Klasik Astrologlarca Mars-Satürn kavuşumları dikkatle gözlenmiş ve özellikle dünya astrolojisinde öngörüsel olarak sıklıkla kullanılmışlardır. Bu birleşmeler, savaşlarla, doğal felaketlerle ve ölümlerle ilişkilendirilmiştir. Güneş’in öncü burçlara giriş haritalarında (Ingress haritalar) bu birleşme köşe eve düşüyorsa veya önemli açısal bağlantılar kuruyorsa, etkisi daha da belirgin olacaktır. Yaklaşık 2 yıllık periyotlarda tekrarlanan bu döngü, sırasıyla tüm burçlarda kendisini tekrar eder. Bu ikili en son Başak burcunda birleştiler. Şimdi ise Terazi burcunda birleşmeye hazırlanıyorlar. Bu birleşmede Terazi burcunda zarar gören Mars’tan daha güçlü olan Satürn (yüceliyor) doğasında olaylar gündeme damga vuracak (engellenme ve gecikmeler, dikkatli adım atma gerekliliği, sorumluluk artışı, ekonomik darboğaz, depresyon, endişe, korku vs).

Bu birleşmenin Terazi burcunda neyi anlatabileceği üzerinde biraz duralım. Arapların filozofu olarak tanınan ve aynı zamanda bir ortaçağ dönemi astrologu olan El Kindi’ye göre bu ikilinin Terazi’de kavuşumu Bizanslıların kendi içlerinde kargaşaya düşmelerine işarettir. Şu anda Bizans var olmadığına göre, Yunanistan olarak algılayabiliriz. Bir başka ortaçağ astrologu olan İtalyan asıllı Guido Bonatti de benzeri bilgiler veriyor ve Terazi’deki bu kavuşumu Bizans İmparatorluğu ile Araplar arasında kargaşa, ayaklanma, isyanlar ile bağdaştırıyor. Bonatti’ye göre eğer Jüpiter de bunlarla açı yapıyorsa ki karşıt açı yapıyor, zevk ve eğlence içerisindeki doğu insanlarının kötüye giden koşullarını gösterir ve atmosferin kızıllaşacağını gösterir. İranlı ortaçağ astrologu Abu Ma’şar’a göre bu yerleşim şimdilerde pek görülmese de çiçek hastalığında artış, cilt sorunlarına sebep olur. Ma’şar bu ikilinin politik yönleriyle bilinen Terazi burcundaki kavuşumunu hinlik, kurnazlık, aldatma, aldanma ve yalanların artması olarak nitelendirmiş. Ma’şar’a göre bu yerleşim Terazi burcu kapsamındaki yerlerde yönetim değişikliğine sebep olur. Ebu Ma’şar’ın Terazi burcu kapsamına aldığı ülkeler: İtalya, Afganistan, Libya, İran ve şehir olarak da Mekke.

Terazi burcu kapsamındaki yerlere başka astrologların da görüşlerini alarak bakalım: Örneğin Rönesans dönemi son astrologu İngiliz William Lilly’e göre: Fransa, Avusturya, Frankfurt, İsviçre, Estonya, Litvanya, İspanya, Portekiz, Yunanistan Terazi burcu kapsamındadır. Ma’şar’ın bize verdiği bilgiye benzerlikler yok. Bir de modern döneme yakın yaşamış astrologlardan biri olan Ivy Goldstein Jacobson’un verdiği listeye bakalım: Avustralya, Afrika, Belçika, Arjantin, Çin, Danimarka, Mısır, Doğu ABD, Havai, Japonya ve Kore, Pasifik Okyanusu. Bu liste günümüze yakın dönemde yaşamış önemli astrologlar H.S.Green ve Raphael tarafından verilen listeye benziyor: Avusturya, Arjantin, Burma, Çin (özellikle kuzey bölgeleri), Hindistan (Çin’e yakın bölgeleri), Yukarı Mısır, Japonya, Tibet, Livonya (günümüzde Estonya ve Letonya toprakları), Savoy (Fransa).

Öncü Burçlarda T-Kare ve Olaylar

Daha önceki yazılarımda, Dönüşüm Zamanı, Büyük Uyanış kitaplarımda, seminerlerimde sıkça belirttiğim gibi, öncü burçlarda T-kare açı kalıbının etkin olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Mars Satürn kavuşumu bu T-kare'nin ayaklardan birini oluşturuyor. T-kare açı kalıbının, şu andaki gezegenler arasında, her ne kadar bugünkünden başka burçlardan da olsa etkin olduğu dönemlerde şu tür etkiler görülmüş:

• Büyük değişimler
• Doğal felaketler
• Ülkeler arası huzursuzluklar
• Ekonomik türbülanslar
• Bilim ve kültürde hızlı gelişmeler
• Aşırı siyasi akımların, partilerin güçlenmesi, şoven milliyetçilik, etnik gruplaşma
• Yabancılara yönelik düşmanlıkta bir artış, göçmenlerin zorlanması, ırkçı ideolojilere eğilim
• Şiddet içeren suçlarda artış, tedirginliğin yükselmesi, sosyal yaşantının olumsuz etkilenmesi, tehlikeli toplumsal çalkantılar
• Ekonomik durgunlukla birlikte işsizliğin artması, gelir dağılımında dengesizlikler oluşması
• Mali krizin bir demokrasi krizine dönüşmesi, halkın demokrasiye ve devlete inancının sarsılması, sisteme ve kurulu düzene karşı çıkması

Büyük Değişimler

Tarihsel perspektiften bakıldığında, tüm gezegensel döngülerin önemi olmakla birlikte, kolektif yaşam açısından Satürn, Uranüs ve Plüton’un içinde yer aldığı üç döngü en önemli ve etkili olanlarıdır. Bu gezegenlerin birbiriyle irtibatları, yani döngüleri, insanoğlunun toplum ve kültür içindeki evrimiyle, kolektif yaşam ile ilgili değişimlerin, gelişmelerin habercisidirler. Astrolog Bill Herbst, bu üç gezegenin döngülerini birer çalar saat gibi görür. Herbst’e göre bu üç saatin alarmları çok sesli çalar ve bizi kolektif uykumuzdan uyandırarak, değişim zamanlarını haber verirler. Tüm bu alarmlar aynı anda çaldığında ise, insanlığın ve medeniyetin çalkantılı bir değişim döneme gireceğini ve uç noktalarda değişimin ve evrimsel gelişimin kaçınılmaz olduğunu haber verirler. Gezegensel döngüler, bizim neslimizin yaşayacağı önemli bir evrimsel dönemecin eşiğinde olduğumuzu işaret etmekte, alarm zilleri çalmakta, önemli değişim zamanlarının yaklaşmakta olduğunu haber vermektedir!

Uranüs Kavuşum Koç Noktası

Astrologlar kitlesel konulara bakmak istediklerinde Koç Noktası’na bakarlar. Koç Noktası, sosyal ilişkilerimizi, kolektif üzerinde nasıl bir etki bıraktığımızı gösterir. Bu etki, noktaya temas eden gezegenin doğasına göre şekillenir ve görünür sonuçlar doğurur. Bu gezegenin doğasındaki etkiler, hayatımızda sübjektiflikten, gerçekliğe dönüşmeye başlar. Mars-Satürn kavuşumu ve T-karenin aktif olacağı 31 Temmuz gününde Uranüs gezegeni Koç Noktası ile kavuşumda olacak. Bu kavuşum bir süredir devam etmekte ve Mars-Satürn kavuşumu esnasında önemi bir kez daha vurgulanacak. Uranüs değişikliği çabuklaştırır, doğanın ritmini hızlandırır, sarsar, kökünden değiştirir, bilinç eşiğinin altında ne varsa farkındalığa getirir. Uranüs’ün Koç burcunda bulunduğu zamanlar, yeni büyümeleri hızlandırmak üzere zamanın daha hızlı geçtiği ve yaşam ritminin yükseldiği zamanlardır. Büyüme için gereken değişikliklerin ani olarak karşımıza çıkmasıyla karşılaşabiliriz. Uranüs’ün etkileri ani ve hızlıdır. Koç burcu da çabuk harekete imkan verir. Hareketi yaratan ilk öncü burçtur. Uranüs’ün bu burcun ilk derecesini tetiklemesi, insanoğlunun gerçek doğasını fark etmesi, uyanması, yaşamının eski modellerini aşmasına imkan tanır. Evrimleşme ve kozmik kanunlar üzerinde başka boyutlardan gelen bilgiler, insanın esas doğasının gerçeğiyle ilgili uyanış zamanıdır.

Doğal Felaketler


T-kare açı kalıbının etkin olduğu dönemlerde doğal felaketlerde de artış olmuş. Bu kez T-karenin öncü burçlardan olması ve özellikle de 0 derece Koç burcuna yakın yerleşimlerin yoğunlukta olması, T-karenin etkinliğini arttırıyor. Astrolog Raphael’e göre depremler genellikle çok sayıda gezegenler dört kardinal noktaya, yani Koç, Yengeç, Terazi ve Oğlak burçlarının ilk derecesine denk düştüğünde olur.

Mademki deprem riski artmaktadır. O zaman bu riskin nerelerde yoğunlaştığına bakmamızda fayda vardır. Bunun için bakacağımız yerler şunlar olacaktır:

1) Terazi burcu yönetimindeki yerler
2) Mars-Satürn kavuşumunun ana eksenlere denk geldiği haritalar

Terazi Burcu Yönetimindeki Yerler

Bundan yukarıda bahsetmiştik. Çok sayıda bölge olması aklı karıştırıyor ve durumun içinden çıkılmasını zorlaştırıyor. Bunun için bir paralellik olarak gördüğüm, son yaşadığımız 11 Temmuz 2010 tarihindeki tam Güneş tutulmasını izleyen yerlerle bağlantılar kuracağım. Zira Temmuz ayı sonlarında, tam da tutulma haritasındaki gezegenlerin tetiklenmeye başlayacağı zamanlardayız. Raphael, H.S. Green ve Abu Ma’şar’ın listelerinden en çok dikkat çeken bölgeleri kırmızı ile taradım. Bunlar: Japonya, Çin, Hindistan, Arjantin, Pasifik Okyanusu ve Yunanistan’dır. Bu bölgelerde şiddetli doğal felaketler yaşanabilir, politik ve finansal sarsıntılar-değişimler yaşanabilir. Tutulmanın ve bu öncü derecelerin tetiklenme toleransı Aralık 2010 hatta Ocak 2011’e kadar uzuyor. Ama en riskli aylar Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları olarak görülüyor.

Mars-Satürn Kavuşumunun Ana Eksenlere Denk Geldiği Haritalar


Öncelikle, bu kavuşumun izdüşümü Avrupa üzerine denk geliyor. Yani politik ve ekonomik bağlamda, en çok Avrupa ülkeleri kritik gözüküyor. Mars-Satürn-ASC hattı Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya üzerine düşüyor, İtalya için çıkartılmış haritada 1. ev, İngiltere için çıkartılmış haritada ise 2. ev civarına düşüyor ve politik-ekonomik bağlamda zorlanmalara işaret ediyor. Mars-Satürn-IC hattı Amerika’nın Doğu sahillerine, Boston, New York, Philedelphia’ya yakın geçiyor. Bu hat da doğal felaketler riski bakımından dikkat çekici derecede riskli duruyor.

Türkiye için çıkartılmış astroloji haritasında kavuşum 12. eve denk geliyor.

[Resim: marssaturn.gif]

Dünya Astrolojisi’nde 12. ev hastaneler, hapishaneler, ıslahevleri, yardıma ihtiyacı olanlar için kurulmuş vakıf ve tesisler, barınaklar ve yardıma muhtaç kişiler ile casuslar, vatana ihanet, gizli düşmanlıklar, gizli örgütler, gizli tarikatlar, terör saldırılarını temsil eder. Bu alanlarda ve konularda sıkıntılar ortaya çıkabilir. Haritada Mars-Satürn’ün tam karşısında 6. evde yerleşimde bulunan Uranüs-Jüpiter ikilisi, Silahlı Kuvvetler’in gizli örgütler ve teröre göz açtırmayacağını, sert müdahale ve operasyonları gösteriyor. Gizli kalmış siyasi entrikaların (Terazi) da ortaya çıkma olasılığı çok fazla gözüküyor önümüzdeki yakın dönemde. Haritada Güney Ay Düğümü’nün 10. ev girişine çok yakın yerleşimi, hükümeti zorlayabilecek skandal durumları veya geçmişle ilgili birtakım olumsuz etkilerin hükümetin prestijini sarsabileceğini, ya da hükümetin zorlu ve çok mücadeleli bir süreçte olacağını düşündürüyor.

Kavuşumu, Ak Partisi’nin astrolojik haritası üzerinde değerlendirdiğimizde bunu daha açık görüyoruz. Referandum süreci oldukça mücadeleli ve çekişmeli geçecek belli ki.

[Resim: marssaturnAKP.gif]

Haritanın Tepe Noktası’nda yerleşen gezegenler baskı altında gözüküyor. Transit Güney Ay düğümü, Ak Partisi astroloji haritasının Kuzey ay Düğümü’nün üzerine denk gelmiş durumda. Bu yerleşim, yön ve durum değişikliğine, yeniden yapılanma gerekliliğine işaret eder. Zaten diğer transitler de benzeri etkileri ortaya çıkartıyor ve kendini yeniden yapılandırmanın, bazı önemli değişikliklere gitmenin kaçınılmaz olacağını gösteriyor. Bu konuya ilerleyen günlerde hazırlayacağım yazılarımda daha geniş değineceğim. Ama Türkiye’yi oldukça zorlu, mücadeleli, diplomaside ve siyasette adımların çok dikkatli atılması gereken bir dönem beklemekte…

Ülkeler Arası İlişkiler

Bu şartlarda Mars-Satürn kavuşumunun ortaya çıkaracağı etkileri en çok bu bölgelerde gözlemleyeceğimizi düşünebiliriz. Peki Terazi burcundaki Mars-Satürn kavuşumu ne türden sorunlar ortaya çıkartabilir? Bunun için Terazi burcunun astrolojik olarak neleri temsil ettiğine genel olarak bakmalıyız. Astrolojide Terazi burcu ilişkileri temsil eder:

İkili ilişkiler
Politik ilişkiler
Hukuksal ilişkiler

Terazi burcu huzur ve dengeyle, adalet ve eşitlikle, tarafsızlık ve objektiflikle, estetik ve güzellikle ilişkilidir. Satürn-Mars ikilisi bu burçta bulunduğuna göre, bu burcun yönettiği temalara zarar verecekler demektir, özellikle de Jüpiter-Uranüs ikilisiyle karşıt ve Plüton ile kare durumunda olduklarında, bunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz.

Politik Huzursuzluk ve Gerginlikler


Politika denilince akla ilk gelen burçlardan biri Terazi’dir. Olayları hakkaniyetle ve karşı tarafın penceresinden de bakarak çözebilme yeteneği, ortaklık bilinci, paylaşımcılık gibi özellikleri ve olaylara ılımlı yaklaşım sayesinde çözülmeyecek gibi sorunların bile üstesinden gelme niteliği yine Terazi burcuna aittir. Ama hem Satürn ve Mars’ı ağırlayıp, hem de Koç ve Oğlak burçlarından sert açılar alınca, Terazi’nin bu alışıldık tavırları tam tersi işlev görecektir. Karşılıklı anlayış ve denge ortadan kalkmaya, ılımlılık yerini sertliklere ve baskıya bırakmaya, eşitlik ve adaletin sağlanmasında sorunlar ortaya çıkmaya, sonuç olarak da alıştığımız barış ve huzur ortamının korunmasında zorluklar ortaya çıkmaya başlayacaktır. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, insanlık bir an önce bu gergin etkilere uyanıp gerekli freni ve yumuşatmayı yapmaz ise, gerek özel, gerek sosyal, gerekse ülkeler arası gerginliklerin had safhaya varacağı bir sürece doludizgin ilerlemekteyiz.

Karmaşa-Kaosun Geliştiren Yüzü

İnsanlar karmaşa durumunda yeniliklere daha açık olurlar. Bu, kaos yaratalım anlamına gelmiyor tabii ki. Ama kaostan bu kadar da korkmamamız gerektiğini gösteriyor. Carl Poyne Tobey’in çok güzel bir sözüne değinmeden geçemeyeceğim: “Kaostan korkmayın, çünkü her zaman kaostan bir şey doğar!”



Öner DÖŞER
27 Temmuz 2010, Salı
Ayvalık
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47
Referans Adresler